Kentsel dönüşümde uzlaşı sorununu büyük ölçüde aştık!
Kentsel dönüşümün önündeki en büyük engel, 'başımıza talih kuşu kondu' yanılgısı. Bakanlık, "ne kimsenin başına devlet kuşu konuyor, ne kimsenin yeri gasp ediliyor. Bu algının değişmesi lazım" açıklamasında bulunuyor.
Kentsel dönüşüm projelerinde en sıkıntılı konu vatandaşla uzlaşma noktasında yaşanıyor. Altyapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdür Gürgen ilk dönemlerde bu konuda oldukça terlediklerini, bugün gelinen noktada ise uzlaşı sorununu büyük ölçüde aştıklarını belirtti. Gürgen, "Uzlaşmadan sonra yapım aşamasına geçiliyor. Bu birkaç sene sürecek bir iş. Birçok yerde de artık toplu projeler yapıyoruz. Bize 'Orada bir binayı yıktın, kime ne faydası vaf diyorlar. Yaşayana faydası var. Adam canını kurtarmış oluyor. Büyük ölçekli projelere giriyoruz. Hazırlığımız var. Vatandaşla anlaşıyoruz, uzlaşıyoruz, uzlaştıkça sahaya çıkıp büyük tandanslı projeleri başlatıyoruz.
Bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlığını yerel yönetimlerle bu projelerin içerisinde göreceksiniz.
Artık yapı bazlıdan, alan bazlıya dönüşmüş olacak. Alan bazlı daha büyük projelerin olduğu yerlerden yani alt ve üst yapısıyla beraber yenilenen alanlardan bahsediyorum" dedi.
'KÖŞEYİ DÖNDÜK' KURGUSU
Projenin başlangıç aşamasında kafasında iki temel kurgu olduğunun altım çizen Gürgen, "Bunlardan ilki 'Mahalleye dönüşüm geldi, köşeyi döndük' kurgusu, diğeri ise 'Bu mahalleye dönüşüm gelmiş. Bütün mallarınızı elinizden alacaklar' kurgusu. İkisi de doğru değil. Yapıyı yenileyeceğiz bu doğru. Ama ne kimsenin başına devlet kuşu kondu, ne kimsenin yeri gasp edildi. Böyle bir şey yok. Vatandaş dönüşüm çerçevesinde gelir elde ettiyse helali hoş olsun. Ama fahiş gelir gibi bir şey yok. Projelerin çok iyi anlatılması lazım.
Eksik anlatılmasından dolayı birçok şey yaşıyoruz. Bir projenin finans matematiğinin olması lazım.
İstanbul'da, Ankara'da bir proje yaptığınız zaman kendi değeriyle dönüşebiliyor. Ama her yerde aynı formül geçerli değil. Ortada bir havuz var. Bu havuzun içerisinde kar elde edeceğiniz projeler ve onun karım başka yerlere aktaracağınız projeler de var. Projeyi üretmek uzun zaman alıyor. 5 dakikada projeleri getirdim ile olmuyor" diye devam etti.
TEŞVİK SİSTEMİ DEVREYE GİRDİ
Riskli binada tapuya şerhini koydurup, vatandaşa 'Binan riskli. Ne yapmak istiyorsun' diye sorduklarını anlatan Gürgen, sözlerine şöyle devam ediyor, "Yıkıp bırakmak istiyorsan yık bırak, yıkıp yapmak istiyorsan mevcut planlarına göre yap ama bizden bir şey isteme' diyoruz.
Biz vatandaşa ilave plan artışı vermiyoruz. 'Kira yardımı yapalım diyoruz. Bankadan kredi kullanacaksan faizinin bir kısmım biz karşılayalım, belediyeye, tapuya ödeyeceğin harçlardan muaf ol' diyoruz.
KAÇ ÇÜRÜKTEN KURTULDUK...
Bunların her biri ufak ufak destekler de olsa insanları teşvik etmeye yönelik uygulamalar. Çünkü insanların evlerini yıkması için teşvik etmeniz gerekiyor. Yeni yapılan evlerde fiyat artışı olması da bizi hiç ilgilendirmiyor. O vatandaşın kendi hesabı.
Bizim derdimiz kaç tane çürük binadan kurtulmuşuz, kaç tane muhtemel enkazı ortadan kaldırmışız, kaç kişi evinde güvenli oturuyor."
ACILAR BİR DAHA YAŞANMASIN
İnsanların 1999 Gölcük depreminin ardından çok ciddi travmalar yaşadığını hatırlatan Gürgen, "Kendi kendilerine erken uyarı sistemi kuranlar, psikolojik tedavi görenler oldu.
Bunların teknik olarak herhangi bir faydası yok. Bunlar belki de binaları daha fazla afete maruz hale getirebilir. 17 Ağustos'ta deprem oldu. 'Binaları tamir ettik, güçlendirdik' dediler. 12 Kasım'da Düzce'de deprem oldu.
0 binalar da yıkıldı. Benzer açılar bir daha yaşanmasın diye bu projeyi geliştirdik. Bu tamamen teknik bir konu ve öyle yaklaşmak lazım. Devletin şu anda yapmış olduğu iş vatandaşı teşvik etmek. 'Binan riskliyse tespitini bakanlıkça lisanslandırılmış kuruluşlara yaptır, kira desteği ya da kredi faiz desteği verebilirim, harçlardan da muaf tutarım' diyoruz. Elbette bütün masrafları devletin karşılaması mümkün olamaz. Ekonomik olarak imkan ve ihtimal dahilinde değil" dedi.
Akşam Ek