İstanbul depremi uzmanları böldü!
2011 Marmara depremini inceleyen jeofizikçiler, adeta ikiye bölündü. Bir grup “Artçılara gaz rezervleri neden oluyor, dolayısıyla ana fay hattındaki risk artıyor” derken diğer grup ise ‘Hayır, Kuzey Anadolu fayı artçılarla stresini azaltıyor’ diyor
Sabah gazetesinde yer alan habere göre, İstanbul'da beklenen büyük deprem bir kez daha dünya basınının gündeminde yer buldu. ABD merkezli New York Times gazetesi Marmara Denizi'ndeki fay hattı ile ilgili geniş bir haber yayımladı. Haberin merkezinde ise ünlü bilim dergisi Scientific Reports'ta yayımlanan bir rapor oldu. Fransız Deniz İşletimi İçin Araştırma Enstitüsü'nden (IFREMER) Dr. Louis Geli ve ekibinin raporunda Marmara Denizi'ndeki gaz rezervleri ve Kuzey Anadolu Fay Hattı da masaya yatırıldı. Haberde IFREMER'de görevli yer bilimcilerin, 25 Temmuz 2011 tarihinde Marmara Denizi'nde yaşanan 5.1 büyüklüğündeki depremden sonra birkaç hafta içinde meydana gelen artçı şokları inceledikleri belirtildi. "Genel anlamda bu tarz küçük çaplı artçı şoklar iyiye işaret olarak görülür. Uzmanlara göre fay hattı bu şekilde hapsedilmiş enerjisini açığa vuruyor. Fay hattının hareketsiz olması ise bilim insanlarını endişelendiriyor, çünkü bu haliyle aniden patlama riski yüksek görülüyor" ifadelerine yer verilen haberde doktor Geli ve ekibinin, fay hattında oluşan artçı şoklarla ilgili olarak yeni bir durum keşfettikleri belirtildi.
GAZ PATLAMALARI
Geli ve onun ekibine göre artçı sarsıntılar ana deprem hattı ile aynı derinlikte meydana gelmedi. Ana depremin ardından yaşanan sarsıntıların daha yüzey kısımdan kaynaklandığını belirten IFREMER araştırmacılarına göre bu duruma gazlar neden oldu. Yani gaz rezervlerinin yakınında büyük bir deprem yaşandığı zaman yukarıya doğru gazlar açığa çıktı ve bu da gazlardan kaynaklanan küçük şiddetteki yeni depremleri tetikledi. Bu tez ile hareket eden IFREMER'e göre ise Kuzey Anadolu Fay Hattı aslında artçı depremlerden direkt olarak sorumlu değil. Dolayısıyla ana fay hattında artçı şoklar yaşanmadığı için sıkışma daha yoğun oluyor ve ortaya şimdiye kadar bilinenden daha kötü bir senaryo ortaya çıkıyor.
Doktor Geli ile raporu yazan araştırmacı Alman Jeoloji Araştırma Merkezi'nden (GFZ) Marco Bohnhoff ise "Şimdiye kadar böylesi bir sismik tehlike hiç göz önünde bulundurulmamıştı. Ana depremin gaz rezervlerini vurması halinde çok ciddi patlamalar yaşanabilir" dedi. Bohnhoff ve ekibi ayrıca olası bir depremin tarihine dair "Yüzde 30 ile 70 arasında 7 ya da daha büyük bir depremin 2040'a kadar yaşanma ihtimali var" uyarısını yaptı.
MARMARA'DA HAREKETLİLİK VAR AMA...
New York Times gazetesinin görüşlerine başvurduğu ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu'nda (USGS) görevli jeofizikçi Tom Parsons ise çok farklı bir görüş ortaya attı. Daha önce birçok kez Kuzey Anadolu Fay Hattı'nı inceleyen Parsons'a göre 2011 yılından sonraki bulgular kesinlikle Marmara Denizi zemininde bir gaz hareketliliğine işaret ediyor ancak bu fay hattının sıkışmış halde kaldığı anlamına gelmiyor. Parsons'a göre artçı şoklara bölgedeki gaz rezervleri neden olmamış da olabilir. Yani artçılardan da 2011 yılındaki ilk deprem sorumlu ve çok daha büyük bir deprem yaşanmayabilir. Ancak Parsons'a göre de gelecekte yaşanacak şiddetli bir depremde çok daha fazla metan gazı yüzeye de çıkabilir, Marmara'da tsunami olabilir.