19 / 12 / 2024

İstanbul'da toplu ulaşımda konfor arttı adap azaldı!

İstanbul'da toplu ulaşımda konfor arttı adap azaldı!

İBB Kültür A.Ş. tarafından üç ayda bir yayımlanan 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, 20. sayısında İstanbul'un ulaşım tarihini ve hızla artan nüfusla beraber unutulmaya yüz tutan ulaşım adabını sayfalarına taşıdı...



İBB Kültür A.Ş. tarafından üç ayda bir yayımlanan 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, 20. sayısında İstanbul'un ulaşım tarihini ve hızla artan nüfusla beraber unutulmaya yüz tutan ulaşım adabını sayfalarına taşıdı. Şehir Tarihçisi Akın Kurtoğlu tarafından dergi için kaleme alınan yazıda, İstanbul'un toplu taşıma araçlarıyla tanışma serüveni, şehir sakinlerinin seyahat kültürüne alışma süreci, kuyruk adabı ve kent içi ulaşımda nereden nereye gelindiğine dair önemli bilgiler yer alıyor.


Konfor her şey demek değilmiş


Akın Kurtoğlu, dergide yer alan tespitlerine "konfor her şey demek değilmiş" diyerek başlıyor ve devam ediyor. "Eskiden İstanbul'da, seyahat etmenin anlamı bir başkaydı. O dönemlerde toplu taşıma vasıtaları, günümüzün modern taşıtlarının konforunun yanından bile geçemeyecek ölçüde iptidaiydi. Ancak, şimdilerde anlıyoruz ki konfor, her şey demek değilmiş. O günlere mahsus bir unsur vardı ki; o da insanların birbirlerine karşı olan nezaket ve hoşgörüsü. Kentlilik bilincine vakıf İstanbullularca adı konulmamış birtakım kurallar geçerliydi seyahat sırasında. Başkalarını rahatsız edecek şekilde yüksek sesle konuşanların üzerinde toplanırdı ayıplayıcı bakışlar.


Çocukların yahut gençlerin, yaşça büyüklere yer vermemesi düşünülemezdi bile. İnenlere öncelik vermek bir lütuf değil, şehirli olmanın getirdiği bir mecburiyetti. Araçlarda bir şeyler yiyip içmenin ayıp olduğu, çocuklara henüz daha çok küçük yaşlarda aşılanır, otobüse, troleybüse, trene binerken elde kalan yarım simitler, kenarından ısırılmış kurabiyeler, mısırlar ebeveynler tarafından alınarak torbaya konurdu." ifadelerine yer verdi.


Vapur, tren, omnibüs ve atlı tramvayların ortalarına gerilen perdelerle oluşturulan kadın-erkek ayrı oturma bölümleri, yabancılarla bir arada seyahat etme alışkanlığını henüz yeni kazanmaya başlayan İstanbullular için ilginç birer deneyimdi. 


Yolcu yoğunluğunun yüksek olduğu kimi hatlarda da -belki de meseleyi biraz daha olsun garantiye almak kaygısıyla- tramvay motrislerinin ardına birer hanımlar vagonu ilave edildi.


Cumhuriyet döneminde perdelerin kaldırılması sonrasında kadın-erkek karma seyahat kavramının hayata geçmesiyle birlikte, bu kez yolculuk esnasında kanepe ve koltukların ihtiyarlarla özürlü vatandaşlara terk edilmesi, oturma önceliğinin erkeklerden ziyade bayanlarda olması lazım geldiği hususunu matbuat âleminin ciddi bir kararlılıkla halka salık verdiğini, İstanbulluları bu konuda sık sık yönlendirdiğini görmekteyiz.


 Bir vapurda veya trende küçük bir çocuğun, herhangi bir özrü olmaksızın oturacak yerleri işgal etmesi toplum için asla kabul edilemez bir durumdu.


Milat Gazetesi


Geri Dön