Hüseyin Aydın: Konut kredilerinin payı yüzde 11!
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Mart 2011 itibariyle kredilerin yüzde 66sı ticari, yüzde 34ü bireysel kredilerden oluşmaktadır. KOBİ kredilerinin payı yüzde 23, konut kredilerinin payı yüzde 11, tüketici kredilerinin payı ise yüzde 24tür"
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, istikrarın devamı için tedbir alınması konusunda hemfikir olmakla birlikte, bunların iç talep büyümesinin yönetilmesini amaçlayan bütüncül bir politika yaklaşımı çerçevesinde uygulanması, bu amaçla para politikası tedbirlerinin diğer politika tedbirleriyle desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
TBBnin 54. Olağan Genel Kurul toplantısında, kriz sonrasında dünya ekonomisinde yaşanan gelişmelere ilişkin bilgi veren Aydın, 2010 yılında yaşanan hızlı toparlanmaya karşın krizin getirdiği dengesizliklerin henüz tam olarak giderilemediğine ve krizin etkilerinin sınırlandırılmasını amaçlayan önlemlerin olumsuz yan etkilerinin ortaya çıkmaya başladığına işaret etti.
Finansal sektörde tamirat ve reform çalışmalarının gündemin ana maddelerinden olduğunu, Türkiye ekonomisinin 2010 yılında, büyüme, enflasyon ve kamu dengesi açısından beklentilerin üzerinde bir performans gösterdiğini söyleyen Aydın, bankacılık sektörünün geçen yıl da ekonomik faaliyeti desteklemeye devam ettiğini dile getirdi.
Mevduat, kalkınma ve yatırım bankalarının toplam aktiflerinin 2011 yılının ilk çeyreği sonunda 1 trilyon lirayı aştığının ve toplam aktiflerin GSYHya oranının yüzde 88e yükseldiğinin tahmin edildiğini belirten Aydın, şu bilgileri verdi:
"Kredi stokundaki yıllık reel büyüme hızı yüzde 25 düzeyindedir. Kredilerin toplam aktiflere oranı yüzde 52, GSYHya oranı ise yüzde 45tir. TL kredilerin yüzde 72 pay aldığı toplam krediler hem müşteriler hem sektörler olarak geniş bir yelpazeye dağılmıştır. Mart 2011 itibariyle kredilerin yüzde 66sı ticari, yüzde 34ü bireysel kredilerden oluşmaktadır. KOBİ kredilerinin payı yüzde 23, konut kredilerinin payı yüzde 11, tüketici kredilerinin payı ise yüzde 24tür. Kredi riski düşmeye devam etmiştir. Tahsili gecikmiş alacakların kredilere oranı 1,8 puan azalarak 3,4e gerilemiştir. Kredilerin mevduata oranı Mart 2011 döneminde yüzde 90 ile kriz öncesi düzeyi geçmiştir. Tersine para ikamesi sürmüş, TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı yüzde 70 olmuştur. Yurtdışı bankalardan sağlanan kaynaklar toplam aktiflerin yüzde 12sini finanse etmiştir."
Sektörün net kar hacminin, geçen yılın ikinci yarısında yavaşladığını ve bu yılın ilk çeyreğinde azaldığını söyleyen Aydın, "Faiz marjının düşmeye devam ettiği bir dönemde kredi hacminin genişlemesi, ücret ve komisyon gelirlerinin artması yanında özel karşılıkların azalması, kar artışını desteklemiştir. Özkaynak karlılığı 2010 yılı sonunda yüzde 16,4, bu yılın ilk çeyreğinde ise yüzde 15,7 olmuştur. 2010 yılında bankaların kurumlar vergisi karşılığı yüzde 24 oranında büyümüştür" diye konuştu.
Aydın, özkaynakların 129 milyar liraya yükseldiğini, serbest özkaynakların ise 102 milyar lira seviyesinde gerçekleştiğini kaydetti. Bankacılık sektörünün büyüme potansiyeline dikkati çeken Aydın, bankaların iş stratejilerinin başında, ölçeklerini ve piyasa payını büyütmenin geldiğini ancak büyümenin öngörülenden hızlı olmasının ve cari açığın hızla genişlemesinin istikrar üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerini sınırlandırmak amacıyla bazı tedbirler alındığını hatırlattı. Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün itibariyle yüksek düzeyde olan sermaye yeterliliği oranı, kredi hacminin daha da büyümesini destekleyecek düzeyde olsa da kredi talebinin kalitesi, mevduatın vade yapısı, düşük tasarruf düzeyi, aracılık maliyetinin yüksekliği yanında uluslararası alandaki belirsizliklerin ve artan risklerin çok dikkatle değerlendirilmesi gerekmektedir. Türkiye Bankalar Birliği, daima istikrarı talep etmiş ve bu yöndeki çabaları hep desteklemiştir. İstikrarın sürdürülmesi amacıyla tedbir alınması konusunda hemfikir olunmakla beraber, bunların iç talep büyümesinin yönetilmesini amaçlayan bütüncül bir politika yaklaşımı çerçevesinde uygulanması, bu amaçla para politikası tedbirlerinin diğer politika tedbirleriyle desteklenmesi gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca, kredi büyüme hızına ilişkin sınırlamalarda, iç üretime, döviz kazandırıcı sektörlere ve enerji yatırımlarının finansmanı amacıyla verilen kredilerin hariç tutulması talep edilmektedir. Birlik olarak önceliğimiz istikrarlı bir ortamda ekonomik faaliyeti finanse etmek için finansal sektörün verim ve etkinliğinin artırılarak uluslararası büyüklüğe ve güce ulaşması ve İstanbulun uluslararası bir finans merkezi olmasıdır. Esasen bu konuda yapılacak çalışmalar, İstanbulun uluslararası finansal merkez olması projesi içinde detaylı olarak belirlenmiştir. Yüksek Planlama Kurulu tarafından kabul edilen Strateji ve Uygulama Planının kısa sürede uygulamaya geçirilmesi beklenmektedir."
ÇÖZÜM BEKLEYEN KONULAR
Hüseyin Aydın, Bankacılık Kanununda yapılan değişikliklerle uygulamada karşılaşılan sorunların bir bölümüne çözüm getirildiğini, Risk Merkezinin birliğe devredilmesini öngören düzenleme yapıldığını hatırlatarak, Türk Ticaret Kanununda yapılan düzenlemelerle birliğin önerilerinin önemli ölçüde dikkate alındığını, yabancı sermayeli şirketlerin taşınmaz edinimine ilişkin yönetmelikte yapılan değişiklikle yabancı sermayeli Türk bankaları aleyhine haksız rekabete neden olan maddelerde değişiklik yapıldığını, kanunda yapılması gerekli değişiklikler için önerilerinin ilgili kurumlara iletildiğini anlattı.
Üzerinde çalıştıkları bazı konulara da değinen Aydın, gündemlerinde çözüm bekleyen önemli konulardan bazılarını şöyle sıraladı: "Bankacılık Kanununda yapılan uygulamada sorunlara neden olan maddelere ilişkin talebimiz sürmektedir. Türk Borçlar Kanununun 20 ila 25inci maddelerinde yer alan genel işlem koşullarını düzenleyen hükümler uygulamada çok ciddi sorunlara neden olacaktır, bu konuda birliğimiz önerileri hazırlanmıştır. İflasın ertelenmesi kurumunun uygulamada yaşanan sorunlar ışığında taraf menfaatlerine daha uygun bir yasal zemine oturtulması amacıyla hazırlanan değişiklik talebi, birlik gündeminde yer almaktadır. Banka sandıklarının sosyal güvenlik sistemine bir an önce devredilmesine imkan verecek alt düzenlemelerin tamamlanması beklenmektedir. Genel vergi düzenlemelerine göre yapılmakta olan ancak özel nitelikler taşıyan türev işlemlerin, vergi düzenlemelerindeki durumun açıklığa kavuşturulması ve uluslararası iyi uygulamalara benzer hale getirilmesi amacıyla alt düzenlemelere ilişkin teknik çalışmalar tamamlanmıştır, düzenlemenin kısa sürede yayınlanması hususundaki talebimiz yinelenmiştir. Gri alanların netleştirilmesi, aracılık maliyetinin düşürülmesini ve rekabet gücünün artırılmasını destekleyen düzenleme değişikliklerinin yapılması talep edilmektedir."
Aydın, yılın ilk çeyreğinde yapılan bir çalışmaya göre, 2007 yılına göre bankacılık sektörünün imajında önemli bir artış gözlendiğini belirterek, "Küresel krizdeki performansımız yanından paydaş memnuniyetine odaklı çalışmalarımızın buna olumlu katkısı olmuştur. Bu çerçevede, bankaların hizmetleri ve aldıkları ücretlerin müşterilere doğru ve etkin olarak bilgilendirilmesi, müşteri şikayetlerinin çözümü, bankacılık faaliyetleri hakkında kamuoyuna doğru bilgi verilmesi, finansal eğitimin ve finansal sektör-üniversite ilişkisinin geliştirilmesi konularında çalışıyoruz" diye konuştu.
Bölgesel işbirliklerinin geliştirilmesi ve finansal eğitim çalışmalarına ilişkin bilgi veren Aydın, 2003 yılından bu yana sürdürülen sosyal sorumluluk projesi "Çok Yaşa Bebek" kapsamında 67 ilde 166 hastaneye cihaz bağışı yapıldığını kaydetti.
Aydın, küresel gelişmelerin uluslararası piyasalara entegre olmuş her ekonomiyi çok yönlü ve ciddi boyutta etkilediği bir dönem yaşandığını dile getirerek, şunları söyledi:
"Ekonomik ilişkilerin yeniden şekillendiği, aşina olduğumuz dengelerin değiştiği, olağanüstü ve ezberdışı önlemlerin alındığı bir sürece şahitlik ediyoruz. Uluslararası gelişmeler ışığında hazırlanmakta olan yeni düzenleme ve denetim modelleri, finansal sektörü etkilemeye ve şekillendirmeye devam edecektir. Ekonomide istikrar devam ettikçe, geleceğe ilişkin beklentiler iyileştikçe ve güven arttıkça, TLye olan talep yanında finansal ürün ve hizmetlere olan talep de büyüyecektir. Bankacılık sisteminde çok daha zorlu bir rekabetin yaşanacağını tahmin ediyoruz. Bu hassas dönemde bankalarımıza ve birliğimize önemli görevler ve sorumluluklar düşmektedir."
AA