Kentsel dönüşümde projelerinde teknikerler görev almalı!
Ünye Fen Adamları Derneği Başkanı Musa Kıranlı:"Hükümetimiz kentsel dönüşümde teknik eğitim almış, işi mutfağında öğrenmiş olan teknikerlere kentsel dönüşüm projesinde mutlaka sahada görev vermelidir" dedi.
Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi, Ünye Fen Adamları Derneği Başkanı Musa Kıranlı, her yıl 1-7 Mart günleri arası kutlanan deprem haftası ile ilgili yaptığı açıklamada;"Deprem değil, bina öldürüyor. Hükümetimiz kentsel dönüşümde teknik eğitim almış, işi mutfağında öğrenmiş olan teknikerlere kentsel dönüşüm projesinde mutlaka sahada görev vermelidir" dedi.
Yurdumuzda ve dünyada binlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan doğa olayına karşı bilinçli olmanın alınacak tedbirlerin ilki olduğunu belirten Türkiye Teknikerler Birliği Ordu İl Temsilcisi, Ünye Fen Adamları Derneği Başkanı Musa Kıranlı; "Ülkemizin topraklarının %92'sinin deprem bölgesi olması ve geçmiş yıllarda yaşanan büyük can kayıpları ülkemizde deprem haftasının önemini göstermektedir.
Deprem haftasında yapılan etkinliklerle halkın deprem öncesi, deprem anında ve sonrasında ne şekilde davranması gerektiğine dair bilgiler aktarılmalıdır.
Deprem Bölgeleri Haritasına göre, yurdumuzun % 92?sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun % 95?inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin % 98?i ve barajlarımızın % 93?ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir. Son 60 yıl içerisinde depremlerden, 58 bin 202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122 bin 96 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411 bin 465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir ki, depremlerden her yıl ortalama 1.003 vatandaşımız ölmekte ve 7 bin 94 bina yıkılmaktadır" dedi.
"Doğayla savaşan değil, işbirliği yapan bir toplumun özlemini çeken insanımız, bilimin aydınlığından payına düşeni almalıdır" diyen Kıranlı; "1999 yılındaki Marmara depremi ve 2011 yılındaki Man depreminin yol açtığı büyük yıkım hala hafızalarımızdadır. 17 binden fazla vatandaşımız yaşamını yitirdi.
200 bin kişi evsiz kaldığı. 67 bin konut, 11 bin işyeri yıkıldı.
Gerçekten de, maruz kaldığımız bu büyük yıkımın başlıca sebebi, çarpık ve hatalı şehirleşme ile binalarda uygun olmayan yapı tekniğinin kullanılması yanında yeterli bilgiye ve eğitime sahip olmayan elemanların istihdam edilmesi, çalıştırılmasıdır.
Öte yandan, siyasi çıkarlar ve popülizm uğruna, gecekondu tipi kaçak yapılaşmaya göz yumulması ve devamlı çıkarılan imar affı yasalarının da faturasıdır. Yapılan araştırmalar neticesinde 17 ağustos depreminde, resmi kamu binaları ile af yasalarıyla yasal duruma getirilen yapıların yüzde 80'i ağır hasar gördüğü ortaya çıkmıştır. İşte buradan çıkan sonuç ve sorun; plansız ve düzensiz imar'dır. Başkaca önemli olanı da Ülkemizin yüksek öğrenimli teknik eleman potansiyelinin yapılaşmada görevlendirilmemesidir.
2 yıl Üniversite teknik eğitim almış "Tekniker" meslektaşlarımızın mutlaka sahalarda görev almaları sağlanmalıdır.
Afet zararlarının azaltılması inşa edilmiş insan çevresinin iyi planlama ve teknik hizmetlerle afetlere dayanıklı hale getirilmesi ile mümkündür. Bu sebeple, planlı ve uygun yapı tekniklerinin kullanıldığı bir yapılaşmaya gidilmesi, mevcut altyapının ve binaların ise güçlendirilmesi zaruridir. Bu yönde kaynakları oluşturmak, özendirici ve gerekirse de zorlayıcı tedbirleri almak durumundayız.
Çünkü söz konusu olan büyük ekonomik kayıplar ve daha da önemlisi insan hayatıdır. Bu noktada görev siyasi iradeye düşmektedir" diye konuştu.
Kıranlı açıklamasını şu şekilde sürdürdü; "Depremlerin ekonomik ve sosyal hayatımız üzerindeki yıkıcı tahribatının bir nebze olsun telafisine yönelik olarak teknik eğitim almış teknikerler olarak üzerimize düşen ne varsa yapmaya görev almaya talibiz. İşi mutfağında öğrenen teknikerler sahadaki yerlerini almalıdırlar. Depremden kaybetmiş olduğumuz vatandaşlarımızın acısını dindiremez ama hükümet tarafından evlerini kaybetmiş insanlarımızın huzur içinde yaşayacakları, depreme dayanıklı konutlar edindiğini görmek acımızı bir nebze hafifletmektedir.
Sık sık depremlerle karşı karşıya olduğumuz bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu gerçeği kabul edip, hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz. Spekülasyon amaçlı arsa ticareti ve bunun teşvik ettiği denetimsiz şehirleşmenin önüne geçilmezse, bu tür felaketlerin yaşanması kaçınılmazdır. Aslında yaşanan bu felaketi, "doğal afet" olarak değil de, "doğal olmayan afet" şeklinde tanımlamak daha doğru olabilir.
niye aynı şiddette depremi Japonya'da, Amerika'da böyle yıkımlara neden olmuyor.
Demek ki depremin getirdiği yıkım, kader değil, kaçınılmaz son değil.
Demek ki bizde deprem değil, bina öldürüyor. Hükümetimiz kentsel dönüşümde teknik eğitim almış, işi mutfağında öğrenmiş olan "Teknikerlere" kentsel dönüşüm projesinde mutlaka sahada görev vermelidir. Umarım ki; yatırım diye insan yaşamını etkileyen imar ve yatırımlardan kaçınır, doğal dengeyi doğayı bozmaktan, yaşadığımız acılardan dersimizi almışızdır."
Ünye Haber Gazetesi