Melkan Gürsel Tabanlıoğlu: Kentten kopuk projelere izin verilmemeli!
Tabanlıoğlu Mimarlık Melkan Gürsel Tabanlıoğlu: Herkes mutlu olmalı Mimar, sadece metrekare kazanmanın en etkin sonuç olmadığına yatırımcıyı ikna edecek güçte olmalı. Kentten kopuk projelere izin verilmemeli
MELKAN GÜRSEL TABANLIOĞLU Tabanlıoğlu Mimarlık
Herkes mutlu olmalı Mimar, sadece metrekare kazanmanın en etkin sonuç olmadığına yatırımcıyı ikna edecek güçte olmalı. Önerilen yaşam biçimi orada yaşayanlar kadar yatırımcıyı da memnun edebilmeli. Mimar iklim koşullarından, çağdaş gereksinimlere, kültürel etkileşimden trafik & yaklaşımına tüm verileri değerlendirerek en fizibilite en etkin ve özgün tasarımı gerçekleştirebilecek ehliyete sahip olan profesyonel.
Kentten kopuk projelere izin verilmemeli. Bugünkü konut projeleri, gerçek ihtiyaca uygun özgün projeler olsa da, genellikle birbirine benzeyen, kentle ve yaşamla ilişkisi kopuk, yüksek yapı kümeleri.
Bunlar sosyal alan olarak listeye eklenmiş yetersiz ve anlamsız birimlerle dolu. Tüm coğrafi ve bölgesel özellikleri göz ardı eden, birbirinin tekrarı bu yapılanma gerçek konut ihtiyacına karşılık veriyor mu, trendlerden önce sormamız gereken soru bu. Yapı teknolojisinden mekânların ayrışmasına, doğal havadan yararlanma, ısınma ve soğutma ihtiyacının minimuma indirilmesi gibi meselelerin çözümünde, enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik sağlayacak güncel tasarım ve inşaat avantajlarını angaje etmek gerekli. Böyle projeler kısa vadede yüksek maliyet olarak algılanıyor ama orta ve uzun vadede ciddi kazanımlar sağlıyor. Tüketiciler de 5-10 yıl öncesine nazaran bu konuda daha bilinçli ve daha talepkâr.
EMRE AROLAT Emre Arolat Mimarlık
Özgünlükten uzak uydu Bugün üretilen projeler, son 30 yılda yaşanan bir dönüşümün parçası olarak yorumlanabilir. 80'li yılların başında Toplu Konut Yasası'nın çıkmasıyla ve paralelinde gelişen teşviklerle konut sektörü büyük bir patlama yaşadı.
Kısa vadeli noktasal ticari yaklaşımlar ile çok katlı, niteliksiz ve özgünlük içermeyen uydu kentler ortaya çıktı. En önemli mekânsal sorunlardan biri olduğuna inandığım "kapalı site" olgusu da bu süreçte gelişti. Bu yönelim sosyal sınıflar arasındaki farklılaşma eğilimini tetikledi. Barınmanın ötesinde, yüzme havuzu, restoran, spor merkezi, çocuk yuvası gibi yan işlevleri de bünyesinde barındıran bu 'kapalı dünyaların işleyişi, özel sektörün projeye yatırdığı sermayenin geri dönüş hızını artırarak kendileri için cazip bir yatırım aracı haline getirirken, kullanıcılarına güvenlik ve ayrıcalıklı olmayı vaat eden bu konutlarda yaşamak adeta bir sosyal statü aracına dönüştü. Ortam parlak görüntüler, gösteriş ve tasarım ekstravaganzası anlamında gittikçe daha büyük bir hezeyan hali yaşarken öte yandan nitelik ve derinlik bağlamında gittikçe kavruklaşıyor yazık ki. Diğer taraftan konutlarda gayrimenkul piyasasının zaman içinde oluşturduğu giderek yerleşmiş bir tür plan şeması konvansiyonundan söz edilebilir. 2 + 1, 3 + 1 gibi isimlerle anılan bu şemaları ciddiye almak gerektiğini söyleyebilirim.
İnsanlar yaşadıkları mekândan daha çok performans talep ediyor. Teknolojik gelişmeler bu taleplerin kimi zaman gerekli olup olmadığını sorgulamaksızın karşılanması için devreye giriyor. Uzaktan kumandalı ev aletleri, ev dışından devreye alınabilen ısıtma, soğutma ya da havalandırma üniteleri, sensörler, gibi sistemlerin ne kadar işe yaradığından çok, satış sırasında ne denli etkili olduğu önemseniyor.
Habertürk