Sektörel

İmar ve planlamada yetki karmaşasının içinden çıkılmıyor!

Ülkemiz yıllardır “plansız yapılaşmamın sorunlarını yaşarken son yasalarla doruğa çıkan “çok başlı planlama” nedeniyle bu kez de “yetki karmaşası”nın açmazına sürükleniyor.



O kadar ki kimi “yeni” planlama türlerinde onay makamının hangi kuruluş olacağı yasalarda açıkça belirlenmediğinden, bakanlıklarla kendi “hukuk müşavirlikleri” arasında bile resmi yazışmalara yansıyan anlaşmazlıklar var...


Çevre ve Şehircilik Bakanlığının kuruluş, görev ve yetkilerini düzenleyen 644 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de (KHK) belirtilen “sektörel planlar”ın neler olduğu konusunda “belirsizlik” bulunduğunu belirten Bakanlık Hukuk Müşavirliği, sorunun aynı KHK’nin “hukuksal eksikliğinden kaynaklandığı görüşünde...


Benzer şekilde yine 644 sayılı KHK’deki “ilgili idarelerce bakanlık taralından verilen süre içinde yapılmayan planlar” için de söz konusu sürenin tanımlanmadığına dikkat çeken Hukuk Müşavirliği, aynı KHK ile buna açıklık getirilmesine de imkân bulunmadığını” vurguluyor...


Vazışmalara yansıdı

İmar ve planlamada yaratılan yetki karmaşasının son yasalarla “içinden çıkılamaz” hale geldiği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü” ile “Hukuk Müşavirliği” arasındaki yazışmalarla devletin resmi belgelerine de yansımış oldu.


Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Düzeni Planı çalışmaları nedeniyle bakanlıktan istediği bilgiler hakkında Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü’nce Hukuk Müşavirliğine gönderilen 6 Ocak 2012 tarih ve 326 sayılı yazıda özetle şu konulara açıklık getirilmesi istendi:

“- 644 sayıh KHK’nin 7. md’sinde geçen “sektörel planlar”ının kapsamına hangi planların girdiği...


- Aynı maddedeki ‘Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, resen onaylamak’ hükmündeki ‘süre’nin ne kadar olacağı...” Bakanlık Hukuk Müşavirliği’nin 29 Mart 2012 tarih ve 02176 sayılı yanıtında ise sektörel planlarla ilgili olarak “söz konusu KHK müşavirliğimizce hazırlanmadığı ve hakkında görüş sorulan meseleye ışık tutacak bir madde gerekçesi de bulunmadığı” anımsatılarak “bu planların kapsamına hangi planların girdiğinin müşavirliğimizce bilinmesine imkân bulunmamaktadır” deniyor.


Aynı yanıtta “süre” konusunda ise özetle şu ifade yer alıyor: “Planlama için verilecek sürenin, planın teknik olarak ne kadar sürede hazırlanabileceği gözetilerek belirlenmesi gerekir ancak yasalarda bunun düzenlenmemesi nedeniyle sürenin ne kadar olması gerektiğinin müşavirliğimizce değerlendirilmesine de imkân bulunmadığı mütalaa edilmektedir...”


Hukuk Müşavirliği’nin bu görüşlerine rağmen genel müdürlüğün Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdiği 26 Temmuz 2012 tarih ve 11728 sayılı yanıtta ise çevre düzeni planlarının bakanlıkça onanması için gerekli süre yine belirtilmezken, “sektörel planlama” deyimine de açıklık getiril(e)miyor.


Ayrıca tüm üst ölçekli planların, haritaların, kıyı kenar çizgilerinin ve yeni kurulan Tabiatı Koruma Komisyonları’nca alman kararların, KHK’deki “onay makamı” deyiminin de “belirsizliği”nden ötürü ancak “bakan onayı’* ile kesinleş' mesi, kararnamenin ne denli aceleyf getirildiğinin göstergeleri arasında.


Öyle görünüyor ki Çevre ve Şe hircilik Bakanlığı’ın kuruluş, göre1 ve yetkilerini belirleyen 64 sayıl KHK’nin, anayasa gereğince de “yasa” olarak yeniden düzenlenip TBMM onayına sunulurken, hu kukçular ve ilgili meslek kuruluşla nnın da görüşleri alınarak yanlış larından ve eksikliklerinden bir an önce arındırılması gerekiyor. 

Cumhuriyet/Oktay Ekinci