Genel

HES'ler ve nükleer santrallar neden önemli

Anadolu'nun dört bir yanında yapılmasına hız verilen HES'ler ve nükleer santrallar duyarlı toplum kesimlerini sokağa döküyor. Biz de hem modern hayatın vazgeçilmezi enerji kaynaklarını karşılaştırdık, hem de bir karşı duruş hikayesini ve nedenlerini konuş

Başbakan Erdoğan'ın baba ocağı Rize Güneysu'daki Gürgen Deresi de HES nedeniyle tamamen kurudu.

Japonya'daki Fukushima Nükleer Santralı'ndaki patlama ve yangının ardından, dünya genelinde tartışma konusu olan nükleer enerji Türkiye'de de yeniden gündeme geldi. Bir tarafta HES'lere (Hidroelektrik santral) karşı Anadolu'nun 10 noktasından kervanlar halinde yürüyen gruplar, bir tarafta nükleer santrallere savaş açan çevreciler; aktivistler bütün ülkeyi eylem alanına çevirdiler. Biz de bu hafta HES ve nükleer karşıtlarının seslerine kulak verdik. Hidroelektrik santralların gerçek yüzünü, çevresel ve sosyal etkilerini toparlayıp 'Dereler ve İsyanlar' adıyla kitaplaştıran Gazeteci Mahmut Hamsici'yle konuştuk.

- HES'lerle ilgili bir kitap çalışması yapmak nereden aklına geldi

Memleketim olan Ordu'da da HES'lerin yapılıyor olması bende konuya özel bir duyarlılık geliştirdi. Meseleyi anlamaya çalıştıkça alanın bilgisinden yoksun olduğumuzu anladım. Bunun üzerine geçen bahar çalıştığım gazeteden ayrılıp HES'leri araştırmaya başladım. İki aya yakın süre boyunca Sakarya'dan Artvin'e, Erzurum'dan Muğla'ya Türkiye'de HES yapılmak istenen onlarca vadiyi ziyaret ettim. İkinci adımımsa, okuma, araştırma ve konuyla ilgili onlarca bilim insanı, oda yöneticisi, hukukçuyla uzun görüşmeler yapma süreciydi.

ENERJİ BAHANE RANT şžAHANE

- Kamuoyunda HES'lerle ilgili farklı görüşler bulunuyor. Senin HES'lere yönelik temel eleştirilerin neler

Hükümet, konuyu enerji ihtiyacı üzerinden tartıştırmaya çalışıyor ama ortada en genel anlamda toplumun enerji ihtiyacını karşılamak gibi bir dert yok. Burada amaç, enerji projeleri üzerinden suyun ve su havzalarının ticarileştirilmesi. Yani enerji bahane, rant şahane! Birincisi 2023'te bu projelerin tümü bitirildiğinde Türkiye'nin o dönemki elektrik enerjisi üretimine katkısı yüzde 4-7 arasında olacak. İkincisi HES projeleriyle bir avuç şirket, üzerlerinde hiçbir emekleri olmayan, tüketildikçe yenilenemez bir kaynak olan suyun kullanım hakkını 49 yıllığına üzerine alacak. Bunun anlamı şudur: Su kullanım hakkı anlaşmasının tarafı şirketlerin, o suyu başka amaçlar için satabilmesi de gündeme gelecek. Dünyada bunun örnekleri var. 'Enerji üreteceğiz' diye vadilere giren şirketler suyu ilerleyen yıllarda, önceki yüzyıllar boyunca bunu orada ortak kullanmış köylüye parayla satabilecek. Üçüncü olarak da şunu söylemeliyim: Madem enerjide dışa bağımlılık azaltılacak neden HES'ler dahil birçok enerji projesinde bu kadar yabancı şirket var Sözde enerjide dışa bağımlılığı yabancı şirketlerin yatırımlarıyla mı çözecekler

- Türkiye su zengini bir ülke mi

Bu konuda da kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor. BM'nin kriterlerine göre kişi başına yılda 10 bin metreküpten fazla su düşen ülkeler su zengini sayılıyor. Türkiye'de bu rakam 1.450 metreküp, yani Türkiye kendi kendine yeten bir ülke. Nüfus artışına paralel olarak su fakiri olma yolunda ilerliyor.  

- Bu durumda tüm HES'lere karşı mısın

Kamu yararı çerçevesinde enerji ihtiyacını gidermek için HES'leri tartışıyor olsaydık   muhtemelen farklı tartışırdık ama dediğim gibi amaç bu değil. Yurttaşlar için götürüsü getirisinden çok daha fazla olacak mevcut HES projelerini savunmak, mümkün değil.

ÖNCE ENERJİ   KAçAĞI ÖNLENMELİ

- Peki, enerji ihtiyacı nasıl giderilecek
Eğer gerçekten kritik bir ihtiyaç sorunu olsaydı önce şu sorulara yanıt verilmeliydi: Türkiye'de kamuya bağlı elektrik üretim santralları, örneğin barajların çok önemli bir bölümü neden bugün tam kapasite çalıştırılmıyor Türkiye'deki iletim hatlarının yenilenmemesi ve kaçak elektrik kullanımı nedeniyle ortaya çıkan kayıp-kaçak oranı yüzde 17. Bu çok büyük bir rakam. Batı ülkelerinde bu oran yüzde 5. Neden bu sorun çözülmüyor

- Rüzgar ve güneş enerjisi de bu tartışmalarda alternatif olarak gündeme geliyor...
Eğer samimi olarak enerji ihtiyacı tartışması yapıyor olsaydık Türkiye'nin rüzgar, güneş, jeotermal gibi enerjilere yönelmesi gerektiğini söylerdik. Türkiye'de rüzgar enerjisi santrallarıyla üretilen enerjinin miktarı toplam enerji üretim miktarının yüzde 2'si bile değil. Ama bunların da kamu yararının gözetilerek yapılması gerekirdi. Aksi takdirde yine HES'ler gibi rant hesabıyla Hatay Samandağ'da olduğu gibi verimli tarım arazilerine rüzgar santralları kurarsanız köylü haklı olarak ayaklanır.

DOĞA İNTİKAMINI ALACAKTIR

- Bir de bütün bu karşı çıkışlar HES yandaşları tarafından ideolojik buluyor...

şžu anlamda ideolojik diyebiliriz: Yaşanan bu ekolojik kriz karşısında oturup mevcut kalkınma anlayışını toptan sorgulamamız gerek. Elektrik enerjisi tüketiminin yüksekliği gelişmişliğin göstergelerinden biri sayılıyor. Gelişmiş ülkelerde kişi başı elektrik enerjisi tüketimi miktarı 8 bin 900 kilowatt/saat, ABD'de 12 bin 322 kilowatt/saat, Türkiye'de ise 2 bin 791 kilowatt/saat. Gelişmiş ülke olmak için bizdeki bu rakamın artması gerektiği söyleniyor. Peki, neden bu tüketim hırsı Gerçekten bu kadar tüketmemiz gerekiyor mu Doğayı hiçe sayan bu kalkınma anlayışı karşısında doğa intikamını alır, bunu da bilelim.

- HES projelerinin o bölgelerdeki sosyal yaşama etkisi nasıl oluyor

çevresel yıkım bir yana, birçok yerde insanların tüm yoksunluk ve yoksulluklara rağmen sürdürdükleri huzurlu yaşamları ve toplumsal barış zedelenmiş oldu. Mahvedilen vadilerle, kuruyan derelerle, kesilen ağaçlarla ilgili yetersiz de olsa bilgilerin bir bölümü medyaya yansıdı. Ama yansımayan şu ki birçok yerde HES'çi, HES karşıtı diye bölünmüş, kardeşin kardeşe selam vermediği köyler var.

Neden nükleer

Türkiye'de hidroelektrik ve nükleer santrallere halkın ve aydınların bunca tepkisine karşın siyasilerin tavırları nükleerden yana. İktidar partisi AKP, Başbakan Tayyip Erdoğan, Enerji Bakanı Taner Yıldız ve çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu aracılığıyla direkt bir savunu içerisine girerken, ana muhalefet partisi CHP ise işi referanduma götüreceklerini söyleyerek, topu oyun dışına atıyor ve direkt bir karşı duruş ya da savunu içine girmemeyi seçiyor. Siyasetin diğer asli unsurları bu can alıcı konuyla ilgili elle tutulur bir politika geliştiremezken, halk muhalefeti kendi kendine örgütlenmenin sancısıyla büyümekte. Peki, nükleer enerji nedir ve gerçekten bu kadar kötü mü

NÜKLEER ENERJİ NEDİR

Atom çekirdeklerinin fisyonu (zincirleme tepkime) ya da kaynaşması sırasında açığa çıkan enerjiye, nükleer enerji denir. Einstein'ın çok popüler olan e=mc2 formülünde de kanıtladığı gibi çok küçük bir madde kütlesinin yok olması, çok büyük bir miktarda enerjinin açığa çıkmasına yol açar. Dolayısıyla nükleer reaktörlerde uranyum gibi maddelerin tepkimeye sokulmasıyla büyük bir enerji ortaya çıkarılır. Bu enerjiyi kullanılabilir duruma getirmek için, tepkime yavaşlatılır. Elde edilen büyük enerjiyle oluşturulan yüksek basınçlı su buharı, elektrik enerjisi üretiminde kullanılır.'

çERNOBİL'DE NE OLMUşžTU

Nükleer savunucularının, nükleer karşıtlarının savunularını etkisizleştirmek için kullandıkları argümanların en başında çernobil korkusu geliyor. Peki, bu korku yersiz miydi çernobil'de ne olmuştu

26 Nisan 1986'da, yerel saatler 01.23'ü gösterirken Ukrayna'da Kiev yakınlarındaki çernobil kasabasında bulunan nükleer santralın dördüncü reaktörü infilak etti. Patlamayla birlikte reaktör bir anda alevler içinde kaldı. Büyük miktarda radyoaktif element atmosfere dağıldı. Durumun ciddiyetini şöyle anlatmakta fayda var. çernobil'de o gece, ABD tarafından Hiroşima'ya atılan gibi belki de yüzlerce atom bombası patlamıştı. Radyasyon önce Ukrayna, Belarus ve Rusya'yı vurdu. Radyasyon yüklü bulutlar, fazla gecikmeden Avrupa ülkelerinin pek çoğuna ulaştı. Resmi verilere göre, kaza sırasında yayılan radyasyondan ilk olarak 31 kişi öldü. Ancak daha sonra ortaya çıkan veriler, felaketin zaman içinde on binlerce kişinin ölümüne yol açtığını, 50 bin kişinin felaketten etkilendiğini gösteriyor. 3,5 milyon Ukraynalı, çeşitli oranda radyasyona maruz kaldı.

FAYDALARI

İşte, nükleer yandaşlarının savunularından bazıları:
'Nükleer santraller dünyada kullanılmaya başladığından beri birçok konuda yarar sağlıyor. Günümüzde birçok ülkede nükleer santral yapımı ve kullanımı engellenmeye çalışılmıştır. Bunun nedeni zamanında oluşan felaketler (çernobil gibi) ve santralların insan ve doğa üzerindeki olumsuz etkileridir. Ama teknolojik şartlara uygun olarak yapılan bir nükleer santralın hiçbir olumsuz etkisi bulunmamakla birlikte birçok yararı da vardır. Fransa, Almanya, İtalya, İngiltere, ABD, bazı İskandinav ülkeleri, Bulgaristan, Rusya, Ermenistan ve daha birçok ülkenin vazgeçilmez enerji kaynağı nükleer enerjidir. Nükleer santraller, diğer termik santraller gibi çevreye zarar vermezler. Örnek vermek gerekirse İsveç'teki nükleer santrallerden 29 kg/h'lik karbondioksit açığa çıkarken Danimarka'da bu oran 890 kg/h sınırını zorlamıştır. Ayrıca büyük ülkelerden Fransa enerji ihtiyacının yüzde 75'ini nükleer enerji santrallarından üretmektedir. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri de enerji ihtiyacının yüzde 25'ini nükleer santrallerden karşılar.'

ZARARLARI

- Nükleer santral tamamen dışa bağımlıdır.
- Üretilen elektrik diğer yöntemlerle üretilenlerin 2-5 katı pahalıdır.
- İşletmesi çok risklidir.
- Risk gerçekleşmesi durumunda oluşacak zarar çok fazladır.
- Stratejik bir konumda olan ülkemizde, nükleer santrale yapılacak saldırılara karşı ek önlem alınması gerekecektir.
- Nükleer santralların atık sorunları çözülmemiştir.
- Nükleer santral kurulum maliyeti diğer santrallere göre 2 kat pahalıdır.
- Nükleer santralların sökülmesi kurulması kadar maliyetlidir.
- Bir nükleer santralın devreye alınması yaklaşık   10 yıl sürer.
- Nükleer kaynaklar sonsuz değildir.

YENİLENEBİLİR ENERJİ NEDİR

Birçok ülkede halihazırda kullanılan fosil yakıtlar, (kömür, petrol, doğalgaz) sınırlı olması ve çevreye zararları nedeniyle artık tercih edilmezken, dünyanın yeni gözdesi, yenilenebilir enerji (rüzgar ve güneş enerjisi ) oldu. Sürekli olarak kendilerini yeniledikleri için tükenmeyen bu enerjiler direkt ya da endirekt olarak güneşten kaynaklanıyor.
Nükleerle ilgili böylesi sıkıntılı bir süreç yaşanırken, kimileri için umut olan 'Yenilebilir Enerji Kanunu' da Meclis'te kabul edildi. Resmi Gazete'de 8 Ocak 2011'de yayımlanarak yürürlüğe giren yasaya ilk tepki ise, 'Milli parklar gibi korunan alanların yenilenebilir santrallere açılacağı' gerekçesiyle çevrecilerden geldi. Eleştiriler çevrecilerle de kalmadı. Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmayı hedefleyen firmalar da düzenlemeyi yetersiz buldular. çevrecilerin, kamusal itirazlarının aksine yatırımcıların itirazlarının nedeni 'hükümetin belirlediği elektrik alım fiyatlarını yetersizliği'...

RÜZGAR ENERJİSİ  AVANTAJLARI

Temiz bir enerji kaynağıdır. Fosil enerji kaynaklarında olduğu gibi karbondioksit salınımına neden olmaz. Nükleer enerji santralları gibi radyoaktif atıkları bulunmaz. Geniş alanları kaplamadığı için tarımsal üretime olumsuz etkisi kısıtlıdır. Özellikle karbondioksit salınımları ve dolayısıyla asit yağmurları açısından yenilenebilir enerji kullanımı önem arz etmektedir. Zira hava kirliliği nedeniyle akciğer hastalıkları, astım atakları, düşük doğum ağırlıkları, erken doğum ve bebek ölümleri yaşaabilmektedir. Rüzgar enerjisi santralları su tüketimi açısından diğer enerji kaynaklarına göre avantajlıdır. Kilowatt/saat başına litre olarak su harcaması;
Nükleer santrallarında, 2,3
Kömür santrallarında, 1,9
Petrol santrallarında 1,6 ve
Doğalgaz santrallarında 0,95'tir.
Oysa rüzgar türbinlerinde su tüketimi kilowatt/saat başına sadece 0,004 litredir. Kaynak olarak sıfır maliyetlidir ve dışa bağımlılık yaratmaz. İşletme maliyetleri son derece düşüktür.

DEZAVANTAJLARI

- Rüzgarın kararsızlığı nedeniyle elektrik enerjisinin regüle edilmesinde alt yapıya ihtiyaç duyar.
- Baz enerji santralları değildir. l Kuş göç yolları üzerinde kurulurlarsa doğal yaşama olumsuz etki ederler.
- Kanat ve gövde gürültüleri mevcuttur.

Bugün eylem günü

Nükleer Karşıtı Platform, çernobil faciasının 25. yıl dönümünde, bugün 'Nükleer santralları ve yaşamı yok eden enerji üretimlerine hayır' mitingi ve müzik dinletisi düzenliyor. Eylem saat 13.00'te Kadıköy Tepe Nautilus önünden yürüyüşle başlayacak. Saat 14:00'te Kadıköy İskele Meydanı'nda yapılacak miting sonrasında, Marsis, Luxus, Teneke Trampet, Serap Yağız/Suların Uğultusu, Metin Kahraman, Eylül Aşkın ve Ritm Art'ın sahne alacağı bir de müzik dinletisi yapılacak.
Akşam/DİNç çOBAN