Mehmet Şimşek: Avrupa'nın 2. büyük ekonomisi olabiliriz!
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye'nin rekabet gücünü, verimliliğini artıracak, Türkiye’yi hızlı büyüme patikasına oturtacak, yeni kapsamlı bir reform programı hazırladık. 25 alanda değişim ve dönüşüm öngörüyoruz" dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye'nin rekabet gücünü, verimliliğini artıracak, Türkiye’yi hızlı büyüme patikasına oturtacak, yeni kapsamlı bir reform programı hazırladık. 25 alanda değişim ve dönüşüm öngörüyoruz" dedi.
Şimşek, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği'nin (UETD) Frankfurt'ta düzenlediği bir toplantıya katıldı. Bakan Şimşek'e Türkiye'nin Frankfurt Başkonsolosu Ufuk Ekici de eşlik etti.
Şimşek burada yaptığı konuşmada, Frankfurt'ta uluslararası yatırımcılarla bir araya geldiğini belirterek, "Almanya'nın önde gelen fonları, bunlar gelişmekte olan ülkelere yatırım yapıyorlar. Onların bütün temsilcileriyle, fon yöneticileriyle bir araya geldik. Türkiye'deki son reform çalışmaları ve Türkiye'nin ekonomik görünümüne ilişkin fikir alışverişinde bulunduk" dedi.
Türkiye'nin AK Parti hükumetleri döneminde büyük bir değişim ve dönüşüm yaşadığını ifade eden Şimşek, bunun en önemli sebebinin siyasi istikrar olduğunu vurguladı.
Ülkelerin kalkınması adına siyasi istikrarın tek başına yeterli olmayacağını anlatan Şimşek, "Mesela Orta Doğu'da, Orta Asya’da, dünyanın bir çok köşesinde 30-40 yıl iktidarda olan şahıslar, partiler var. Ancak beraberinde reform yapmazlarsa, o ülkelerin refahı artmıyor. Çünkü reform çok önemli. Türkiye'de ise siyasi istikrarın olduğu dönemlerde çok güçlü reformlar yapılıyor. Rahmetli Menderes, Rahmetli Özal dönemlerini hatırlayın. O dönemler Türkiye'nin hızlı çıkış yaptığı dönemlerdi. Ortak özellik hem siyasi istikrar var, yani güçlü bir iktidar var hem de reformcu bir kimlik var" ifadelerini kullandı.
"1990 yılından 2002 yılına kadar yerimizde saymışız"
AK Parti hükümetleri döneminin de böyle bir dönem olduğunu ifade eden Şimşek, şöyle devam etti:
"Türkiye gerçekten bu dönemde bir çok sorununu çözdüğü gibi bir zıplama dönemi yaşadı. Basit bir örnek vereyim 1990 yılında Türkiye'nin milli geliri 200 milyar dolar, 2000’li yılların başına gelirseniz yine 200 milyar dolar. Yani 10 yılda yerimizde saymışız. 2002’de AK Parti iktidara geldiğinde milli gelirimiz 200 milyar dolarmış. Geçen sene, bu küresel krize, avro bölgesindeki borç krizine, Orta Doğu’daki çalkantılara, petrol fiyatlarının 10-15 yıl öncesine göre 20 dolarlardan 100 dolarlara çıkmasına rağmen Türkiye milli gelirini 820 milyar doların üzerine çıkardı.
Yani 1990 yılından 2002 yılına kadar yerimizde saymışız. Aslında dünyada da büyük bir kriz yokken kendi krizlerimizle boğuşmuşuz. Siyasi istikrarsızlık var ama 2000’li yılların başından itibaren büyük bir değişim ve dönüşümün temelini oluşturacak siyasi bir istikrar var, uzun vadeli bir vizyon var ve reformlar uygulanınca Türkiye o zaman gerçekten dünya ile arayı hızlı bir şekilde kapatabiliyor."
Türkiye'nin siyasi istikrar ve reformları 20 yıl daha devam ettirmesi durumunda büyük ekonomilerle arasındaki farkı tamamen kapatacağına işaret eden Bakan Şimşek, "Bir rakam vermek açısından söyleyeyim. AB üyelerinin geliri diyelim ki 100 avro ise bizim 2000’li yılların başında 30 avro civarındaydı, yaklaşık olarak söylüyorum. Mesela basitleştiriyorum, geçen sene Avrupa 100 iken biz 55’e çıkmışız. Arayı ciddi bir şekilde kapatmaya başlamışız" diye konuştu.
"Vergilerin yüzde 23’ünü eğitime harcıyoruz"
Bakan Şimşek, Türkiy’de son 12 yılda vergi gelirlerinin dağılımının değiştiğine de değindi. Türkiye'nin en büyük payı eğitime ayırdığına dikkati çeken Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2002 yılında Türkiye’de bütün bireylerden, bütün şirketlerden, bütün çalışanlardan toplanan vergi 100 liraysa bunun 86 lirası, yani yüzde 86’sı devletin faizine gidiyordu. Yani devletin o kadar borcu var ki, geriye bir şey kalmıyordu. Geriye kalan yüzde 14 ile ne yapacaksınız? Maaş mı ödeyeceksiniz, yatırım mı yapacaksınız? Sağlıkta devrim mi yapacaksınız? Mümkün değil. Bu nedenle devlet o dönemde herkese borçluydu. IMF’ye de borçlu, hatta memuruna borçlu, işçisine borçlu zaten hizmet yapamıyor sağlık sistemi berbat bir durumda. Şimdi bakın çok değil 12 yıl sonra bugüne baktığınız zaman, mesela 2014 yılı için topladığımız her 100 liralık verginin biz şimdi 86 lirasını tam tersini millete hizmet olarak sunuyoruz. Yüzde 14’ ü faize gidiyor, yüzde 86’sı eğitime, sağlığa, altyapıya, araştırma geliştirmeye gidiyor ve tabii ki fakirlere yardıma gidiyor. Türkiye bu anlamda büyük bir başarı sağladı.
Şu anda bir bütçe dönemindeyiz. 2015 bütçesi Meclis'te. Muhalefeti dinlerseniz sanırsınız ki hangi ülkeden bahsediyorlar. Yarını bu ülke çıkartamayacak gibi anlatıyorlar. Halbuki vergilerin yüzde 23’ünü biz eğitime harcıyoruz. En büyük önceliği eğitime verdik. 2000’li yılların başında bütçeden en büyük pay savunmaya gidiyordu. Biz şimdi en fazla parayı milli eğitime veriyoruz. İkinci sırada sağlık geliyor. Sağlığa da vergi gelirlerinin yüzde 21’ini veriyoruz. Aslında sağlık ve eğitim beraber vergi gelirlerinin neredeyse yarısını oluşturuyor. Geriye bir o kadarını sosyal güvenliğe yani emeklilere, sosyal kesimlere destek olarak veriyoruz. Bir o kadarını yatırım olarak harcıyoruz. Vatandaşın teveccühünün aslında arkasında bu davanın millete bir hizmet davası olduğu açık ve net."
"Türkiye Avrupa'nın 2. büyük ekonomisi olabilir"
Şimşek, Türkiye'nin Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’nın ardından Avrupa’da en büyük altıncı ekonomiye sahip olduğunu ifade etti.
Yapılan tüm uluslararası çalışmalara göre Türkiye’nin 2040-2050’li yıllarda Avrupa’da en büyük ikinci ekonomi olabileceğini belirten Şimşek, Türkiye’nin genç nüfusu ve eğitime destek vermesiyle yaklaşık 820 milyar dolar olan milli gelirini 5 trilyon dolar civarına ve kişi başına düşen milli geliri de 50-60 bin dolarlara çıkarabileceğini dile getirdi.
"Türkiye’yi hızlı büyüme patikasına oturtacak yeni, kapsamlı bir reform programı hazırladık"
Avrupa Birliği’nin (AB) son ilerleme raporunda Türkiye’nin 33 fasıldan 30’unda ilerleme sağladığını açıklamasını hatırlatan Şimşek, "26 fasılda ileri düzeyde AB’ye uyum var diyor. Bu şu demek aslında; siyasi engeller olmasa Türkiye şu anda AB ile müzakerelerde 26 faslı açıp kapatmış demek. Bunu kendileri söylüyor. Geriye bir kaç fasıl kalacaktı ve aslında normalde Türkiye çoktan üyeliğe neredeyse hazır noktada" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin yeni reform paketine ilişkin ekonomi alanında da gelişmeler olduğunu aktaran Şimşek, şunları kaydetti:
"Başbakanımız reform programının bir kısmını açıkladı. Biz bir yıldır ekonomi ekibi olarak bir reform programı üzerine çalıştık. Türkiye’de ikinci nesil reformları, Türkiye’nin rekabet gücünü, verimliliğini artıracak, Türkiye’yi hızlı büyüme patikasına oturtacak yeni kapsamlı bir reform programı hazırladık. 25 alanda değişim ve dönüşüm öngörüyoruz. Onlara ilişkin bin 300’e yakın tedbir var. Bu tedbirler enerji verimliliğinden tutun, tasarrufların artışına kadar. Finans piyasalarının gelişmesinden tutun Türkiye’nin dünyada 5. en büyük sağlık ihracat merkezi olmasına kadar bir çok alan var.
Bütün bu alanlara ilişkin hangi reformu hangi kurum ne zaman yapacak ve ne kadarlık bir bütçe gerekiyor bunların hepsi belirlendi. Biz seçimi beklemeyeceğiz. Seçimden önce de reformların bir kısmını uygulamaya koyacağız. Dolayısıyla Türkiye bir anlamda yatırımlar açısından daha cazip olacak. Tabii Türkiye’nin sorunları var, eksikler var. Türkiye daha gelişmekte olan bir ülke. Biz daha her şeyi halletmedik ama gerçekten büyük ilerleme var."
"Modada İtalya’yı geçmek istiyoruz"
Türkiye’nin bir çok alanda dünyanın alanında en iyi ülkeleriyle rekabet edeceğini ve bu ülkeleri geçeceğini ifade eden Bakan Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Örneğin modada İtalya’yı geçmek istiyoruz. Dünyanın en iyi tekstil konfeksiyon üretim üstlerinden birisiyiz. Markalaşma, tasarım noktasında bazı eşikleri, bazı aşamaları kaydedersek onları geçeriz. Çünkü üretim bizde. Biraz daha katma değeri yüksek alanlara, dizayna, tasarıma ağırlık vereceğiz. Biz şuan da turizmde dünyanın en büyük altıncı ülkeyiz. Vatandaşımız yılda 32 milyar dolar turizm geliri elde ediyor. 36 milyona yakın turist geliyor. Turizmde niye Fransa’yı geride bırakmayalım? İstanbul Paris’i niye geçmesin? Bunlar olacak. Biz iktidara geldiğimizde İstanbul’a gelen turist sayısı 2-3 milyondu. 12 yılda 10 milyonu aştı. Aynı şeyi makine tesisatta yapacağız. Dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesi Almanya. Bu konuda da biz burayla yarışmak istiyoruz."
Bakan, Şimşek konuşmasının ardından UETD üyeleriyle fotoğraf çekildi. Ardından, Almanya'dan ayrılan Şimşek, akşam saatlerinde Türkiye'ye hareket etti.
AA