Sektörel

İnşaat sektöründe talebin çok üstünde konut üretilmedi!

Akşam Gazetesi yazarlarından Funda Özkan bugünkü köşe yazısında inşaat sektöründe konut talebini ele aldı. Özkan, Türkiye'de inşaat sektöründe talebin çok üstünde konut üretilmediğini dile getirdi...

Konut sektörü ve ‘balon’ teorisine en son CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da katıldı. İşadamı kökenli Umut Oran diyor ki, “İnşaat sektöründe konut arzı ve stoklardan oluşan varlık balonu patlamaya aday. Artık ipin ucu kaçma noktasına geliyor. Sektörde üretici finansman-arz-talep kesimleri arasında zincir kopma noktasına doğru hızla ilerliyor.” 

Bir kere şu an dövizde yaşanan dalgalanma ‘sürpriz’ değil, dünyanın Merkez Bankası olarak tanımlanan FED’in Başkanı aylar önce “Parti bitti, herkes evine” diye açıklama yapmıştı. Herhalde müteahhitler dahil hiç kimse körü körüne batmak istemez. Dolayısıyla biraz ekonomiden anlayan zaten önlemini aldı. 

İnşaat sektöründe talebin çok üstünde konut üretilmediğini de geçen 10 yılın rakamları ortaya koyuyor. Dün konuştuğum sektörün önde gelen müteahhitleri de teyit ediyor ki, ‘Stok denilen zaten yürüyen projeler.’ Stokta biriken konut yok. Yanlış proje, yanlış zamanlama, yanlış konumlama yapıp stok oluşturanlar yok mu? Elbette var. Umut Oran’ın da örnek verdiği ‘Fi Yapı’dan yola çıkarak, sektörün tamamına ilişkin yorum yapmak da doğru değil. 

Fi Yapı deyip, “Zincirin kopan ilk halkası” saptamasını getirmek sektörün dinamizmini anlamamak demek. 

Yine Amerika’daki mortgage örneğinden yola çıkıp, vatandaşın dara düşeceğinin söylenmesini de müteahhitler doğru bulmuyor. Çünkü Türkiye’de hane halkı borçlanması, Amerika ile karşılaştırılmayacak kadar düşük. İnsanlar kira ödemek yerine ev sahibi oluyor. 

Dün konuştuğum yetkililerden biri diyordu ki, “Ekonomi çok kötü de olsa Türkiye’de gayrimenkulde işlem olur” ve ekliyor: “En basiti insanlar ev satıyor, işine sermaye koyuyor.” 

Bir de şunları: 

“Bir iki inşaat şirketi zorda olabilir ama onlar yanlış proje geliştirmiş olmalı. Belki birkaç başarısız inşaat şirketi daha göreceğiz. Ne olursa olsun inşaat sektörü lokomotif olmaya devam edecek.” 


BİZDEKİ ENGELLİ DUYARLILIĞI BÖYLE


İstanbul’un ‘kalburüstü’ uydu kentlerinden Bahçeşehir’deki ‘pazar alanı’. Gayet medeni otopark alanı ve alanda engellilere ayrılmış bölümler. Tam da pazar kapısının girişinin yanında. Engelliler ‘yaya’ olarak fazla yol kat etmesin diye düşünülmüş. Ne var ki, bir engelli şoförün yardım almadan park etmesi mümkün değil çünkü park alanının girişinde demir bariyerler. Fotoğrafta göreceğiniz gibi, bir de park etmiş bir zabıta arabası. Bu fotoğrafı çekerken zabıta açıklıyor: “Engelli park etmek istediğinde biz demir bariyeri kaldırıyoruz. Başkaları gelip park etmesin diye bu önlemi aldık.” 

Nasreddin Hoca gibi “Sen de haklısın” diyorum, sadece. Bizde engelli yerine park etmenin cezası var mı veya uygulayan var mı? 


Funda Özkan/Akşam Gazetesi