Genel

Hatemoğlu çin'de mağaza açmayı hedefliyor!

 Bundan 90 yıl önce dede Mustafa Saykı"nın manto kültürünün bilinmediği bir dönemde Kayseri"de temellerini attığı Hatemoğlu"nun üçüncü kuşak patronu Hatem Saykı, çin"i fethetmeye hazırlanıyor

Cumhuriyet"in kurulmasının ardından çağdaşlaşma yoluna giren Türkiye"de giyim kuşamdaki değişikliğin şekillendirilmesinde rol oynayan Hatemoğlu, marka olma yolunda ilk adımı bu dönemde attı. Mustafa dedenin manto kültürünün olmadığı bir dönemde 3 mantoyla başladığı konfeksiyonculuk macerası bugün örümcek ağı gibi tüm ülkeyi sarmakla kalmadı, çin"e kadar uzanacak boyuta geldi. Bugüne kalan tek özel şirket ünvanıyla tanınan Hatemoğlu"nun üçüncü kuşak patronu Hatem Saykı, 40 olan mağaza sayısını 2024 sonunda 1000 mağazaya çıkarmayı hedeflediklerini belirterek çin"e yayılacaklarını söyledi. Saykı œYurt dışında yakın bölgelerden başlayarak mağazalaşacağız. Ama asıl hedef 2013 yılından itibaren çin pazarına girmek. Bir kaç mağazayla 1.5 milyar nüfusun olduğu bir ülkede var olamazsınız. İlk girdiğinizde en az 50 mağazayla başlamak gerekiyor. O yüzden hedefimiz büyük dedi.

¢ Hatemoğlu"nun resmi faaliyete başlama tarihi 1924. Tarihi bir marka olmanın hikayesini ve bu süreci anlatabilir misiniz

Firmayı dedem kurmuş. Amcam ve babam faal bir şekilde onunla çalışmış. Yani hikaye dedem Hacı Mustafa Saykı"nın konfeksiyon satmasıyla başlıyor. Manifaturacılık geçmişleri de var ancak konfeksiyonda bilinen tarihimiz 1924. Türk Tarih Vakfı"nın yaptığı araştırma o tarihten bu yana ayakta kalan ilk özel şirket olduğumuz ortaya koymuştu. O zaman sadece Sümerbank vardı. Bir manto hikayesi var, kuruluşumuza dair. Üç mantoyla başlamışlar. Birini babannem giymiş, bir tanesini vali bey almış, diğerini bir senede zor satmışlar. O zamanlar öyle hazır almak yok.

O zamanlar manto kültürü yok zaten Anadolu"da. O dönemle bugün arasında ticari açıdan önemli farklar var. O zaman üretici olmak önemliydi. Ne üretirseniz satardınız. Bugün marka olmak ve tasarım çok önemli.

¢ Siz sahneye ne zaman çıktınız

Ben 2000 yılında kurduğumuz mağazacılık şirketimizin başına geçtim. Kadın kıyafetleri üretiyorduk onu bıraktık. Erkek tasarımlarını çeşitlendirdik. Erkekte sadece Hatemoğlu markasıyla değil, html ve Hatem Saykı markaları ile de ürün yapıyoruz. Ama daha geriye gidelim derseniz, babamla beraber ilkokul çağlarında kumaş fabrikalarını gezerdim. Yaz tatilleri hep böyle geçti. çocukluktan beri mekanik aksam, çalışan makine görmek, çeşit çeşit kumaşlar hep hoşuma gider. O zamanlar da hep keyifle giderdim işe.

¢ Kısa ve orta vadeli planlarınız ve hedeflerinize ilişkin neler söylersiniz

Türkiye"de marka bilinci, marka olmanın önemi yeni yeni anlaşılıyor. Biz eskiden beri toptancıydık. Adımız hep vardı ama perakendeden sonra markaya daha çok önem vermeye başladık.

Mağazalaşmaya başladığımız 2000 yılı öncesinde 155 toptan bayimiz vardı, şu anki rakam 3. Mağaza sayımız ise 40. 2011 sonunda 55 mağaza, 2014 sonunda 100 mağaza, 2024 sonunda ise 1000 mağaza olmak gibi bir programımız var. 2010 itibariyle ciromuz mağazalarda 34 milyon dolar oldu, toplam satışımız ise 46 milyon dolar.

¢ Yurtdışında mağazalarla var olacaksınız... Ne zaman ve hangi bölgelerle start vereceksiniz bu projeye

İhracatımızı üç markamızla birlikte yapıyoruz. Hatemoğlu, Hatem Saykı ve html. İhracat şu anda satışın yüzde 10"u. Bundan sonra yurtdışı çalışmalarımıza mağazalaşmayla devam edeceğiz. Öncelik yakın çevrede. 2013 başında yurtdışı hedefimiz var. Yunanistan ve Bulgaristan"dan başlayıp, İran ve Irak"a devam edeceğiz. Ama biz gözümüzü asıl çin"e diktik. Altyapıyı tam olarak hazır etmeden piyasaya girmenin bir anlamı yok. O yüzden 2013 diyoruz.

¢ çin zor bir pazar değil mi Özellikle rekabet şartlarını dikkate aldığınızda...

çin"i rakip değil, piyasa olarak görüyorum, onlarla rekabet edilebilir. İşçilikler orada da yükseldi. Uzakdoğu"dan kaçan marka sahipleri Türkiye"ye bol sipariş getirdi. Zaten amaç ucuzluksa zaten daha ucuz maliyetle üreten, çin"in yerini alan ülkeler var. Birkaç mağazayla 1.5 milyar nüfusun olduğu bir ülkede var olamazsınız. İlk girdiğinizde en az 50 mağazayla başlamanız gerekiyor. O yüzden hedefimiz büyük.

¢ Üretimi Türkiye"den devam etmek zor olacak. çin ya da yakın çevrede bir fabrika söz konusu olabilir mi

Globalleşme denen bir kavram var, büyük bir köy dünya. Üretimi nerede yaptığınızın da önemi yok. Mesela biz deri ihtiyacımızı Hindistan ve Pakistan"dan karşılıyoruz. çin ve Vietnam"da fabrikamız var. Bunlar kendi fabrikalarımız değil. Takımlarımızı paltolarımızı, yurtiçinde kendimiz üretiyoruz. Hatem Saykı"yı İtalyan bir firmayla ortak yapıyoruz. Yeter ki mağazalarınızda ya da servis verdiğiniz yerlerde müşterinize cevap verebilin. Ürününüzün arkasında durabiliyor musunuz önemli olan bu. çok ünlü çanta ya da marktaların nerede üretildiğini bilmiyorsunuz. Dünyanın herhangi bir yerinde üretilmiş olabilir ve pahalı bir markadır. O nedenle o taraflarda üretim yapmak söz konusu olabilir.

Sanal mağaza açtılar

Son yenilik olarak internet üzerinden on-line satışlara başladık. Yeni yeni tanıtıma başladık. Belli adette stoğu olan ürünler mevcut sitemizde. Mağaza olarak bulunamadığımız şehirler var, özellikle oralarda müşterilerin ihtiyacına cevap vermiş olacağız. Amaç markanın bulunabilirliğini artırmak.

Erkekler artık fit kesimler istiyor

Erkekler artık modayı çok yakından takip ediyorlar. Daha çok slim fit denen vücuda oturan kesimler tercih ediliyor. Ama klasikten vazgeçmeyen müşteriler de var. Takım elbisenin yerini şık kombinler aldı, kravat yerine kaşkollar kullanılıyor. Canlı renklere ilgi hala devam ediyor. Dış giyimde ağır renklerin yanı sıra özellikle morun tonları, yeşil, koyu kırmızı kullanılıyor. Gömlekte mavi her zaman revaçta. İnsanın içini açacak renkleri tercih ediyorlar.

20 yıl önce kaçakçı muamelesi görürdük

Biz iş adamları için herşeyden önce istikrar çok önemli. Türkiye son zamanlarda çok istikrarlı gidiyor. Hükümeti beğenirsin ya da beğenmezsin o ayrı bir konu. Ama şöyle de bir de gerçek var. Ülke olarak bilinirliğimiz dışarıda çok arttı. Saygınlığımız var artık. Bundan 20 yıl önce yurt dışına çıkmak bu kadar kolay değildi, çıksanız da kaçakçı muamelesi görürdük. Dikkate alınmazdık. Hükümet güçlü olunca ülkenizin arkanızda olduğunu hissediyorsunuz. ˜Başıma bir iş gelse konsolosluğa, ticari ateşeliğe başvururum" diye düşünmek bile bir güven bizler için.

Kazanan herkes vergisini versin

Vergisini verene haksızlık ediliyor. Kayıt dışı ne yazık ki bir gerçek. Organize perakendecilik bu yüzden destekleniyor. AVM"lerde her satış kayıt altında. Vergi vermeyeni unutmamak lazım. Vergi kaçıranın, kayıt dışı çalışanın yaptığı yanına kar kalıyor. Devlet vergisini alsın ama vergi kaçıranı da kapatsın. Kazanayım ama vergi vermeyeyim diye bir mantık olamaz. Devletin gelişmesini istiyorsak, kurumsallaşmak istiyorsak, yurt dışına yayılmak istiyorsak vergimizi vereceğiz. Bunun dışında en büyük teşvik bence kredi vermek yerine sigortaların makul hatta yarı rakama indirilmesi olur.

2001"deki krizde fabrika kapattık

2001"deki krizi ciddi sıkıntılı geçirdik. Toptancıydık ve yurtdışından ithal ettiğimiz kumaşımızı yurtiçinde vadeli satardık. 155 kadar bayiden sadece 3 adet kaldı. 2002 yılında 10 ay fabrikamızı kapalı tutmak zorunda kaldık.

7 yılda bir hep krizler oldu. Bu denk mi geldi nedir bimliyorum. 2008 yılında kriz bekleyerek hazırlık yaptık. Hep aklımızda bir kriz beklentimiz vardı. 2015"te de kriz var diyorum. Bir kriz olduktan sonra insanlar kafalarını taşlara vuruyor hatalarını farkediyor. Gayret ediyor, sonra toparlanıyor ve rehavet çöküyor, bunun ardından kriz geliyor. 2009"da 11 mağaza açmayı planlıyorduk, 8 mağaza açtık. Frene basmadık belki ama gaza basmayı da bıraktık. Kredi kullanmadık. Borçlanmadık, ayağımızı yorganımıza göre uzattık.
Star/Fulya Erdem