24 / 11 / 2024

Krizden çıkış inşaatla başlar

Krizden çıkış inşaatla başlar

İş dünyası, finans sektörü, hükümet temsilcileri aylardır krizi tartışırken ekonominin teorisyenlerine göre ise krizin kara bulutları inşaatla aralanacak.




Küresel krizin en sert yaşandığı 2008 yılının ardından, 2009'dan hatta kötümserler 2010 yılından da ümidi kesti. İş dünyası, finans sektörü, hükümet temsilcileri aylardır krizi tartışırken ekonominin teorisyenlerine göre ise krizin kara bulutları inşaatla aralanacak. Fast food'çular en güçlü sektör olarak krizde ayakta kalırken yatırımlarını artıracak sektörler arasında ilk sırada enerji yer alacak.
Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Kaytaz, İşletme Bölüm Başkanı Toker Dereli ve İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Emin Karaaslan ile küresel krizden çıkış yollarını ve Türkiye'nin vakit kaybetmeden yapması gerekenleri konuştuk. Krizden çıkışı inşaattaki canlanmada gören eski Hazine Müsteşarı Prof. Dr. Kaytaz'a göre bu da ancak 2009'un üçüncü çeyreğinde gerçekleşebilir. İnşaatta gerileyen fiyatlar nedeniyle bir süre sonra imkânı olanların yeni ev alma planları yapması ise canlanmanın fitilini ateşleyecek.
3 akademisyen de 2009 için en büyük tehlikeyi ise işsizlik olarak görüyor. Eğer soruna çözüm olacak adımlar atılmazsa bu durum sosyal patlamaya bile yol açabilir.

İŞVERENLERİN DURUMUNU CİDDİYE ALIN

"İşçi çıkarmak zorunda kalıyorsa, işverenin durumu ciddiye alınmalı" diyen Prof. Dr. Mehmet Kaytaz, esnek çalışma yöntemlerinin yaygınlaştırılabilmesi için krizin fırsat olabileceğine dikkat çekiyor. Karaaslan da sosyal patlama riskinin ciddiyetinin unutulmaması gerektiğini yineliyor.
Kaytaz, krizden çıkışın dünya ekonomisine çok bağlı olduğunu söylüyor. Türkiye'nin kendi başına düzelmesi zor. Dünyadaki çıkış Türkiye'ye yansıyacak ve en erken 2009'un üçüncü çeyreği veya sonuna doğru canlanma başlayacak. Tüm sektörler krizden etkilendi ancak Kaytaz'a göre tekstilin bir kısmı ve gıda sektörü biraz daha güçlü görünüyor. Çıkış başlayacağı zaman ise canlanma inşaattan başlayacak. Emlak fiyatları çok düştüğü için bir müddet sonra imkânı olanlar ev satın almayı ve evlerini değiştirmeyi düşünecek. Otomotivde canlanma ise yurtdışına göbekten bağlı. Fast food'çular ise en güçlü sektör olarak krizde ayakta kalacak.

HÜKÜMET MAYISTAN BERİ EKONOMİDE YAVAŞ

IMF ile anlaşmanın geciktirdiğine ve bunun bir hata olduğuna dikkat çeken Kaytaz, bu anlaşmanın mayısta yapılmasının çok kolay olacağına dikkat çekiyor. Kaytaz'a göre o dönem IMF'nin gözde müşterisi Türkiye idi ve henüz kriz tartışmaları da başlamamıştı. "Hükümet nedense cumhurbaşkanlığı seçiminden beri ekonomik konularda çok yavaş davranıyor, halbuki Türkiye'nin 2002-2007 döneminde kalkınmasında IMF'nin rolü büyük" diyen Kaytaz, anlaşma için yerel seçimlerin bitmesinin beklendiği görüşünde. Kaytaz, "IMF bence harcama kalemlerinde değişiklik ve bazı reformların da yapılmasını istiyor. Büyümenin yüzde 2-3 seviyelerinde hedeflenmesi de bence sorun değil zaten ancak o kadar büyüme olabilir" diyor. Kaytaz'a göre IMF ile anlaşmak özel sektör için de çok önemli ve IMF'den en az 20-25 milyar dolar kredi alınmalı.

SOSYAL PATLAMA RİSKİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

İşsizlik üzerine çalışmalar yapan Prof.Dr. Toker Dereli, Türkiye'nin yıllarca yüksek büyüme yakalamasına rağmen bir türlü yüzde 9-10 sınırından indiremediği işsizlik için 2009'da oldukça kötümser. Bu yıl düşük büyüme yaşanmasıyla işsizlik oranının çok daha artacağına dikkat çeken Dereli, alınacak tedbirlerle bu artışın önüne geçilmesini öneriyor. Ancak yatırımlar ve iç talep artmadan işsizliğin önüne geçilebilmesi de mümkün değil. Dereli Ekonomik ve Sosyal Konsey'de tüm tarafların anlaştığı tek nokta olan istihdam vergilerinin bir yıl kaldırılmasını önemli bir çözüm yolu olarak görüyor. Bu durumun mutlaka devlette bir gelir kaybı yaratacağını ancak bunun sosyal patlamaya yol açabilecek bir sorun için kabul edilebilir olduğuna da dikkat çekiyor Dereli.

1994'TE ÜCRETLER DONDURULDU, YİNE YAPILABİLİR

Erken emekliliğin teşvik edilmesi, işten ayrılanlar yerine yenilerinin alınmaması gibi yolların daha önce denendiğini hatırlatan Dereli'nin çok sayıda şirketlerden oluşan büyük işletmeler içinse bir önerisi var: "İşçiyi ihtiyacı olan işletmeye kaydırmak". Dereli, insan gücü planlamasıyla holdinglerin bunu kolaylıkla uygulayabileceği inancında. Ayrıca iş süresinin kısaltılması da birçok ülkede devrede. İş paylaşımının da yapılabilecekler listesinde yer aldığını söyleyen Dereli'ye göre işverenler sendikalarla anlaşarak sözleşmedeki maddeleri de esnetebilirler. Yine bir kriz yılı olan 1994'ten örnek veriyor Dereli, o dönemde ödenemeyen işçi ücretlerinin dondurulduğunu ve zam alacakları için erteleme yoluna gidildiğini hatırlatıyor. Dereli'ye göre krizden çıkış için başrolü ise ESK'nın üstlenmesi gerekiyor.

İŞLETMELER ÖZGÜN ÇÖZÜMLERİNİ BULABİLİR

Doç. Dr. Mehmet EminKaraaslan işletmelere inisiyatif verilmesi gerektiğine işaret ediyor. Karaaslan'a göre işletmeler kendi içlerinde özgün çözümler üreterek bu zor günleri daha kolay atlatabilir. ABD'de sık sık yapılan bir uygulamayı örnekliyor Karaaslan ve şöyle devam ediyor: "ABD'de işletmeler işçilerine 'Ya size tazminatlarınızı verip çıkartmak zorundayız ya da herkes iki haftalık maaşını feda ederse bu sıkıntılı günleri aşabiliriz' diyor. Bu durumda işçiler işsiz kalmak yerine iki haftayı feda ederek çıkış bulma yolunu seçiyor." Karaaslan, sektörlerin de durumunun mercek altına alınması gerektiğini söylüyor. Eğer çok kötü durumdalarsa rekabet kuralları esnetilip fiyatlarda işbirliği yapmalarına izin vermek gerekli. Elbette verimli sektörler isteniyorsa devlet de verimli olmak zorunda.

POMPAYA SU DÖKÜLDÜKÇE SU AKMAYA BAŞLAR

Karaaslan, krizde servetin de el değiştirdiğine dikkat çekiyor. Karaaslan'a göre hiçbir fabrika paslanmaya bırakılmıyor; birileri bunları satın alıyor. Bu kişiler ise farklı insanlar satanlara göre. Bir fırsat görüyor, başka bir vizyonla geliyor ve işletmeyi satın alıyor. Bunlar olmaya başladıkça yani Keynes'in deyişiyle pompaya su dökülmeye başlandıkça sular da akmaya başlayacak. Ve güçlü olan, vizyon sahibi olan ayakta kalacak. Yatırımlarını artıracaklar içinde ise enerji sektörü öne çıkmış görünüyor. Bu da devletin rolüyle çok bağlantılı Karaaslan'a göre. İhaleler 2009 için de hükümetin planları arasında.

Referans

Geri Dön