Kadınlar niye dükkan almayı düşünmez?
Aslında bu konuda yapılmış bir araştırmaya ben denk gelmedim. Yine de kendi gözlemlerime dayanarak kadınların gayrimenkul alacak kadar parası olsa ilk tercihlerinin konut olduğunu söyleyebiliyorum.
Ama ben önümde ilanların da olduğu aylık bir emlak
dergisini incelerken aklıma takılan soruyu kendime
sormadan edemedim.
Kadınlar niye dükkan almayı düşünmez?
Örneğin param olsa ben düşünür müydüm? Samimi bir
itiraf, ilk seçeneğim olmazdı. Ama niye?
Aslında konutla karşılaştırdığında dükkanda seçenek
sayısı daha az olsa da her keseye uygun alternatif
var.
Kadıköy'de 160 bin, Avcılar'da 130 bin YTL'ye
dükkanlar satılık. Fatih'te zaman zaman 45-50 bin
YTL'ye de dükkan satıldığını biliyorum..
Demek ki, bazen aynı yerde bir konut dahi
alamayacağınız para ile dükkan satın almak mümkün.
Avcılar Denizköşkler'de 150 metrekare bir dükkan
ilanı. Satılık fiyatı 130 bin YTL. Aynı yerde 200
metrekare bir konut alsanız onun fiyatı 245 bin YTL.
Yani metrekare bazında konuta göre daha ucuz.
Avcılar iş ve ticaret hayatında örneğin bir
Mecidiyeköy veya Kadıköy kadar canlı olmadığı için
ticari gayrimenkul ucuz olacaktır dediğinizi
duyabiliyorum. Doğru...
Mecidiyeköy'de bilgisayar şirketlerinin konuşlandığı
Dereboyu'nda 35 metrekare bir dükkan, satılık fiyatı
285 bin YTL. Aynı yerde 90 metrekare bir konut
alsanız fiyatı 120-150 bin YTL arası değişebilir
(krediye uygunluğu ve ısınma durumuna göre) Metrekare
bazında işyerinin fiyatı konutu beşe katlıyor.
Anadolu yakasından bir örnek. Kızıltoprak'ta 30
metrekarelik bir dükkan satılık, üstelik işlek bir
yerde. 160 bin YTL isteniyor. Dükkanın metrekare
fiyatı yaklaşık 5 bin 300 YTL. Ama metrekaresi 2 bin
YTL'ye, hemen yakın bir yerde, Koşuyolu'nda rahatlıkla
konut alınabiliyor.
Yani dükkanın konuta göre daha ucuz olup olmaması,
bulunduğu yerin merkezi, işlek ve ticari hayatın canlı
olup olmamasına göre değişebiliyor.
Tabii bu parametreler o dükkanın kira getirilerini de
etkiliyor ve yatırımcının konuta göre daha yüksek kira
geliri elde etmesini sağlayabiliyor. Nasıl mı?
Mecidiyeköy Dereboyu'nda bahsettiğim dükkanın aylık
kirası bin 800 YTL imiş.
Aynı yerden alacağınız konutun kira getirisi ise 600
ile bin YTL arası değişiyor.
Kızıltoprak'taki dükkanın aylık kira getirisi bin YTL
tahmin ediliyor. Bu dükkanın 160 bin YTL'lik parası
ile bu bölgede konut bulmak çok zor, ama eğer ufak bir
daire bulursanız aylık kirası ortalama 750 YTL.
Öyleyse, bölgesi iyi olduğu zaman kira getirisi
konuttan yüksek olan ve bazen fiyatı da konuttan daha
düşük olan dükkanlar neden yatırım tercihlerinde arka
plandadır?
Kaldı ki dükkan kiracıları yerlerini değiştirme
konusunda, konut kiracılarına göre daha isteksizdir.
Bunun istisnası ancak, işin tutmaması, işin bozulması
olabilir.
Dükkanlara uzak durulmasının altında yatan neden,
Türkiye'de önceki krizlerde ilk darbeyi esnaf
kesiminin yemesi, kapanan kepenkler nedeniyle aylarca
kiracı bulamayan dükkanların fobisi olabilir mi?
Ya da ruhsat ve iskan sorunları ile uğraşmak
istemiyoruzdur.
Veya gözümüz bizi yanıltmıştır. 120 metrekarelik bir
konuta vereceğiniz parayı 30 metrekarelik bir yere
bağlamak cazip gelmemiş de olabilir. İnsanı iknaya
götüren çoğu zaman gördükleridir.
Kiracı bulma sorunu da etkiler belki. Belki de
bireysel olarak ticaret hayatına uzak duruyor
oluşumuz. Binlerce sebep sayılabilir elbet.
Kadınlar için buna bir de ilave gerekçeler de
sıralamak mümkün.
Mesela pek çok kadın eğer oturduğu bir konut varsa,
üzerine bir de para biriktirmişse, hiç tanımadığı bir
ilden ufak bir arsa almayı bile düşünebilir. Çünkü
sağdan soldan duydukları ona arsanın zaman içinde para
kazandırdığı gibi bir ezber sunmuştur. Onun için çoğu
bir dükkan yatırımını analiz etme ihtiyacı bile
hissetmemiştir.
Konuyu konuştuğum emlak danışmanının fikri ise biraz
farklı.
"Ticaret hayatı daha çok erkeklerin dünyası gibi
görülür. Kadınlar eğer kendileri esnaf değillerse,
anlamadıkları bu dünyada pek de yer almak istemez"
diyor.
Feminist sayılmam ama kadınların da artık ticaret
hayatında ön sıralara doğru ilerlediklerini
görebiliyorum.
Bence sebep sadece ezbere dayalı hayatlarımız.
Ezber bozmak zamanı mı acaba? Bunu bir düşünelim...
Sevgilerimle,
Selma Şenol