Avrasya otoyolu Haberi
İstanbul’u ilk kez Haydarpaşa’dan gördüm. Denizi, martıları, vapuru... Babam Erzincan’daki devlet görevinden ayrılmak üzereydi. Beni öncü olarak ninemle birlikte kara trene bindirdiler; üç gün sonra bir sabah Haydarpaşa’daydık. Daha 7 yaşında bile değildim.
Anımsadıklarım… Görkemli bir yapı… Çıkışta ise deniz, martılar, iskeleye yanaşmış bir vapur. Bunların hepsini ilk kez görüyordum. Bir çocuk gözüyle çok şey…
Haydarpaşa Garı yalnız benim için değil, pek çok kişi için çok şey ifade eder. Kavuşanlar, ayrılanlar, sevinç ya da hüzün gözyaşları, sallanan mendiller. Bunlara, özellikle 1950’li yıllarda yorganını sırtlayıp, “taşı toprağı altın” diye duydukları büyük köye kapağı atanları eklemek gerekir. Yalnız onları mı İstanbul’a hovardalığa gelen taşra zengini hacıağaları da…
Haydarpaşa Garı, geçen günlerde sessiz sedasız devre dışı bırakılıverdi....