Dekorasyon

Korunması öngörülen Vali Vefki Ertür kız meslek lisesi gece yarısı yıkıldı

Mimari yarışmayla da `korunması' öngörülen lise binası `gece yarısı' yıkıldı

Geçmişten kalan hemen tüm değerlerini "kimliksiz betonlaşma"ya kurban eden Denizli'de elde kalan son "bellek" zenginliğinden biri daha "kültür yoksunu" yöneticilerce yasalara da aykırı olarak yıkıldı.

Cumhuriyet dönemi yapılarından olan "Vali Vefki Ertür Kız Meslek Lisesi" artık yok!.. Üstelik hükümet konağı ve çevresi için daha geçen sene düzenlenen "mimarlık-şehircilik yarışması"nda da aynı binanın "korunma"sını öngören projenin birinci seçilmesine rağmen...

Belediyeyi ve Valiliği yönetenler, hem Resmi Gazete'de yayımlanan "yarışma şartnamesi", hem de hukuk devleti ilkeleri ve "kamu etiği" gereğince yarışmayı kazanan projeyi uygulamak için çaba göstermek yerine, aynı projede yaşatılan bir mirası yıkarak "çağdaş uygarlık tarihimize nasıl geçtikleri"ni acaba düşünüyorlar mıdır?

Kız Meslek Lisesi, 20. yy. mimarlık tarihimizdeki "2. Milli Mimari"nin örnekleri arasındaydı... sadece "mezun"larının değil, Denizli'deki hemen tüm sivil, demokratik ve uzman kuruluşların "kentin bellek zenginliği" olarak korunmasını istediği yapının, ellerinde resmi bir yıkım izni de olmayan "yıkıcı"larca gece karanlığında yok edilmesine "talimat veren" ve "seyirci kalan" tüm yetkililer, sadece yasaları değil, cumhuriyet değerlerini de "ihlal" etmişlerdir...

18 Haziran'ı 19 Haziran'a bağlayan gece, "herkes uykuda"yken gerçekleşen "karanlık yıkım" üzerine yaşananları yerel basındaki haberlerden özetleyerek aktarıyorum:

"Her şey planlanmış, polisler güvenlik önlemleri almış, 2 dozer kepçeleriyle binayla birlikte tarihi de yerle bir ediyorlardı. Polis barikatını aşanlar duvarlardan atlayarak içeri girmeyi başarıp kepçelerin önüne dikildiler. Bu sırada Belediye Başkan Yardımcıları Mustafa Gökoğlan ve Nilgün Hök olay yerine geldi. Orada bulunanlar `yıkım kararı'nın gösterilmesini istedi. Ellerinde böyle bir karar yoktu ve kalabalığın tepkisi karşısında çareyi olay yerini terk etmekte buldular. Bu sırada birileri de Vali Yavuz Erkmen'i arayıp yıkımın durdurulmasını istedi; ancak ulaşılamıyordu. Öfkeli kalabalık `Vali Bey derhal istifa etsin' derken, tepkilerin bir bölümü de yıkımın perde arkasında olduğu söylenen Belediye Başkanı Nihat Zeybekçi'yeydi."

`RUHUMUZU YİTİRİYORUZ'

İşte böylesine "karanlık" bir yıkıma karşı hem Mimarlar Odası'nın, hem de kentteki 14 meslek odasını temsil eden TMMOB İl Koordinasyon Kurulu'nun bildirilerinde özetle şunlar vurgulandı:

"Bir kentin yaşayabileceği en büyük çarpıklığın kent ruhunu kaybetmesidir. Bu yıkımla kentimiz ruhunu yitirirken biz de ruh sağlığımızı yitiriyoruz. Geçen yıl Mimarlar Odası Denizli Şubesi önderliğinde yapılan sempozyumda Kız Meslek Lisesi'nin kent belleğinin oluşumunda iz bırakan, anı değeri olan, Cumhuriyet eğitim mirasının binası olduğu vurgulanmıştı. Kenti kent yapan, yüksek ve gösterişli binalar, dizi dizi siteler, rastgele serpiştirilmiş çocuk parkları, alışveriş merkezleri değil; kültürü, tarihi, gelenekleri, dili, sanatıdır."

Bu düşünceleri adeta "cezalandırırcasına" işlenen cinayet üzerine, geçen seneki yarışmanın seçici kurulunun 23 Haziran 2010 tarihli basın açıklamasını da kısaltarak aktarıyorum:

"Jürinin 1.'lik ödülüne değer bulduğu Mimar Yavuz Selim Sepin ve ekibinin projesi, alandaki üç yapıyı -Kız Meslek Lisesi, hükümet konağı ve eski taş yapıları- koruyarak bunları `Kent belleğindeki tarihsel iz' olarak tanımlamış ve yeni hükümet konağı yapısını da bu izin içerisine yerleştirerek jüri açısından da oldukça olumlu bulunan bir ana konsepte ulaşmıştır. Dolayısı ile Kız Meslek Lisesi yapısı projenin temel kurgusunun üç kaynağından biridir. Yıkılması tüm yarışma süreci ve sonuçları açısından büyük bir talihsizliktir. Bu değerlendirmeler ışığında yıkım kararını alan ilgili yöneticileri yeniden düşünmeye, projenin sağlığı ve kentin değerleri açısından yapılan yıkımı telafi etmeye çağırıyoruz."

Peki, bu nasıl olabilir; "yıkılan mirasımız" nasıl yeniden kentle buluşabilir? Aynı açıklamada sorunun yanıtı için de şu öneri yer alıyor:

"Bunun yöntemi olarak da her türlü bilgi ve belgesi var olan Kız Meslek Lisesi yapısının; röleve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin ivedilikle hazırlanarak ilgili Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun onayına sunulmasını ve ardından yapının inşa edilerek yeniden `kent belleği'ne kazandırılmasına inanmakta ve önermekteyiz."

Açıklamanın altında, tüm jüri üyelerinin, Prof. Dr. Zekai Görgülü, Yrd. Doç. Dr. Güven Şener, Y. Şehir Plancısı Faruk Göksu, Y. Mimar Nadir Hasbora, İnş. Müh. Danyal Kubin, Y. Mimar Dr. Erkan Uçkan ve Y. Peyzaj Mimarı Aygen Kancı'nın imzaları var.

Yıkılan yapı, anlaşılamaz bir duyarsızlıkla bugüne dek "kültür varlığı" olarak tescil edilmemiş olsa bile, tescilli hükümet konağı binasıyla aynı proje alanında ve "komşu" konumda bulunduğu için, her türlü müdahalede Koruma Kurulu'nun izni gerekirdi. Bu iznin de alınmadığı anlaşılan "Denizli Cinayeti"ne sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın değil, 29 Mart 2009 seçimlerinden bu yana 52 belediye başkanını görevden alma titizliği içindeki İçişleri Bakanlığı'nın da gereğini yapmasını bekliyoruz...

"Cumhuriyet Savcıları"mıza gelince; "cumhuriyet mirasına karşı işlenen suçlar"ı da bilmem ki artık ne zaman önemseyecekler?
Cumhuriyet-Oktay Ekinci