Konut

Kaan Pehlivan: Konut sitelerinin karakteri olmalı!

Türkiye’de ilk kez gerçek anlamda sitelerde mahalle kültürünü yaşatmak amacıyla planlanan Nazenin Konakları, ilkelerinden taviz vermeden ilerliyor. Nazenin Konakları Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Pehlivan konut sektöründe büyük yankı uyandıran konseptlerini anlattı.


Teknolojinin, mimari tasarım özelliklerinin son derece ilerlediği günümüzde insanlar konut alırken fiziki özelliklere daha fazla dikkat eder oldular. Özellikle sosyal tesis donanımları ve pratik kullanım detayları konut alımında karar aşamasında etkili oluyor. Ne var ki yalnızca fiziki olarak tasarlanan siteler çoğu zaman hayal edilen yaşam stilini sunamıyor. 


Türkiye’de ilk kez gerçek anlamda sitelerde mahalle kültürünü yaşatmak amacıyla planlanan Nazenin Konakları, ilkelerinden taviz vermeden ilerliyor. Son yıllarda en çok sevilen dizilerden olan Diriliş Ertuğrul’un ana sponsoru olan marka, müşteriyle uzun soluklu dostluklar kurabilmek amacıyla yeni projelerinde de aynı hassasiyeti göstereceğini açıkladı. Konut sektöründe büyük yankı uyandıran konseptlerinin detaylarını Nazenin Konakları Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Pehlivan’a sorduk. 


Öncelikle sizi geniş kitlelere tanıtan Diriliş Ertuğrul dizisine sponsorluğunuzu sormak istiyoruz. Neden bu diziyi tercih ettiniz?

Bizim aslında bir çok projeyle ilgili teklif gelmesine rağmen dizi vb. projeler için sponsorluk düşüncemiz yoktu. Fakat sonra Diriliş Ertuğrul dizisinin konseptinin, verdiği duygu ve mesajların Nazenin Konakları için oluşturduğumuz kimlik ile örtüştüğünü görünce sponsor olmaya karar verdik. Dizideki aile bağlarını, dayanışmayı biz de projemizde yaşatmak istiyoruz. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu sağlayan bu oba, adeta bizim özlemini duyduğumuz geleneksel mahalle kültürümüz tadında. İzleyicilerden çok olumlu geri dönüşler alıyoruz.


Aldığımız bilgiye göre projenizden isteyen herkes konut alamıyormuş. Kriterlerinizi fiilen uygulayabiliyor musunuz? Diğer taraftan bu politika bir ayrımcılık değil mi?

Evet oluşturduğumuz konsepti koruyabilmek adına isteyen herkese daire satmıyoruz ama burada bir yanlış anlaşılma olmasın. Biz aile yaşamını ve uzun süreli oturumu korumak adına bazı kriterler belirledik. Örneğin kiralama için yatırım yapmak isteyenlere, emlakçılara, yabancılara konut satmıyoruz. Şayet aileyle ilgili de olumsuz duyumlarımız var ise yine kibarca reddediyoruz. Bu bir pozitif ayrımcılık aslında. Sitede asıl yaşayacak olan kadınlarımızı ve çocuklarımızı korumak adına yapılan bir ayrımcılık. Bu politikamızı şu zamana kadar başarıyla uyguladık. Projenin teslimine henüz 1 yıl olmasına rağmen konutların yarısı satıldı.


Peki kadınlara ve erkeklere ayrı sosyal tesis olmasının negatif yansımaları oldu mu?

Bakın bu detay tercih edilmemizdeki en önemli etkenlerden birisi. Hiçbir olumsuz dönüş almadık, aksine tercih nedenimiz oldu. Öncelikle bu konunun muhafakarlıkla alakasının olmadığını belirtmek istiyorum. Bir müşterimizin bize ilettiği cümleyi aynen aktarmak istiyorum; “Kamuya açık plajlarda rahatça deniz girebiliyorum ama sitelerde havuza giremiyorum. Projenizden ev almamda bu özelliğiniz çok etkili oldu”. Bakın, yaz aylarında tek tek bütün siteleri dolaşın. Bir çoğunda sosyal tesislerin, havuzların boş olduğunu göreceksiniz. Çocuklar da olmasa atıl durumda kalacaklar. İnsanlar komşularıyla aynı havuza giremiyorlar. Ayrıca büyük sitelerde en fazla karşı komşularını tanıyorlar ve bazıları da bu yüzden sosyal tesis kullanımında çekingen oluyorlar. Sonuç olarak kullanamadığınız bir sosyal tesis için neden daha fazla satın alma bedeli yada kira ve aidat ödeyesiniz ki?


“Komşuluk mecburi” vurgusunu da çok yapıyorsunuz. Bunu nasıl sağlayacaksınız?

Ben doğma büyüme Çengelköylüyüm. Çengelköy, İstanbul’un en az dönüşüm yaşayan semtlerinden birisi olmasına rağmen eski komşulukları, dostlukları inanın çok özlüyorum. Ve tamamlandığında ben de ailemle Nazenin Konakları’nda oturacağım. Bir şeylerin değişmesini istiyorsak üzerimize düşeni yapmamız gerektiğini düşünüyorum. “Nerede eski komşuluklar” diye hayıflanmak yerine insanların manevi anlamda komşu olabilecekleri ortamı oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun için de, birbirine komşu olacak insanları dikkatlice seçiyoruz ve projede yaşam başlamadan önce birbirleriyle kaynaştırmaya çalışıyoruz. Sektörde ilk olup olmadığından emin değilim ama daha önce hiç duymadığımız “Komşu Buluşmaları”nı düzenliyoruz. Şu zamana kadar projeden konut alanları samimi bir ortamda bir araya getirerek kaynaşmalarını sağlıyoruz. Şimdiden bazı komşular kendi aralarında görüşmeye, dostluklarını ilerletmeye başladılar bile.


Bizce konut sitelerinin bir karakteri olmalı. Bina girişine asmayı düşündüğünüz tablo seçiminden, konut içerisindeki kapıların seçimine kadar her detay oluşturmaya çalıştığınız karaktere uygun olmalı. Evine gelen insan uzaktan siteyi gördüğü andan itibaren kendini mutlu ve huzurlu hissetmeli. Güvenlik; yüksek duvarlar, tel örgüleri, kameralar, güvenlik görevlileri demek değildir. Gözünüzü kapattığınızda gözünüzün önüne gelen komşularınızdır. “Acil bir durum olsa kimler hemen yardımıma gelir” diye düşündüğünüzde insan sayısı fazlaysa güvendesiniz demektir.