İzmir depreminden sonra konutlara ilişkin hangi çalışmalar yapıldı?
İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 6.9 şiddetinde meydana gelen depremin üzerinden tam bir sene geçti. Peki, o günden bugüne İzmir'de neler değişti?
İzmir'in Seferihisar ilçesi açıklarında 6.9 şiddetinde meydana gelen 16 saniyelik deprem 117 kişinin yaşamını yitirmesine, 1034 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Depremin üzerinden tam bir sene geçti. Peki, o günden bugüne İzmir'de neler değişti?
Deutsche Welle Türkçe'den Deniz Barış Narlı'nın haberine göre; depremde ağır hasar gören Ali Çolakoğlu Apartmanı'nın yöneticisi Taner Duman'a göre bir senede değişen bir şey olmadı. Taner Duman, "Yardımlar söz verildiği gibi yapılmadı. Birçok insanın eşyaları içerde kaldı. Bazı insanlar içerde kalan eşyaları için yardım alamadı. Esnafa verilen hibe sözü tutulmadı. İnsanlar proje süreçleriyle ilgili bilgilendirilmedi. Ancak söz verildiği gibi inşaatlar bir yılda tamamlandı" diye konuştu.
Deprem sonrasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın onayıyla yıkımı yapılan evlerin yerine yeni binaların inşa edilmesi için çalışmalara start verilmişti. Bakanlık tarafından proje alanı olarak ilan edilen yedi bölgede şimdiye kadar bin dört yüzün üzerinde bağımsız bölüm yapıldı. Bunun yanında ek konutların yapıldığı bir de "rezerv" konut alanı mecvut. Söz konusu inşaatların bir bölümü bitirilirken bir bölümü de tamamlanma aşamasında. İnşaatı bitirilen binaların depremin birinci yılında konut olarak teslim edilmesi planlanıyor.
'Mülkiyet hakkımız ihlal edildi'
Fakat proje alanında konutu olan depremzedelerden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sürdürülen proje ve inşaat sürece itiraz edenler bulunuyor. Kendisi de depremzede olan ve bir kısım depremzedelerin vekilliğini üstelenen avukat Nalan Özbek Akın, proje alanında konutu vatandaşların "mülkiyet haklarının ihlal edildiğini" ileri sürdü.
7269 sayılı Afetler Kanun ve Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında Yönetmelik gereğince, hak sahipliği, afet nedeniyle yıkılan ya da ağır hasar gören veya muhtemel afetlerden etkilenebilecek binalarla olan mülkiyet ilişkilerini belgeleyebilen kişileri dahil ediyor. Bu kişiler, yeniden inşa edilecek binalardan ve verilecek konut kredilerinden faizsiz olarak faydalanabiliyorlar.
Avukat Özbek Akın, konuya ilişkin açıklamasında "Proje alanındaki binalarda ağır hasarlı olanlara hak sahipliği verilirken, ağır hasarlı olmayan binalardakilere 'sen hak sahibi değilsin' dendi. İyi de benim evimi sen yıktın. Arsamı da aldın. Sonra bana diyorsun ki hak sahibi değilsin. Madem ağır hasarlı değildi, o zaman neden aldın arsamı? Böylesine bir mantık geliştirildi" diye konuştu.
'Bedel alınıyorsa sorgulamak hakkımız'
Diğer taraftan depremzedeler proje alanında eskiye göre daha az katlı ve daha az sayıda konutun yapılamsına tepkili. Avukat Özbek Akın, kendi apartmanında üç oda bir salon evi varken şimdi iki odalı ve metrekaresi çok daha düşük bir konutu olacağını belirtiyor. Söz konusu alanda birden fazla konutu bulunanların da mağdur olduğunu vurgulayan Özbek Akın, "Birden fazla evi olan kişilere de daireleri kadar hak sahipliği verilmiş değil. Yani on tane eviniz var ve yıkıldı. Sadece bir tanesi için hak sahipliği alabiliyorsunuz" diye konuştu.
İzmirli depremzedeler sürecin kapsayıcı ve şeffaf olmamasına tepki gösteriyor. Taner Duman, depremzedelerin hangi konutları alacağının da belirli olmadığına vurgu yaparak, "Eğer devlet bedel almasaydı sorgulamasını yapmazdık. Ancak hem insanların evini alıp hem de evlerini borçlandırarak geri veriyorlar. Vatandaş para ödediği şeyi sorgulamakta haklı" ifadelerini kullandı.
Diğer taraftan proje alanı kapsamına sınırları dahilinde yer almasa da konutu ağır hasar gören diğer vatandaşlara da hak sahipliği tanındı. Bu binalarda yaşayanlar inşaat firmaları ile anlaşıp kendi konutlarını güçlendirebilme veya yenileyebilme imkanı buldu. Avukat Nalan Özbek Akın, depremzedelerin "proje alanındakiler ve dışındakiler" şeklinde gruplandırıldığını ileri sürerek "Eşit haklara sahip değiliz. Depremin üzerinden üç yıl beş yıl sonra tüm mağduriyetler giderildiğinde, proje alanı dışındaki depremzedeler ile dışındakiler arasında mali durumları açısından çok ciddi farklar oluşacak. Örnek daireleri görüyoruz. İşçilikleri vasat. İki çocuklu aile yaşayamaz. Bir de bunun yanında kura çekilecek. Çok geniş bir alandan bahsediyoruz. Herkes adaletsiz bir şekilde kuraya girecek" açıklamasında bulundu.
'Delil yetersizliği içerisindeyiz'
Depremden hemen sonra soruşturma açan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmayı Haziran'da bitirdi. İzmir Barosu Deprem Komisyonu'ndan avukat Afhan Topel, yargılama sürecinde özensizlikler olduğunu ileri sürerek "Şu anda yargılama sürecine geçmiş olan davaların birçoğunda vefat eden veya yaralanan insanların olduğu davalar öne çıkıyor. Ölümlerin yaşandığı binalara nazaran, hiç ölümün olmadığı ancak daha sonra ağır hasar nedeniyle yıkılan binalara dair, mala gelmiş zarar nedeniyle açılmış, savcılıklarda dosyaların olmadığını görüyoruz. Bu ikisi arasında ayrım yapılması uygun elbette. Ancak diğer ağır hasar gören binaları hiç araştırmamak uygun değil" şeklinde konuştu. Topel, yalnızca ölümlerin yaşandığı binalar üzerinden yargı sürecinin yürümesini "kamuoyuna mesaj verme amacı" şekline yorumluyor ve adaletin tam olarak tesis edilebilmesi amacıyla daha kapsamlı bir soruşturmanın yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
Topel, aynı zamanda yeni inşaatların çok hızlıca ilerlemesi nedeniyle delil toplamanın sekteye uğradığın dikkat çekerek "Şu anda mahkemelerde görev yapan avukatlar olarak inanılmaz derece bir delil yetersizliği içerisindeyiz. Binalar yarı yıkılmış haldeyken içeriye kameralar sokulmamış, içeriye robot kameralar sokulabilirdi, o görüntüleri işleyerek biz bazı işler yapabilirdik. Hangi apartmanda hangi kurtarma ekibinin görev yaptığını bulamıyoruz. Onları bulsak onların tanıklıklarından yararlanabiliriz" açıklamasında bulundu. Bilirkişi raporlarının çok özensiz hazırlandığını da iddia eden Topel, "1975 tarihli yönetmeliğe göre yapılmış binalarda 1998 ve 2018 tarihli yönetmelikteki unsurların arandığını, bu unsurların yokluğundan bahisle, bu projeleri çizenlerin suçlu ve kusurlu olduğunun iddia edildiği bilirkişi raporları var" dedi.
'Depreme hazır değil'
Bu arada depremden sonra İzmir genelindeki yapılara ilişkin açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediyesi inisiyatifi ile çalışma başlatıldı. İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer, deprem sonrasında şehirdeki yapıların incelenmesini ve bir yapı envanteri çıkarılmasını vadetmişti. İzmir genelindeki 869 bin yapıdan şu ana kadar 33 bin 100'ünün saha ve arşiv çalışmasında sona gelindi. Belediye ile beraber çalışmayı sürdüren İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar,konuya ilişkin "Bu çalışma sonunda bazı binalar önceliklendirildi ve bir liste çıktı. Listenin başındaki binaları güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gereken binalar olarak görebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
Ayatar, inşaat maliyetlerindeki yükseliş ve vatandaşın alım gücündeki azalma nedeniyle insanların konutlarını yenilemek veya güçlendirmekte de zorluk çektiğini vurgularken, "30 Ekim depremi bize depremlere hazır olmadığımızı gösterdi. İzmir merkezli bir depremi düşünürken, 70 kilometre uzağındaki bir depremle binaların yıkılmış olması İzmir'in depreme karşı dirençli olmadığını gösteriyor" diye konuştu.
Yapı envanteri çalışmalarının gelecek birkaç senede tamamlanması öngörülüyor. İzmirli depremzedeler her ne kadar gerçekleştirilen çalışmalardan ötürü memnun olduklarını dile getirseler de mağduriyetlerinin de hızla giderilmesini talep ediyor.
İzmir faylarının deprem üretme zamanı yaklaştı!
Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu’ndan İzmir’e deprem uyarısı!