İnşaat maliyetlerindeki yükseliş durdurulamıyor!
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre, inşaat maliyet endeksi Ağustos ayında yıllık bazda yüzde 42,13 yükseldi.
Koronavirüs salgınında en çok etkilenen sektörden biri olan inşaat sektöründe maliyetler zirvedeki yerini koruyor. Amerikanınsesi'nde yer alan habere göre; Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK)inşaat maliyet endeksi Ağustos ayında yıllık bazda yüzde 42,13 artışla rekor tazelediğini açıkladı. Endeks, 2021 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre yüzde 0,93 yükseldi. Maliyetler içinde en büyük payı ise inşaat malzemelere ait. Bir önceki yılın aynı ayına göre malzeme endeksi yüzde 51,94, işçilik endeksi yüzde 21,54 yükseldi.
Demir, çimento, hazır beton gibi inşaat üretiminin ana malzemelerindeki fiyat yükselişi müteahhitlere göre TÜİK verilerinin çok üzerinde. Konuyla ilgili açıklama yapan Müteahhitler Federasyonu (MÜFED) Başkanı İsmail Kahraman, “Pandemiden önce ve bugüne kadar yaptığınız fiyat araştırmalarında çimentoda artış, yaklaşık yüzde 300. Diğer inşaat malzemeleri, demir, izolasyon, vitrifiye, seramik, elektrik gibi tüm malzemelerde de çok ciddi artışlar var. TÜİK verileri her ne kadar verilere dayansa da reel piyasada karşılığı çok daha yüksek. 2020'nin Mayıs ayında çimento ton fiyatı 135 TL iken, 2021’in Ağustos ayı itibariyle 450 TL artı KDV (Katma Değer Vergisi) ile karşı karşıyayız” dedi.
İnşaat malzemelerinin fiyatlarının yükselmesini, üretici firmaların ihracat için belirledikleri fiyatı iç pazarı da etkilemesine bağlayan Kahraman, “Pandemi şartlarında üretimin dünyada yavaşlaması, ülkemize cazibeyi arttırması yönüyle ihracatımız da arttı. İhracata karşı değiliz. Ama ‘hammadde statüsündeki çimento, demir, sunta, MDF ve buna benzer ürünler iç piyasada yeteri kadar tedarik edilemiyorsa veya üretim kapasitemiz yetmiyorsa buralara kota gelsin’, dedik. Hammadde statüsündeki ürünlerde üretimde sorun varsa, dünya bizden hammadde çekiyorsa, biz iç piyasanın dinamiklerini de dikkate almak zorundayız diye düşünüyorum. Bu nedenle özellikle inşaat malzemelerinde çok ciddi bir artışla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
İzmir’de 35 katlı bir gökdelen konut projesinin müteahhidi olan Ferhat Özmen de maliyet artışının projeyi zorlaştırdığını dile getirdi. Özmen, “Bir yıl geriye gittiğimiz zaman fiyat ortalamasının minimum yüzde 100'lerde olduğunu söyleyebiliriz. Rafta kalan, çok az tükettiğimiz malzemelerde belki yüzde 75-80 gibi gözükse de bizim ana kalemlerimizde yüzde 150. Ben geçen yıl bu zamanlar bir inşaat yaptım. 3 bin 400-3 bin 500 liralara aldığımız demir bugün 7 bin 750 lira. Aradaki farkın TÜİK rakamlarıyla bir ilgisi var mı? Hayır. 165 bin liraya döktüğüm bir betonu bugün 360-400 bin lira aralığında döküyoruz. Bunun TÜİK'in rakamlarıyla bir alakası var mı? Yok. 100 liraya aldığımız bir kablonun bugün 250-300 lira olduğunu, bir bataryanın 300 liradan 900 liralara, bin liralara çıktığını düşünürsek, TÜİK'in bu rakamlarına çok katılamayacağım” dedi.
Türkçimento: “Sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 60-70 arası”
Maliyet artışından şikayetçi olan müteahhitler, çimento fiyatlarını protesto için geçtiğimiz günlerde inşaatları durdurma eylemi de yaptı. Ancak çimento sektörünün temsilcileri dünyanın en ucuz çimentosunun Türkiye'de olduğunu söyleyerek konut fiyatının içinde çimentonun maliyetinin de oldukça az olduğunu savundu. Müteahhitlerin çimento ihracatının kısıtlanması yönündeki istemi de Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği (Türkçimento) Başkanı Fatih Yücelik, “Sektörün kapasite kullanım oranı yüzde 60-70 arası. Kullanılmayan kapasite yüzde 30-40 civarı. Proje üretilsin biz Türkiye'ye yeteriz” dedi.
Çimento sektörünün toplam maliyet kalemlerinin yaklaşık yüzde 80'ini ithal girdilerin ve elektrik maliyetinden meydana geldiğine dikkat çeken Yücelik, “Tüm bu gelişmelere rağmen sektör, çimento fiyatlarını maliyet artışının çok daha altında bir noktada tutma fedakarlığını gösterdi” sözlerini kullandı. Müteahhitlerin iş bırakma kararını açıklamalarından iki gün sonraysa, Ticaret Bakanlığı tarafından çimento ihracatına kısıtlama getirildi. Çimento sektörünün çatı örgütü Türkçimento’dan ise kısıtlama kararının ülke ticaretine zarar vereceğini dile getirdi.
“Bu maliyetlerin getirdiği fiyatlarla vatandaşa konut satamayız”
Maliyetlerde ithal girdi ve enerji zamlarına bağlı artışların farkında olduklarını belirten Kahraman, “Cumhurbaşkanımız dünyada enerjiyle ilgili olan sıkıntılardan bahsetti ve 'Biz aynı oranda ülkemizde zam yapmadık' dedi. Dolayısıyla biz enerji fiyatlarının da girdi maliyetlerinin de ne olduğunu biliyoruz. Böyle bir artış söz konusu değil. Makul olan bir artışı biz elbette kabul ederiz. Enerjide veya hammaddesi ithal girdi statüsündeki ürünlerdeki artışı kabul ediyoruz zaten. Bunda bir problem söz konusu değil. Ama bu artış hiçbir zaman yüzde 100 olmadı, hatta yüzde 100'ün üzerinde olmadı. Dolayısıyla burada maalesef bir fahiş fiyat uygulamasıyla karşı karşıyayız. Bir fırsatçılıkla karşı karşıyayız. Biz buna karşıyız” diye konuştu.
İnşaat malzeme fiyatları, konut fiyatlarındaki artışına da neden oluyor. İnşaat malzemelerinin fiyatı arttıkça yapım maliyetleri yükseliyor bu da konut fiyatlarına yansıyor. Vatandaşın bu fiyatlarla ev alma hayallerinin suya düştüğünü vurgulayan Kahraman, “Sonuç itibariyle müteahhitler, sektörde faaliyet gösteren firmalar kaç paraya ürettiyse karını koyup satacak. Fakat bizim burada en önemli derdimiz, biz bu maliyetlerle vatandaşımızı konut sahibi yapamayız. Çünkü ülkemizin gerçekleri ortada. Büyük oranda alt ve orta gelirli vatandaşlarımız var. Bu vatandaşlarımızın gelirleri bu düzeyde artmadı” dedi.
“İnşaat metrekare üretim maliyeti 4 bin TL’ye kadar çıktı”
Müteahhitlerin maliyetler nedeniyle konut üretmekten uzak durduğunu söyleyen Kahraman sözlerine şöyle devam etti;: “Siz metrekaresi aşağı yukarı 4 bin TL'ye kadar çıkan bir inşaatta, kat karşılığı yüzde 50 oranda yapıyorsanız, 100 metre bir dairenin maliyeti 800 bin liradır. Dolayısıyla bu fahiş fiyatlarla sektör de üretim yapmakta tereddüt etmekte. Vatandaşın da alım gücü düştü. Biz burada hükümetimizden, Bakanlığımızdan özellikle fahiş fiyatla mücadelede, inşaat sektörünün önünün tıkanmaması için gerekli girişimlerin yapılmasını talep ediyoruz.”
İnşaat sektöründeki üreticilerin, fiyat yükselişinde istikrarsızlık yüzünden maliyet hesaplaması yapamadığını söyleyen müteahhit Ferhat Özmen de “Bu şartlarda önünü göremediğiniz işe nasıl başlayacaksınız? Elimizde mevcut sözleşmelerimiz var. Aldığımız yerler, projeleri devam eden imalatlar var. Yoksa ‘yeni, sıfırdan bir işe gireyim’ cesaretimiz gerçekten kalmadı. Kentsel dönüşümlere fiyat bile veremiyoruz. Çünkü fiyat verip o işin iki yılda bittiğini düşünürseniz; bu yıl ben 7 bin 700 liraya aldığım demiri acaba 2022'de, bu dönemde 7 bin 700'e mi alacağım yoksa 15 bin 700'e mi alacağım? Böyle düşününce hiçbir şekilde fiyat veremiyorsunuz. Karşı tarafa bütün bu risklerimizi hesaplayıp bir fiyat çıkardığımızdaysa mümkün değil satamayız” şeklinde konuştu.
Arsadan satış yapan müteahhitler zararda
Maliyetlerin yeni projeleri engellemesi ile beraber arsadan satılan inşaatlar ise bitirilmeden zararla karşı karşıya kalabiliyor. Özmen, maliyetlerin zarara uğrattığı bir inşaatı örnek gösterdi: “Vatandaş geçen sene inşaat aşamasında 300 bin liraya uygun küçük bir daire almış. Bu dairenin parasının tamamını vermiş. Sözleşmesini yapmış, inşaatın bitimini bekliyor. Aradan bir yıla yakın bir zaman geçmiş. Müteahhit daire sattığı kişilerin hepsini çağırarak, ‘Biz 300 bin liraya bu daireyi sattık ama bu dairenin bana bugünkü maliyeti 480 bin lira. Ben bu işten çok büyük zarar ettim’ demiş. Evet, arkadaşımız doğru söylüyor, zarar etmiş. Çünkü bir de bunun arsa payı var. Yani maliyetinin tümü imalata gitmemiş, bunun yarısı arsa payına da gitmiş. Şimdi bu farkı o vatandaştan isteme hakkı var mı? Yok, sözleşme gereği. O farkı almadan bunu nasıl yapacak? Ortada büyük bir zarar var. 300 lira parayı aldınız, 480 liraya bu işi mal ettiniz. Nasıl olacak bu iş? Böyle bir istikrarsızlık olduğu müddetçe biz bu işleri sağlıklı bir şekilde götüremeyeceğiz.”
“Konut stoku yok seviyelerine düştü”
Pandeminin etkisiyle düşen konut üretiminin maliyetlerdeki artışla bu eğilimine devam ettiğini söyleyen Özmen, “Piyasada şu anda bir arz sıkıntısı var. İşin açıkçası talebi karşılayamıyoruz. İnsanlar kiralık ev bulamıyor. Biz genç bir toplumuz, ihtiyaçlar bitmiyor. Bir yıl konut ihtiyacını biraz azalttık diye bu sene konut ihtiyacı doğdu. Yani demek ki bizim bu periyotta bu üretime devam etmemiz lazım” dedi.
MÜFED Başkanı Kahraman da konut stokunun oldukça azaldığını dile getirdi.. Maliyetler yüzünden konut üretimi durursa birçok alt sektörün de duracağını altını çizen Kahraman, “İnşaat sektörü Türkiye'nin en önemli lokomotif sektörüdür. İstihdama, ekonomiye katkısıyla Türkiye'deki ekonomimizin can damarıdır. Dolayısıyla bu sektörün durması hiç kimsenin işine yaramaz. Bu sektör 250 alt sektörü destekleyen çok önemli bir sektör. Yani bizler bugün inşaat yapamazsak, mobilyacı mobilya satamaz, perdeci perde yapamaz. Yevmiyeyle çalışan boyacı, tesisatçı, bunun gibi insanlar evine ekmek götüremez. Dolayısıyla bu sektörün desteklenmesi gerekir” diye konuştu.
Maliyetler kentsel dönüşüm sürecini de tıkadı”
İnşaat maliyetlerinin kentsel dönüşümü de engellediğini söyleyen Kahraman sözlerine şunları ekledi: “Türkiye olarak, başta İzmir olmak üzere deprem kuşağında bir ülkeyiz. İzmir'de de geçen yıl bir deprem yaşadık ve burada dönüşmesi gereken projeler, binalar var. Bu binaların sözleşmeleri yapılmış olmasına rağmen müteahhit tarafından sözleşmeler feshediliyor. Çünkü sözleşme yaptığında metrekare maliyet fiyatı bin 500 lira civarındayken bugün 4 bin liraları konuşuyoruz. Böyle bir maliyeti, böyle bir sözleşmeyi arkadaşımızın sürdürmesi mümkün değil. Yüzde 100 zarar demektir bu. Vatandaşımıza 4 bin liradan dediğimiz zaman 100 metrekare bir daire için 400-450 bin lira para vermesi gerekiyor. Dolayısıyla hem vatandaşımızın ekonomik durumu yüzünden konut almasını hem de deprem ve kentsel dönüşüm sürecini tıkayan en önemli sebeplerinden bir tanesi bu fahiş fiyatlardır.” Kahraman, maliyetlerdeki artışın konut üretimine ve satışına engel oluşturmaması için konut kredisi faizlerinin düşürülmesini ve arsa sahiplerinin fedakarlık yaparak kat karşılığı oranlarını da yüzde 30-40 bandına indirmesini istedi.