23 / 11 / 2024

İzmir'de deprem olacak mı?

İzmir'de deprem olacak mı?

Nuray Kara Habertürk Gazetesi'ndeki bugünki yazısında İzmir' in deprem gerçeğini kaleme aldı. 17 Ağustos 1999 depremini gözlerim açık, bilincim yerinde Marmara Bölgesi' nde yaşayanlardan biriyim...





Gerçek, bazen suyun o kadar çok yüzeyindedir ki sebep sonuç ilişkisi kurabilecek ortalama bir zekaya sahip çocuklar bile bunu çıplak gözle görebilir. Hayatın basit dengesini, türlü oyunlarla bozmaya çalışanlar; gerçeğin uzağına savrulanlar kendimizden başkası da değildir. 


17 Ağustos 1999 depremini gözlerim açık, bilincim yerinde Marmara Bölgesi'nde yaşayanlardan biriyim. Binanın çatırdayışını, eşyaların savruluşunu, annemle bir araya gelmek için çabalayışımızı, en kötüsü de oturduğumuz 2 katlı binanın üzerine yıkılan 5 katlı binadan yükselen çığlık seslerini hiç unutmadım. Enkazın derinliklerine iplerle sarkıttığımız suları içip, ruhunu teslim edenleri, toplu mezarlara gömülenleri de... 


Yüksek katlı bir binaya girerken, hala kaç katlı diye sayıyorum. Davet edildiğim evlere gitmeden önce "Apartmanınız kaç katlı, kaçıncı katta oturuyorsunuz?" gibi sorular sorup, kendimce hesaplar yapıyorum. 

Genellikle de bir bahane bulup gitmiyorum. 


Yüksek binaların arasından, dar sokakların içinden geçerken "Şu an deprem olmasın" diye dua ediyorum. 

Böyle yaşanmaz, ben de biliyorum; ama ne yazık ki 17 Ağustos, ömür boyu kanayacak bir yaradır bende. 

Ege Koop ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (DAUM), olası bir depremde Alsancak Limanı ve Gündoğdu Meydanı arasındaki alanda, 1200 metre derinlikteki zeminde meydana gelebilecek hareketlilikle ilgili incelemelerini çok önemsiyorum bu yüzden. 


Güneşin, günü geceye teslim ederken aşık olduğu; en güzel hatıralarımızın şahidi; nice şarkının ve şiirin esas kahramanı o güzelimKordon boyunda 10 bine yakın konutun 6.5 şiddetindeki depreme bile dayanamayacak yapıda oluşu bir iddia değil, bilimsel araştırmanın sonucudur. 


İzmir'in kentsel yapısını düşündüğümüzde anlayana, görene, tehlikenin farkında olana çok şey anlatan, dikkate alınması ve önemsenmesi gereken bilimsel bir açıklamadır. 


Tehlike çanları hepimiz için çalarken ve DAUM Müdürü Prof. Dr. Zafer Akçığ, sadece bilimden aldığı güçle çığlık çığlığa uyarırken, suyun yüzeyindeki gerçeği fark etmek çıplak gözle görülecek bir gerçek. 


Böylesi bir ölüm, ne kader, ne alın yazısı ne detakdir-i ilahidir. Bu, insanoğlunun beceriksizliği; hırsı ve daha çok para kazanmak için doğayla tutuştuğu kavgadır, akıl tutulmasıdır. 


Depremin açacağı o derin yaralar için, illa yaşamak gerekmez; hissetmek yeterlidir. Kentsel dönüşüme olan ihtiyacımız bunun için, ölüm ve yaşam arasında karar vermek kadar bıçak sırtı bir noktadadır. 


Nuray Kara/ Habertürk Gazetesi 


Geri Dön