İshak Pinhas, Türkiye'de 3 milyon liralık okul yaptırdı
İshak Pinhas Türkiye'de bir vakıf kurdu ve geçen yıl 32 derslikli Fortüne ve İshak Pinhas İlköğretim Okulu'nun temellerini attı. Okul, önümüzdeki yıl içinde tamamlanacak...
İshak Pinhas, 80 yaşında. Çorlu'da dünyaya gelmiş, Yahudi bir ailenin çocuğu. Beş yaşında babasını kaybetti, çalışmaya başladı ve ancak iki buçuk yıl okula gidebildi. Hayatının dönüm noktası 1939 yılında yaşanan Erzincan Depremi'ydi. İshak Pinhas'ın okulunda da öğrencilerden para toplanmaya başlandı. Küçük İshak'ın parası yoktu. Sınıftaki bir kız arkadaşı onun yerine 10 kuruş yardımda bulundu. İshak bu yardımı geri ödemek koşuluyla kabul etti. Ama dedesinden bu parayı alamadığı için arkadaşına borcunu ödeyemedi. Utancından, mahcubiyetinden okuldan ayrıldı. Sonradan zengin bir işadamı oldu ama o 10 kuruşluk borcu hiçbir zaman unutmadı. 70 yıl sonra borcunu ödemek için sınıf arkadaşını aradı, ancak ismini unuttuğundan bir türlü ona ulaşamadı. 10 kuruşluk borcun karşılığını 3 milyon liralık bir okul yaptırarak ödemeye karar verdi. İshak Pinhas ve eşi Fortüne Pinhas'la doğduğu yere, Çorlu'da Saray Caddesi'ne gittik. İshak Pinhas bugün mağaza olan doğduğu evi, 5 yaşından itibaren satış yaptığı eski keresteci dükkanını gezdi. Orası da şimdi bir şekerlemeci. Caddeyi bir boydan bir boya dolaşırken dedesinin elinden tutarak götürdüğü, bugün cami olan havrayı inceledi. O zamanları hatırlarken gözleri doluyor, duygularını belli etmemek için 60 yıllık eşi Fortüne Pinhas'ın ellerini sıkı sıkı tutuyor. En büyük sürprizi ise 70 yıl önceki bir arkadaşının çocuğu Suat Arıcan yanına yaklaşınca yaşıyor.
İshak Pinhas'ın yaşamı acılarla dolu aslında. 1929'da dünyaya geldiği Çorlu'da 5 yaşındayken babasını tüberkülozdan kaybetti. O zamanlar çok yaygın olan bu hastalığa yakalanmamak için annesi oradan uzaklaşarak Filistin'e gitti. Sakat büyükbabası ve babaannesinin yanında kalan İshak'ın 40 günlük kardeşi bir aileye evlatlık, 3 yaşında olanı ise yetimhaneye verildi. Yaşlı büyükleriyle yapayalnız kalan İshak, babasının kereste dükkanında dedesine yardım etmeye başladı. Felçli dede onu okula göndermesi gerektiğini geç fark etti. Sonunda 7.5 yaşında zar zor Sucaattin İlkokulu'na yazdırdı. İshak bir yandan dükkanda çalışıyor, kalan zamanlarında ise okula gidiyordu. Çalıştı, hep çalıştı. 9 yaşına geldiğinde artık dükkanı çekip çeviren, tüm mal alışverişlerini yapan, hesapları tutan küçük bir ticaret adamı olmuştu. Yıl 1939. Ülke, Erzincan Depremi'nin yaralarını sarmaya çalışıyor. Depremzedeler için kampanyalar düzenleniyor, okullarda bağış toplanıyor. İshak'ın okulu Sucaatin İlkokulu da bu okullardan biri ama onun kampanyaya verecek harçlığı yok.
GERİ VERMEK ÜZERE 10 KURUŞ ALDI
Sınıftaki kız öğrencilerden biri onun yerine 10 kuruş verdi. İshak sıra arkadaşının yardımını geri ödeme koşuluyla kabul etti. Ancak dedesinden bu parayı alamadığı için borcunu bir türlü ödeyemedi. Hem utancından, hem de çalışmak zorunda kaldığından okulu bıraktı. Trakya Olayları ve ardından gelen sıkıntılar üzerine Çorlu'dan da taşındılar, dedesiyle İstanbul Kuledibi'nde bir ev tuttu. Bu kez Sirkeci'de züccaciyede ve baharatçıda çalışmaya başladı.
EVLENDİKTEN SONRA İSRAİL'E YERLEŞTİ
13 yaşındayken dedesi de öldü. İstanbul'da yapayalnız kaldı. Ama kendi işini kurmayı başardı. Arkadaşları vasıtasıyla tanıştığı Fortüne adlı kızla evlendi. Daha önce kendisini çağıran annesinin isteğine ancak 20 yaşında cevap verdi, eşini de alarak İsrail'e gitti. Orada önce dayılarıyla çalıştı, sonra eşiyle birlikte bir mandra kurdu. Bir süre sonra da İsrail'in en büyük peynir tüccarlarından biri oldu.
40 yıl boyunca ne Türkçe duydu, ne de Türkçe konuşan birine rastladı. İsrail vatandaşı olduğu için Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Ancak memleketini, doğduğu yer olan Çorlu'yu bir türlü unutamadı. Vatan özlemi burnunda tütüyordu. 1989'da eşi Fortüne Hanım'la birlikte yıllar sonra Türkiye'ye ilk ayak bastıklarında 40 yıldır sandık sandık kalbinin bir köşesinde sakladığı Türkçe kelimeler ağzından tek tek dökülmeye başladı. İshak Pinhas'ın aklında borcunu ödemek vardı. Türkiye'ye her gelişinde arkadaşını aradı. Ama ismini hatırlamadığı için izini, adresini bulamadı. İsrail'deyken konsolosluk vasıtasıyla Türk Eğitim Vakfı'na ulaştı. Vakıf da ona bir okul yaptırmayı önerdi. Bu teklif ona mantıklı geldi. 2004'te tekrar Türk vatandaşlığına tekrar geçti. Bir vakıf kurdu ve geçen yıl 32 derslikli Fortüne ve İshak Pinhas İlköğretim Okulu'nun temellerini attı. Okul, önümüzdeki yıl içinde tamamlanacak.
FORTÜNE PİNHAS: BİZİM ÇOCUĞUMUZ OLMADI ŞİMDİ BİNLERCE OLACAK
Tanıştığımızda İshak, züccaciye ve baharat işi yapıyordu, firması vardı. Evlendik ve İsrail'e gittik. Bizim çocuğumuz olmadı, ona hem annelik, hem eşlik yaptım. İshak okuyamamış ama başkalarını okutmak istiyor. Şimdi okulumuzda binlerce çocuğumuz olacak. Okul yapma düşüncesi çok uzun zamandır kafasında vardı. Yardım etmeyi çok severiz. Evimizin duvarlarında tabloları çıkarıp, bize gelen teşekkür plaketlerini astık. Şunu unutmamak lazım: İnsan hayatını doğduğu yerde bitirsin ister. Yurt hasreti çok zor bir şey. Evet, İsrail'e de alıştık ama Türkiye hasreti çektik. Buradan da kopamıyorum. Çok seviyorum.
İSHAK PİNHAS: BEN YAHUDİYİM AMA TÜRKÜM, BURASI BENİM VATANIM
Aslında dedemin parası vardı. Ama ne olduysa, 1939'teki Erzincan Depremi için düzenlenen kampanyada bana para vermek istemedi. Zaten doğru dürüst okula gitmiyordum. Çünkü, zamanınım büyük kısmı ya dükkanda ya da mal almak için İstanbul'da geçiyordu. Çalışmam ve baktığım ihtiyarları yaşatmam lazımdı. İstanbul'a gittim, her işi yaptım. Yalnızdım. İsrail'de de eşimle çok çalıştım, işlerimiz iyi gitti, kazandım. Çorlu'ya ve arkadaşıma borcumu ödemek istedim. Yanlış düşünülmesin, benim için Türkiye Türkiye'dir. Ben Yahudi olabilirim ama Fransa'ya gittiğim zaman, Türkiye'ye geldiğimdeki gibi hisler yok. Türküm. Bu vatan benim, burası toprağımdır. Bazıları başka şekilde düşünebilirler. Bazıları bunu anlar, bazıları anlayamaz.
Nuran ÇAKMAKÇI/Hürriyet