İzmir'in kent merkezinde deprem riski yüksek!
Deprem uzmanları tarafından 118 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremin “İzmir depremi” olmadığı uyarısı yapılmıştı. İzmir'de deprem riskinin yüksek olduğu ve planlamanın bir “kentsel dönüşüm seferberliği” anlayışıyla sürdürülmesinin gerektiği belirtildi.
Deprem uzmanları tarafından 118 kişinin hayatını kaybettiği 30 Ekim 2020'de meydana gelen depremin “İzmir depremi” olmadığı uyarısı yapılmıştı. Evrensel Gazetesi'nden Ramis Sağlam'ın haberine göre; uyarının ardından dikkatler İzmir’de meydana gelebilecek depreme ve sonuçlarına döndü. İzmir depremini ve fay hatlarını Jeoloji Yüksek Mühendisleri Tahir Öngür ve Jeofizik Mühendisi Erhan İçöz anlattı.
İzmir’in kötüye gidişinin Gediz Deltası’nın kullanılması ve İzmir Körfez trafiğinin zora girmemesi için nehir yatağının değiştirilmesiyle başladığına dikkat çeken Tahir Öngür, “Aşırı yer altı suyu çekiminden ötürü 2.5 metreyi aşan oturmalar yaşandı. Yer altı suyu akiferlerini (yer altı suyuna doymuş katman) deniz suyu bastı. Karşıyaka ve Bostanlı’da hırsla yapılan çok katlı yapılar zemindeki oturmalardan ötürü kaykılmaya ve birbirine yaslanmaya başladı” diye konuştu.
"AKTİF FAY HATLARI VE ZAYIF ZEMİN TABAKALARI"
Yaşanan tehlikeyi, hızla ve denetimsiz bir biçimde yayılan kötü zeminlerde yer alan yapılaşmalarla beraber fay hatlarını da analiz eden Öngür, “Kötü zemin yapılaşma bir yana, diri faylar bulunmaktadır. Bu fayların üzerinde de yüz binlerce insan yaşamaktadır. Tarihteki depremlerdeki o zaman İzmir, bugünkü bir mahalle büyüklüğünde olduğu halde 30 bin civarında insan yaşamını yitirmiştir” açıklamasında bulundu.
30 Ekim 2020'de meydana gelen sarsıntıda en çok etkilenen Bayraklı ve Bornova’daki Körfez’in tabanından gelip Kemalpaşa’ya uzanan bir demet faya ve üzerinde yüzlerce metre zayıf zemin tabakalarına vurgu yapan Öngür, “Bu bölgedeki gökdelenler içinde rezidansını oralardan almaya heves edenlerin sayısı arttı. Bir deprem sırasında buradaki çevre yolları, üst geçit ve kavşaklar, viyadükler göçer mi diye sorgulayan kalmadı” diye konuştu.
"YENİ KENT MERKEZİ DEPREM MERKEZİ"
Alsancak Limanının arka bölgesi ile Turan Mahallesi arasındaki 471 hektar büyüklüğe sahip alanın İzmir’in yeni kent merkezi şeklinde ilan edilmesiyle gözler bu alana çevrildi. Bu bölgenin planlanması ve yapılaşmaya açılması sürecinde dönemin Belediye Başkanlarından Yüksel Çakmur açtığı davalarda depremin altını çizdi.
Bunun ardından, bu bölgenin yerleşime uygun olup olmadığının tespit edilmesi amacıyla belediye tarafından bir etüt gerçekleştirildi. Bu etüdün jeofizik bölümünde görevde bulunan Erhan İçöz, “Çalışma alanının kuzeyi ile güneyi arasındaki zemin yapısının farklı oluşunu görünce, şartnamede olmamasına karşın derin ölçüler de aldık. Turan- Halkapınar arasında aldığımız derin öz direnç ölçüleriyle çıkardığımız kesitte, yaklaşık Kocaçay’ın bulunduğu yerden, denize dik doğrultuda olası bir fay saptadık” şeklinde konuştu.
İçöz, “Olası dememizin nedeni, fayın henüz başka ölçülerle de desteklenmemiş olmasındandır. Alüvyon birimlerini de etkilemiş olduğu için diri fay olarak düşünüyoruz. Bizim ölçülerimize göre fayın toplam düşey yer değiştirmesi 200 metreden fazladır. Ancak, bu fayın uzantısının tam olarak nerelerden geçtiğini, doğrultusunu ve atımını (yani kırığın hareket miktarını) saptamak gereklidir” ifadelerini kullandı.
Etüt kapsamında bulunmaması amacıyla bu saptamayı yapamadıklarına dikkat çeken İçöz, bu fayın, öncelikle jeofizik sistemlerle (özellikle sismik yansıma yöntemiyle) acil şekilde araştırılması gerektiğine vurgu yaptı.
"ACİL ÇALIŞMA YÜRÜTÜLMELİDİR"
Fayın, alüvyonu da etkilemiş olduğuna, aktif bir fay olasılığının kuvvetli olduğuna da vurgu yapan İçöz, “Öncelikle İzmir genelinde, jeofizik ve jeolojik araştırmalar yaptırılıp, zemin yapısı sokak sokak belirlenmelidir. Buna paralel olarak binaların durumu da incelenmelidir. Çok hızla gerçekleştirilecek bu çalışmaların sonuçlarına göre, TMMOB’ye bağlı inşaat, jeofizik, jeoloji, şehir plancıları odalarının ve ayrıca diğer uzmanlık alanlarının görüşleri alınarak, İzmir depreme hazırlanmalıdır” diye konuştu.
Planlamanın bir “kentsel dönüşüm seferberliği” anlayışıyla sürdürülmesinin gerektiğine dikkat çeken İçöz, “Maliyeti ne olursa olsun, olası bir İzmir depreminde ortaya çıkacak can ve mal kayıplarını önlemenin tek yolu budur” dedi.
İzmir’in yapı stoku envanteri çıkarılıyor!