Konut seçiminde ölçütler nasıl şekillenir?
Adil Bey, Zeynep Hanım ve kızları Seçil, konut almayı düşünmeye başladıklarından bu yana evi, evin yaşamlarındaki önemini sorguladılar.
Neye göre seçim yapacaklarını düşünürken, anıların içinde yuvarlandılar bir süre. Yıllar, yıllar öncesinden bugünlere dek yaşadıkları, gezdikleri evleri düşündüler... Eşlerini, dostlarını ve onların evlerini gözlerinin önünden geçirdiler, geleceklerini hayal ettiler...
Almayı tasarladıkları ev, eşiyle birlikte sahip olacakları ilk evleriydi. Orada uzun ve mutlu yıllar geçirmeyi özlüyorlardı. Kiradan kurtulacaklardı...
Seçim yapmak, bir şeyi seçmek, öteden beri, Adil Erdemli için önemli olmuştur. Her seçim olgusunda, biraz heyecan, biraz da stres sarar bedenini. Üniversite öğrencisinin tez hazırlığı sürecinde hissettiklerini hisseder: Araştıracak, veriler toplayacak, analiz edecek, sorgulayacak, hesaplayacak ve karar verecektir.
Seçim, birçok insan için yaşamın en önemli süreçlerinden biridir kuşkusuz. Okul seçimi, meslek seçimi, iş seçimi, eş seçimi, mahalli seçimler, genel seçimler, araba seçimi, elbise seçimi, yol seçimi... Her seçim, bizim yaşamımızı az ya da çok etkiler.
Seçim işlemi toplumda önemlidir, birçoğu törensel özelliklere sahiptir. Az ya da çok, her bir seçim, bir yol ayrımı yaratır. Her seçim, başka seçenekleri terk ediştir... İyi bir seçim yapılmazsa, bilinmeyenlere götürebilir insanı, açmazlara sokar...
Konut seçimi de insan yaşamında önemli seçimlerden biridir. Törenseldir. Ev sahibi olmak demek, yeni bir dünyaya yelken açmak, yeni yaşam biçimi, yeni bir çevre ve yeni dostlar demektir... Eş dost, bu mutlu haberi kutlar. Ev ziyaretleri, hayırlı olsunlar...
Konut seçimi, bir yaşam seçimidir aslında.
Konut ailenin en özel, en gizil, en ayrıcalıklı yeridir. Bir limandır. Huzur ve mutluluğu çağrıştırır. Ev demek, eş demektir, çocuk demektir. Sıcak bir yatak, iyi bir yemek demektir. Anne, baba, teyze, hala, amca, dayı, yeğenler, kuzenler demektir... Ve özlemler... Ve doyum olmayan çocukluk anıları, acı ve tatlı nice günler demektir... Bir tarih oluşur, yaşar ve nesilden nesile aktarılır konutla birlikte... Konut yaşamın kendisiyle şekil bulur somutlaşır...
Adil bey, ev seçimini neler etkiler diye sorgulamaya başladığında, en üste konutun bulunduğu yeri, bölgeyi, konutun yer seçimini yazdı. Kendisinin ve özellikle eşinin çalıştığı yeri, kızın okulunu, her birinin eve ulaşımını, ulaşım süresini, trafiği, doktoru, hastaneyi, alışveriş merkezlerini, eczaneyi, tiyatroyu, sinemayı, kültürel faaliyetleri not etti. Sonra kuaförü, çocuk parkını, kuru temizleyiciyi de ekledi listesine. Çocuğunun servisini ve pastanesini de unutmadı. Konutun bulunacağı bölgenin mevcut gelişimini, gelecekte nasıl gelişeceğini, konutunun nasıl değer kazanacağını da düşünmedi değil. Onları da düşündü...
Adil Bey, yeni bir projeden konut almayı planlamıştı. Projeden konut satın alırsa, daha iyi bir konutu, daha iyi bir fiyata alabileceğini düşünüyordu. Yeni projeler, birçok ayrıcalıklara sahip olabilirdi. Hele projeye baştan girerse, alımda çok ciddi bir avantaj da sağlayabilirdi... Projeleri araştırmaya başladı... Onlarca proje vardı piyasada. İnanılmaz yaşamlar sunuyorlardı.
Birçoğunun isimlerini yadırgadı Adil Bey. Hatta nedense tepki bile duydu birçok proje ismine. Böylesine bir düşünceye kapıldığı için de kendi kendine şaştı. Projenin iyiliği ve güzelliğiyle isme duyduğu tepki arasında bocaladı bir ara. Konut gibi, konut projeleri gibi, tüm topluma hitabeden, toplumun malı olan böylesine yapılara, yazılışı ve okunuşu farklı isimler verilmesini bir türlü anlayamadı. En çok da çocuğunun sitenin adını nasıl söyleyeceğini düşündü. Bazı iş arkadaşları bu tür isimleri çok beğeniyorlardı nedense. Yabancı isimli sitede oturmak, ayrıcalıklı olmak gibi geliyordu bu arkadaşlarına... Tepki göstermesine karşın, seçim ölçütleri içine böylesine soyut bir ölçütün girmesini saçma buldu, ölçütler içine yazmadı...
Adil Bey, projeyi yapan firmaların seçimini yazdı ikinci sıraya. Bu çok önemliydi. Projeden konut almak demek, hayal almak, güven almak demekti. Tüm birikimlerini, geleceğini yatırmak demekti. Eğer iyi bir seçim yapılmaz ise, yaşamın büyük kumarı oynanmış olurdu. Onun da kumar oynamaya hiç niyeti yoktu. Bu seçim ölçütünün altını birkaç kez çizdi, yanına yıldız koydu, önemini bir kez daha vurguladı.
Firma nasıl seçilecekti? Güvenli firma ne demekti? Piyasada şimdiye dek neler yapmıştı? Mali gücü nasıldı? Piyasa dalgalanmalarından nasıl etkilenirdi? Firmanın ortakları, sahipleri, şimdiye dek yaptıkları işler, bitirdikleri projeler, piyasadaki tanınırlık, güvenirlilik...
Bazıları somut, bazıları soyut, birçok etmen firma için önem kazanıyordu. Firmanın yarım bıraktığı projesinin olup olmaması, yaptıklarının kalitesi, müşteri memnuniyetine verdiği önem... Bütün bunlar sorgulayacakları arasındaydı.
Proje geliştirilecek arsanın mülkiyeti kimin üzerinde? İmarı ne? Tapusu var mı? Tapusu hisseli mi? Hissedarlar kimler? Tapu ipoteksiz ve hacizsiz mi? Projenin inşaat yapım izni (inşaat ruhsatı) var mı? Yapı kullanım izni (iskân) alınabilecek bir proje mi? Sorular ardı ardına geldi. Çok iyi bildiği konular değildi bunlar, ancak çok önemliydi? İşte burada da firmaya güven ortaya çıkıyordu. Bu bir dizi sorunun yanıtını aramalı, ama bütün bunların ötesinde, adam gibi bir firma seçmeliydi. Bu firma gerçek anlamda bir marka olmalıydı, güvenin dürüstlüğün, kalitenin markası... Firma, bilim ve teknolojiyi, yarattığı eserlerine yansıtmalıydı. Kendi kendine sorumluluk duyabilen, sorumluluk bilinci yüksek bir firma olmalıydı...
Projeye girdikten, parayı yatırdıktan sonra, mahkeme kapılarında sürünmemeli, yatırdığı paranın ardından ağlamamalıydı.
İyi bir sözleşme yapmak, teknik şartnamede ne yazıldığını iyice incelemek, kat irtifak tapusunu almak, deprem güvenliğine uygun konut yapıldığından emin olmak, zemin etütlerini incelemek, kullanılacak malzemenin niteliğini bilmek, insan merkezli, ergonomik, yaşlıların, özürlülerin, çocukların dikkate alındığından emin olmak, yazılı ve sözlü olarak kendisine verilen sözlerin yerine getirileceğinden emin olmak...
Adil bey, bütün bunların saya saya bitmeyeceğini biliyordu. Projeden konut almada akla gelen, gelmeyen her hususun doğru ve eksiksiz olduğundan emin olmak için bir uzmanlar ekibi gerekiyordu... Bu da olacak iş değildi. Bütün bunları da kaliteli bir firma seçimine bağladı...
Adil bey, pratik bir yaklaşım geliştirdi, "konut seçimi demek, öncelikle konutun bulunduğu bölgenin, yerin seçimi ile yapan firmanın seçimi demektir" diye bir sonuca vardı.
Karar vermenin temel ilkelerini belirlediği için rahatladı. İşi bundan böyle daha kolaydı...
Güzel ve mutlu günlere...
Dr. Turgut Enginoğlu