23 / 11 / 2024

İstanbul'un kıyılarında deprem riski!

İstanbul'un kıyılarında deprem riski!

İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "Deprem Haftası" dolayısıyla Marmara Denizi'ndeki fayda beklenen depreme ilişkin açıklamalarda bulundu.




İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "Deprem Haftası" dolayısıyla Marmara Denizi'ndeki fayda beklenen depreme ilişkin soruları yanıtladı. Çakır, 1999 yılındaki İzmit ve Düzce depremlerini doktora konusu olarak çalıştığını anlattı.

Anadolu Ajansı'nda yer alan habere göre, GPS ve radar verileriyle fay üzerindeki hareketin etkilerinin araştırıldığını söyleyen Çakır, 2 yıldır devam eden başka bir projeyle de Marmara'nın deniz tabanında çeşitli ölçümlerin yapıldığını, çalışmanın bir yıl sonra tamamlanacağını ifade etti. 

Kuzey Anadolu Fayı'nın devamı olan en aktif kolunun Büyükçekmece açıklarındaki orta bölüm denilen kısım olduğunu belirten Çakır, şu ifadeleri kullandı:

"Bu kısmın deniz tabanına jeodezik bir ağ kurduk. Akustik ağlar birbirine sinyal gönderiyor. Fayda bir kayma olup olmadığı araştırılıyor. Fayın orada kilitli olduğunu tespit ettik. Yani, üzerindeki sürtünmeden ve kayaların ağırlığının oluşturduğu yüksek miktardaki basınçtan dolayı fayda bir hareket olmuyor. Küçük küçük depremler aslında sürtünmenin giderilmesinden kaynaklanıyor.  1912'de Şarköy tarafındaki depremde Saros Körfezi'nden Marmara Denizi'ne kadar olan karasal bölümün kırılarak Ereğli açıklarına geldiğini düşünüyoruz. Marmara'nın ortasında kırılmayan bölüm var. Yani Büyükçekmece, Kumburgaz açıklarından Adalar'a kadar kırılmayan bir bölüm var. 70 kilometre civarında uzunlukta, 10 kilometre derinlikte bir bölüm. Orta segment denilen boğaz açıklarına kadar olan bir kısım bu. Bu fayın tamamı kırıldığında 7'lik bir deprem çok rahatlıkla üretebilecek büyüklükte. Yine 1894'teki depremde kırıldığı düşünülen Çınarcık çukuruna doğru devam eden kısım var. Ya ikisi birden kırılacak ya da tek tek. İkisi birden kırılınca da etkisi büyük olacak. Ama 7'lik bir depremin iki katı olmayacak. Bu depremin büyüklüğü 7,1-7,2 olur. Fayın uzunluğu arttıkça depremin büyüklüğü de artacaktır. Özellikle Adalar'dan geçen fay kıyıya daha yakın. Bunun etkisi daha büyük olacaktır."

Anadolu Yakası'ndaki zeminin sağlam olduğunu, deniz doldurulan yerlerin ise tehlike arz ettiğini belirten Çakır, Avrupa kısmında da kıyı boyunca Avcılar, Küçükçekmece, Yeşilköy, Ataköy, Zeytinburnu, Haliç'in kenarlarının risk oluşturduğunu ifade etti.

7 büyüklüğündeki bir deprem için zeminde en az 4 metrelik bir yer değiştirme gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Ziyadin Çakır,  "4,5 metre yer değiştirme için 150 yıl gerekiyor. Kuzey Anadolu Fayı'nda büyük depremler ortalama 200-250 yılda bir yaşanıyor. Denizin içinden geçen kırılmayan bölümün, en son 1766'da kırıldığı düşünülüyor. Deprem vaktini doldurmuş. Her an olabilir." diye konuştu.

Çakır, "Depremin burada olacağını biliyoruz. Zaman geçtikçe olasılık artıyor. Büyüklüğü çok artmıyor. Yılda 2,5 santimetre kayma oluyor. 10 yılda 25 santimetrelik bir kayma yapar. Bu da büyük bir şey getirmiyor. Bu bir yıl sonra çok daha büyük bir deprem olacağı anlamına gelmiyor. Ama zaman geçti ve daralıyor." açıklamasında bulundu.

Bilimin, depremin ne zaman olacağını henüz belirleyemediğini vurgulayan Çakır, depremin zamanına ilişkin açıklamaların doğru olmadığını, 20 yıldır Marmara Denizinin altını Fransızlar, Almanlar ve İtalyanların katıldığı projelerle araştırdıklarını, depremin olacağı zamana ilişkin bir bilgiye ulaşamadıklarını anlattı.

- Yalova açıklarındaki kayma 

Çakır, radar ve GPS verileriyle, 1999'daki depremde fayın Marmara'da Gölcük, Karamürsel ve Hersek Burnu'ndan Yalova açıklarına kadar kırıldığını belirlediklerini söyleyerek, yakın zamanda gündeme gelen ve sessiz deprem olarak ifade edilen Yalova açıklarındaki kaymanın 1999'daki kırılan fayın ucunda yaşandığını anlattı.

Fayın bu kısmında 2 ay süren bir hareket yaşandığını, bunun da "6'lık bir deprem oldu" şeklinde ifade edildiğini belirten Çakır, "Bu deprem dalgaları üretmiyor. Deprem yok ama kayma var. Depremdeki kayma kısa zamanda ve sarsıntılı oluyor. Yavaş yavaş oluşan kaymanın miktarını topladığımızda 6 büyüklüğünde depreme denk geliyor. Yani fayın yarım metrelik kısmı kırılır.  Bu kayma 2 ayda olursa sarsıntı oluşmaz ama toplamda açığa çıkan enerji 6 büyüklüğüne denk geliyor." dedi.

Bu kaymanın, normal bir şey olduğunu belirten Çakır, şu ifadeleri kullandı:

"Faylar boyunca bu tür yavaş kaymalar meydana gelir. Sadece Yalova açıklarındaki bölge değil, İzmit'te de, Karabük bölgesinde de Kuzey Anadolu Fayı boyunca bu tür hareketler gözlenebiliyor. Sessiz deprem Kuzey Anadolu Fayı'nın bir çok yerinde oluyor. 2 yıl önce ABD'li ve Fransız araştırmacılarla birlikte bir makale yayınladık. Bizim bu fay hattındaki İsmetpaşa segmenti olarak tanımladığımız, Karabük'e bağlı olan bir bölümde 1 aylık bir kayma (sessiz deprem) yaşandı. Bunun büyüklüğü de 5,9 civarında. Yine yaptığımız bir çalışma da yayınlanmak üzere. İzmit'te de bunu gördük. Orada da bir ay civarında süren bir kayma görüldü."

- "Marmara'nın içindeki fay kayıyor"

Marmara Denizi'nin içinden geçen fayın bir kısmının da yavaş bir şekilde kırıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çakır,  "Deniz içinde, Japonların gözlediği batı kısmında, Tekirdağ'a daha yakın olan, Kumburgaz'ın batısındaki kısımda yavaş yavaş kayma var. Bu kısımdaki kayma 1912'den beri devam ediyor. Güneyde de Yalova açıklarında oldu bu yavaş kırılma. Bu tür kırılmalar kısmen de olsa enerjiyi boşaltıyor. Ama bunun miktarı, üzerine gelen yükten azsa orada enerji birikiyor." şeklinde konuştu.

Son yıllarda büyük depremlerden önce fay üzerinde bir hareket göründüğünü söyleyen Çakır, Yalova açıklarındaki bu kaymanın ne zaman büyük bir depreme neden olacağı ya da sonlanacağının belirlenemeyeceğini, kaymanın öncü ya da artçı bir depremin göstergesi olmadığını ifade etti.


Geri Dön