22 / 11 / 2024
fuzul

İkizdere SİT alanına alternatif çözümler önerilmeli!

İkizdere SİT alanına alternatif çözümler önerilmeli!

Gazanfer Şanlıtop: İkizdere konusunda şuna dikkat çekmek gerekiyor; itiraz ettiğiniz konulara alternatif olacak çözümler önermeniz gerekiyor! Çözüm öneriniz yoksa eğer, kuru kuruya itiraz etmenin hi&ccedi




 

Bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için birtakım desteklere ihtiyaç duyarlar. Bitkiler toprak, gübre ve su beklerken, insanlar ve hayvanların temel ihtiyacı su ve çeşitli gıda maddeleridir. Ülkelerin ihtiyaçları arasında ise özellikle teknoloji ilerledikçe enerji konuları en başta gelmektedir. Artık ülkelerin kalkınmışlığı bile enerji kullanımları ile ölçülüyor.
Enerji elde etmenin çeşitli yolları var. İlk insanlar enerji kullanımına odun ve odun kömürü ile başlamışlar. Kendileri ısınmış, yemeklerini pişirmişler. Zaman içinde ilkel sayılabilecek pervanelerle rüzgârdan da yararlanmışlar. Bu arada güneş enerjisi de kendiliğinden devreye girivermiş. Daha sonra petrol ile tanışmışlar. Günümüzde ise bu konuda her türlü kaynaktan yararlanılıyor. Hepsinin kendine göre artıları ve eksileri var.

Aslında güneş enerjisi, çevre sorunları ve küresel ısınma açısından zararlı etkileri hiç yok diyebileceğimiz durumda. Çünkü ister petrol olsun, ister diğer yakıtlar ya da rüzgârdan yararlanılsın, bütün uygulamalarda potansiyel olarak kenarda duran bir enerji kaynağı insanlar tarafından harekete geçiriliyor ve küresel ısınmaya neden olunuyor. Oysa güneş enerjisi zaten dünyamıza daha önceden gelmiş bulunduğu için sadece yer değiştiriyor. Bir şekilde iç mekânlara aktarılan enerji daha sonra ısı kaybı nedeniyle tekrar dışarıya çıkıyor. Dolayısıyla da güneşli ısıtıcıların küresel ısınma yönünden olumsuz etkisi söz konusu değil. Yine aynı mantıkla güneş enerjisi ile elektrik elde edilmesi de farklı değil. Çünkü orada da güneşten gelen enerji yer ve şekil değiştiriyor ve sonunda eski ortamına tekrar geri dönüyor.

HAYIR DEMEK YETMEZ

Olaya bu mantıkla baktığımızda başta araştırmacılar olmak üzere konuyla ilgilenen bütün bilim adamlarının güneşe yönlenmeleri ve yeni buluşlar ortaya koymaları gerekiyor.

Konuyu çevre temizliği açısından irdelediğimizde ise ikinci sırayı hidroelektrik santrallerinin aldığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü bu tesislerde akan suların önü bentlerle kesiliyor ve elde edilen yükseklik farkından yararlanılarak değişik tip ve boyutlardaki türbinler vasıtasıyla ve hiçbir atık ya da çevreyi kirletecek madde ortaya çıkmadan elektrik üretiliyor.

İkizdere bölgesinde hidroelektrik santrallerin yapımı, boşa akan suları disiplin altına alıp enerjiye dönüştürmek için düşünülmüş olsa gerek. Ama demokrasilerde muhalefet hiç eksik olmaz. Çünkü bazı kişiler mevcut düzene, hatta aklın yolu bir olmasına rağmen, bütün yapılanlara itiraz etmeyi meslek edinmiş durumdalar. Beni en çok üzen nokta ise bu gruba birçok bilim adamımızın da katılmış olmaları. O barajlar yapılırsa hiç su akmayacağını bile söyleyebiliyorlar. Oysa barajlar suyu saklamak için değil, yağışlı dönemlerde biriken suları daha sonra kullanmak için inşa edilir.

Bu arada elbette iyi bir planlama ile çevre güzelliğini bozmadan bir şeyler yapılacaktır, yapılmalıdır da. O yamaçları göller, göletler bölgesi hâline getirmenin de bir yolu vardır elbet. Üstelik özellikle mimarlar ve dekoratörler çok iyi bilirler ki, fonksiyonu olan nesneler fazla göze batmıyor.

Bu vesileyle önemli bir konuya da değinmek istiyorum. Birkaç gün önce Rize ilimizde büyük bir sel felaketi yaşandı. Ölen, yaralanan insanlarımızın yanında büyük ölçüde mal ve zaman kaybına da uğradık. İnanıyorum ki, o bölgede tepelerden vadi boyunca aşağılara kadar bazı barajlar yapılmış olsaydı, sel sularının akışı daha kolay kontrol edilebilecek, dolayısıyla hem elektrik üretilecek, hem de o felaket yaşanmayacaktı. Geçtiğimiz bahar aylarında fazla yağış alan bölgelerimizdeki barajlarla ilgili olarak yapılan açıklamalar hâlâ kulaklarımda. İlgili yöneticiler yağış beklentisi dolayısıyla barajları belirli oranda önceden boşaltarak, aniden gelebilecek sel sularına yer açtılar.

ELEKTRİK AÇIĞI NASIL GİDERİLECEK

Bu konuda itirazlarını sürdüren çevrecilere, bilim adamlarımıza ve İkizdere bölgesini SİT alanına dönüştürme kararı alan ilgililere sormak gerekiyor. Söz konusu barajlar yapılmazsa elektrik açığımız nasıl giderilecek Her gün daha da gelişen sanayimizin enerji ihtiyacı nasıl karşılanacak

Ayrıca biliyorum ki, olay sadece hidroelektrik santrallerle sınırlı değil. Yarınlarda başka konulara da itiraz edecekler. Bakınız daha sonra gündeme neler gelecek:

- Kömür santralleri kül ve duman yönünden çevreyi kirletir diye itiraz edecekler.

- Fueloil kullanan santralleri, hem pahalı ve dışa bağımlı, hem de çevreyi kirletir diye dışlayacaklar.

- Doğal gaz santrallerini dışa bağımlılık olarak görüp reddedecekler.

- Nükleer santrallerin ise sağlığa zararlı olacakları gerekçesiyle sözünü bile ettirmeyecekler.

Sonunda başka bir seçenek kalmadığına göre, ne yapmamız gerektiğini onlardan sormamız şart oluyor. İddiada bulunmanın, mevcut uygulamalara karşı çıkmanın bir cevabı olsa gerek. Aslında cevap çok basit: İtiraz ettiğiniz konulara alternatif olacak çözümler önermeniz gerekiyor! Çözüm öneriniz yoksa eğer, kuru kuruya itiraz etmenin hiçbir anlamı yok!

O zaman onlar için yapılacak fazla bir şey kalmıyor. Ya yaylanın karşısına geçip huşû içinde manzarayı seyredebilirler hatta resimler yapıp, şiirler yazabilirler. Ya da en iyisi, suya sabuna dokunmadan evlerinde oturup bir aynanın karşısına geçerek istedikleri kadar konuşabilir, kafalarına takılan her şeye itiraz edebilirler!
Yeni Şafak


Geri Dön