Kentsel Dönüşüm

Kentsel dönüşümü yık yap yerine, kentlerimizi dönüştürerek sağlamalıyız!

Geçtiğimiz günlerde yaşanan İzmir depremi, kentsel dönüşümü de yeniden gündeme getirdi...

Hürriyet gazetesi yazarı Deniz Sipai bugünkü yazısında İzmir depremini kaleme aldı. İşte Sipahi'nin o yazısı...


İzmir’in sadece Kordon’u yok bunu bir kez daha hatırladık

Benim gibi doğma büyüme İzmirli olanların deprem korkuları pek yoktur.

Çocukluğumdan bu yana kafamda hep bir deprem planı vardır.

İzmir’de son yaşadığımız gibi değil ama yıl içinde bazen 5’lerde, bazen 6’ları geçen çok sayıda deprem olur.

Biz her seferinde “İyi oldu, enerji boşaldı” der günlük hayatımıza devam ederdik. Bu seferki farklıydı, hem uzun sürmüş, hem de şiddeti 7’ye dayanmıştı. Yıkıcı olduğu belliydi; Hürriyet İzmir’deki ofisimde masamın üzerindeki her şey yere düşmüş, bazıları da kırılmıştı.

O dakikadan bu yana da depremin en fazla etkisini gösterdiği İzmir’in Bayraklı bölgesinden çıkmadım.

O telaşı, insan üstü çabayı gözlerimle gördüm.

Bir kere şunun altını çizmek isterim. Bizim insanımız zor günlerde bir vücut olmayı her zaman başarıyor. Depremin hemen ardından bölgeye gittim. Devlet oradaydı, yerel yönetimler oradaydı, sivil toplum oradaydı. Bakanlar Kurulu’nun neredeyse tamamının İzmir’e süratle gelmesi moral açısından büyük etki yarattı. Kenti çok iyi tanıyan ve İzmir milletvekili de olan son Başbakan Binali Yıldırım’ın Afyon’dan İzmir’e gelişi ve koordinasyonu sağlaması sürecin hızlanmasını sağladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olay sıcakken yaptığı açıklamalar ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile yaptığı telefon konuşması da önemliydi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in İzmir’e gelişi de fotoğrafı tamamladı.

Deprem gibi hepimizi sarsan üzücü bir olayın arkasında verilen bu görüntünün yaraların sarılmasında yardımcı olduğuna inanıyorum.

ÇOK SIK ÖNÜNDEN GEÇTİĞİM İKİ BİNA

Rızabey ve Doğanlar, İzmir depreminin iki sembol binası oldu. Çok sık önünden geçtiğim bu iki bina da yerle bir oldu.

Bayraklı İzmir’in ilk kurulduğu yerdir ama bu başlangıca uygun ne yazık ki gelişemedi. Bornova da öyle... Hasarlı binaların olduğu bu geniş alan yakın bir zamana kadar bağların, bahçelerin, seraların olduğu bir yerdi.

Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan çok çarpıcı bir açıklama yaptı ve dedi ki:

“Herkes 17 binaya odaklandı ama muhtemelen bu deprem, İzmir ve çevresinde 5-6 bin bina veya bina türü yapının ağır hasar görmüş olduğunu tahmin ediyoruz ki bu da 25-30 bin konut eder.”

Genellikle arabayla geçtiğim o caddelerin arasında bu sefer yürüyerek, binalara tek tek bakarak geçtim. Gerçekten de öyle; İzmir bu depremi çok daha ağır bir tabloyla, çok daha fazla kayıpla geçebilirdi.

“Güzel İzmir” denir ve herkes bu kentle ilgili güzel anılarını anlatır. Gerçekten de İzmir, insanı içine alan, enerjisi yüksek bir kenttir. Ama bu kent sadece Kordon’dan, Karşıyaka Yalı’sından, Urla’sından, Alaçatı’sından ibaret de değil. Hızla artan nüfus, kötü kentleşme, merkeze sıkışmış yapılaşma da İzmir’in bir başka gerçeği...

Son deprem bize bir kez daha gösterdi ki; en batıdaki İzmir’in gerçekleri de İstanbul’dan, diğer büyük şehirlerden farklı değil.

Örneğin depremden hemen sonra trafik adeta kilitlendi. Telaşı anlıyorum ama ekipler çok daha çabuk bu alana gitmeliydi. Şunu da unutmamak gerekir ki, sadece 20 binanın çok ağır hasar gördüğü bir İzmir depreminden bahsediyoruz. Deprem bir 15 saniye daha devam etmiş olsaydı, bu sayı çok daha fazla olurdu.

*

Doğanlar ve Rızabey apartmanlarının hemen yanlarında çocuk parkları vardı. O parklardan çocuk sesleri yükselirdi. Şimdi iş makinelerinin sesleri geliyor.

Ve yarım kalan hayatlar, kötü biten hikayeler...

Bu satırları yazarken o bekleyiş devam ediyordu.

Bazen ekipler, “Sessiz olun” çağrısı yapıyor ve bizler nefesimizi tutuyorduk.

Umut elbette bitmez ama gerçekleri de görmemiz lazım.

Türkiye deprem kuşağında, fay hatlarının hemen üzerinde olan bir ülke...

Ve biz daha sağlıklı, daha modern, daha akıllı kentler yapmalıyız.

Kentsel dönüşümü “yık yap” yerine, kentlerimizi dönüştürerek sağlamalıyız.

İzmir de bu gerçeklerden farklı bir yerde değil. 

Deprem İzmir gibi İstanbul’un da gerçeği!