İstanbul depreme hazır mı?
Yüksek Mimar ve Kentbilimci Ahmet Vefik Alp, ‘Betonarme Tabutlar’ ''Deprem ile Trajikomik Sınavımız'' konulu yazısını kaleme aldı. İşte o yazı...
‘Depremsel yıkımın tetikçisi cehalet ve ahlaksızlık, panzehiri ise gelişmişlik ve dürüstlüktür.’‘Toplumların ulaştıkları medeniyet seviyesi şehirlerinin görüntüsü ve güvenliği ile doğrudan orantılıdır. Bir toplumun ekonomik, ahlaki ve kültürel zafiyetleri şehirlerinin görüntü ve güvenliğine kanser tümörleri gibi yansır.’
Kültürel ve ekonomik gelişmişliğini tamamlayamamış, ekonomisi kırılgan, milli geliri düşük olan bir ülkenin ciddi depremlere yeterince hazırlıklı olması genelde beklenemez.1999 Depreminden bu yana Ülkemiz de deprem ile ilgili yapılan TV programları, yapılan toplantılar, yazılan yazılar, basılan kitaplar ve bilimsel çalışmalar çok zengindir. Hocalarımız bilgilidir. Ancak sahadaki ilkellik devamıdır.
Peki devasa Deprem Vergisi'nin hazırlıklara bir katkısı olamamış mıdır?
‘Ben bu filmi gördüm’ deyimi halk arasında sıkça kullanılır. Bugün acılı Izmir dede yine durum budur. Köklü bir zihniyet ve tavır değişikliği gerçekleşmediği sürece bu korku filmini daha çok göreceğimiz aşikardır. Zihniyet değişikliği ise zaman alan bir kültür olayıdır. Mimarlık ve Şehircilik disiplinleri teknik ve sanatsal faaliyetlerdir ve toplum kültürünün ana bileşenleridir. Inşaat ve Zemin Mühendisliği Mimarlık ve Şehircilik biliminin ayrılmaz bileşenleridir.
Türkiye’mizin en geri kaldığı sektör imar, çevre ve şehircilik alanıdır. Birkaç yılda bir ‘beton altından bitik insan çıkarma görüntüleri’ uluslararası platformlarda itibarımızı aşağı çekmekte, ‘geri kalmış ülke’ damgasını yememize neden olmaktadır. Cehalet illeti hüküm sürüyorsa ‘betonarme tabutlar’a hazır olmalıyız.
Devlet kasasına para ve siyasi kazanım dürtüleriyle getirildiği değerlendirilen ve yaklaşık 5.000.000 ağır-hafif deprem özürlü yapıyı yasallaştıran Imar Barışı adlı bilmem kaçıncı imar affının baruta ateş ile yaklaşmaktan ne farkı vardır? Hatalı hazırlanmış bir mevzuattır. Can güvenliği konuları ile kıyıların, doğal ve tarihi unsurların mevzuat dışında alınmamış olması kabul edilemez bir keyfiyettir.
Toplanma ve çadır alanlarına AVM ve rezidans ruhsatı verenler nasıl affedilecektir.
Yetersiz Mimarlık ve Mühendislik eğitiminden kusurlu ve çelişkili yasal mevzuata, rantsal hırslardan siyasi çekişmelere, bilgisizlikten cehalete, vurdumduymazlıktan köşedönmeciliğe, ciddiyetsizlikten laubaliliğe giden hikayemiz deprem riskinin tepemizde bir giyotin olarak asılı durmasını izah etmektedir. Suçlu arıyorsak başta yöneticilerimiz ancak hemen sonra da bireyler olarak her birimiz aynaya bakmalıyız.
Deprem doğal afetlerin en acımasızıdır. Maddi ve manevi hasarı derin ve kalıcıdır. Ekonomik sıkıntı ve terör ile boğuşan, sınır ve sınır ötesinde askeri harekat içinde olan ve çakma din kardeşi veya müttefik ülkelerin bir düşman cephesi olarak karşısında birleştiği Türkiye’mizin ağır bir Istanbul Depremi’ni nasıl kaldırabileceği tartışmalıdır. Bu yönde seslendirilen ‘egemenliğimiz tehlikeye girebilir’ uyarıları dikkate alarak bugünden itibaren halkımız, muhalafet , merkezi ve yerel yönetim ile ilgili akademia, mesleki kurumlar, uluslararası fon ve bilimsel merkezler dahil tüm aktörleri içeren her alan ve ölçekte ‘Genel Deprem Seferberliği‘ ilan edilmelidir. Örümcek kafalar ve ahlaksızlar temizlenmelidir.
Deprem İzmir gibi İstanbul’un da gerçeği!
Dikkat! Riskli binada oturan göçük altında kalabilir!