Kanal İstanbul'la neler değişecek?
Kanal İstanbul projesi gündemde kalmayı sürdürüyor. Peki Kanal İstanbul'la neler değişecek? Boğaz varken hemen yanına neden kanal yapılıyor? Kanal yapılırsa neler olacak? İşte detaylar...
Denizli 24 Haber köşe yazarı Meltem Alacacı bugünkü köşesinde Kanal İstanbul'u kaleme aldı.
İşte Meltem Alacacı'nın 'İstanbul'a Kanal, neden?' başlıklı yazısı...
Kanallar, doğal su yolu geçişleri olan boğazların olmadığı yerlerde kısa yol sağlamak amacıyla insan eliyle yapılan su yollarıdır. Mesela;
Süveyş Kanalı: Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlamak için yapılmıştır. Ümit Burnu’nu dolaşmadan Hint Okyanusu’na seyir yapacak gemiler için maksimum fayda sağlar.
Kiel Kanalı: Baltık Denizi’nden Kuzey Denizi’ne kısa yol sağlamak için yapılmıştır.
Korint Kanalı: Korint Körfezi ile Saronik Körfezi’ni birbirine bağlamak için yapılmıştır. Adriyatik ve Ege Denizi’nde seyir yapacak gemiler için düşünülmüştür.
Panama Kanalı: Atlas Okyanusu’nu Büyük Okyanus’a bağlamak için yapılmıştır. Horn Burnu’nu dolaşmadan bu iki okyanustan diğerine geçiş yapacak gemiler için düşünülmüştür.
Yani her biri o bölgede boğaz olmadığı için gereklilik sonucu yapılmıştır.
İspanya ya da Fas,‘’Cebelitarık Boğazı var ama olsun biz Sevilla üzerinden bir kanal açacağız, ya da Rabat üzerinden, Kasablanka üzerinden bir kanal açacağız’’’ demiyorlar.
Demem o ki boğaz var iken hemen yanına bir kanal açmak, neden?
Boğazda kaza riskini azaltmak istiyorlarmış. Sanki dakika başı kaza oluyor denizde. Siz önce kara ve demir yollarındaki kaza risklerini azaltın da…
Ortaya sürdükleri bu abes teze antitez olarak sunulacak o kadar çok şey var ki…
Evet, insanlar sınırlar çizmiş, kendilerine yurt edinmiş, oralara isimler vermiş ama Dünya insanlığın ve tüm canlıların ortak mirası.
Hele ki İstanbul, medeniyetler beşiği, coğrafik, jeopolitik, ekolojik, kültürel, tarihi vs. bir çok açıdan son derece önemli, güzelliği dillere destan bir şehir. Onu pamuklara sarıp sarmalamamız, korumamız gerekirken,kanal yapmak onun kalbine hançer sokmak, onu bölmek öldürmek demektir.
Kanal yapılırsa 10 ilçe, 19 mahalle, yaklaşık 40 bin hektarlık alan yok olacak, üstündeki yaşamla birlikte.
Binlerce insan zorunlu göçe maruz kalacak.
1.1 milyar metreküplük ( Mühendislerin görüşü daha fazla olduğu yönünde ) kazının işlemleri birinci dereceden bir deprem bölgesi olan İstanbul’da fay hatlarının kırılmasını tetikleyen etkiler ortaya çıkaracak.
İstanbul’un endemik bitki florası yok olmaya yüz tutacak.
Terkos Gölü’nün su toplama havzası kaybolacak, susuzluğa neden olacak.
İstanbul uzun yıllar koca bir şantiye alanı haline gelecek; iklimi, havası, suyu, rüzgarı, her şeyi değişecek.
İstanbul’da yeni beton sahaları olacak,İstanbul yeni beton dikitlerle dolacak.
İstanbul artık İstanbul olmayacak.
Kazanımı en yüksek antlaşmalarımızdan biri olan Montrö Boğazlar Sözleşmesi delinmeye ve yoruma açık hale gelecek. Ulusal güvenliğimizde büyük bir risk oluşacak.
Bu kanal için öngörülen olası maliyeti 75 milyar TL ki bu tutar en iyimser tahmin, mühendislere göre büyük olasılıkla bu tutar artacak.
Bizim bu kadar paramız var ise neden kanal yapıyoruz? Neden beklenen İstanbul depremi için önlemler almıyoruz.
Bütçe açık verdiğine göre bu kadar paramız yok o zaman bu kanalı kim ya da kimler finanse edecek ve ne karşılığında?
Amerika ve Çin bu kanalın neresindeler? Bu kanal etrafında onlarla neler konuşuldu? Kanalı kimler istiyor?
Sadece İstanbul’da yaşayan insanları değil tüm Türkiye’yi etkileyecek bu kanal ile ilgili vatandaşa yeterli bilgi verilmiyor.
Katar’ın potansiyel kanal bölgesinden toprak aldığı basına sızdığı kadarı ile biliniyor.
Şayet projeyi finanse edecek bunlarsa ve halihazırda orada arsası olanlar kimlerse gelecekte İstanbul’un ortasında demografik yapısı şu an belirsiz bir ada meydana gelecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kanal İstanbul'un Montrö ile ilgisi yok!