Kentsel dönüşümde istenilen düzeye neden ulaşılamıyor?
“Hak sahibini razı etme” yöntemine dayanan Kentsel Dönüşüm projeleri, yıllardır gündemde olduğu halde, bir türlü arzulanan düzeye ulaşmıyor. Bu hızla da kuşaklar boyu sürecek gibi görünüyor.
“Hak sahibini razı etme” yöntemine dayanan Kentsel Dönüşüm projeleri, yıllardır gündemde olduğu halde, bir türlü arzulanan düzeye ulaşmıyor. Bu hızla da kuşaklar boyu sürecek gibi görünüyor.
Ancak bu konuda yoğun çalışmalar yapan İzmir Büyükşehir Belediye yönetimini de suçlamamak lazım. Biz “uzaktan gazel okuyucular”, projelerde somut ilerleme kaydedilmemiş olmasını, özellikle de her dönem belediye yönetimlerinin gündeminde olan, şehrin göbeğinde kalmış “tenekeli mahalleler” sorununun bir türlü sonuca bağlanamamış olmasını eleştirirken, Büyükşehir Yönetimi’ne haksızlık ettiğimizi de düşünmüyor değilim.
Nitekim; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmir’in en büyük kentsel dönüşüm projesi olan Gaziemir’deki Aktepe ve Emrez bölgeleri için düzenlediği “Kentsel Tasarım ve Mimarı Proje Fikir Yarışması” sonuçlarını açıklarken acı gerçeği tüm açıklığı ile ortaya koyuyor:
Uzlaşı konusunda bazen siyasi manipülasyonlarla, hele hele bu seçim arifelerinde çok daha sık rastlanan bir çok atraksiyonla ve projeleri neredeyse uzun süre bekleyecek noktaya varan olaylarla, söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunların hiç birisi doğru değil. Negatiften negatif çıkıyor. Yani olumsuzdan olumsuz çıkıyor. Maalesef ki maalesef; insan hırsının kontrol edilmemesi, bu tür işleri de çıkarıyor başımıza. Kentsel dönüşüm yaparken en çok uğraştığımız konuların başında bu tür manipülasyonlar geliyor.
“Yavaş işler” bile başarı
Yazının başında her ne kadar “işlerin yavaş yürüdüğü”nden yakınsak da, bu kent yararına olacak her türlü projeye engel koymayı “siyasi görev” olarak kabul eden “engel ekibi”, ekmeğini yedikleri, suyunu içtikleri, havasını soludukları kentin gelişimini engellemeye, yöneticilere çelme takmaya devam ediyor. Hele hele “hak sahibini ikna etme gibi” hassa bir konuda, “sana bir daire uygun görmüşler ama, aslında senin hakkın 2 dairedir. Verilene razı olma kardeşim” manipülasyonlarla kentsel dönüşüm ancak bu kadar yürür.
Aslında bu işin temelinde, belediye bir çok alanda yetkisiz bırakılması, sonradan çıkan tüm kanunların, tüm yönetimleri bir ucundan merkezi hükümete bağlamış olması yatıyor.
Örneğin; Ankara’nın, her türlü yerel yönetim organları, sivil toplum örgütleri bulunun bir kentte imar planlarından, yöresel sitine kadar her türlü yöresel kararına burnunu sokma yetkisini eline almış, bir veya bir kaç siyasinin iki dudağı arasına sokmuş merkezi yönetim anlaşıyla iş mi yürür?
“Gelişmiş ülkelerdeki şehirler nasıl yönetiliyorsa, bizimkiler de öyle yönetilsin...” arzusu her halde daha çok siyasi iktidar eskitecek, gelişim bekleyen bizim kentler de yerinde saymaya devam erecek.
İZBAN’dan haber var
Dünkü “belediye basın bültenleri” arasında, dikkatimi çeken bir Torbalı İzban haberi vardı. Biliyorsunuzdur; yapımı uzun süredir devam eden hattın bitip hizmete açılmasına az kala, kentte bir “vatandaş tepkisi” patladı: Biz tren yolunun karşısına nasıl geçeceğiz?.. Tabii ki geçit yapılmıştı ama, vatandaş “kestirme geçit” istiyordu. Haklı isteklere belediye yönetimi de katkı koyunca, İZBAN hattı açılmak üzereyken, bazı bölümler sökülüp geçit inşaatı başladı. Dünkü Torbalı Belediyesi haberi “İzban hattının, bu yılın sonuna, yani 2.5 ay sonra hizmete gireceği” şeklindeydi.
Madem şu anda inşaatı süren yerde bir geçit ihtiyacı vardı, projede neden yer almadı? Vatandaşın isteği bir “kapris”ten ibarettir, o zaman şimdi neden yapıyorsunuz?
Ya kaybolan zaman, ya kaybolan para?...
Habertürk Egeli / Durmuş Odabaşı