Hamit Demir: Binanın zemin etüdü belgelerini inceleyin!
Deprem haftası, yaşanan depremler bize aslında hiç unutmamamız gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Türkiye’nin deprem kuşağında olduğu ve her an deprem riskiyle yaşama zorunluluğu
Deprem haftası, yaşanan depremler bize aslında hiç unutmamamız gereken bir gerçeği hatırlatıyor: Türkiye’nin deprem kuşağında olduğu ve her an deprem riskiyle yaşama zorunluluğu. Yurdumuzun yüzde 92’si deprem bölgesi üzerinde bulunuyor, nüfusumuzun yüzde 95’i ise deprem tehdidi altında yaşıyor. Peki, yaşadığımız binalar ne kadar güvenli? Binaların depreme karşı güvenliği konusunda hem sektöre hem de vatandaşlara büyük görevler düştüğünü vurgulayan Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir, konut alacakları uyarıyor…
Türkiye’nin deprem kuşağında bulunduğunu, 1900 ila 2012 yılları arasında 226 yıkıcı depremin meydana geldiğini belirten Demir İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Hamit Demir, “Bizim artık bu gerçekle yaşamamız ve kabullenmemiz gerekiyor. Depremin büyüklüğü ve şiddeti çok önemli, ancak hem vatandaş olarak hem de binaları üreten şirketler olarak bilinçlenmek herşeyden daha önemli.” dedi.
Vatandaşların konut satın alırken; deprem gerçeğini unutmadan, hem firmayı ve hem de projeyi çok iyi incelemesi ve araştırması gerektiğine dikkat çeken Hamit Demir, “Binanın dış cephesi ve duvarları sağlam olduğunu garantilemez. Konut alacaklar öncelikle binanın zemin etüdü belgelerini görmeli ve incelemeli. Tüketicilerin firmalar üzerinde bu anlamda baskı uygulaması, sektördeki şirketleri kalite standartlarını yukarıda tutmak zorunda bırakacak, böylece daha sağlam yapılar üretilmeye başlanacak” dedi.
Konut satın alırken her zaman binaların temeline dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Demir, “Binalarda kullanılan demirin özelliği, taşıyıcı kolonların etkinliği ve bodrumlar bize sağlamlığı konusunda fikir verir. Özellikle bodruma bakarak o binadaki su yalıtımının eksik veya standartlara uygun yapılıp yapılmadığı anlaşılır. Sektörümüzde artık ısı yalıtımı ile birlikte su yalıtımı da zorunlu hale getirildi. Çünkü su yalıtımının olmadığı ya da yetersiz kaldığı binalarda beton içindeki demirler korozyona uğrar. Bu da binaların zamanla aşınmasına ve depreme karşı zayıf kalmasına neden olur” diye belirtti.
Hamit Demir, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da deprem konusunda oldukça hassas davranmaya başladığını belirterek, “Geçtiğimiz günlerde Bakanlığımız çok çarpıcı veriler ortaya koydu. Riskli görülen birçok binanın betonundan midye kabuklarının çıktığı açıklandı. Bu çok acı da olsa, binaların durumunu gözler önüne seren bir gerçek. Bu noktada başlatılan kentsel dönüşüm; özellikle olası Marmara Depremi’nde yaşanabilecek zararların en aza indirilmesi açısından oldukça kilit bir proje. Hem sektör temsilcilerinin hem de vatandaşların bu konuda duyarlı davranması ve kentsel dönüşüme destek vermesi gerekiyor. Böylece riskli binalar ortadan kaldırılarak daha sağlam ve güvenli binalarla depreme karşı hazırlıklı olmak mümkün olacak” diyerek sözlerini bitirdi.