İstanbul'da hangi semtin adı? Nereden geliyor?
İstanbullular, bazı semtlerin isimlerini nereden aldığını hep merak eder. Çünkü birçok semt ilginç isimlere sahip.
Harem: 111. Murat döneminde bugünkü Selimiye kışlasının olduğu yerde saray hanımlarına tahsis edilmiş olan Harem-i Hümayun Kasrı bulunmaktaydı. Saraya mensup hanımlar karşı yakadan geldiklerinde sandalların yanaşması için sahilde bir iskele vardı. Su kasır çevresinde gelişen yerleşim Harem, iskele de Harem İskelesi olarak anılmaya başlanmıştır.
Hasköy: Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u kuşattığı zaman otağım buraya kurduğundan, burası özel (Has) olarak adlandırıldı. Zamanla yerleşim çoğaldığında semte Hasköy adı verildi. Bir başka söylenceye göre de 11. Selim döneminde buraya yaptırılan Hasbahçelerden geldiği. Diğer bir varsayım Bizans döneminde Paraskevi kilisesi dolayısıyla semte Parasköy denilmiş, zamanla Hasköy olmuş.
Horhor. Fatih'te bulunan semt, adım Horhor çeşmesinden alıyor. Rivayete göre Fatih Sultan Mehmet, bölge civarında yürürken yerin altından su sesleri duyar ve yanındakilere, "Buraya bir çeşme yapın baksanıza 'hor hor' su sesleri geliyor" der. Bunun üzerine buraya bir çeşme yapılır. Çeşme de, semt de Horhor ismiyle anılmaya başlar.
İstinye: Bizans dönemindeki adı Stenia, zamanla İstinye şekline dönüşmüştür.
Kabataş: Bizans dönemindeki adı Butharion. Halikarnash Dianysios, burada bulunan Petra Themastis adı verilen bir taştan söz eder. Ayrıca burada yapılan Karabali iskelesi ve tekneleri bağlamak için bu iskele yanındaki iri bir kaya nedeniyle semte Kabataş denildiği sanılmaktadır.
Kadıköy: Tarihi Bakır çağına kadar uzanır. Milattan Önce 8. yüzyılda semti Megaralı göçmenler Khalkedon adıyla kurmuş. İstanbul'un fethinden sonra bakımsız olan bu yörenin
ilmesi için İstanbul Kadısı Hızır bey buraya yerleştirildi. Semt önce Kadıköyü sonra Kadıköy olarak anıldı.
Kazlıçeşme: Bir çeşme, çeşme semte ismini veriyor. Çeşmenin üzerinde alçak kabartma olarak kaz figürleri var. Bir söylentiye göre, İstanbul'un fethi sırasında baş gösteren su sıkıntısında uçuşan kazlar takip edilmiş ve buradaki su kaynağı bulunmuş.
Kilyos: İsminin, Rumca kum anlamındaki Kilya sözcüğünden geldiği söylendiği gibi, güzel geçit/boğaz anlamındaki Killa sözcüğünden türediği de söylenmektedir. İsim zamanla Kilyos şeklini almıştır.
Kurtuluş: Semtin bilinen en eski adı Ayios Dimitrios'tu. Daha sonraları Tatavla ismiyle anılmaya başlandı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde Müslüman olmayan sanatkarlar bu semtte iskan edildi. Halkın çoğu Rum ve İtalyan'dı. Osmanlı yönetimi buraya kısıtlı bir özerklik vermişti. Semti 12 kişilik bir ihtiyar heyeti ile 1030 haneden seçilen 53 temsilci idare ediyordu. Yöre halkı, Cumhuriyet dönemi üe bu yönetimden kurtulunca semte Kurtuluş adı verildi.
Kuzguncuk: Adım, Fatih döneminde buraya yerleşen Kuzgun Baba adlı bir erenden alır.
ZEYREK ADI NERDEN GELİR
ÜNLÜ Bizans kilisesi Pantakrator, İstanbul'un fethinden sonra camiye çevrilen ilk kiliselerdendi. Bu caminin ilk Müderrisi Zeyrek Mehmet Efendi'den dolayı cami ve semt Zeyrek Mehmet Efendi diye anılmaya başlandı. İsim zamanla kısaldı ve Zeyrek şekline dönüştü.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri denizden yararlanmak için bölgeye gelenler, burada açılan bakkal dükkanının iş yapmayacağıNI düşünerek bakkala "şaşkın bakkal" yakıştırması yaptılar. Bundan sonra da semt Şaşkınbakkal olarak anılmaya başladı.
Unkapanı: Bazı satış yerlerinde Arapça'da 'Kabban' adını taşıyan büyük teraziler vardı. Buraları Kapan adım taşırdı. Sahiline buğday ve arpa yüklü gemiler demirlediğinden, semt bu adı aldı.
Üsküdar. Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a dönüştü.
Therapia, nasıl Tarabya'ya döndü
Avrupa yakasında, Boğaz kıyısındaki semtlerden biri de Tarabya. Burası havasının temizliği, güzelliği sebebiyle Antik çağda önce Pharmacias sonraları Therapia (tedavi, iyileştirme) isimleri ile anılıyordu. Semtin adı zamanla Tarabya şekline dönüştü.
Samatya adı da, Bizans dönemindeki sur kapılarından birinden geliyor. Bizans dönemindeki adı Psmathia, zamanla Samatya'ya dönüşmüştür.
Sarayburnu: Bizans döneminde Aziz Demetrios burnu olarak anılıyordu. Bu burun ile Ahırkapı arasında Mangonai sarayı vardı. Bu saray ve Osmanlı döneminde buraya yapılan saray (Topkapı sarayı) dolayısıyla semte Sarayburnu adı verilmiştir.
Silivri: Bilinen ilk ismi Bria. Daha sonraları Trak dilinde kent anlamına gelen Antik Salymbria adı verilmiş. Önce Silimbri ve zamanla Silivri'ye dönüşmüştür.
Sütlüce: Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu.
TRABZON'DAN GELEN MAÇKALILAR, SEMTE ADINI VERDİ
Avrupa yakasında, Beşiktaş-Harbiye-Dolmabahçe-Nişantaşı-Harbiye semtleri arasındaki Maçka'nın adı konusunda 2 rivayet var. Bunlardan ilkine göre, Maçka adı Farsça Masgah'tan (Nişangah) geliyor; zamanla Maçka'ya dönüşmüş.
Bir diğer söylentiye göre ise Fatih'in 1461 yılında Trabzon'u fethinden sonra Trabzon'dan buraya gönderilen Maçkalılar, semte Maçka adım verdi.
Laleli de adınıı Laleli Baba'dan alıyor. Uzun yıllar hasır bir kulübede yaşayan ve öldüğünde vasiyeti üzerine kulübesinin yanma gömülen Türk dervişi Laleli Baba'nm mezarının bulunduğu yere Osmanlı Padişahı 3. Mustafa 1757 yılında bir cami yaptırmıştı. Önce Lalelibaba olarak bilinen semtin ismi zamanla Laleli olarak değişti.
Levent: 3. Selim döneminde Nizam-ı Cedid askerleri için kurulan Levend kışlası semte adım veriyor.
Maslak: Kente Büyükdere'deki bentlerden künklerle getirilen suyun dağıtım ve denetiminin yapıldığı yer olduğundan bu isimle anılmaktadır.
Nişantaşı: Atış alıştırması ya da yarışmalarında atılan okun düştüğü yere üstünde kitabe olan taş dikilirdi. Bu taşa nişantaşı denilirdi. Admı buradan alan Nişantaşı'nda bu taşlardan iki tane var.
Okmeydanı: Fetih Ordusu kuşatmanın bir kısmım burada kurulan karargâhta geçirmiş. Semtin ismi de böylelikle Okmeydanı olarak kalmış.
Hürriyet