"Doktor Kıyamet" lakabıyla tanınan ünlü yatırımcı Marc Faber çarpıcı yorumlarda bulundu. Faber emlak piyasasının batacağını, devletlerin merkez bankaları yoluyla her şeyi satın alacaklarını belirtti.
"Doktor Kıyamet" lakabıyla tanınan ünlü yatırımcı Marc Faber çarpıcı yorumlarda bulundu.
Faber devletlerin merkez bankaları yoluyla her şeyi satın alacaklarını belirtti. Faber bunun dünyada sosyalist bir sistemin kurulmasının yolunu açacağını ifade etti.
NBC'nin haberine göre ünlü yatırımcı, “Merkez bankaları kendi prestijleriyle ilgileniyor. Sonunda bütün hükümet tahvillerini alacaklar. Bütün şirket tahvillerini alacaklar. Bunlar inanılmaz şeyler. Emlak piyasası batacak ve böylece bütün evleri de alacaklar ve hükümet her şeyin sahibi olacak” diye konuştu.
Faber Türkiye emlak piyasasına ise olumlu bakıyor. 2010 yılında Türkiye'den çiftlik almayı önermişti.
Şu an büyük merkez bankalarının elinde bulunan varlıkların parasal değeri tüm zamanların rekorunu kırmış durumda. Dünyanın en büyük 6 merkez bankasının varlıkları, son 10 yılda yüzde 239'luk artışla 4,9 trilyon dolardan 16,9 trilyon dolara çıkarak tüm zamanların rekorunu kırmıştı.
Marc Faber Türkiye emlak piyasasına ise çok inanan uluslararası uzman. 15 Ekim'de yaptığı açıklama şu şekilde:
Uluslararası finans piyasalarında "Dr. Kıyamet" olarak tanınan yatırım uzmanı Marc Faber, "Yatırımcılara gayrimenkul, hisse senedi ve bono almalarını, nakit bulundurmalarını ve değerli metallere yatırım yapmalarını öneriyorum"dedi.
Faber, Sermaye Piyasaları Kongresinin açılışında düzenlenen basın toplantısının ardından AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Eski batıyla yeni dünyanın arasında bulunan Türkiye'nin ciddi bir jeopolitik avantajı bulunduğuna işaret eden Faber, modern iletişim sistemleri düşünüldüğünde jeopolitik konumun eskisi kadar önemli olmadığını dile getirdi.
Liman şehirlerinin eskiden daha önemli olduğunu anımsatan Faber, "Bugün taşımacılık uçakla yapıldığı için liman şehirleri önemsizleşti. Türkiye'nin kendine sorması gereken soru 'bir batı şehri mi yoksa Asya merkezli bir ülke mi' olacağı" diye konuştu.
Faber, batıya bakıldığında ABD'yi destekleyen bir sistemin görüldüğüne değinerek, "Avrupa bugün ABD tarafından yönetiliyor. Bugün Almanya Başbakanı Angela Merkel'in hiçbir kararı ABD'den bağımsız değil. Her zaman ABD politikasının bu kararlar üzerinde etkisi var. Türkiye bunun mu bir parçası olacak yoksa Asya bloğunun bir parçası mı olacak? Asya bloğu yeni güçlenen bir blog. Türkiye'nin bunun kararını vermesi gerek" ifadelerini kullandı.
- "İstanbul'da 3. Havalimanı'nın yapılıyor olması çok büyük bir başarı"
Marc Faber, gelişmekte olan bütün pazarların geçen 15 yıl içerisinde çok daha zenginleştiğine ve iyileştiğine işaret ederek, Türkiye'nin bu süreç boyunca aşırı tüketim nedeniyle söz konusu iyileşmeden yeteri kadar istifade edemediğini öne sürdü.
"Türkiye'de dış ticaret açığı, cari açık ve enflasyonun yüksek olması aşırı tüketimden kaynaklanıyor" diyen Faber, 2010 yılından beri TL'nin, dolar karşısında yüzde 50 değer kaybettiğini dile getirdi.
Faber, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan 20 yıl önce Türkiye'yi ziyaret ettiğinizde gördüğünüz şeylerle şu anı kıyasladığınızda ülkenin çok daha iyi duruma geldiğini görürsünüz. Mesela Türk Hava Yolları (THY) daha vasat bir hava yoluyken, şimdi şaşırtıcı şekilde çok daha iyi bir havayolu. Hatta Avrupa'nın ve dünyanın en iyi havayolu haline geldi. İstanbul'da 3. Havalimanı'nın yapılıyor olması çok büyük bir başarı. Kapasiteyi artıracak. İstanbul hava trafiği açısından çok önemli bir merkez haline gelecek. Bu noktada Afrika, Orta Doğu, Asya ve ABD arasında çok önemli bir merkez olacak. Bu yüzden çok büyük bir başarı."
Faber, İngiltere'nin geçmişte kötü bir yönetime sahip olmasına rağmen ekonomisinin çok iyi ilerlediğini anlattı. Türkiye'de çok fazla bürokrasi ve düzenleme olduğunu belirten Faber, "Tüm bunlar basitleştirilse ve iş adamları bu engellerden kurtulup kendi işini yapabilirse ekonomi çok daha iyi durumda olur. Bu dünya genelinde var olan bir durum aslında. Vergi sistemindeki kolaylaştırmalar ve adaletin sağlanmasıyla ekonomi daha minimal bir müdahaleyle büyüyebilir diye düşünüyorum" diye konuştu.
Dünyanın 5 yıl içerisinde nasıl bir konumda olacağının bilinmediğine işaret eden Faber, sözlerini şöyle tamamladı:
"ABD Merkez Bankası (Fed) bile geleceği bilmek konusunda başarılı değil ve geleceği öngörmek gün geçtikçe zorlaşıyor. Hükümetlerin mali tedbirler ve politikalar konusundaki müdahaleleri ve tedbirleri artıyor. Petrolün varil başına 40-60 dolar arasında dalgalanmaya devam edeceğini düşünüyorum.
Yatırımcılara gayrimenkul, hisse senedi ve bono almalarını, nakit bulundurmalarını ve değerli metallere yatırım yapmalarını öneriyorum. Bunların süper bir performansı olmasa bile hayatta kalırsınız, güvenli bir dağılım olur. Ben olsam yatırımlarımı tek bir ülkede tutmam. Eğer Türk yatırımcısıysam Türkiye'ye, Kanada'ya, Asya'ya her yere yatırım yaparım ama ABD'ye yapmam."