Sektörel

Metropoller 'hayalet şehir' mi olacak?

Kovid-19 pandemisi sebebiyle birçok çalışan 'Evden çalışma'ya geçti. Salgın ile evlerimiz evlerimiz olmaktan çıkıyor mu? Büyük şehirlerden göçler başlayacak mı? Ofisler ne olacak, kiralar nasıl değişti? İşte pandeminin etkilediği ofis pazarı...

Habertürk Gazetesi köşe yazarı Kadir Kaymakçı, bugünkü köşesinde Kovid-19 sebebiyle değişen çalışma sistemini ve ofis kültürünü kaleme aldı. 

İşte Kadir Kaymakçı'nın 'Evlerimiz evlerimiz olmaktan çıkıyor mu?' başlıklı yazısı...

Çok değil bir yıl önce işten eve evden işe gidiş gelişlerimde günde ortalama 2 saatim yolda geçiyordu. Bu haftada 12, ayda ise 48 saat yani iki gün demekti. Yılda hiçbir şey yapmadan direksiyon başında geçirdiğim gün sayısı 24’tü! Başka bir deyişle her yıl neredeyse hayatımın bir ayı arabanın içinde oturarak geçiyordu. (Sözelci olsam da bunu doğru hesapladım diye umuyorum:).

20’li 30’lu yaşlarında insan bu hesapları yapmıyor, ne de olsa harcayacak daha çok gün var cepte diye önüne konan ‘hayat’ faturasını şak diye ödüyor. Ama benim gibi 50’ye bir adım kala cebindeki hayattan harcadığın bırak bir günü, yerine geri koyamayacağın, bir dakika bile önemli oluyor. Daha kaç yaz kaldı önümde, daha kaç kulaç atacağım denizde, daha kaç kış kar tanelerini yere düşmeden ağzımla havada toplayacağım diye hesaplar yapıyor insan...

Bu düşünceyle geçen yıl metroya yakın bir eve taşındım. Arabayı bıraktım. Günde ortalama 1 saat yılda ise 12 gün kazandım! Kısa ömrün karı... Ve Mart 2020’de Covid-19 geldi!

Hayat hiç beklemediğim bir anda bir çeşit vergi iadesi gibi bana o yolda geçen 12 günü de geri verdi...

Yaklaşık 11 aydır evden çalışıyorum! Sabahları iş yerime gitmem 1 dakikadan az zamanımı alıyor. Akşam evime ulaşmam saniyeler sürüyor. Bilgisayarı kapatıp koltuğun öbür tarafına geçiyorum hepsi bu!
Kağıt üstünde cebimde yaşanacak fazladan 24 günüm var artık. Peki bu durumdan mutlu muyum? Açıkçası bilmiyorum!

95 bin kişinin çalıştığı Koç Holding geçtiğimiz günlerde 35 bin çalışanın pandemi sonrası kalıcı olarak evden çalışmayı sürdüreceğini açıkladı. Ülkenin en büyük holdinglerinden birinin bu kararı alması iş dünyasında büyük bir değişimin habercisi. Zaten Koç Holding CEO’su Levent Çakıroğlu da ‘evden çalışma’yla ilgili açıklamasını yaparken “Değişmekten korkmuyoruz, kendimize güveniyoruz!” demiş.

Peki evden çalışacak olan 35 bin kişi bu değişim konusunda ne düşünüyor, onlar da korkmuyor mu acaba?
Dünya bir süredir bu konuyu tartışıyor. “Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diyenlerin sayısı hızla artıyor. Neredeyse her gün başka bir araştırma çıkıyor bu ‘evden çalışma’ konusuyla ilgili. Koronavirüs pendemisi öncesinde Şubat 2020’de evden çalışan Amerikalıların oranı yüzde 8 iken Mayıs 2020’de oran yüzde 37’ye çıkmış. Şimdilerde yüzde 50’lere dayandığı söyleniyor.

Google, Twitter, Facebook gibi teknoloji devlerinin de aralarında bulunduğu birçok şirket kalıcı olarak evden çalışmaya geçti ya da geçmek için hazırlıklarını yapıyor.

Bir işe alım şirketinin 31 ülkede yaptığı ankete katılan 5220 profesyonelin yüzde 77’si evden çalışmanın iş yerinde çalışmayla eşit ya da daha etkili olduğunu söylemiş. İşverenlerin yüzde 86’sı ise evden çalışmayı kalıcı hale getirmeyi düşündüklerini açıklamış.

BÜYÜK ŞEHİRLERDEN GÖÇLER BAŞLAR MI?

Tabi bu evden çalışma meselesi “Hadi karar verdik evden çalışalım” diye olacak bir şey de değil. İşçinin ve işverenin haklarını güvence altına almak için birçok yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Burada da iş hükümetlere düşüyor.

Önemli sorulardan biri de; peki ya artan ev masrafları n’olucak?

Birçok arkadaşım (ve tabi ki ben de) evden çalışmanın konforunun yanında artan faturalardan dert yanıyor bir süredir. Yetmeyen internet için alınan ek kotalar faturaları şişirdikçe şişiriyor. Evdeki elektrik ve su tüketimi ortalamanın üstünde. Merkezi sistem olmayan dairelerde ısınma faturası geçen yıla oranla neredeyse ikiye katlanmış durumda. Evde yenen üç öğün yemeğin mutfak masraflarına etkisi göz ardı edilecek gibi değil. (Gıda, ısınma, elektrik, su, ulaşım fiyatlarındaki artış da cabası)

Evden çalışmaya geçerek ofis, ulaşım, yemek vb. daha birçok kalemde tasarruf edecek olan şirketler bu tasarruflarını çalışanlarıyla paylaşacak mı bilmiyoruz...

Essex Üniversitesi’nde ekonomi dersleri veren Michel Serafinelli, salgın sonrası iki tür uzaktan çalışma şeklinin ortaya çıkacağını öngörüyor:

“Haftada bir ya da iki gün ofise gidenler ya da ayda bir hafta iş yerinden çalışanlar...”

Serafinelli, ayda sadece bir hafta işe gidenlerin bir süre sonra daha ucuz konut, ulaşım masrafları gibi konuları göz önüne alarak büyük metropollerden daha küçük ve sakin şehirlere, kasabalara taşınacağını düşünüyor.

METROPOLLER ‘HAYALET ŞEHİRLER’ OLUR MU?

Bir süre önce bir ankette Tokyo’da çalışan 7 bin Japon’a kendilerine hak tanınsa şehirden taşınıp taşınmayacakları sorulmuş. Katılanların yüzde 50’si düşünmeden Tokyo’dan taşınacağını söylemiş. Uzaktan çalışmanın yaygın olduğu İsviçre’de çalışanların evleriyle iş yerleri arasındaki uzaklık ortalama 25 kilometreymiş. İstanbul’u düşünerek ‘ne var bunda’ demeyin lütfen. İstanbul kent değil bir ülke! Hayat pahalılığı, trafiği bir yana 2000 yılında 595 milyon metreküp olan su tüketimi 2020’de 1.1 milyar metreküpe çıkan ve bugünlerde adı sürekli ‘susuzluk’la birlikte İstanbul’u kurtarmak için bu evden çalışma uygulaması bir fırsat olabilir mi? Serafinelli, bu küçük kentlere taşınma durumunun işçilerin büyük şehir merkezlerindeki ofislerde geçirdikleri zamanlarda yüzde 50-60 bir azalma sağlayacağını söylüyor. Londra’daki ofis kiralarında şimdiden bir düşüş başlamış.

Bazı işverenlerin bu durumun metropolleri hayalet şehirlere dönüştüreceği endişesini de boş buluyor Serafinelli: “Bu tam bir kazan kazan durumu... Büyük şehirler ile küçükler arasındaki uçurum kapanabilir.”

BÜYÜK ŞEHİRDEN KÜÇÜK ŞEHİRE TAŞINIR MISINIZ?

Kuzeybatı Arkansas, Tulsa’nınkine benzer bir programı pandemi döneminde başlatmış. Çalışmanın başındaki isim Nelson Peacock, Covid-19 pandemisiyle insanların yaşam tarzlarını gözden geçirdiğini gördüklerini ve bundan faydalanmak istediklerini söylüyor. Kente taşınmak için başvuranlar arasından seçtiklerine 10 bin dolar ödemeyi taahhüt eden Peacock “San Fransisco’da 150 bin dolarla kurabileceğiniz bir hayatı Kuzeybatı Arkansas’ta 63 bin dolara yaşayabilirsiniz” diyor.

Ekim sonunda yapılan bir araştırmaya göre ABD ‘evden çalışma’ koşullarına sahip 23 milyon kişi yeni şartlar doğrultusunda bulundukları şehirden başka bir şehre taşınmaya hazır olduğunu söylüyor. Bir arkadaşım yıllar önce Bozcaada’ya taşındı. Arada sırada İstanbul’a geliyor iş için o kadar. Bir diğeri geçenlerde Bodrum’a gitti... İstanbul’un kalabalığına geri dönecek mi o da bilmiyor. Eğer işini ayarlarsa orada kalmak istiyor...

Bodrum, Çeşme, Marmaris, Ayvalık, Datça gibi bölgelerde son dönemde yaşanan göçler nedeniyle emlak fiyatlarında bir artış olduğu da gerçek.

Bütün harala gürelesine, yılda neredeyse 1 ayımı trafikte geçirmeme rağmen İstanbul’dan gitmek şimdilik bana çok uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Evden çalışma durumumuz kalıcı olsa bile şehri terk etmem diye düşünüyorum... Ama çevremde birçok insan kendilerine Anadolu’da yer bakıyor...

EVLERİMİZ EVLERİMİZ OLMAKTAN ÇIKIYOR MU?

Şükrü Erbaş’ın ‘sırtımızın kamburu’ ‘yalnızlığımızın kaleleri’ dediği evler bir süredir çalıştığımız iş yeri, gittiğimiz restoran, takıldığımız kafe, takımımız desteklediğimiz stadyum, gezdiğimiz park, sevdiğimiz filmleri, oyunları istediğimiz sinema, tiyatro salonu oldu hepimiz için... Daha da devam edecek gibi bu durum!

Pandemi sonrası değişecek birçok şey arasında en dramatik olanı ‘huzurumuzun’ başkenti evlerimizin hayatımızdaki konumu olacak belki de.

Evlerimiz evlerimiz olmaktan çıkıyor mu acaba? Modern insanın yersiz yurtsuz bir insan olduğunu söyleyen, ‘insan olmanın bir vasfı da kendimizi hiçbir zaman evimizde, yurdumuzda hissetmemektir’ diyen Heidegger haklı; içinden çıkamadığımız bir evin içinde evimizin özlemiyle oturup duruyoruz aylardır.

“Nereye gidiyoruz?” sorusuna “Eve, hep eve” diye cevap veren Novalis bugün yaşasa ne düşünürdü acaba?

O şehirdeki ev fiyatlarına Kovid-19 göçü dopingi!

Sayfiyelere göç arttı, fiyatlar katlandı!