24 / 12 / 2024

İstanbul çarpık yapılaşma kurbanı!

İstanbul çarpık yapılaşma kurbanı!

Sel felaketinin ardından başlayan tartışmada uzmanlar çarpık yapılaşmaya dikkat çektiler



İstanbul'u vuran sağanak yağış sonucu meydana gelen sel felaketi, en büyük zararı dere yatakları üzerinde çarpık yapılaşmanın olduğu Silivri ve Ayamama Deresi'nin çevresine verdi. 36 metre derinliğinde balçık olan dere yatağı üzerine binalar kurulan Silivri ile 16 yıllık ıslah çalışmasına rağmen taşan Ayamama Deresi yine çok sayıda insanın hayatına mal oldu. İstanbul'un yüzde 70'inin su baskını tehdidi altında olduğunu söyleyen uzmanlar, felaketin sebebini, yetersiz altyapı, plansız ve çarpık yapılaşma ile planlama yaparken bilimsel gerçeklerin dikkate alınmamasını gösteriyor. Uzmanların görüşleri şöyle:

DAHA KORKUNCU OLABİLİR
* Mücella Yapıcı (Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Sorumlusu)
Facia, bölgenin doğasına aykırı gelişen çarpık yapılaşmanın eseridir. Silivri, tarım alanlarının yoğun olduğu bir bölge. Doğa suyu emmeye alışkın. Ancak bölgenin alt yapısı eksik ve ciddi bir yapılaşma var. Tarım alanları için toprak yasasının değiştirilen bir maddesine dayandırılarak yapılanma izinleri çıktı. Böylece bölgedeki toprak ve su dengesi bozuldu. Şu an gördüğümüz, bundan sonra göreceklerimizin çok küçük bir kısmı. Bölgedeki çarpık yapılaşma böyle devam ederse çok daha korkunç tablolarla karşılaşacağız.

* Hüseyin Turan (Eski Silivri Belediye Başkanı)
Selin vurduğu ve "Boğluca Deresi" adıyla bilinen bölgede istimlak çalışması başlatmıştık. Amacımız; dere yatağını büyüterek yeşil alan haline getirmekti. Zaten eski fotoğraflara bakıldığında oranın dere yatağı olduğu ve yeşil alan olarak kullanılması gerektiği görülüyor. Eski yönetimlerin imara açtığı bu alan 36 metre derinlikte bir balçık. Ancak Bölge İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. O proje gerçekleşseydi bugün böyle bir zarar olmayacaktı.

* Cemal Gökçe (İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı)
Selin etkilediği bölgelerdeki yapıların temelleri suyun etkisiyle oyulabilir. Belli bir süre sonra da o yapı çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu çerçevede dere yataklarında ve suya çok fazla maruz kalan binaların temel kısmında bir oyulma söz konusuysa o yapıların boşaltılması lazım. Bölgedeki yapılar bu nedenle incelenmeli ve ruhsatlı yapılar istimlak edilerek yıkılmalı.

* Pınar Özden (Şehir Planlamacıları Odası 2. Başkanı)
Ayamama Deresi'nin ıslahının yaklaşık 16 yıldır sürdüğü belirtiliyor. Bu sel, aslında sadece derelerin ıslahı probleminden doğmadı. İstanbul'un çarpık kentleşmesinden , İkitelli'nin plansız genişlemesi, ruhsatsız işyerlerinin burada bulunması ve trafiği çekmesinden doğan sonuçlar bunlar. Üstelik denetim de yok. Deprem sonrasında İstanbul için hazırlanan bir deprem mastır çalışması vardı. Bu çalışmada diğer afetlere de yer verilmişti. Bu afet gösterdi ki o çalışmanın pratikte sonuçlarının uygulamaya geçmediğini görüyoruz. İstanbul'un neredeyse yüzde 70'i su baskını riskinin altında. Felaket haberciliği yapmak istemem ama yasa dışı yapılaşmanın olduğu her alan bir sonraki yoğun yağışta sular altında kalacak.

SORUN YÖNETEMEYENLERDE
* Eylem Tuncaelli (Çevre Mühendisleri Odası Şube Başkanı)
Birçok ülkenin yaptığı gibi alt yapı sistemlerinde kanalizasyon ve yağmur sularının ayrı toplanması bir bilimsel gerçekliktir. Bu sayede şiddetli yağışlar sonucunda kanalizasyon borularına yüksek debili su girişi sonucu boru patlamaları önlenir. Aynı zamanda uygun mazgal ve sokak eğimleri ile birlikte orta şiddetli bir yağış sonucunda bile yollarda oluşan su birikintileri ve bunların yol açtığı trafik tıkanıkları ve kazalar da önlenmiş olur. Ancak İstanbul'da su ve kanalizasyon hizmetleri İSKİ'nin görevleri arasındayken yağmur sularının toplanması belediyelere bırakılmıştır. Sorun İstanbulda değil yönetemeyenlerdedir.
Sabah

Konuyla ilgili basında yer alan diğer haberler

Sel felaketinin nedeni kaçak yapılan binalar

Yetkililere göre, 26 kişinin hayatını kaybettiği felaketin nedeni dere yataklarına kaçak bina yapanlarla, dengesi bozulan doğa!

Trakya ve İstanbul'daki sel baskınlarını `yüzyılın felaketi' olarak tanımlayan Başbakan Erdoğan, "Dere ıslah çalışmalarının önüne her zaman engeller kondu. Sanırım son olaylar bunu ortadan kaldırır" dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Afet Kordinasyon Merkezi (AKOM)'da yaptığı basın toplantısında, Trakya ve İstanbul'da yaşanan sel baskınlarının yüzyılın felaketi olduğunu söyledi.  Konuşmasına, baskınlarda hayatını kabedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek başlayan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Dün ve bugün Trakya ve İstanbul'da meydana gelen yağışlar sebebiyle büyük felaketlerle karşı karşıya kaldık. Bu olsa olsa 'yüz yılda bir olur' diye tanımlanacak bir durum. Son on yıllara baktığımız zaman metrekareye en fazla yağışın düştüğü yıl, benim belediye başkanı olduğum 1996 yılı. O da metrekareye 64 kilogram düşmüş. Şimdi 180 ile 285 kilogram arasında. Bu bambaşka bir felaket. Bu felakette maalasef İstanbul'da 26, Tekirdağ'da 5 vatandaşımız hayatını kaybetti. 9 vatandaşımız da kayıp."

Başbakan Erdoğan, her felaketten çıkarılması gereken dersler olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

Kamulaştırma engelleniyor

"Yıllardır bizim bu derelerde ıslah çalışmaları gayretimiz var. Bu benim belediye başkanlığım döneminde başladı. Ancak bu çalışmaların önünde her zaman engeller kondu. Sanıyorum şu olaylar, bu engelleri ortadan kaldırır. Kamulaştırma çalışmaları gayretini engelleye çalışanlar bu günü görmelidir. Ne kadar çalışılırsanız çalışın bizim bu tür felaketleri minimize etmemiz gerekiyor. Bunun için ıslah çalışması yapacağız. İmara uygun davranacağız."

İlk hedef Ayamama

Erdoğan, İstanbul'da ıslah edilen derelerde şu an bir sıkıntı yaşanmadığını dikkat çekerek, buna Küçükköy'ü örnek gösterdi: "Atalarımız, 'Derenin intikamı ağır olur'demişler diyen Erdoğan şöyle konuştu: "Dere yataklarındaki ne tür olursa olsun, bütün yerleşimleri bizim süratle kaldırmamız lazım. Biz, gerek valilik gerekse belediye olarak bu konuda adımımızı atacağız. Yarın çalışmalara başlayacağız. Ancak vatandaşlar önümüzde engel olursa bu işi kısa sürede yapamayız. El ele verip kısa sürede bu yapılanmayı yapmalıyız. Bu adımı da Ayamama Deresi'nde başlatacağız."

Eroğlu: Bu hakikaten bir tufan belirtisi

Çevre ve Orman Bakanı Eysel Eroğlu "1 yılda yağacak yağmur 48 saatte yağdı. Buna hiçbir yerde alınacak önlem yoktur" dedi.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, bir yılda yağacak yağışın neredeyse üçte birinin 48 saatte yağdığını belirterek, "Bu hakikaten bir tufan belirtisidir. Buna ne Türkiye'de ne Amerika'da ne de hiçbir yerde alınacak önlem yoktur" dedi. Dere yatağının işgal edilmesi ya da dere kesitlerinin daraltılması sonucu taşkınların yaşandığını ifade eden Bakan Eroğlu, "Ne zaman dere yatağı işgal edilirse yatak tekrar işgal edilen alanı belli bir süre sonra da olsa geri alır. Bu tabiatın kuralıdır. Vatandaşlarımız dere yatağına ev yapmışsa bunu kaldıracağız. Bunun başka çaresi yoktur" diye konuştu. Bir çok köprü kesitinin de dar yapıldığına dikkati çeken Eroğlu, giriş kesiti saniyede 200 metreküp su geçecek şekilde yapılan bir köprünün çıkışının ise 50-60 metreküpe düştüğünü, bunun da taşkınların yaşanmasındaki bir başka sebep olduğunu vurguladı. Bakan Eroğlu, bir gazetecinin dere ıslah çalışmalarında hesap hatası yapılıp yapılmadığı şeklindeki sorusu üzerine, dere ıslah çalışmalarının belli bir debiye göre hesaplandığını, 500 ya da bin yılda bir görüle-cek debiye göre hesap yapmanın mümkün olmadığını belirtti.

ATALAY: Tespitler yapılıyor. Maddi hasar telafi edilecek

İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay, selden zarar görenlere yardım edileceğini açıkladı: "Burada maddi bir sorunumuz yok. Şu anda acil ihtiyaçların karşılanması için başbakanlığımızdan gerekli kaynaklar gönderildi. Vatandaşlarımız bu konuda sıkıntı çekmeyecek. Tespitler yapılacak maddi, hasarlarımız hepsi giderilecek. Yani burada vatandaşlarımız rahat olsunlar. Hızlı şekilde tespitler yapılıyor. Bizi üzen can kayıpları. Onları geri getiremiyoruz. Bunlar tabi maddi bedeli olmayan insanların kaybı. Ailelerine gerekli ödemeler yapılacak. Hayatın normale dönmesi için elden gelen her şey en kısa sürede yapılacak. Ama bizlere düşen felaket gelip geçtikten sonra acısını bir an önce dindirmek zararları bir an önce telafi etmek. Ve normal hayata bir an önce başlamak."

GÜLER: Son yılların en büyük doğal afeti

İSTANBUL Valisi Muammer Güler, İstanbul'da son yıllarda hiç yaşanmayan bir doğal afet yaşandığını belirterek şunları söyledi: "Mahalli güvenlik güçlerimiz bu konuda gerekli ikazları yapıyorlar ama cumartesi ve pazar günü için de yeniden dikkatli olmaya devam edeceğiz ve gerekli uyarılarda bulunacağız. Olay, yüzyılda bile rastlanamayacak bir afet konumundadır. İstanbul'a 1 senede yağan yağışın 3'te 1'i, 1,5 günde ve çok kısa bir süre içerisinde, yani 3-4 saatlik bir süre içerisinde yağdı. Böyle bir yağışı hiç bir altyapının taşıması mümkün değil. Kaldı ki altyapıda da bazı sorunlarımız yok değil ama bu yağış maalesef çok güçlü altyapıların bile dayanamayacağı nitelikte. Amerika'da da oluyor biliyorsunuz, Avrupa'da da oluyor. Burada yapılacak ilk şey, can ve mal güvenliğini öncelikle gözetmektir. Bu konuda devlet verimli bir kaynak tahsisi, örnek bir iş birliğiyle ve bütün gücüyle, zamanında ve etkin bir şekilde olaya müdahale etmeyi başarmıştır."

TOPBAŞ: Hepimizin hataları var çevreye saygılı olmalıyız

İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'daki sel felaketiyle ilgili konuştu, "Hepimizin hataları var. Gezegenimizi kötü kullanıyoruz. Çevreye ve doğaya saygılı olmak zorundayız. Teknolojik gelişmeleri yaparken de çevremizi nasıl etkilediğimizi düşünmek zorundayız" dedi. AKOM merkezinde basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Topbaş, bozulan ekolojik dengeye dikkat çekti ve "İnsanlar doğal afetler karşısında çaresiz kalıyor. Çevreye ve doğaya saygılı olmak zorundayız. Teknolojik gelişmeleri yaparken çevremizi nasıl etkilediğimizi düşünmek zorundayız. İstanbul'un topoğrafyası malum" diye konuştu.

"Cuma günü yağışların daha yoğun devam etmemesini umuyorum" diyen Topbaş, "TIR'ların nasıl konserve kutusu gibi savrulduğunu gördük. Bu çok acı. Yağışın devam etmemesini diliyorum. Doğru yerlerde doğru yapılar yapmak gerekir" ifadelerini kullandı.

SAĞLIK BAKANLIĞI: Şebeke suyunu şimdilik kullanmayın

SAĞLIK Bakanlığı, İstanbul ve Tekirdağ'da selin ardından, temiz su ve gıda tüketimine önem verilmesi, şebeke suyunun ikinci bir duyuruya kadar içme amacıyla kullanılmaması, böcek, kemirgen ve yabani hayvanlarla temastan kaçınılması konusunda vatandaşları uyardı. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İstanbul ve Tekirdağ'daki sel baskınları üzerine Bakanlık Kriz Merkezi'nin konunun uzmanlarıyla derhal izleme ve gerekli tedbirleri yürürlüğe koyma sürecini başlattığı da belirtildi.

Vatan/Burak KARA - İlker AKGÜNGÖR - Hayati KILIÇ - Bülent ERGÜN - Arif TAŞKIN - Burak BİLGE - Çağdaş ULUŞ

Yüzyılın  sel felaketi İstanbul'u vurdu

Trakya'dan sonra sel felaketi İstanbul'u vurdu. Onlarca ölü ve hala kayıp olanlar var.

Trakya'da bir gün önce yaşanan felaketin ardından sel, dün de İstanbul'u vurdu. Tarihinin en büyük sel felaketini yaşayan İstanbul'da 24 kişi hayatını kaybetti. 7 kayıp var. İki günde Tekirdağ ve İstanbul'da ölü sayısı 30'u geçti. Birkaç ayda yağacak yağmurun şehre bir saatte düşmesi büyük bir felakete yol açarken, dere yataklarındaki yapılaşma da can ve mal kayıplarının artmasına sebep oldu.

En büyük sorun İkitelli ve Halkalı'da yaşandı. İşyerlerinin yoğunlukta olduğu bölge, bir anda can pazarına döndü. Sabaha karşı şiddetini artıran yağış Ayamama Deresi'ni taşırırken, sel suları İkitelli'de bir TIR garajını kapladı. Araçlar, içinde uyuyan şoförlerle birlikte suya gömüldü. Ölümlerin önemli bir kısmı çevredeki işyerlerinde çalışanlardan oluştu. 7 kadın işçi, servis aracının içinde boğuldu. Basın Ekspres yolunda da benzer görüntüler vardı. Sürücüler sular altında kalan otomobillerinin üzerinde uzun süre yardım bekledi. Olayın sabah erken saatlerde yaşanması, can kayıplarının artmasını önledi.

Yüz yılda bir görülen sağanak yağış, Trakya'dan sonra dün İstanbul'u vurdu. Yoğun yağışın etkisiyle dereler taşarken, İkitelli, Halkalı, Küçükçekmece ve Başakşehir sular altında kaldı. Bilanço ağır: 24 ölü, 7 kayıp. Binlerce işyeri ve konut, yüzlerce araç ve onlarca fabrika sel sularına teslim oldu. Ayamama Deresi'nin taşmasıyla Basın Ekspres Yolu'nda can pazarı yaşandı. Sele araçlarında yakalanan çok sayıda kişi boğulmaktan kurtulmak için büyük çaba sarf etti.

Araçların üzerine çıkan vatandaşlar, helikopter ve botlarla kurtarıldı. İkitelli'de Ayamama Deresi'nin yatağında bulunan bir TIR garajı da sular altında kaldı. Şoförler sele TIR'ların içinde uyurken yakalandı. Feci olayda TIR şoförlerinin de aralarında bulunduğu 10 kişi hayatını kaybetti. Yine Ayamama Deresi'nin taşması sonucu göle dönüşen Halkalı'da bir tekstil firmasının işçilerini taşıyan servis aracı 7 kadına mezar oldu.

İki tekstil işçisi de çalıştıkları fabrikanın bodrum katını sel sularının basması sonucu öldü. Bir minibüs şoförü ise Basın Ekspres yolunda sele kapıldı. Böylece iki günlük sel felaketinde Tekirdağ'da 5, İstanbul'da 26 olmak üzere toplam 31 kişi hayatını kaybetti. 2'si Tekirdağ'da 7'si İstanbul'da 9 kişi de kayboldu.

İkitelli bölgesine eylül ayı ortalamasında 45 kg yağış düşerken, dün bir saatte metrekareye 90 kg yağış düştü. Sabaha karşı şiddetini artıran yağış sebebiyle önce Başakşehir ve civarındaki kanalizasyon sistemleri iflas etti. Ardından Ayamama Deresi'nin yatağında bulunan TIR garajı sular altında kaldı. Garajdaki 60 TIR selde sürüklenip TEM Otoyolu altındaki dere menfez ve geçişlerini tıkadı. Göle dönen bölgeden taşan sel suları, Basın Ekspres yolunu nehre çevirdi.

TIR garajı bilançoyu katladı

Yılda 700 mm yağış alan İkitelli ve civarına 3-4 saat içerisinde 181 mm yağış düştü. 1995 yılında taşan Ayamama Deresi, o tarihlerde metrekareye 65 mm yağış almıştı. Ayamama Deresi'nde bulunan TIR garajının felaketin boyutunu artırdığı belirtiliyor. Garajdaki TIR ve malzemelerin menfez ve kavşakları tıkayarak adeta bir baraj etkisi oluşturduğu ifade ediliyor.

Ayamama Deresi taştı, Halkalı göle döndü

Ayamama Deresi'nin taşması sonucu Halkalı bir anda sulara gömüldü. Bir tekstil firmasının işçilerini taşıyan servis aracı 7 kadına mezar oldu. Felakete servis aracı olarak kullanılan nakil aracı sebep oldu. Aracın arkasında oturan 7 kadın kapısı olmadığı için dışarı çıkamayınca feci şekilde can verdi. Aracın ön tarafında oturan şoför ve iki kadın kapıları açarak kurtulmayı başardı.

3 kardeşin imdadına itfaiye yetişti

Sel sularının bastığı Çobançeşme Fidanlığı'ndaki lojmanlarda mahsur kalan 11 kişi korku dolu dakikalar geçirdi. E-5 Karayolu-Havalimanı kavşağında bulunan itfaiye aracından uzatılan merdivenle ilk önce anneleri işe gittiği için evde yalnız kalan Eda, Seda ve Özge Tarakçı kardeşler kurtarıldı. Daha sonra ekipler, şişme botla lojmanın penceresine çıkan 8 kişiyi tahliye etti.

Balıkesir'in Bandırma ilçesinde iki beyaz et üretim tesisini de su bastı. Bu şirketlerinden birinin kesimhane bölümünde mahsur kalan işçiler, Bandırma 6. Ana Jet Üs Komutanlığı'ndan gelen helikopter ve komandolar yardım etti. İşçiler, bellerine bağlanan iple fabrika dışına çıkarıldı.

Sular Vadisi sular altında

Başakşehir ilçesinde sosyal alan olarak inşa edilen Sular Vadisi, selle birlikte harabeye döndü. KİPTAŞ tarafından geçen yıl 5. Etap'ta yaptırılan Sular Vadisi, bu sene 4. Etap'a kadar uzatıldı. Dinlenme ve sosyal tesis olarak inşa edilen Sular Vadisi'ne giden kavşaklardaki yollar tamamen çöktü.
Zaman

CHP, Silivri'yi selden kurtaracak projeyi durdurmak için dava açtırmış

Marmara Bölgesi'nde yoğun yağışın yol açtığı sel sebebiyle Tekirdağ ve İstanbul'da hayat adeta felç oldu. Derelerden taşan sel sularına kapılan 29 kişi hayatını kaybetti. Binlerce ev, araç ve işyeri hasar gördü.

Tsunami bölgesini andıran Silivri'deki dere yataklarıyla ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıldı. Eski Belediye Başkanı Hüseyin Turan, 2007 yılında özellikle taşan Boğluca deresiyle ilgili ıslah ve istimlâk kararı aldıklarını ancak bunun CHP İlçe Teşkilatı tarafından engellendiğini öne sürdü.

CHP'lilerin, 2008 yılında halkla bilgilendirme toplantıları düzenleyerek, sağlıksız bilirkişi raporuyla mahkemede yürütmeyi durdurma kararı aldırdığını savunan Turan, "Dere küçük ve dardı. Burası imara 1970'li yıllarda açılmış. Eski haline getirmek istiyorduk. Ancak CHP İlçe Teşkilatı devreye girdi ve buradaki vatandaşlarla bilgilendirme toplantısı yaptı. Ev sahipleri, bilirkişi raporuyla idare mahkemesine başvurdu. İstimlâk için yürütmeyi durdurma kararı alındı. Bu yüzden bütün planımız durdu." iddiasında bulundu.

Silivri Belediyesi'nde görev yapan eski bir yetkili de Turan'ın iddialarını doğruladı. CHP'lilerin halkı istimlak ettirilmemesi yönünde galeyana getirdiğini ileri süren yetkili, şunları anlattı: "Trakya'nın içinde Ergene Su Havzası var. Buraya yağan yağışın tahliye olduğu noktalardan birisi Silivri deresi yani taşan Boğluca deresi. Ergene Havzası'na ne kadar yağış yağarsa o su Silivri'den çıkıyor. Tarih boyunca bu dere sürekli taşmış. Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan 'Islah projesi yapalım. Derenin denize döküldüğü yeri sağlı ve sollu olarak İSKİ istimlak etsin' dedi. Ergene Su Havzası'nın bulunduğu yeri İSKİ koruma altına aldı. 2007 yılında belediye tarafından bir encümen kararı alındı. İSKİ de 'Tamam ben sağından ve solundan 10'ar metre olacak şekilde istimlak yaparım' dedi. DSİ ve İSKİ'nin bölgeyle ilgili raporları vardı. DSİ, 'Dere yatağının 7 metreye kadar taşma riski var' derken, İSKİ bu riskin 10 metreye kadar olduğu yönünde rapor hazırladı. Mülkleri İSKİ tarafından istimlak edilecek kişiler tarafından encümen kararı dava edildi. CHP İlçe Teşkilatı da halkı galeyana getirdi. Dava açması için teşvik etti. Halk 'Bu evler bizim başımıza yıkılsın ama Turan burayı istimlak etmesin' dediler. Tamamen siyasi bir tavır gösterdiler."

Dereye mahalle kuruldu, akış düzeni bozuldu

Silivri Belediyesi'nde uzun süre görev yapan bir yetkili, mahkemenin DSİ'nin raporuna göre karar verdiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Eskiden 7 metreye taşan dere şimdi 20 metreye taşıyor. Çünkü yatağa bina yapıldığı için yatak bozuldu. 1989-90 yıllarında Silivri vadisine kocaman bir mahalle kuruldu. Bilirkişi DSİ'nin raporunu baz aldı. Mahkeme de DSİ'nin raporunu kabul ederek, belediyenin istimlak kararını durdurdu. Avukatlar da 250 kişiden vekalet ücreti almak için bu işin peşine düştüler."

Bölge sakinleri: Villalar dere yatağını işgal etti

Silivri'nin 39 yıllık sakini Mustafa Boy, taşan dere yatağının sebebinin çevredeki villalar olduğunu iddia etti. 35 yıldır Silivri'de inşaat ustalığı yapan Ergün Kayalı, dere havzasının villa sahipleri tarafından sürekli küçültüldüğünü belirtirken, 10 metrelik dere yatağının 2 buçuk 3 metreye kadar indirildiğini söyledi. 72 yaşındaki Ziya Büyükkatırcı ise 37 yılda 12 metre olan dere boyunun 2 metreye kadar indirildiğini ifade ederek şöyle konuştu: "Anbean şahidim. Son 10 yıldan beri bu şekilde dere havzası küçültülüyor."

Uzmanlar uyarıyor

Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Yüksek:

Sel, duyarsızlıktan kaynaklandı

Halkın ve devlet kuruluşlarının duyarsızlığından sel meydana geldi. Taşkınların en büyük sebebi yerleşim birimlerinin dere yataklarına kurulması. Dere yatakları turizm açısından özellikle Karadeniz Bölgesi'nde insanlara daha cazip geliyor. Akarsu doğal mecrasını doğal akışına bırakmak gerekiyor.

PROF. DR. MİTHAT KADIOĞLU

Meteorolojik afetlerin ekonomiye verdiği zarar 9 kat arttı

1960'lı yıllara oranla 2000'li yıllarda meteorolojik afetler 3 kat arttı. Ekonomik kayıplarda ise 9 kat artış gözleniyor. Sigorta kayıplarında da 15 kata varan artış söz konusu. Ekonomik kayıplardaki artışın sebepleri şöyle sıralanabilir: Çarpık kentleşme, yolların ve köprülerin doğru hesaplanmadan inşa edilmesi, mimarlık ve mühendislik hataları, dere yataklarına yapılacak binalara ruhsat verilmesi, ruhsat verilmeyen bölgelerde kontrollerin yetersizliği, sel yatak haritalarının çıkarılmaması, insanların muhtemel afetlere karşı bilgilendirilmemesi, erken uyarı sisteminin gelişmemesi, deniz kenarlarına yazlık inşaatına izin verilmesi.

Kızılay Afet Operasyon Müdürü Zafer Karakaş:

Karadeniz Bölgesi dikkatli olmalı

Şu an için barınma sorunu bulunmuyor. Gerekli tedbirleri aldık. Ekip sayısını artırdık.  Ankara  ve Düzce'den yardım aldık. Şubelerimizden de destek sağladık. İnsanlar kamu binalarında barınıyor. Kızılay, gereken yardımı yapıyor, yeme ve içme ihtiyacını karşılıyor. Su, kumanya, battaniye, çadır, mutfak seti, 1 adet 10 bin kişilik mobil mutfak aracı ve fırın gönderildi. Akşam Silivri'de mobil mutfakta iftar vereceğiz. Meteoroloji'den aldığımız bilgilere göre bugünden itibaren yağışlar giderek artacak. Özellikle Karadeniz Bölgesi dikkatli olmalı. Çünkü o bölgede aşırı yağış bekleniyor.

Meteoroloji Uzmanı Kürşat Atalay:

İstanbul'a İç Anadolu'nun

1 yıllık yağmuru yağdı

Marmara'da etkili yağış hafta sonuna kadar devam edecek. İstanbul Çatalca'ya 2 günde metrekareye 266 kg yağış düştüğünü tespit ettik. Bu gece Karadeniz Bölgesi sağanak yağışın etkisi altına girecek. İl bazında Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Artvin ve Rize'de yaşayan vatandaşlarımızı sele karşı dikkatli olmaları konusunda uyarıyoruz. Gün boyunca İstanbul'a yağan yağmur İç Anadolu Bölgesi'ne 1 yılda yağan yağmura denk.

İTÜ Meteoroloji Mühendisi Orhan Şen:

Çatalca tekrar riskli hale geliyor

Marmara Bölgesi'ni etkisi altına alan yağışlar Trakya'ya doğru kayıyor. Çatalca tekrar riskli hale geliyor. İlçe önceki gün gördüğü yağışı bugün de görecek. Yetkililer ve vatandaşlar dikkatli olmalı.

Duruşma salonunun çökmesi inceleniyor

Sel, Ergenekon duruşmalarının yapıldığı mahkeme binasında da hasara yol açtı. Dava, bu sebeple 14 Eylül'e ertelendi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, dün salonun son durumuyla ilgili bilgi verdi. Ergin, "Duruşma salonunun fuaye bölümünde asma tavandan 2,5-3 metrekarelik bölüm düşmüştür. Bunlar 60-60 tavan kaplaması plakalar şeklinde yapılmış bir döşeme. Anlaşılıyor ki teknik eksiklik var. Konuyla ilgili inceleme yapılıyor." dedi. Binanın, "henüz kesin kabulünün yapılmadığını'' belirten Ergin, yapının yüklenici firmanın sorumluluğunda olduğunu kaydetti. Adalet Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ufak tefek su sızıntıları var ama asma tavanda çökmeden dolayı ve bina komple elektronik sistemlerle döşendiği için elektronik sistemlerin zarar görmemesi ve herhangi bir kazaya meydan vermemek üzere duruşmayı yöneten mahkeme başkanımız tarafından duruşmalar ertelenmiştir. Bununla ilgili incelemeler devam etmektedir.
Zaman/Hüseyin Keleş, Furkan Cura

Dere yataklarındaki binalar taşınacak

İstanbul'u vuran sel felaketi sebebiyle, bakanlarla İstanbul'a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afet Koordinasyon Merkezi'ne (AKOM) gelerek yetkililerden bilgi aldı. Burada açıklamalar yapan Erdoğan, felakete sebep olan dere yataklarının bütün engellemelere rağmen mutlaka ıslah edileceğine dikkat çekti. İstanbul ve çevresinde yaşanan sel felaketini, "İzahı mümkün olmayan felaketlerle karşı karşıya kaldık." sözleriyle açıklayan Başbakan, "Bu felaketlerin şöyle bir izahını isteyip araştırdığınız zaman; bu olsa olsa '100 yılda bir olur ya da daha uzun süreci kapsayan felaketlerdir.' şeklinde tanımlanır.'' dedi. "Hem maddî hem de manevî olarak milletimizin yanındayız." mesajı veren Erdoğan, bunun için ilk etapta 2 milyon TL'nin İstanbul'a, 250 bin TL'nin de Tekirdağ'a sevk edildiğini açıkladı.

Sel felaketinin son yıllarda benzeri görülmediğine dikkat çeken Başbakan, "Özellikle benim belediye başkanı olduğum 96'da metrekareye en fazla 64 kilogram yağış düşmüştü. Şimdi bu rakamın çok üzerindeyiz." diye konuştu. İstanbul'da 26, Tekirdağ'da 5 olmak üzere 31 vatandaşın hayatını yitirdiğini, 9 kişinin hâlâ kayıp olduğunu vurgulayan Erdoğan, yaşanan manzara karşısında çok üzüldüğünü söyledi. "Her felaketten alınması gereken dersler var." diyen Erdoğan, söz konusu felaketlerin yaşandığı dereleri ıslah etmek isteyen yetkililere yıllarca sorun çıkartıldığını hatırlattı. "Biz bu kayıpları asgariye indirmekle yükümlüyüz. Ama kalkar da hâlâ dere yatağına vatandaşımız bina dikmeye uğraşırsa 'Derenin intikamı ağır olur' atasözümüz gerçek olur." diye konuştu. Islahı için uğraşılan bölgelerde devlete sorun çıkaranlar olduğunu belirten Başbakan, engel çıkaranlara şöyle seslendi: "Bugün görmememiz gereken bedeli bize ağır ödetiyorlar. Ancak bu yaşadığımız olay, sanırım artık engelleri kaldıracaktır." Başbakan, dere yataklarının tamamen boşaltılacağının altını çizerek ilk hedeflerinin Ayamama Deresi olduğunu açıkladı. "Bu acının tekrar yaşanmasını istemiyorsak ne olursa olsun dere yataklarında ne varsa kaldırılması gerekir. Bunu da vatandaşımızla el ele yapacağız. Dere yataklarındaki binalar şehrin uygun yerlerine taşınır. Kimsenin de canı yanmaz." dedi.

MUAMMER GÜLER

Toplu taşıma araçlarını tercih edin

İstanbul Valisi Muammer Güler, zarar tespit çalışmalarına başlandığını vurguladı. Bölgenin boşaltılmasının şu an için söz konusu olmadığını ifade eden Vali Güler, İstanbulluların zorunlu olmadıkça yola çıkmamalarını istedi: "Vatandaşlarımız, kendi araçlarıyla yola çıkmasınlar toplu taşıma araçlarını tercih etsinler. Mutlaka çıkacaklarsa da E-5 yerine TEM otoyolunu tercih etsinler. Uyarıları dikkatle izlesinler." Vali Muammer Güler, İstanbul'da metrekareye yılda ortalama 700 kilogram yağış düştüğünü, eylül ayı itibarıyla bu rakamın 250 kilogram olduğunu belirtti. Güler, şöyle devam etti: "Çatalca'da bir gün içinde kısa bir sürede metrekareye 236 kilogram yağış düştü. Bu sayı Silivri'de ise 200 kilogramdır. İstanbul İkitelli bölgesinde de metrekareye 181 kilogram yağış düşmüştür. Tüm bu veriler de 4-5 ayda yağacak yağmurun bir günde ve çok kısa sürede yağması anlamına geliyor. Bunun akabinde selle birlikte gelen taşkınlara altyapının dayanması, bunu karşılaması imkansızdır."


KADİR TOPBAŞ

Hiçbir altyapı bu yağmuru kaldırmaz

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'u teslim alan sel için "ekolojik kıyamet" yorumunu yaptı. Hiçbir altyapının bu çapta bir yağmuru kaldıramayacağını savunan Topbaş, "Helikopter ile bölgenin üzerinde gözlemlerde bulundum. 10 dakikada dere yatağının 3 metre yükseldiğini gördük. Adeta TIR'lar konserve kutusu gibi savruldu. Bu çaptaki bir felakette tedbir alsanız bile bunları engelleyebilmeniz çok zor." dedi. Büyükçekmece'deki baraj kapaklarının açılmasının su baskınlarına sebep olduğu yönündeki eleştirilere de cevap veren Topbaş, tedbir olarak baraj kapaklarını açtıklarını, aksi halde durumun çok daha vahim olabileceğini kaydetti. Topbaş, ilk gün milli maçı izlemek için Bosna-Hersek'e gittiği yönündeki iddialara ise kızdı. Acılar üzerine siyaset yapılmasını kınayan Topbaş, "Bosna'ya maça değil, iftar sonrası Ankara'ya gittim. Türk Hava Yolları'nın verilerine bakılabilir. Saat 3.30'da geri döndüm. Bu iddialar tamamen yalan üzerine kuruludur." ifadelerini kullandı.

ABDULLAH GÜL

Herkes görevini yapıyor

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sel felaketiyle ilgili gelişmeleri yakından takip etti. İstanbul Valisi Muammer Güler'den bilgi alan Gül, İstanbul'a 6 ayda yağan yağmurun son birkaç saatte düştüğünü söyledi. Gül, şöyle konuştu: "Bu, şimdiye kadar İstanbul'un karşılaştığı en büyük sel felaketi. Devletin bütün kurumları görevlerini yapıyor. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi, belediyeler, valilik, Türk Silahlı Kuvvetleri bütün gayretlerini gösteriyor. Hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum. Bu sayının artmamasını temenni ediyoruz. İstanbul, çevre iller, herkes, bütün insanlarıyla yaraları sarmak için uğraşıyor."

VEYSEL EROĞLU

Bazı hatalar var

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, yapılan hatalara dikkat çekti. Eroğlu, dere menfezlerinin kütük, ağaç, yatak, yorgan ve buzdolabı gibi eşyalarla tıkandığını belirtirken, herkesin Başbakanlık Taşkın Genelgesi'ne uygun hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Silivri'de Mimar Sinan'ın yaptığı 4 gözlü bir köprü bulunduğunu ve geçmiş zamanlarda belediyelerin bu köprüyü daraltarak iki göze indirdiklerini, iki göze de binalar yaptıklarını ifade eden Eroğlu, "O debinin geçmesi mümkün değil. Mutlak suretle bu gibi alanlarda istimlak yapılması, dere yataklarının açılması lazım. Bazı yerlerde dere yataklarına molozlar dökülmüş, gecekondu şeklinde binalar yapılmış. Dere akacak yeri olmayınca kabarıyor ve sel oluşuyor.'' dedi.

BİNALİ YILDIRIM

Altyapı yapmadan üstyapı inşa ediyoruz

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye ve İstanbul'da yapılaşma konusunda önemli bir yanlış yapıldığını belirtti. "Altyapıyı yapmadan üstyapıyı yapıyoruz. İşin sıralamasında yanlışlık var.'' diyen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yanlışlığı hep yaptık yapmaya da devam ediyoruz; yeni yeni biraz aklımız başımıza geldi ama çok geç. Vatandaş bir araziyi gözüne kestiriyor, parselliyor, oralara binalar konuluyor. Ondan sonra bunun kanalizasyon sorunu, atık su gideri sorunu, elektrik, gaz bağlantısını düşünmeye başlıyoruz. Ayamama deresi bir sonuçtur. Orada tedbirler alındı ama sorun İstanbul'un sahilden kuzeye doğru ve doğudan batıya doğru yapılaşmasındaki standart dışı uygulamalar."
Zaman/Burak Kılıç

Sel, şirketleri canevinden vurdu

Türkiye'yi birkaç gündür etkisi altına alan sağanak yağış can kaybının yanı sıra maddi hasara da sebep oldu. Halkalı'da Basın Ekspres Yolu kenarındaki ünlü markaların işyerlerinde on milyonlarca liralık zarara yol açtı.

Özellikle bayram öncesi sevkiyata hazırlanan şirketlerin depolarının malla dolu olması, zararı daha da artırdı. Basın Ekspres Yolu 1996 yılında da yine yakınındaki Ayamama Deresi'nin taşması sonucu yol kenarındaki işyerlerini su basmış, o dönemde Sabah Gazetesi'nin plazası da hasar görmüştü. Ancak o dönemde bölgede fazla işyeri bulunmaması sebebiyle hasarın miktarı düşük seviyede kalmıştı.

Selin vurduğu Basın Ekspres Yolu üzerinde Süvari, Vodafone, Karaca, Sabri Özel, Altur, Sağlık Su, Keskinoğlu, LC Waikiki, Vakıfbank, Deva Holding, İş Bankası (4 İşlem Merkezi), Pegasus, Sarar, 212 Alışveriş Merkezi, Hürriyet Gazetesi, Uğur Makine, Opel Ataköy, Ulubaş Motor (Proton), Honda, Bahariye ve Holiday in Hotel yer alıyor. Felaketin ardından Artur Turizm 10 milyon dolar, Sabri Özel 20 milyon Euro, Süvari 1 milyon dolar, Çağatay Nakliyat ise 1 milyon Euro'luk hasar meydana geldiğini açıkladı. Vodafone Türkiye, Deva Holding, LC Waikiki, Sarar, Kamer Türk Nakliya firmaları ve Osmanlı TIR Garajı da selden zarar gören şirketler arasında yer alıyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, İstanbul'da sel sebebiyle toplam 80-90 milyon dolar tutarında bir zararın olduğu yönünde bilgi edindiklerini ifade etti. Hizmet ve sanayi sektörlerinin ağırlıkta olduğu bölgelerde felaket sebebiyle büyük sıkıntılar yaşandığını kaydeden Oda Başkanı, zararın dağılımda tekstil konfeksiyonunun ağırlık oluşturduğunu, bölgenin havaalanına yakın olmasından dolayı antrepo, gümrükleme ve depolama hizmetleri veren firmaların en ciddi zarar gören şirketler olduğunu kaydetti. İstanbul'da yaşanan olayların büyük bir felaket olduğunu söyleyen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, olayın şimdilik sıcaklığını koruduğundan dolayı bu yöndeki açıklamaların çok erken olacağına dikkat çekti. TİM Başkanı, gerek görüldüğünde firmalar için hükümet nezdinde de gerekli girişimlerin yapılacağını anlattı.

Sağanak yağışın ardından iş merkezinin sular altında kaldığını ifade eden Altur Turizm'in sahibi Abdurrahim Albayrak, maddi kaybının 10 milyon dolar olduğunu söyledi. Çalışanlarının felaketten sağ kurtulmasının kendisi için büyük bir lütuf olduğunun altını çizen işadamı, şirketinin bodrum katının tamamen sular altında kaldığını anlattı. Devlet yetkililerinin her an yanlarında olduğunu vurgulayan Albayrak, insanların bundan ibret alması gerektiğine dikkat çekti. İstanbul Basın Ekspres Yolu kenarındaki işyeri sular altında kalan şirketlerden Sabri Özel, kendi ismini verdiği işyerindeki zararının 20 milyon Euro olduğunu söyledi. Bayram öncesi mal sevkiyatı yapmak üzere depolarını doldurduğunu belirten Özel, "Depolarda stok yapmıştık. Tam sevkiyat mevsimi. Bayram öncesi sevkiyata hazırlanıyorduk. 20 milyon Euro zararım var. Bunun ancak 8-9 milyon Euro'luk kısmı sigortalı." diye konuştu. Özel, sigorta ve vergi açısından afet kapsamında değerlendirilmesi için gerekli müracaatları yapacaklarını söyledi. Felaketin vurduğu şirketler arasında bulunan Süvari'nin 1 milyon doların üzerinde bir zararı olduğu belirtiliyor. Özellikle bölgede bulunan Süvari mağazasının kullanılamaz hale geldiğini belirten şirketin basın danışmanı Yusuf Bal, genel müdürlük binasının da bodrum ve birinci katının sular altında kaldığını kaydetti. Bunun yanında depoda bulunan 150 bin metre kumaşın kullanılamaz hale geldiğini dile getirdi. Ayrıca LC Waikiki ve Karaca gibi tekstil markaları da selden nasibini aldı. İki firmanın mağazalarının giriş ve bodrum katları sular altında kalırken, büyük çapta ekonomik kayıp meydana geldi.

'ASKERİYE, BARAJ KAPAKLARINI AÇTI' İDDİASI

Çağatay Nakliyat'ın sahibi Mahi Şahin ise felakette 10 çekici ile 10 konteynerinin pert (kullanılamaz) hale geldiğini söyledi. Bunun maddi boyutunun 1 milyon Euro'ya tekabül ettiğini kaydeden Şahin, can kaybının olmamasının ise sevindirici olduğunu söyledi. Felaketin yağmur suyundan kaynaklanmadığını öne süren Çağatay Nakliyat'ın sahibi, olayın Başakşehir civarında bulunan askeriyeye ait barajların açılmasından kaynaklandığını iddia etti. Sigortasız ürünlerinin zararını nasıl karşılayacağını bilmediğini dile getiren Şahin, "Ben buraya 20 yılımı verdim. 10 çalışanım var. İşyerim sular altında kaldı. Bizler ne yapacağız? Devlet, ekonomik kayıplarımız noktasında yardımcı olsun." çağrısında bulundu.

Sel felaketi, Vodafone Türkiye'nin İkitelli Basın Ekspres Yolu üzerinde bulunan veri santralini de dün sabah 07.50 itibarıyla kullanılamaz hale getirdi. Bu santralden hizmet alan İstanbul'un kuzeybatısı ve Trakya bölgesindeki abonelerinin bir bölümü iletişim sorunu yaşadı. Şirket, ilk olarak İkitelli binasındaki çalışanlarını güvenli bir şekilde tahliye etti. Ardından sistemin diğer veri santralleri üzerinden sağlıklı hizmet vermesi ve etkilenen abonelerin sorunsuz şekilde hizmet almalarını sağlamak üzere çalışmalara geçildi. Uluslararası Nakliyeciler Derneği de sel sebebiyle bir sürücünün hayatını kaybettiğini, halen 23 araca ulaşılamadığını ve hasarlı araç sayısının 100'den fazla olduğunu açıkladı.

ÇALIŞANLARA 'BUGÜN İŞE GELMEYİN' UYARISI

Sel felaketinin ardından bazı şirketler çalışanlarını işe gelmemeleri konusunda uyardı. Özellikle Hürriyet ve Referans gazeteleri, muhabirlerinin elverişsiz hava şartlarından dolayı evlerinde çalışmasını istedi. Muhabirler de işyerine gitmekten ziyade evlerinden haberlerini mail yoluyla merkeze ulaştırdı. Bunun yanında Basın Ekspres Yolu üzerinde bulunan diğer firmalar da benzer yolları kullanarak, daha fazla kişinin selden etkilenmesinin önüne geçti.

Hasarın büyük bölümü sigortadan karşılanacak

Felaket mağdurları, zararlarının tazmin edilmesi için sigorta şirketlerine ihbarlarda bulunmaya başladı. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Genel Sekreteri Erhan Tunçay, sel konusunun standart sigorta poliçesinde ek teminat olduğuna işaret ederek, "Vatandaşların bu tür felaketlere karşı sigorta yaptırdıklarında düşük primler ödeyerek sel konusunu teminat altına almaları, mağduriyetlerinin giderilmesine yardımcı olacaktır. Bu, konut ve işyerleri için de, araçlar için de geçerlidir. Her poliçede sel teminatı olmayabilir.'' dedi. Poliçe sahibi vatandaşların ek teminatlarına sel konusu da dâhil edildiyse mağduriyetlerinin derhal bertaraf edileceğini vurgulayan Tunçay, sel mağdurlarının ihbarları henüz ellerine ulaşmadığından hasar tespitinin yapılamadığını ifade etti. Sel konusunun ek teminat başlığı altında geçtiğini teyit eden Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak ise şu bilgiyi verdi: "Sel konusu ana sözleşmede doğrudan yer almasa da Türkiye'deki poliçelerin çoğunda yer alır. O yüzden sigorta tazminatlarının ödenmesi konusunda sıkıntı yaşanmayacaktır. Türkiye'deki sigorta firmaları yurtdışından reasürans firmalarıyla beraber çalışıyor. Tazminatların bir bölümü bu firmalardan temin edilir. Bu sebeple sel felaketinin doğuracağı tazminat yükünü rahatlıkla karşılayabilme kabiliyetine de sahiptir." Bölgede bulunan fabrika ve işyerlerinin çoğunun bodrumda deposu olan tekstil şirketlerine ait olduğuna dikkat çeken Koçak, hasarın milyon dolarlara ulaşabileceğini kaydetti. Bölgeye uzmanlarını gönderen sigorta firmaları, bilirkişilerden gelecek bilgilere göre hasar raporları hazırlayacak.

Sele karşı zorunlu

sigorta Meclis'te bekliyor

Marmara Bölgesi'nde felakete yol açan selin ardından zorunlu afet sigortaları tekrar gündeme geldi. 1999 depremi sonrasında oluşturulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu'nun (DASK) kapsamına sel, yer kayması, fırtına ve çevre kirliliğini de ekleyecek düzenlemenin Meclis'te beklediği ortaya çıktı. Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanarak geçen yıl TBMM'ye gönderilen ve DASK'ın kapsamını genişleten Afet Sigortaları Kanun Tasarısı, Bakanlar Kurulu'na bu konuda yetki veriyor. Tasarının kanunlaşması halinde Bakanlar Kurulu sel gibi afetlerin DASK kapsamına alınmasına karar verecek. Belediyeler başta olmak üzere ilgili otoriteler elektrik, su veya doğalgaz abonesi olmak isteyenlere depremin yanı sıra sel için de DASK sigortası yaptırmalarını mecburi kılacak. Mevcut abonelerden ise ilgili otoriteler tarafından sigorta yaptırması istenecek. Türkiye genelinde özel şirketler tarafından yapılan yangın ve doğal afet poliçelerinin toplamı 2 milyon 736 bin. DASK kapsamında bulunanların sayısı ise 3,5 milyon adet.
Zaman/Bayram Kaya, İbrahim Balta, Serkan Şahin,Kenan Mehmetzade, Ercan Baysal

İstanbul'u vuran sel felaketinin en büyük sebebi çarpık şehirleşme

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Bölümü Mühendislik Fakültesi Hidrolik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hızır Önsoy sel felaketinin en büyük sebebininin çarpık yapılaşma ve küresel iklim olduğunu belirtti. Televizyonlarda yayınlanan sel ve oluşturduğu âfet görüntülerini acıyla izlediğini ifade eden Prof. Dr. Hızır Önsoy, 10 yıl önceki altyapıyla şimdiki altyapının aynı olduğunu vurguladı. 10 yıl önce 10 bin nüfusu olan bir yerin köyden kente göçten dolayı nüfusunun arttığını dile getiren Önsoy, "Daha önce 10 bin nüfuslu olan yere göre şebeke yapılmış. Ancak yerleşim alanının nüfusu şimdi 100 bin. Nüfusun artmasından dolayı her yer betonlaştı. Bu sebeple su sızamadığı için akışa geçiyor." diyor.

Altyapıya önem verilmediğini söyleyen Önsoy, eski yerleşim yerlerinde sel felaketlerinin olmamasına rağmen yeni yerleşim yerlerinde altyapı hesapları yapılmadığı için sellerin meydana geldiğini dile getirdi. Sahilkent, yalıkent gibi yerleşim yerlerinin saçma sapan yerler olduğunu vurgulayan Önsoy "Sahil kent diye her yere yerleşim alanı yapılıyor. İnsanlar hayatlarını tehlikeye sokuyor. Buralarda yapılaşmaya izin verilmemeli. Ruhsatlar belgeler verilirken dikkatli olunması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Ayrıca Prof. Dr. Önsoy sel felaketlerinde küresel iklimin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Önsoy küresel iklimden dolayı 1 senelik yağışın 1 günde yağdığını ve buna göre tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi. Altyapıların revizyondan geçirilmesi, suyun akacağı yerlerin belirlenmesi gerektiğini bildiren Önsoy, "Biz bunları söylüyoruz ancak en büyük hatamız uygulamadaki sıkıntılar. Neler yapılması gerektiğini söylüyoruz ancak uygulamıyoruz. Selin en büyük faktörü insan. Biz kendimize kötülük yapıyoruz." dedi.
Zaman

Yoğun yağış ve sel sebebiyle Selimpaşa'ya doğalgaz verilemedi 
 
İstanbul'da meydana gelen yoğun yağış nedeniyle oluşan hasar üzerine Selimpaşa'ya doğalgaz verilemiyor. Yağışın meydana geldiği birçok bölgede de elektrik kesintisi uygulanıyor.

İGDAŞ'tan edinilen bilgiye göre, Silivri'nin Selimpaya Mahallesi'nde yaşanan sel felaketi nedeniyle suyun önünü açmak için kullanılan araçlar doğalgaz hatlarına hasar verdi. Bu nedenle Selimpaşa'ya tedbir amaçlı doğalgaz verilemediği öğrenildi. Yoğun yağışın yaşandığı bölgelerde kısmı gaz kesintileri yapılırken, bu sabah saatlerinden itibaren İkitelli, Başakşehir ve Bağcılar civarında meydana gelen sel nedeniyle de doğalgaz hatlarında bir problem yaşanmadığı bildirildi. İSKİ yetkilileri de 2 günde olması beklenen yağışın 1 saatte düştüğünü belirterek, durumun bir afet olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirttiler. Yetkililer, ıslah edilen derelerde bile su taşkınlıkları görüldüğünü, ancak ciddi bir sorun yaşanmadığını, Silivri'de dere ıslahı çalışmalarının ise 2 yıldır sürdüğünü kaydetti. Dere yatağının 10 katı daha fazla su geldiğini, suyu taşımanın imkanı olmadığını dile getiren yetkililer, Ayamama Deresi'nde taşkınlık oluştuğunu ifade etti. Bağcılar Tavukçu Deresi'nde de ıslah çalışmalarının devam ettiğini belirten yetkililer, su taşkınlığının Papaz Köprüsü mevkisinde meydana geldiğini kaydetti.

ELEKTRİK KESİNTİSİ OLAN YERLER

Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ'den (BEDAŞ) yapılan yazılı açıklamada, Silivri Ortaçeşme mevkisinde 5 trafo merkezi, 3 köy ile Ortaköy Sanayi bölgesine elektrik verilemediği, Çatalca'da 15 köyde elektrik kesintisinin uygulandığı bildirildi. Avcılar İşletme Müdürlüğüne bağlı 553 adet trafo merkezinin karanlık olduğu ifade edilen açıklamada, Bahçeşehir'in tamamı, Hadımköy merkez ve Sanayi bölgesi, Avcılar Yeşilkent mahallesi, Kıraç Hadımköy yolu sanayi, Hoşdere yolu ve civarı, Esenyurt'un büyük bir bölümü, Ambarlı tesisler yolu, sanayi tesislerinde elektrik kesintisinin uygulandığı vurgulandı.
Zaman

Kim hesap verecek?

Dünyanın sayılı metropolleri arasında yer alan İstanbul sele teslim oldu. Islah edilen dereler şiddetli yağışla taştı, onlarca araç sürüklenip sulara gömülürken, 2 günde 24 kişi yaşamını yitirdi. Trakya'daki ölümlerle birlikte can kaybı 31'e çıktı

Trakya'yı etkisi altına alan ve önceki gün Silivri ve Çatalca'da 3 kişinin ölümüne neden olan şiddetli yağmurun oluşturduğu sel, dün İstanbul'un göbeğinde 21 kişinin canını aldı. Sadece yük taşımak için kullanılması gerekirken servis aracı olarak da kullanılan ve penceresi bulunmayan bir minibüs içindeki 7 kadın, boğularak can verdi. 

Özellikle İkitelli Basın Ekspres Yolu'nda can pazarı yaşandı. Sele kapılan servis araçlarının içinde kurtarılmayı bekleyen, selde sürüklenen insan görüntülerini tüm Türkiye ekranlardan canlı izledi. Birçok ev ve işyerini su basarken, bazı fırsatçılar da selin yarattığı kaostan faydalanarak mağazaları yağmaladı.

Araçlar sürüklendi
İstanbul'da Silivri ve Çatalca'da önceki gün sel felaketine neden olan sağanak yağış, önceki gece boyunca da aralıkla devam etti. Yeni günle birlikte işlerine gitmek için yola koyulan İstanbullular, aniden bastıran şiddetli yağmurun oluşturduğu selle neye uğradığını şaşırdı. Saat 06.30'da başlayan şiddetli yağmur, 07.30'da tüm İstanbul'u esir aldı.

Ayamama deresinin taşmasıyla, İkitelli Basın Ekspres Yolu üzerinde seyir halinde bulunan servis ve belediye otobüsleriyle özel araçları adeta yuttu. Yüzlerce araç sel sularında sürüklendi. Karayolunda yer yer 2 metreyi bulan sel sularında mahsur kalanlar, araçların üzerine çıkarak yardım bekledi. Sivil savunma ekipleri botlarla araçlarda mahsur kalanları kurtarmaya çalıştı. Ancak yardım yetersiz kaldı, bazı kişiler kendi imkânlarıyla kurtuldu.

Fabrikaları su bastı
Sel suları Ayamama deresi kenarında bulunan tüm fabrikaları su altında bıraktı. Bağcılar'daki Tavukçu ve Papaz derelerinin taşması sonucu da çok sayıda ev ve işyerinde su baskınları yaşandı. Yağış, Başakşehir, Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece, Esenler, Sultangazi ve Avcılar'da da etkili oldu. Yüzlerce ev ve işyerini su bastı.

Yağışlar ve sel sularıyla Büyükçekmece Gölü'nde barajın seviyesi yükselince kapaklar açıldı. Sahili su basarken, göl kenarında bulunan dinlenme tesisi de sular altında kaldı.

Başakşehir girişindeki İSTOÇ yan yolda bulunan İkitelli Osmanlı TIR Garajı'ndaki araçlar, sele kapılarak havalimanına gidiş yolunu tamamen kapadı. Göl haline gelen yolda, bazı  araçlar da sele kapıldı. Süleyman Süleymanoğlu, Kendal Gönenç, Serkan Gögel, Ali Karagöl, Salim Öztaş, Serhat Gürel ile henüz kimliği belirlenemeyen 4 kişi hayatını kaybetti. Halkalı'daki NAS Tekstil'de iki kişi, Sedef TIR Garajı'nda ise bir kişi hayatını kaybetti.
Milliyet /Tahsin Aksu, Şükran Pakkan, Şenol Demirci, Ozan Güzelce, Hüseyin Özdemir

`Halkı uyarmak yerine tahliye etmek gerekirdi'

İstanbul'da selin hasar verdiği yerlerde konutların, tesislerin kurutulan dere yatakları üzerine kurulduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kadıoğlu, "Halkı uyarmanın bir anlamı yok. Halk tehlikeyi görmeden harekete geçmez.

Yağışlardan önce yerel yönetimlerin sel bölgesini tahliye etmesi gerekir" dediİstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı, İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, sele karşı sadece uyarı yapmanın yetersiz olduğuna, yerel yönetimlerin tehlikeli bölgeleri belirleyip tahliye etmesi gerektiğine dikkati çekti.

İkitelli ve Halkalı'da meydana gelen selin nedenlerini anlatan Kadıoğlu, İstanbul'da dere yataklarının kurutulduğunu, mazgalların yetersiz kaldığını, suyun denize kavuşmasında büyük sorunlar olduğunu belirtti.
Kadıoğlu, Halkalı ve İkitelli'deki konutların ve tesislerin dere yataklarının üzerine kurulduğunu ve su taşma sınırlarının hesap edilmediğini söyledi. Köprüler ve üst geçitlerin ise yeterince geniş olmadığı için `engel' oluşturduğunu belirten Kadıoğlu, şöyle konuştu:

"İkitelli, Ayamama Deresi ve diğer başka derelerin yani su toplama havzalarının olduğu yerlerde bitki örtüsü 1990'lardan sonra sanayi bölgesi ilanıyla yok edilmiş. Aşırı betonlaşmayla birlikte aynı zamanda asfalt yolların çokluğu da, suyun toprak tarafından emilmesini zorlaştırıyor. Bu da suyun normalden hızlı akmasına neden oluyor. Su denize ulaşamadığı için, yani köprü ve yetersiz mazgallar gibi engellerle de karşılaşınca taşkın falekate dönüştü."

`Halk ne yapacağını bilemez'
Yerel yönetimlerin selden önce gereken önlemleri alması gerektiğini belirten Kadıoğlu, "Halkı uyarmanın bir anlamı yok. Halk ne yapacağını bilmez ve tehlikeyi görmeden harekete geçmez. O nedenle yerel yönetimler selden önce gereken önlemleri almalı, sel tehlikesi olan yerleşim yerlerini tahliye etmeliydi.

Meteorolojinin tahminlerinden sonra, yani yağışlardan önce yerel yönetimlerin hemen harekete geçmesi, sel bölgesini tahliye etmesi gerekir. Halka kalacakları yer gösterilmeli, beslenmeleri ve ısınmaları sağlanmalı" dedi.
Yerel yonetimlerin elinde sel risk haritalarının olmadığını kaydeden Kadıoğlu, "Kuvvetli yağışlarda nereyi sel basacağını bilmiyorlar, bu nedenle de selden önce halkı tahliye edemiyorlar " diye konuştu.

RAYLAR DA SÖKÜLDÜ
Türkiye'yi Avrupa'ya bağlayan Çatalca ile Çorlu arasındaki tren yolundaki raylar dağıldı. Avrupa yolu ulaşıma kapandı.
Milliyet/Önay Yılmaz

Ayamama ıslah olmuyor!

Sağanak yağışla birlikte taşıp, İstanbul'da selin faturasını ağırlaştıran Ayamama Deresi ilk kez bir felakete neden olmuyor

1990'lı yıllardan sonra sanayi bölgesi ilan edilen İkitelli, aşırı betonlaşmanın etkisine girdi. Bitki örtüsü tamamen yok edilerek bina ve yollar yapıldı. Bu tarihten itibaren de TEM bağlantı yolu paralelinde ilerleyen Ayamama Deresi bölgede tehdit oluşturmaya başladı.

E-5 karayolunun altından geçerek CNR Fuar alanı, WOW İstanbul Otel ve Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu alandan ilerleyip denize dökülen yaklaşık 45 kilometre uzunluğundaki derenin ilk neden olduğu büyük felaket, 1995'te yaşandı. O dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sel sonrası yaptığı açıklamada, İkitelli'de yaşanan felaketin bugüne kadar yapılan hataların sonucunda olduğunu söylemişti. Ayamama Deresi'nde 1995'te yaşanan sel felaketinin üzerinden yaklaşık 14 yıl geçti. Ancak ıslah çalışmaları halen bitirilemedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2004'te Ayamama Deresi'nin ıslah çalışmalarına başladı. Sultangazi'den doğan Başakşehir, Bağcılar, Küçükçekmece, Bahçelievler ilçelerinden geçip Bakırköy'den denize kavuşan 45 kilometrelik derenin 15 kilometresinde 250 milyon TL'ye ıslah edildi.

Tavukçu Deresi taştı
İstanbul'da dün akşam da aralıksız süren yağış sonucu Bağcılar Tavukçu Deresi taştı. Polis dere kenarından geçen yolları trafiğe kapattı. Vatandaşlar yağış sırasında araçlarından çıkamazken, uzun süre yardım beklediler. Bütün alt geçitler de su baskını tehdidi nedeniyle trafiğe kapatıldı.
Milliyet/Şenol Demirci

Arınç: Sel baskınlarında çok yönlü bir ihmal var

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Tekirdağ ve İstanbul'daki sel baskınları ile ilgili, "Çok yönlü bir ihmalden bahsedebiliriz. Bu biraz bizden kaynaklanan, insandan kaynaklı zaaflarımız diyebiliriz.

Olay olduktan sonra alt yapı eksikliği, belki zamanında müdahale etmemek, anında kurtarma hareketlerine girişmemek onlar da bir bakıma felaketin boyutunu biraz daha artırdı" dedi.

CNN Türk televizyonunun canlı yayınında soruları yanıtlayan Arınç, Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Çukurca ilçelerinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan 8 askere Allah'tan rahmet, yaralılara başsağlığı diledi.

Terörle mücadelede bu tür olayların herkesi üzdüğünü söyleyen Arınç, terörle mücadelenin her zaman devam edeceğini vurguladı.

Türkiye'de bugün ikinci üzücü haberin Trakya ve Marmara'daki afet olduğunu ifade eden Arınç, selden etkilenen yerlerin pek çoğunun eski dere yatakları olduğunu ifade etti. Buralara evlerin, iş yerlerinin, otoyolun yapıldığını söyleyen Arınç, şunları kaydetti: "Buralar yapılırken, meskun mahal haline getirirken insanlar bu tür felaketleri herhalde çok dikkate almıyorlar. Denetim bunlara göre yapılmıyor.

Burada bina yapıp içine giren insanlar da böyle bir şey söylense de aldırış etmiyorlar. Çok yönlü bir ihmalden bahsedebiliriz. Bu biraz bizden kaynaklanan, insandan kaynaklı zaaflarımız diyebiliriz. Olay olduktan sonra alt yapı eksikliği, belki zamanında müdahale etmemek, anında kurtarma hareketlerine girişmemek onlar da bir bakıma felaketin boyutunu biraz daha artırdı." Bu mevsimde, beklenmeyen bir afet, yağış görüldüğünü söyleyen Arınç, aldığı rakamlara göre, son 50 yılda İstanbul'un 1 yılda ortalama 900 kilogram civarında yağış aldığını, ancak dün İstanbul'a 205 kilogram yağmur yağdığını belirtti. Arınç, "Bu, 4 ay sürekli yağmur yağsa o rakama eşit bir rakam. Çok fazla yağış var, bu bir afet" dedi.

Başbakanlık Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü'nden saat 14.00 itibarıyla aldığı bilgileri aktaran Arınç, sel nedeniyle ölü sayısının 29 olduğunu, Tekirdağ'da Fatih ve Berna Çakar adlı 2 kayıp vatandaşı arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini anlattı. Arınç, acil harcanmak üzere Tekirdağ'a 250 bin TL, İstanbul'a 2 milyon TL ödenek gönderildiğini, bunun artırılacağını bildirdi.

-IMF İLE İLİŞKİLER-

"IMF ile yapılacak İstanbul toplantılarına IMF heyetinin gelmediğinin" ifade edilmesi üzerine, Arınç, bu son durumdan haberi olmadığını belirterek, bunun yeni bir olay olmadığını global kriz içerisinde hemen hemen bir buçuk yıldan bu yana Türkiye'nin IMF ile anlaşıp anlaşmayacağının hep gündeme geldiğini söyledi.

Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda çok rahat olduğunu, "Bazı taleplerimiz var. O talepler dikkate alınmazsa imzalamayabiliriz.

İmzalamak mecburiyetinde değiliz. Buna çok ihtiyacımız yok" dediğini belirtti.

IMF ile anlaşma imzalanma olasılığının sorulması üzerine, Arınç, bu görüşmeleri kendisinin yürütmediğini hatırlatarak, son Bakanlar Kurulu'nda konunun görüşülmediğini, ancak yakından takip edildiğini söyledi.

Arınç, şunları kaydetti: "Sayın Başbakanımızın bu kriz içerisinde Türkiye'nin en az zarar görmesiyle ilgili çok önemli tedbirler aldığını biliyorum. Ama IMF ile anlaşmak o tedbirlerin birinci maddesi değil, ikinci maddesi de değil. Yani biz kendi imkanlarımızla bu krizden çok daha az zarar görerek çıkacağız. Sadece 'IMF bize belki kredibilite noktasında bir güven sağlayabilir. Biz onlardan daha ucuz imkanlarla kredi alabiliriz' düşüncesi vardı.

Onların katılmama kararı eğer çok ciddi bir kararsa, ben herhalde imzalanıp imzalanmama konusunu yarı yarıya görmek isterim. Tamamen yok olmuş değil. Çok fazla bilmememe rağmen. Kendi düşünceme göre ifade edeyim." -KÜRTÇE İFADELERİ- Bülent Arınç, Anadolu Ajansı'nın kendisine bağlı olduğu hatırlatılarak, "Manisa'daki konuşmanızda 'demokratik açılım' projesinden söz ederken, kimi Kürtçe sözcükler kullandınız ama Anadolu Ajansı onları kullanmadı. Neden kaynaklandı, talep sizden mi geldi?" sorusunu yanıtlarken, "Bunda hiçbir olağanüstülük yok. Oradaki gazeteci arkadaşımız bunu büyütmüş, öyle işlere de meraklı olan birisidir kendisi" dedi.

TBMM'de (eski DEP'li) Leyla Zana ve arkadaşlarının Kürtçe yemin etmek istediklerini hatırlatan Arınç, o dönemde bunun "Anlaşılmayan bir dilde konuşma yaptı" diye tutanaklara geçirildiğini hatırlattı.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben orada 'Hudeşti razibe' diyorum. Ben annemden duydum. Rahmetli babam benim Şemdinli'de, Beytüşşebap'ta jandarma komutanlığı yapmış astsubay olarak, 1950 öncesi... Annem herhalde 6,5 yıl o bölgede kalmış. Türkçe hiç konuşulmayan bir yerde. Yani, 'Başüstüne, keyfeti hoşe, nasılsın' bunları bize söylerdi. Ben de o gece lafı geldi, 'Hudeşti razibe' ne demek diye birisine sordum. 'Allah razı olsun demek' dedi. 'Bak bunu öğrendimiz zaman kötü bir şey demek değil' dedim.

Şimdi ben 'Hudeşti razibe' diyorum ama gazete bunu Kürt alfabesiyle yazıyor. Onu o da bilmez. Ertesi gün baktı, nasılsa buldu. Anadolu Ajansı muhabiri nereden bilecek onu? Nasıl yazıldığını, vesaire... Bunlar çok dikkat çekici şeyler değil ama."
Milliyet

Rant hırsı faciayı getirdi

TMMOB Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Başkanı Tarık Şengül, Trakya ve İstanbul'da çok sayıda yurttaşın yaşamını yitirmesine neden olan sel felaketinden, su havzalarını ve risk bölgelerini rant için imara açan yöneticilerin sorumlu olduğunu belirterek, "Felakete ihmal ya da bilgisizlik neden olmadı. Burayı imara açanlar şiddetli bir yağış olduğunda ne yaşanacağını çok iyi biliyorlardı" dedi.

TMMOB ŞPO Başkanı Şengül, hükümet ile yerel yöneticilerin imar planlarından rant dağıttığı ve bilimsel görüşe saygı göstermedikleri bir süreçte şehirlerin şekillendiğini dile getiren Şengül, şunları kaydetti: "İstanbul ve Trakya bölgesinde yapılaşma hem kıyılarda çok yoğun, hem dere yatakları büyük ölçüde kapatılmış durumda. Dere yatakları aslında su taşkınının tahliye yolları ama üstü kapatılmış binalarla çevrelenmiş durumdalar. Belediye başkanları insanları kandırıyorlar ama doğayı kandıramadılar. Bugün hâlâ hiçbir kentin risk haritası yapılmadı. Sel felaketi ve su baskınları için Türkiye'de sistematik bir haritalamanın yapılması gerekiyor. Belediyeler ve yöneticiler kentlerin hangi bölgelerin ne tür durumlarda risk altında olduğunu bilmiyorlar. Ne yazık ki Türkiye uzun süredir bilimsel yaklaşımdan uzaklaştı."

Türkiye'deki yağış rejiminin önemli ölçüde değiştiğini ifade eden Şengül, belediyelerin artık gelişigüzel yaklaşımla hareket etmemesi, bilimi ve planlamaya önem vermeleri gerektiğini kaydetti. Risk bölgelerinin rant için imara açıldığına dikkat çeken Şengül, yöneticilerin mantığının talana dayandığını, talan rejiminden vazgeçilmesi için bu yöneticilerden vazgeçilmesi gerektiğini söyledi. Bölgede daha önce de yaşanan sel felaketlerinden sonra AKP hükümetinden hiçbir temsilcinin odayla temasa geçmediğini belirten Şengül, "Bize danışılmadığı gibi bize hakaret eden belediye başkanları var. Türkiye'yi böyle bir anlayış yönetiyor" dedi.

`BİLE BİLE İMARA AÇTILAR'

Yerel yöneticilerin İstanbul içindeki su havzalarını yapılaşmaya açtığını belirten Şengül, yöneticilerin su havzalarının riskli bölgeler olduğunu bilmelerine karşın bu kararları aldığını vurguladı. Su havzalarının yanı sıra kıyılarda da son dönemde hiç olmadığı kadar yapılaşmaya müsade edildiğini kaydeden Şengül, "Kıyılar dolduruldu, kıyılara açılan vadiler dolduruldu. Bölgenin risk altında olduğuna ilişkin bilginin bulunduğu yerlerde bile yöneticiler gözlerini kapatıp imar izinlerini verdiler" dedi. Su havzalarını yapılaşmaya açan yöneticilerin yaşanan bu felaketten doğrudan sorumlu olduğunu ifade eden Şengül, şunları dile getirdi: "Bilimi önemsemeyen anlayış bizi bu noktalara getiriyor. Ne yazık ki yapılan uyarıları da önemsemiyorlar. İstanbul'da göstermelik şeylerin dışında uzmanlardan ne görüş soran ne de rapor isteyen bir yönetim var. Bu bir yetersizlik ve bilgisizlik sorunu değil. Bu bilinçli bir durum. Felakete ihmal ya da bilgisizlik neden olmadı. Burayı imara açanlar şiddetli bir yağış olduğunda ne yaşanacağını çok iyi biliyorlardı. Bunları yapanlar ne yaptıklarını biliyorlar ama içinde bulundukları ilişkiler ve savundukları çıkarlar su havzalarını imara açmalarını gerektiriyor. İstanbul bu durumun en güzel örneğidir."
Cumhuriyet

Selimpaşa artık harabe

İstanbulların tatil beldesi Selimpaşa ve Silivri'de dün savaş sonrası görüntüleri akimdi. Önceki gün yaşanan felaketin ardından bini aşkın konut kullanılmaz hale geldi. Yazın son günlerinin keyfini sürerken felakette kaybolan biri çocuk dört kişiyi arama çalışmaları sürüyor.
Pazartesi gecesi başlayan sağanak yağmur sonrası meydana gelen sel, tatil beldesi Selimpaşa'yı harabeye çevirdi. Bini aşkın binanın alt ve bodrum katları çamurla dolarken tüm eşyalar kullanılmaz hale geldi. Silivri İlçesi'nde de 1700 işyeri ve konut hasar gördü. Karayolunda park ve seyir halinde bulunan yüzlerce otomobil sel sularına kapılarak sürüklendi. Felaketin, yol bulamayan sel sularının dere yatağından çıkarak bölgedeki tatil sitelerine dolmasıyla ortaya çıktığı belirtildi. Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu Selimpaşa'ya gelerek incelemelerde bulundu. Sel felaketinde sitelerde mahsur kalan 17 kişiyi motorlarıyla kurtaran balıkçılar        ise bölgenin kahramanı oldu.
         
Silivri'de sel sularında kaybolan Hikmet Pekgürgüz, Nihat Serdiyol, Fikri Davulcu ve henüz 1.5 yaşındaki Dila Manav'a ise halen ulaşılamadı.
Akşam


Geri Dön