Side ‘belediyesiz’ olamaz
Tarihin ünlü başkenti ve ‘eski Antalya’ denilen Side ‘mahalle’ye dönüşmek üzere
Konuya ilgimizi çeken davet mektubu şöyle başlıyordu:
Türkiye’nin turizm gelirinin yüzde 13’ünü sağlayan; tarih, kültür ve doğanın bir arada olduğu Side, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yeni kanun tasarısıyla mahalle yapılmak isteniyor. Side’nin ‘mahalle’ değil, ‘ilçe’ kalabilmesi için yürütülen çalışmaları yakından inceleyebilmeniz için, sizi Side’ye davet ediyoruz.
Davete katılamadım ama tanıdığımız/bildiğimiz Side’nin öncelikle “belediyesiz” kalmaması gerektiğini vurgulamak için son çalışmaları yerinde görmeyi beklemeye de gerek olmadığını düşündüm.
Çünkü böylesi tarihsel yerleşmeler, herhangi bir belediyenin “semt”i ya da “mahalle”si olarak değil, doğrudan kendi demokratik yerel yönetimlerine sahip olmalarıyla geçmişlerine saygılı ve kimlikli yaşamın önceliklerini önemsiyorlar… Bunu, 2000 yılında 50 belediye ile kurulan, şimdi üye sayısı 350’yi bulan Tarihi Kentler Birliği (TKB) deneyimlerimizden biliyoruz.
Nitekim TKB üyesi olan Side Belediyesi, Birliğin 2009 Aralık ayındaki “Tarihi Kentlerde Kültürel Turizm Öncelikli Gelişme” konulu seminerine ev sahipliği yapmıştı. Side gibi tarihin başkentlerinde, kültürel mirasın yaşatılarak korunmasını esas alan imar ve turizm politikasının temel ilkeleri konuşulmuş; yerel yönetimin de bunun güvencesi olacak bir anlayışla geçmişi sahiplenmesi kararı alınmıştı.
Bu sorumluluğu, Side’nin “mahalle”ye dönüşme “tehlike”si üzerine Belediye Başkanı Kadir Uçar’ın yaptığı basın açıklamasında da görüyoruz. Beldelerinin mahalle yapılması, yani belediye yerine “muhtar”lık olması bir yana, sahip olduğu çok özel değerleriyle “ilçe” olması gerektiğini savunan Başkan diyor ki:
Antik kent içerisindeki bütün kaçak yapıların sivil mimari cumbalı evlerle yer değiştirmesini sağlayan imar planını Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Antalya Valiliği ile beraber yürüttük.
Sivil Platform
Side’nin mahalle olmaması yönündeki düşünce ve istekler sadece yerel yöneticilere ait değil. “Sideli”ler de bu dönüşüme karşılar ve hatta tepkililer. O kadar ki “Side Mahalle Olmasın Platformu” oluşturularak etkinlerine başlamışlar bile.
Platformun tanıtım açıklamasındaki “dayanışma çağrısı”nı özetleyerek aktarıyorum:
Antikçağlardan günümüze kadar birçok medeniyeti barındırmış Side, bugün sıradan bir mahalle konumuna indirgenmek istenmektedir. Biz Side’de doğup büyüyen, burada tatil yapan, yerleşen, çalışan, Side’yi sevenler, bir araya gelerek ‘Side Mahalle Olmasın Platformu’nu kurduk. Platformumuz, çeşitli etkinliklerle bu yanlıştan dönülmesi için çaba gösterecek ve aynı sorunlarla karşı karşıya bulunan antik ve turistik beldelerimizle ortak etkinlikler gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Hepinizi demokratik tepkilerinizi ifade edebilmek için platformumuza destek olmaya, etkinliklerimize katılmaya ve sorunumuzu diğer bireyler, demokratik kurum ve kuruluşlarla paylaşmaya davet ediyoruz.
Bakanın sözü
Sideliler bu çağrı etrafında kolları sıvarken, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın geçen günlerdeki ziyaretinde söylediği sözleri de umutla anımsatıyorlar. Müzeler Günü nedeniyle Side Müzesi’nin yanı sıra restorasyon çalışmalarını Belediye’nin sürdürdüğü Tyche Tapınağı’nı da inceleyen Günay demiş ki:
Side dünyada hem tarihi, hem kültürel, hem de doğal güzellikleri bir arada bulunduran ender turizm kentlerden biridir. Sahip olduğu bu miraslara sahip çıkıldığını, Başkan’ın vizyonuyla her alanda yürütülen muazzam çalışmalarla da görmekteyiz. Bu kent, ağırladığı turist sayısıyla dünyada 200 kent arasında 6’ncı sırada. Bu mükemmel bir rakam! Böyle bir kentin kapanmasının hepimize zararı dokunur. Bu yüzden ben bu kenti ancak destekleyebilir, önünü açmaya çalışabilirim. Side’nin ilçe olması konusunda şahsım adına üzerime düşen ne varsa yapacağım, şüpheniz olmasın!
Nitekim yine Bakan Günay, aynı ziyaretinde kendisini karşılayan vatandaşların taşıdığı “Side Mahalle Olmasın!” ve “Tarihi Kentler Mahalle Olamaz!” yazılı pankartları eline alıp kaldırarak desteğini daha da vurgulamış.
Antik Anadolu’da ‘Side’nin anlamı “nar”mış. Varlığı Hititlere uzanan, MÖ 6. yüzyıldan itibaren Lidyalıların ve Perslerin yönetiminde gelişerek Roma döneminde bölgenin ticaret merkezi olan kent, MS 5. yüzyılda da Pamfilya Metropolisi (Piskoposluk Merkezi) yapılınca 5 ve 6’ncı yüzyılları en parlak devri olarak yaşamış.
Bu tarihin görkemli kalıntılarıyla içi içe yaşayan şimdiki Side’nin doğuşu ise 19. yüzyıl sonlarında Yunan isyanından kaçan Giritli Müslüman Türklerin yarımadanın ucunda kurdukları köyle başlar.
Bakalım 100 yıl sonra ülkenin “tarih ve kültür turizmi şampiyonu” olması, belediyesi desteklenip korunarak ödüllendirilecek mi; yoksa mahalle yapılarak cezalandırılacak mı?
Oktay Ekinci/Cumhuriyet