İmar planları fay hatlarına göre hazırlanmalı!
TBMM Genel Kurulunda, 5 parti grubunun ortak önergesiyle depremde alınması gereken önlemlerle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önerisi onaylandı.
TBMM Genel Kurulunda, 5 parti grubunun ortak önergesiyle depremde alınması gereken önlemlerle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önerisi onaylandı.
Genel Kurulda, depreme karşı alınabilecek tedbirlerin araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken tedbirlerin hazırlanması için AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin Meclis araştırması önergeleri birlikte görüşüldü. Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre; ortak önerge üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, acılar üzerinden siyaset yapmayacaklarını ve çözüm önerilerini paylaşmak istediklerini vurgulayarak, şu an yapılması gerekenin, deprem bölgeleriyle ilgili deprem master planlarının bir an önce hazırlanması olduğuna dikkat çekti.
Yıkılması gereken binalar ile toplanma merkezlerinin tespit edilmesi, güçlendirilmesi gereken binaların acilen ele alınması gerektiğini dile getiren Yaşar, kentsel dönüşüm projelerinin bir an önce hayata geçirilmesini talep etti.
İmar barışından yararlandırılan binalarla ilgili de depreme dayanıklılık konusunda tespit çalışmaları yapılması gerektiğine dikkat çeken Yaşar, depreme dayanıklılık bu binalarda söz konusu değilse yıkılıp, paraların da iade edilmesini önerdi.
Yaşar, ayrıca bir fay kanunu çıkarılarak ülkedeki fay hatlarının tespit edilip imar planlarının buna göre hazırlanması gerektiğini belirtti.
- "Depremler yeni vergiler konularak önlenemiyor"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan da deprem vergilerinin durumunu sorarak, şunları kaydetti:
"Depremle beraber toplum hafızası bu deprem vergilerini de unutmadı. Toplum hala aynı soruyu sormaya devam ediyor. Bu paraların akıbetini bilen de yok. Birçok konuda deprem vergisi ödüyoruz, bu paralarla binaların güçlendirilmesi ve deprem güvenliği sağlanması gerekiyordu. Deprem vergilerini ne yaptınız diye sorduğumuzda okul, yol yaptık diyorlar. Okul, yol yapmak için topladığınız 2 trilyon doları ne yaptınız? Sorduğumuzda, sizin o işlere aklınız ermez diyorlar. Toplanan para 37 milyar dolar. Bu para ile 1 milyon 850 bin ev yapılabilir, 7 milyon nüfuslu yeni bir kent yapılabiliyor. Depremler, yeni vergiler konularak önlenemiyor. Asıl mesele depremden toplanan paraların nereye harcandığı da değil, asıl mesele hem hükümet hem millet olarak risk algımızın ne kadar yüksek olduğudur."
Türkkan, depremin bir güvenlik sorunu olduğunu vurgulayarak, vatandaşların da en temel haklarından birinin, ödedikleri vergilerin karşılığında depreme karşı alınacak önlemleri de içeren güvenlik hizmetlerini talep etmek ve vergi gelirlerinin nereye harcandığını sorgulamak olması gerektiğini ifade etti.
- "Sertifikasız kişilerin inşaatlarda çalışmalarının önüne geçilmelidir"
MHP İzmir Milletvekili Hasan Kalyoncu da Türk devletinin gücü ve birlik duygusuyla İzmir'de depremin izlerinin silineceğine, yaraların kısa sürede sarılacağına inandığını dile getirdi.
Uzmanların Narlıdere'nin belli bölgelerinin, Alsancak ve Konak'ın kıyıyla bağlantılı olan kesimleri ile Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli ilçelerinin riskli bölgeler olduğunu aktardığını kaydeden Kalyoncu, "En çok riskli olarak görülen alanlar Karşıyaka, Çiğli ve Menemen hattını kapsayan bölge olduğu açıklanmıştır. İzmir tektonik bir kent olup deprem üreten faylara sahiptir. Deprem üretecek olan bu faylar yerleşim yerlerinden geçmektedir. Bilimsel çalışmalara göre İzmir'de deprem üretme potansiyeline sahip 13 aktif fay hattı bulunmaktadır. Bu fayların önemli bir kısmı kentin içerisinden geçmekte ve olası büyük depremlerde yıkıcı etkisi büyük olabileceği ifade edilmektedir." dedi.
Kalyoncu, özellikle 1999 yılı öncesi yapılan binaların risk içerdiğini vurgulayarak, bu noktada etkin kamu denetiminin sağlanamadığına vurgu yaptı.
Yapılacak çalışmalarda jeoloji mühendislerinin etkin rol oynaması gerektiğini beliten Kalyoncu, "Afet tehlikelerine karşı Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Tüm il merkezlerinde uzman afet yöneticileri aracılığıyla eğitim ve tatbikat yaptırılması önemlidir. Sertifikasız kişilerin inşaatlarda çalışmalarının önüne geçilmelidir. Yapı malzemelerinin ömrü uzatılmalıdır. Mevcut yapılarda riskin belirlenmesi gerekmektedir. Kamu tek bir merkezden bilgilendirilmelidir. Deprem bölgeleri haritalarının yenilenmesi de önemlidir. Riskli binalarda oturmak tercih edilmemeli, ölümcül kurnazlıklara izin verilmemelidir. İzmir'de olduğu gibi alüvyon zeminli alanlarda yapılaşmaya izin verilmemelidir" diye konuştu.
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni de Bayraklı ilçesinde şu an bir can pazarının yaşandığını, enkaz alanında çalışma yürüten tüm ekiplere şükranlarını sunduğunu ifade etti.
Deprem mağduru vatandaşlarla dayanışmanın öneminden bahseden Çepni, şunları kaydetti:
"Bu koşullarda konuşmak çok güç. Deprem öldürmez, öldüren denetimsizlik, önlemsizliktir. Bu yıkımlara sebep olanlarla aynı acıyı yaşamıyor, aynı gözyaşını dökmüyoruz. Türkiye'de nüfusun yüzde 95'i deprem bölgesinde yaşıyor. Ortada bir sürpriz yok. Bayraklı ilçesi bundan 30 yıl önce bamya tarlasıydı. Uyarılara rağmen bu yapıların inşasına göz yumuldu. İmar affına konu konutlar yeniden ele alınmalıdır."
- "Hayat veren bir yerdi, şimdi hayat alan bir ova oldu"
CHP İzmir Milletvekili Kamil Oktay Sındır da bölgedeki vatandaşların ihtiyaçlarının belirlenmesinin herkesin görevi olduğuna dikkat çekti.
Bornova bölgesinin daha önce tarım arazisi olduğunu anlatan Sındır, şöyle konuştu:
"İmar barışı ile insanları kötü yaşam koşullarına mahkum ediyorsunuz. Deprem değil, çürük binalar öldürüyor. Nice depremler yaşadık ama hala akıllanmadık. Bornova Ovası geçmişte hayat veren bir yerdi, şimdi hayat alan bir ova oldu. Devletin birçok kurumunun raporları vardır. İktidar tarafından daha önce 58 kez reddedilen önergenin bu defa kabul edilmesini ve kurulacak komisyonun çalışmalarının ülkemize, milletimize ve insanlığa her şeyden önce iyilikler, yararlar getirmesini diliyorum."
AK Parti Kırklareli Milletvekili Selahattin Minsolmaz ise 1999 depreminden sonra deprem zararlarının azaltılması kapsamında bir paradigma değişikliğine gidildiğini, ciddi kararlar alındığınıkaydetti.
Minsolmaz, Türkiye'nin deprem kuşağı üzerinde bir ülke olduğunu, sadece depremler değil diğer afetlerle ilgili de yaşanan geçmişteki süreçlerin, bu konuların sadece deprem değil bir afet yönetimi bütünü içerisinde ele alınma gerçeğini de ortaya koyduğuna vurgu yaptı.
Türkiye'nin tektoniği, jeolojisi, topografyası ve iklim özelliklerinin, bu afetlerin bundan sonra da olacağı, küresel ısınma da dikkate alındığında tüm dünya genelinde afetlerin artarak devam edeceği gerçeğini ortaya koyduğunun altını çizen Minsolmaz, şöyle konuştu:
"1999 depreminden sonra deprem zararlarının azaltılması konusunda gerçekten ülkemizde bir paradigma değişikliği yaşandığını görmek lazım. Depremden sonra AFAD tarafından Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2012 yılında yürürlüğe sokulmuştur. Gerek imar mevzuatında gerek diğer bağlı mevzuatlarda, önemli düzenlemeler yapılarak ciddi kararlar alınmıştır. Yapı denetim sistemi, riskli alanlarda rezerv yapı alanlarının tespiti ve 1 milyon 350 bin konutun dönüşümü sağlanmıştır. Kentsel dönüşüm seferberliğiyle deprem tehlike ve risklerini belirleyip bunlara karşı gerekli tedbirleri alarak yerleşim alanlarımızda nitelikli, yeni yapı stoku oluşturulması amacıyla önemli işler yapılmıştır.
Ülkemizin en önemli sorun alanlarından biri olan depremlere ilişkin hazırlıklı olmak, depremlerin oluşturacağı zararları başta yaşam olmak üzere en aza indirebilmek için Meclisimizce yapılabilecek yeni yasal düzenlemeler, teknik, idari ve hukuki düzenlemeler mevcuttur. Planlı, güvenli, sürdürülebilir ve depreme hazırlıklı yaşam alanlarının oluşturulması için yapılacakların tespiti ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılması ve bu hususta bir komisyonun teşekkül edilmesini önemsiyoruz."
Genel Kurulda konuşmaların ardından yapılan oylamada, 5 parti grubunun ortak önergesiyle depremde alınması gereken tedbirlerle ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi. Komisyon 22 üyeden oluşacak; çalışma süresi, başkan, başkanvekili, sözcü ile katip üyenin seçimi tarihinden itibaren 3 ay olacak ve gerektiğinde Ankara dışında çalışabilecek.