İşte Osmanlı zamanında inşa edilen muhteşem 3 köşk!
Mütevazı fakat görkemli yapılarıyla dikkat çeken köşklere zaman geçtikçe ilgi azalmıyor. İşte gittikçe özelleşen avluları, hoş bahçeleriyle Osmanlı zamanında inşa edilmiş dünyanın en özgün sarayları...
Mütevazı fakat görkemli yapılarıyla dikkat çeken köşklere zaman geçtikçe ilgi azalmıyor. İşte gittikçe özelleşen avluları, hoş bahçeleriyle Osmanlı zamanında inşa edilmiş dünyanın en özgün sarayları...
ÇİNİLİ KÖŞK
Birinci avlusunda, Haliç tarafındaki yamaç üzerinde yer alan Çinili Köşk, Fatih Sultan Mehmet tarafından Topkapı Sarayı'ndan önce yaptırılmış. Bu yüzden sarayın çekirdeği olarak kabul edilir. Dört eyvanlı Türk konutu plânında özgün bir yapı olan köşk, saraydaki evrensel imparatorluk simgelerindendir. Çünkü Fatih Sultan Mehmet'in, dünya imparatorluğuna kattığı ülkeleri temsil etmek üzere, değişik üslupta yaptırdığı üç köşkten biridir. Fatih; Bizans, Trabzon ve Karaman'a karşı zaferini simgeleyen üç tacın karşılığı olarak burada üç köşk yaptırır. Ne yazık ki bunlardan sadece Çinili Köşk günümüze ulaşabilmiş. Yıllar boyunca geçirdiği yangınlar ve hatalı tamirlerle özgünlüğünü kaybeden köşk, her şeye rağmen Osmanlı'nın en erken tarihli sivil mimarlık örneklerinden olması hasebiyle büyük bir öneme sahip. İçini ve dışını süsleyen çinilerden dolayı Sırça Saray olarak da bilinen yapı, Türk sanatının şaheserlerindendir. Fatih devri tarihçilerinden Tursun Bey bu köşkü, “sırçadan yapılmış bir yere” ve “altında ırmaklar akan Cennet'e” benzetir. Karşısındaki Arkeoloji Müzesi yapılmazdan önce 10 yıl kadar Eski Eser Müzesi olarak kullanılan köşk, günümüzde Türk seramik ve çini sanatının başarılı örneklerinin sergilendiği bir müze olarak hizmet veriyor.
REVAN KÖŞKÜ
Fatih'ten yaklaşık iki asır sonra 4. Murad, baba ocağında atasının yolunu takip eder ve sarayın Köşkler Bahçesi'ndeki Revan ve Bağdat köşklerini yaptırdığında, aynı temayı yeniden ele alır. Hırka-i Saadet Dairesi'nin sofaya bakan duvarıyla karşı karşıya olan Revan Köşkü, Sultan 4. Murad tarafından Revan (Erivan) Zaferi hatırasına yaptırılır. 11 yaşında tahta geçen ve 28 yaşında vefat eden 4. Murad, saltanatının son yıllarında has oda olarak burayı kullanır. Sert mizaçlı bir sultan ve büyük bir askerî dehâ olan 4. Murad'ın, zaman zaman annesi Kösem Sultan, hasekisi Ayşe Sultan ve kız kardeşleriyle burada görüştüğü biliniyor. Revan Köşkü, padişahların kış aylarında Huzur Dersleri'ni takip ettikleri bir mekândı. Esvap odası olarak da kullanıldı. Padişah giysileri burada saklanır, kullanacağı sarıklar, tülbent ağası tarafından burada hazırlanırdı. Bir diğer adının 'sarık odası' olmasının sebebi de budur. Köşkün bir işlevi de Mukaddes Emanetler'e misafirhânelik yapmasıdır. Ramazanlarda Hırka-i Saadet Dairesi'nin genel temizliklerinden önce Mukaddes Emanetler buraya getirilir, temizlik yapıldıktan sonra yerlerine geri götürülürdü. Bu taşımalarda padişah da görev alırdı. Üç eyvanı bulunan köşkün, özellikle eyvan tavanları Osmanlı süsleme sanatının nefis örnekleriyle bezelidir.
BAĞDAT KÖŞKÜ
Safevi Savaşları'nda, daha önce İran işgalinde olan Bağdat'ı yeniden Osmanlı topraklarına katan 4. Murad, bu fethin anısına da Bağdat Köşkü'nü yaptırır. Fethin ardından; “Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne!” diyen padişah, bu köşkün yapımını sefere çıkarken başlatır. Ne yazık ki bitişini göremez. Sefer dönüşünde köşkün inşası tamamlanmış ancak süslemeleri henüz bitirilememiştir. Genç yaşta vefat eden sultana da bu güzel köşkün içinde oturmak nasip olmaz. Sarayın dördüncü avlusunu Haliç'e doğru çevreleyen terasın köşesinde, Boğaziçi'ne hâkim bir noktada yer alan Bağdat Köşkü; süslemeleri ve konumuyla Osmanlı köşk mimarisinin en güzel örneği ve sarayın da en güzel köşküdür. Uzaktan bakıldığında zarif kubbesi ve ince uzun bacasıyla küçük bir mescide benzer. Dört eyvanlı han tarzında olan iç mekânı, klâsik bir Osmanlı evi şeklindedir ancak göz kamaştıran süslemeleriyle imparatorluk ihtişamını gösterir. Sedef işlemeli giriş kapısının üzerinde, “Bu dergâh, Eşhedü enlâ ilâhe illâllah hürmetine daima saadetle açık olsun” yazılı Farsça bir beyitin yer aldığı köşk, Osmanlı döneminde sürekli kullanılan bir mekân olmuş. Bir bakıma beyitteki dileğin gereği yerine getirilmiş. Zaman zaman meşveret meclislerine ve Meclis-i Vükelâ yani Bakanlar Kurulu toplantılarına ev sahipliği yapmış. Yine uzunca bir süre kitaplık olarak kullanılmış.
Mustafa CAMBAZ/Yeni Şafak