Genel

Mehmet Tatar: Depreme karşı bugün daha güvende değiliz!

Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, "Bugün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir" diye konuştu...


Tatar, 17 Ağustos depreminin yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, ülkede yaklaşık 150 deprem üretecek diri fay olduğu bilinirken, MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptandığını belirtti.
17 Ağustos'un binlerce canımızı kırk beş saniyede yitirdiğimiz "Asrın Felaketi"nin yaşandığı gün olduğunu söyleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, Afet hafızası zayıf toplumlarda "depremin unutulabileceği" ancak deprem gerçeğinin kendini asla unutturmayacağının bir kez daha hatırlandığı gündür dedi.

ÜLKEMİZDE 485 DİRİ FAY VEYA FAY SEĞMENTİ SAPTANMIŞTIR
Ülkemizde yaklaşık 150 deprem üretecek diri ray olduğu bilinirken, MTA tarafından yapılan çalışmalarla güncellenen Türkiye Diri Fay Haritasına göre büyüklüğü 5.5 ve üzeri deprem üretebilecek 485 diri fay veya fay segmenti olduğunun saptanmış olması neredeyse tüm ülke coğrafyasının ne derecede büyük bir deprem tehdidi altında olduğunun jeolojik gerçekliğini açık olarak ortaya koyduğunu belirten TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar, bu gün düne göre depremlere karşı daha güvenli bir yaşam yolunda olduğumuzu söylemek mümkün değildir dedi.

6306 SAYILI KANUN VATANDAŞA DEĞİL BAZI MÜTEAHHİTLERE İLAÇ OLDU!
"17 Ağustos" bir doğa olayı olan deçremm afete dönüştüğü gün olduğunu dile getiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr. Mehmet Tatar," 17 Ağustos'un üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen bu gün; 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 Depremlerinden geriye kalan orta hasarlı binaların hala varlığını koruduğu ve bu yaçılarm kullanılmaya devam edildiği, Afetlerle mücadele konusunda kurumsal yapılanmada çok başlılığın ve mevzuatsal dağınıklığın giderilmediği, Merkezi ve yerel düzeyde başta deprem olmak üzere afetlerle etkin mücadele edecek planlarının hazırlanmadığı, Ulusal ve bölgesel düzeyde yapılması gereken afet risk harita ve değerlendirmelerine yönelik çalışmaların yetersiz ve çok yavaş ilerlediği bilinmekte, sonuç olarak hala yapılması gerekenlerin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizde, birçok boyutuyla yetersiz kalan afet yönetim sisteminin dertlerine karşı bir "ilaç" olarak sunulan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un, uygulandığı bir yıl içinde afetlere karşı güvenli yerleşimler oluşturmak yerine, düşük gelir gurupları ile kamunun elinde bulunan alanların ranta açılması ile sadece inşaat sektöründeki bazı müteahhitlik firmalarına ilaç olduğu görülmüştür.

JEOLOJİK ARAŞTIRMALAR YAPI ÜRETİM BEDELİNİN %0,2'Sİ BİLE DEĞİL
Dr. Tatar,"Plansız ve kalitesiz yapılaşmanın, yapı üretim bedelinin en fazla %0,2'sine bile ulaşmamasına karşın hep kaçınılan jeolojik araştırmaların ne derece acı sonuçlara ve yüksek faturalara neden olmaktadır.

Önemli olan sosyal bir devletin en temel görevinin yurttaşları için sağlıklı, güvenli ve çevreye dost yaşam alanları ve yapılar üretmesidir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'dan ve bu Kanunun kamu vicdanında açtığı yaralardan bahsediyor olmamız bile ülkemizde depremlerden yeterince ders alınmadığının açık göstergesi iken, bir gece yarısı deği şikliği ile Kamu yararı güden Odalarımızın afet güvenliğinin temel araçlarından biri olan yapı üretim ve denetim süreçlerinde devre dışı bırakılması tabloyu daha da karam sar bir hale getirmiştir.

Torba yasa maddesi ile, afetlere karşı güvenli yerleşim alanlarının belirlenmesine, nitelikli ve güvenli yapılaşmaya yönelik olarak Odalarımızın yaptığı kamusal mesleki denetim ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.

Bu yasa düzenlemesi ile, fay zonları, heyelanlı bölgeler, taşkın alanları gibi jeolojik tehlike ve riskleri ortaya koyan, yapı-zemin ilişkisini belirleyen planlama ve yapı üretim süreçlerinde hazırlanan raporların denetlenmesi engellenmek istenmiştir.

Oda mesleki denetimini ortadan kaldırmayı amaçlayan bu yasa ile, sahte mühendis ve mimarların türemesinin, standartlara uygun olmayan niteliksiz mühendislik hizmetleri verilmesinin yolu açılmıştır. Bütün bu yasal düzenlemeler de göstermektedir ki, başta deprem olmak üzere afet yönetim sistemi kamu yararı ve bilimsel gerçeklere göre değil, rant odaklı bir temelde kamusal denetimden de kaçırılarak yeniden inşa edilmek istenmektedir.

Kendi Kentsel dönüşümünü deprem zararlarını azaltmaya çare gören, 17 Ağustos anmalarının anlamını çarpıtıp unutturamaya çalışan, odaları mesleki denetim dışında bırakan bu anlayışla, ülkemiz her depremde daha büyük can ve mal kayıpları ile karşı karşıya kalmaya devam edecektir.
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, 17 Ağustos'u rantın değil, güvenli yerleşimlerde yaşama hakkının savunulduğu bir gün olması çabasını sürdürecektir" diye konuştu.

Adalet Gazetesi