Sektörel

İZODER'den deprem için su yalıtımı uyarısı! 1999 Marmara depremini hatırlattılar!

Yalıtım sektörünün çatı örgütü İZODER, 17 Ağustos Marmara Depremi'nin 23. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, binaların depreme karşı güçlendirilmesinde sızdırmazlığın hayati önemine dikkat çekti.yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, binaların depreme karşı güçlendirilmesinde sızdırmazlığın hayati önemine dikkat çekti

Yalıtım sektörünün çatı örgütü İZODER, “17 Ağustos Marmara Depremi”nin 23. yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, binaların depreme karşı güçlendirilmesinde sızdırmazlığın hayati önemine dikkat çekti.

Ülkemizde yapıların çok büyük bir bölümünün betondan yapıldığını söyleyen Emrullah Eruslu, "Betonarme yapı sistemlerinin en zayıf noktalardan biri suya karşı olan hassasiyetleridir. Yağmur, kar, yeraltı suları, zeminde yer alan nem, mutfak, banyo, tuvalet gibi ıslak hacimlerdeki su kaçakları, binanın inşa edildiği zeminde bulunan basınçlı veya basınçsız yeraltı suları nedeniyle binalar sürekli olarak suya maruz kalabiliyor. Suyun taşıyıcı yapı elemanlarına nüfuz etmesi durumda özellikle betonun içindeki demirin paslanmasıyla başlayan ‘korozyon’ yapının yük taşıma kapasitesini azaltıyor. Betonarme yapıların sağlıklı bir şekilde tasarım ömürleri süresince işlevlerini sürdürebilmesi için yapının tamamının standartlara uygun şekilde ısı ve su yalıtımı ile korozyondan korunması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Erdoğdu’nun donatı ve korozyon ilişkisini ortaya koyan araştırmasını hatırlatan Dr. Emrullah Eruslu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu araştırma binalarımızı bekleyen korkunç tehlikeyi gözler önüne seriyor. Suya maruz kalan bir donatı, taşıma kapasitesinin 5 yılın sonunda yüzde 50’sini, 15 yılın sonunda yüzde 90’ını, 24 yılın sonunda ise tamamını kaybettiğini ortaya koyuyor.  Donatı korozyonu, deprem veya herhangi bir dış etki olmaksızın belirli süre sonra yapıların çökmesine yol açabiliyor. Bu durum da maalesef ülkemizin yabancı olmadığı bir gerçeklik. 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Hasar Tespit Komisyonu tarafından yapılan incelemeler sonucunda, yüzde 79’u hasarlı bulunan 55 bin 651 konut ve işyerinin yüzde 64’ünde korozyon tespit edilmişti." 

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu unutmamamız gerektiğini vurgulayan Eruslu, Her depremden sonra aynı şeyleri konuşulduğunu belirten Ermuslu, "'Deprem değil, bina öldürür, ihmal öldürür' diyoruz. " şeklinde konuştu. Yapısal kusurların yanı sıra bina yalıtımı ve güçlendirmesinin önemine dikkat çekiyoruz. Binalarımız için bu kadar önemli olan binalarda yalıtım ile ilgili yönetmeliğin henüz dört yıl önce çıkması, deprem kuşağında bulunan ülkemizde konutların korunması konusunda çok geride olduğumuzu gösteriyor diyerek şunları söyledi:

Binalarımız için hayati önem taşıyan Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin sadece 4 yıl önce yürürlüğe girmesi, deprem kuşağında yer alan ülkemizde, binalarımızı korumakta geciktiğimizi işaret ediyor. Ülkemiz nüfusunun yüzde 95’i çeşitli derecelerde deprem kuşağı üzerinde yaşıyor. Yeni inşa edilecek yapıların uzun yıllar boyunca dayanıklılığını korumasını sağlamalıyız. Zemin etüdünün yapılması, yapının tekniğine uygun olarak tasarlanması, iç ve dış etkenlerden yalıtım ile korunması gerekiyor. Yapıların suya maruz kalması engellenemez ancak su yalıtımıyla suyun yapılara nüfuz etmesi, zarar vermesi engellenebilir. Binanın doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde uygulanacak su yalıtımı ve halk arasında terleme olarak bilinen yoğuşmayı önleyen ısı yalıtımı uygulamalarının doğru ve eksiksiz yapılması büyük önem taşıyor. Betonarme yapılarımızı su yalıtımı ile koruyamadığımız için bugün 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış olarak görülüyor. Oysa asgaride 80-100 yıl gibi bir süre için inşa edilen binalarımız korozyon etkisine karşı korunmuş olmalı. Geç de olsa bu yönetmeliğin hayata geçmesi, yeni yapılacak binaların uzun ömürlü olmasını sağlayacaktır."

Yalıtım maliyetleri sanıldığı kadar yüksek değil. Toplam inşaat maliyetinin yüzde 3 ila yüzde 4 üne tekabül eder. Bu maliyet mevcut binalarda biraz daha artıyor. Binanın topografyası ve katları gibi diğer faktörler devreye girer diyerek şunları söyledi:

“Bugün yeni inşa edilen bir binada su yalıtımı uygulamalarının maliyeti toplam bina maliyetinin yüzde 3 ila yüzde 4 üne tekabül eder. Mevcut binalarda elbette bu maliyet biraz daha artıyor. Arazi yapısı, binanın zemini gibi başka faktörler de devreye giriyor. Ancak yine de inşaatın geneline göre yüksek maliyetler söz konusu değil. Su yalıtımı yapılmamış, dolayısıyla korozyona uğramış binaların depremden olumsuz etkilenmesi ise ne yazık ki hem can güvenliği hem de mal güvenliği açısından maddi olarak ölçülemeyecek ağır sonuçlar doğuruyor.” 

Yavaş yavaş düşüyor! 100 bin konut... 

Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi düz memur alıyor! KPSS şartı var! İşte detaylar

Tahıl taşıyan 5 gemi daha Ukrayna'dan ayrıldı! Buğday, arpa ve mısır fiyatları düştü mü? 16 Ağustos 2022 fiyat listesi