24 / 12 / 2024

Kopenhag kültürü ve popüler 5 mahallesi!

Kopenhag kültürü ve popüler 5 mahallesi!

Danimarka'nın başkenti, kanallar şehri Kopenhag'da, ister dünyanın bir numaralı restoranı Noma'da, isterseniz de Kuzey tasarımının en önemli temsilcisi Wood Wood'da vakit geçirebilirsiniz



Güneşin, "Hadi gel aramıza, Kuzey'in rüzgarlarını, yağmurlu havasını, insanları bizden uzaklaştıran soğuk sabahlarını bir kenara bıraktık," dediği bir öğleden sonrasında varıyorum kanallarla bölünmüş şehre. Airbnb'den (insanların yaşadıkları evleri, odaları kiraya verdikleri web sitesi) son anda bulmuş olduğum ev, havaalanından şehir merkezine metroyla sekiz durak, 12 dakika, 36 Kron (TL karşılığını anlamak için üçe bölmek gerekiyor) uzaklıkta. "Taksi kullanmayın, çok pahalı," diye uyarılmıştım. Bavulu çekiştirerek, kapıların arkasına gizlenmiş merdivenlerden çıkarıyorum. Soğuğa karşı olduğunu düşündüğüm kapıların ardında bir yalıtım sistemi var. Üçüncü katta, sosyal konutları andıran ama limana bakan bir binada, şehrin göbeğinde, beni partilerin kapısına yazacak DJ Emil'in evindeyim. Hediye olarak rakı almışım. "Adettendir," deyince şaşırıyor. "Çöpleri şuraya atacaksınız, prizleri kullanmak için de üzerindeki düğmeleri açacaksınız," dedikten sonra çantasını kapıp İbiza'ya doğru yola çıkıyor. O da başka birinin evini kiralamış. Yabancı bir kültürü tanımak, posterlerinden, kitaplarından, odasından, buzdolabından başlıyor benim rehberimde. Dolapta krem peynir, domates, bol bol meyve; duvarda Louisiana Müzesi posteri; plaklar arasında Efterklang var.

Kodbyen: En popüler mahalle

Kodbyen adıyla haritaya işaretlemiş olduğum, New York'taki Meat Packing District tekabülü popüler mahalledeyim. Organik yemek istersem Bio Mio (Halmtorvet 19), Fransız mutfağını yanında şık bir şarapla tercih edersem Paté Paté (Slagterboderne 1) önerilmiş bana. Ama kimse Obama'nın kampanya afişlerini de yapan Shepard Fairey'nin (sanat camialarındaki adıyla Obey'in) şehirde duvar boyamakta olduğunu, V1 Galerisi'nde ((Flaesketorvet 69-71) bütün eserleri çoktan satılmış bir sergi açtığını bildirmemiş. Bir yanda akşam koşusundaki sporcular, diğer tarafta bisikletlerinin önündeki selelerde taşıdıkları çocuklarıyla açılışa teşrif eden reklam camiası, en son da Obey geldi. Üstelik sonrasında DJ kabini başına kurulup partisini de yaptı.

Sanatçılar Vesterbro'da yaşar

Kodbyen'den bir paralel caddeye, hafiften de doğuya doğru yürüyüp, sex shop'ları ve ayyaşları geçince (Kopenhaglılar bölgeyi tarif ederken bu kelimeleri kullandı) Vesterbro'ya gelmiş oluyorum. Butikler, sıra sıra kuaför dükkanı, bir günde peydah olan galeriler, Türk bakkallar, tasarım mağazaları ortasında yerli halkın en sevdiği kahvaltı mekanı Bang og Jensen'i buldum.

Kozmopolit Norrebro

İçinde sattıklarından çok ortasındaki avlusuyla beni cezbeden Lot #29 (Gothersgade 29) dükkanında kıyafetlere bakıyorum. Biraz fazla oturunca çalışan kızlardan biri çay ikram etmek istiyor. "Teşekkürler," diyerek bisikletime atlıyorum. Kanalı geçince bir başka yaşanılası mahallede buluyorum kendimi. Parklar arasında, duvar resimlerinin güzelleştiği, halkın sokaklara döküldüğü noktada The Laundromat Café'de (Elmegade 15) durduruyorum tekerleri. Bir yandan çamaşırlarını yıkarken, diğer taraftan kahvesini yudumlayan ve Oslo'daki politik durumları konuşan çiftin yan masasındayım. Dahil oluyorum elbette muhabbete. Ortak dilimiz burada taksicisinden, bakkalına, çöp toplayan insandan, dükkan sahibine kadar herkesin pürüzsüz konuştuğu: İngilizce.

Turistik Norreport

Norreport, kanal boyunca uzanan pahalı bar ve restoranlar bölgesi. Bana biraz Bodrum'u anımsattı. Yaya yoluna saptığın anda zaten yüksek olan fiyatlar anında iki katına çıkıyor. Ama önümden bir teknede Opera Festivali ekibi geçince para, hesap, faturayı unutuyorum. Noma'da yer bulamayınca rakip restoran olarak tanıtılan Madklubben'e uzuyoruz. Burada sistem 1-2-3-4 aşamada yemek seçmek üzerine kurulu. 1- Giriş 2- Ana yemek 3- Peynir tabağı 4- Tatlı. Yediğin sayıya göre 100-150-200-250 Kron ödüyorsun (33-50-67-83 TL). Şıklığı ve popülaritesini fiyatlarıyla oranlayınca ucuz kalıyor.

Bunları yapmadan Kopenhag'dan dönmeyin

Kobenhavn V'ten trene atlayıp, Avrupa'nın en güzel modern sanat müzelerinden biri olarak ilk üçte gösterilen Louisiana'ya 40 dakikada varmadan.

Yine Kobenhavn V'ten trene atlayıp bu sefer Malmö'ye, İsveç'in sahil kasabası sayılan bölgeye gitmeden. Avrupa'dasın ya, ne pasaport sormaktalar, ne kimlik.

Bir (yarım, çeyrek fark etmez) gününü Tivoli Bahçeleri'nde geçirmeden; karnaval havasını, pamuk şekerleri, dönme dolabı, kamikazeyi denemeden.

Bisiklet kiralamadan. Biri Halmtorvet ve Stalgade köşesinde, diğeri daha kuzeyde Turesensgade'de olmak üzere daimi bisiklet bulunan iki dükkan var. İki günlük kirası 120 Kron (40 TL).

Tiger'a (The City Hall Square 59) uğrayıp kırtasiyeden elbiseye, kızma biraderden jumbo boy kumandaya ne ararsan ve aramazsan 10, 20, 30 Kron'a (3- 7- 10 TL) almadan.

Paran yeterse ve aylarca öncesinden yer ayırtmış ekiplerden biri son anda rezervasyonu iptal etmişse, dünyanın bir numaralı restoranı Noma'da modernize Danimarka mutfağının tatmadan.

Alışveriş etmek istiyorsan İstiklal Caddesi'nin Kopenhag şubesi olan Stroget'e ve onun üzerindeli Lillium'a uğramadan.

Müzik dinlemek, arada bir merhaba diyen güneşten nasibini almak istiyorsan Amager'de sere serpe yatmadan,

Gece dışarı çıkmak istiyorsan Culture Box, Dunkel, yemek öncesi Karriere Bar, canlı müzik dinlemek için Vega'ya ayak basmadan.
Sabah/Hazal YILMAZ


Geri Dön