İstanbul depremi için neler yapıldı?
İzmir depreminden sonra dikkatler İstanbul'a çevrildi. Peki İstanbul depremi için neler yapıldı? Hangi çalışmalar, raporlar hazırlandı? İşte detaylar...
İzmir depreminden sonra dikkatler İstanbul'a çevrildi. İstanbul için hazırlanmış çok önemli bilimsel raporlar ve master planlar var. Peki bu planlar neden hayata geçirilmedi?
Habertürk Gazetesi köşe yazarı Kemal Öztürk, bugünkü köşesinde İstanbul depremini kaleme aldı.
İşte Kemal Öztürk'ün 'Erdoğan'a sunulan deprem raporu' başlıklı yazısı...
İzmir depreminden sonra hepimiz gözümüzü İstanbul’a çevirelim demiştik. Zira Türkiye’nin bağımsızlığını bile etkileyecek derece yıkıcı olmasından korktuğumuz bir deprem bekliyoruz İstanbul’da.
Araya tartışacağımız başka konular girdi, yine unutuldu.
Ancak ben bu konuda izleyenlere ve okuyucularıma söz vermiştim. Deprem konusunu yazacağım diye.
Şimdi size şaşıracağınız bir konu aktaracağım. Aslında İstanbul için hazırlanmış çok önemli bilimsel raporlar ve master planlar var. Ancak bunlar neden hayata geçirilmedi, işte bunun hikayesini anlatacağım size.
"Bir anlamda İstanbul depreme karşı ne yaptı?" sorusunun tarihi süreci.
ASLINDA GEREKEN RAPORLAR HAZIRLANMIŞ
1994 yılında İstanbul’a belediye başkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’a şehrin önemli sorunlarından biri olan depremle ilgi kısa bir rapor sunulur. Rapor belediyede “Zemin ve Deprem Müdürlüğü”nün kurulmasını öneriyordu.
Erdoğan raporu okuduktan üç gün sonra müdürlüğün kurulması talimatını verdi.
Müdürlük 1996 yılında kuruldu. Ana amacı afet önleme çalışmaları yapmaktı.
Müdürlük ilk iş olarak şehrin zemin oluşumunu inceleyerek jeolojik alt yapıyı gösteren bir harita çıkardı. Hangi ilçede zemin ne durumda, burada nasıl imar planlaması yapmak gerek bu tespit edildi.
Bu harita 1/50 Binlik imar planıyla uyumlu olması gerekirdi. Lakin tam anlamıyla uyum gösterilmedi.
1999 Marmara Depremi olduktan sonra müdürlüğe verilen önem arttı ve çalışmalar hızlandı.
JAPONLARIN HAZIRLADIĞI ÜRKÜTÜCÜ DEPREM RAPORU
Belediye, Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortak bir çalışma başlatarak şehrin deprem röntgenini çekti.
Raporun resmi adı şuydu: “Türkiye Cumhuriyeti İstanbul İli Sismik Mikro-Bölgeleme Dahil- Afet Önleme/Azaltma Temel Plan Çalışması”
Rapora göre durum çok vahimdi.
2002 yılında İstanbul’da 7.7 büyüklüğündeki bir depremde, 1 Milyon 300 Bin hanenin yaşadığı, 300 Bin bina çok ağır, orta, az hasar görecekti.
O tarihte 8 Milyon 800 Bin kişinin yaşadığı İstanbul’da, 87 Bin kişinin ölmesi, 135 Bin kişinin ağır yaralanması bekleniyordu.
Rapor hangi mahallede nasıl hasar olacağı, buralardaki ölüm ve yaralı durumunu da tespit etmişti. Buna su, doğalgaz, elektrik, ulaşım gibi temel alt yapıların nasıl zarar göreceğini de eklenmişti.
Rapor belediyede büyük etki yarattı.
Bu rapora göre hemen bir Deprem Master Planı çıkartılması için yola çıkıldı.
DÖRT ÜNİVERSİTENİN HAZIRLADIĞI MASTER PLAN
2003 yılında 4 üniversite (İTÜ, Yıldız, ODTÜ, Boğaziçi) ve Belediyeye ait Zemin ve Deprem Müdürlüğü ortak bir çalışma başlattı.
Onlarca alanda yüzlerce uzman bir yıl hummalı bir çalışma yaparak İstanbul Deprem Master Planı çıkartıldı.
Plan şu başlıklardan oluşuyordu:
1. Yapı inceleme ve güçlendirme kriterleri
2. İmar planları ve uygulamaları nasıl olmalı?
3. Anayasa’dan başlayarak yapılması gereken tüm hukuki düzenlemeler.
4. Afetin finansmanı için mali kaynaklar nasıl olmalı?
5. Afet yönetimindeki kurumların idari yapılanması nasıl olmalı?
6. İlk okuldan üniversiteye kadar herkesin eğitimi ve sosyal faaliyetleri
7. İstanbul için alternatif yerleşim planı
8. Deprem bilgi sisteminin kurulaması.
Buna ek olarak master planın nasıl uygulanacağına dair bir eylem planı da hazırlandı.
İSTANBUL’DA 50 BİNA ÇÜRÜK
Rapor 2004 yılında bütçe hazırlığı yapan tüm birimlere gönderildi ve buna göre bütçeleri oluşturulması istendi. Buna kısmen uyuldu.
Büyükşehir Belediyesi ortaya çıkan master planın devasa boyutu karşısında şaşkına döndü ve bunun altından tek başına kalkmasının mümkün olmadığını bir şekilde hükümete iletti.
2005 yılında kendi alanına düşen işlerden biri olan, binaların incelenmesi projesini başlattı.
ODTÜ ile yapılan ortak çalışmada, (JICA çalışması ile tespit edilen 10 riskli ilçenin 6’sından başlayarak) 4 yılda İstanbul’daki 950 Bin binanın şüpheli görülen 150.000 bina gözden geçirildi.
Bunlardan 50 Bin binanın depreme dayanıksız ve farklı boyutlarda riskli tespit edildi. Bu binaların ya yıkılması ya da içindekilerin başka bir yere taşınması gerekiyordu. Bu, devasa hukuki sorunlar ve tartışmaları beraberinde getirecekti.
2009 yılında Belediye bunun altından kalkamayacağını anladı ve bu binalar için bir şey yapmadı. Tek tek tespit edilen binaların büyük kısmı şu anda hala kullanılıyor. Ancak tespit edilen okul ve benzeri resmi binalarda güçlendirme çalışmaları merkezi hükümet tarafından yapıldı.
Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü bu çalışmalarla kalmadı. Ayrıca güncellenmiş ölü yaralı sayısını da gösteren simülasyonlar, heyelanlı bölge tespitleri, tsunami tehlikesi vb senaryoları da hazırladı.
ERDOĞAN’IN DEPREM İÇİN SÖYLEDİĞİ
Bu raporların tümü 2010 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunulmak üzere, Başbakanlık Dolmabahçe ofisinde büyük bir toplantı organize edildi. Toplantıya Başbakan yardımcıları, askeri ve diğer ilgili tüm devlet kurumları katıldı.
Sunulan tablo vahameti karşısında Erdoğan şöyle dedi: “Bu depremle acınacak hale gelecek bir ülkenin Başbakanı olmak istemiyorum. Bu konuda ne yapılması gerekiyorsa hemen yapılsın”.
Ancak bu kati talimata rağmen devlet kurumları büyük bir organizasyon halinde bu raporların gereğini tam olarak yapmadı.
Bazı kurumlar kısmi iyileştirmeler yaptıysa da mesela riskli binaların durumu, heyelan bölgelerinin imarda kullanılması, heyelanlı alanlarda imar faaliyetlerinin devam etmesi, kentsel dönüşüm, kanuni düzenlemeler, afetin finansmanı gibi konularda kayda değer ciddi bir çalışma yapılmadı.
Rapor daha sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de sunuldu. Durumda bir değişiklik olmadı.
Aradan geçen zaman içinde FETÖ’nün, PKK’nın ve IŞİD’in ülkede yarattığı karışıklıklar, 15 Temmuz darbesi, Suriye krizi, sistem değişikliği gibi nedenlerle bu kritik raporlar gündemden düştü.
Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğü (2010 yılında adı Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü olarak değiştirildi) bu konuların peşini bırakmadı. Kandilli Rasathanesi ile olası depremde yaşanacak hasar ve can kaybı çalışmalarını sürekli yeniledi. Sonuncusunu da İBB 2018 yılında Kandilli Rasathanesi’ne güncelletti (bu raporu yayın yayınlayacağım).
2019 Yerel Seçimlerinde belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu’na da bu raporların özetleri sunuldu. Başkan Kasım 2019 Belediye meclisinde bu raporlara dayanarak bazı vaatlerde bulundu.
Tüm bu çalışmaların içinde bulunan ve bir anlamda hafızası sayılan Zemin ve Deprem İnceleme Müdürlüğünün kurucu müdürü jeofizik Yüksek Mühendisi Mahmut Baş görevden alınarak yerine başka atamalar yapıldı.
Kurum şimdi planları güncellemek için çalışmalar yapıyor.
Ancak bugüne kadar yapılmış en ciddi ve eldeki tek bilimsel çalışmalar aslında uygulanabilir durumda.
Bu bilimsel çalışmalar şunlar:
1. Deprem Master Planı
2. Deprem Senaryoları
3. Risk Gösterge Sistemi ve Sosyal Hasar Görebilirlik
4. İstanbul’daki Heyelan Sahalarının Tespiti
5. İstanbul İl Alanının Jeolojisi
6. Ayrıntılı zemin incelemeleri ve Mikrobölgelemeler.
7. İstanbul Depremi Tsunami Raporu ve Eylem Planı
Bu raporların tümü, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve diğer önemli kurumlara resmi yollarla gönderildi ve şu anda arşivlerinde bulunuyor.
Bunları raflardan indirip neden yoğun bir şekilde uygulamaya gidilmiyor, onu da yetkililer açıklayacak.
İstanbullular dikkat! 110 sene gerekiyor!
İstanbulluları korkutan uyarı!
İstanbul'un bu bölgelerinde yaşayanlar dikkat!
En riskli ilçelerin belediye başkanları konuştu!