İnşaat sektöründe rant çok tehlikeli!
Milliyet gazetesi yazarı Selva Demiralp, Işık Üniversitesi’nden Seda Demiralp ve Sabancı Üniversitesi’nden İnci Gümüş ile Türkiye’de inşaat sektörünün durumununa ilişkin çalışmalarını köşesine taşıdı. İşte çalışma...
"Işık Üniversitesi’nden Seda Demiralp ve Sabancı Üniversitesi’nden İnci Gümüş ile yapmış olduğumuz çalışmada Türkiye’de inşaat sektörünün son durumunu inceledik. Elde ettiğimiz bulgular şöyle:
1) İnşaatın GSYİH oranına baktığımızda “İnşaat sektöründeki korkutucu artış” şeklinde özetlenebilecek popüler söylemden farklı bir tablo görüyoruz. 1998 fiyatlarıyla hesaplanmış aşağıdaki grafikte, her ne kadar 2006-2007 döneminde atak yapsa da kriz sonrası dönemde inşaat sektörünün GSYH içindeki payının tarihsel ortalama olan yüzde 6’lara döndüğünü görüyoruz.
2) İnşaat sektörünün GSYİH’ye oranı diğer gelişmekte olan ülkelere nazaran da yüksek değil. Şekilde BRICS grubu olarak adlandırılan gelişmekte olan ülkelerdeki inşaat/GSYİH oranlarını Türkiye ile karşılaştırdık. Burada, üst sınırını Hindistan alt sınırını ise Güney Afrika’nın belirlediği koridor içerisinde, noktalı çizgiyle gösterilen Türkiye’nin görece aşağılarda kaldığını görüyoruz.
3) Türkiye’nin asıl sorunu inşaat sektöründeki artış trendinden ziyade sanayi sektöründeki azalış trendi. Şekilde reel fiyatlarla hesaplanmış sanayi/GSYİH oranının özellikle 2010 sonrası dönemde azalış yaşadığını gözlemliyoruz. Keza BRICS grubuyla da karşılaştırdığımızda yüzde 27’lerdeki Sanayi/GSYİH oranı Türkiye’yi Hindistan’dan sonra en alt sıraya yerleştiriyor.
Sanayi sektöründeki bu yavaşlamanın sebeplerini belirlemek çok önemli. Çünkü ancak yavaşlamanın altında yatan problemler doğru saptanırsa çözüme yönelik etkili politikalar geliştirilebilir. Sanayi sektöründeki yavaşlamanın nedenlerini iki alternatif teoriyle açıklayabiliriz.
1) Azalan arz: Ali Babacan’ın birkaç kez dikkat çektiği inşaat sektöründeki “ölçülemez rant” inşaat sektöründe hızlı kazançlar elde edilebileceği algısını yaratıyor. Bu durum sanayi sektöründen inşaat sektörüne kaymaya sebep olarak sanayi/GDP oranını azaltabilir. Hatta sektörler arasında somut bir kayma olmasa da sanayi sektörü içerisinde inşaat ara malı üretimine yönelme söz konusu olabilir. Bu durumda üretim katma değeri daha yüksek olan ihraç ürünlerinden katma değeri daha düşük inşaat ara mallarına geçeceğinden sanayi sektörünün GSYIH içindeki payı da azalacaktır.
2) Azalan talep: İnşaat sektörüne sanayiden herhangi bir kayma olmasa da en büyük ihraç pazarımız olan Avrupa’da yaşanan durgunluk ihracat talebini düşürebilir. Bu durumda sanayi üretimi de yavaşlayacaktır.
Yaptığımız analizler sanayi sektöründeki yavaşlamada her iki faktörün de etkisi olduğuna işaret ediyor. Azalan talep konusunda alternatif pazarlar aramak dışında fazla yapılabilecek bir şey yok.
Ancak azalan arz konusu üzerine dikkatle gidilmesi gereken hassas bir konu. Sanayi sektöründen inşaata geçiş ihracat üzerinde azaltıcı etki yaparak cari açığımızı daha da kötüleştirir.
İlave olarak, rant oluşumu bazı zümreleri kısa sürede zenginleştirerek gelir dağılımını bozucu bir etki yaratmakta. İşte bu nedenle sistemin şeffaflaşması ve elde edilecek tüm gelirlerin adil hukuk sistemi çerçevesinde kayıt altında tutulması çok önemli."
Selva Demiralp / Milliyet