Sektörel

Mimar Ayşe Hasol Erktin uyarıyor: Yeşil aldatmacaya dikkat!

Bir binayı yeşille donatmanın o binayı yeşil yapmayacağını belirten Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ayşe Hasol Erktin, yeşil aldatmacanın yeşil bina sektöründe çok yaygın olduğunu, kullanıcıların dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

Yurtdışında yeşil fashion olarak bilinen yeşil aldatmacanın yeşil bina sektöründe çok yaygın olduğunun altını çizen Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Has Mimarlık Kurucu Ortaklarından Ayşe Hasol Erktin, bir binayı yeşille donatmanın o binanın yeşil  olduğu anlamına gelmediğine dikkat çekti. 


Binayı yeşille donatmak o binayı yeşil yapmaz

Yeni yapılan konut projelerinin büyük bir çoğunluğunun Leed ve Breeam sertifikasına uygun olarak üretildiğini belirten Erktin, ama bu sertifikalara başvuran değil bu sertifikayı almış olan projeleri ödüllendirmek gerektiğini söyledi. 


Başvuranlar değil sertifikayı alanlar ödüllendirilmeli

Leed ve Breeam'e başvurmanın bir ayrıcılık olmadığını, belli bir ücreti veren herkesin bu sertifakalara başvurabileceğini hatırlatan Erktin, "Yeşil aldatmaca yeşil bina sektöründe çok bilinen bir kavram. Yurtdışında buna yeşil fashion diyorlar. Yani yeşil gibi boyayıp, paketleyip ortaya koymak...Binayı yeşille donattığınız zaman bina yeşil olmuyor. Yeşilin belli kuralları var. Yurtdışı sertifikalarına ne kadar çekinceyle yaklaşsak da bu sertifikalar bu konuyu belli bir skalaya bağlıyor. Öğrencinin karnesi gibi geçti mi kaldı mı...Belli ölçüler var ve yabancı sertifikalar bu ölçüye göre değerlendiriyor binayı. Türkiye'de sıkıntı şu; bu belgeye başvurmak çok kolay. Belli bir para ödediğiniz zaman bu belgeye başvurabiliyorsunuz. Bu reklamlarda duyduğumuz projeler sadece başvurmuş durumda. Esas bizim ödüllendirmemiz gereken bu sertifikaları almış olanlar olmalı" diye konuştu.


Pazarlama aracı olarak kullanılıyor

Yeşil bina konseptinin projenin satışa çıktığı süreçte pazarlama aracı olarak da kullanıldığına dikkat çeken Erktin, "Proje satışa çıktığında bir yerde bu konu pazarlama aracı olarak kullanılıyor. Tüketicilerin buna dikkat etmesi gerekir. Yani Leed sertifikasına başvurmak, almış olmak anlamına gelmiyor. Almış olma şartını kullanıcıların da yatırımcıların da koymuş olması lazım. Bu arayış içinde olursak gerçekten yeşil binalara sahip olabiliriz. Bugün 30 binanın Leed sertifikası varsa, 27 binanın da Breem sertifikası var. Ama bunların 3 katı kadar da başvurmuş bina var. Dolayısı ile tüketicinin, kullanıcının takipçi olması gerekiyor. Kiracının bile bu binanın yeşil sertifikası nerede diye sorması lazım" ifadesinde bulundu. 


Breem ve Leed Türkiye'ye uymuyor

Yeni yapılan konutların yüzde 99'unun Breeam ve Leed sertifikasına uygun olarak tasarlandığı fakat belli bir noktadan sonra yurtdışında üretilen belgelerin Türkiye ile uymadığını belirten Erktin, yerli bir sertifikanın olmasının önemine dikkat çekti. 


Yerli bir sertifika şart

Leed ve Breeam olduğu gibi Türk sertifikasının da şart olduğunun altını çizen Erktin, "Örneğin herkesin diline dolanan bir bisiklet şartı vardır ve burada bisiklet kullanımını özendirmek için bir takım puanlar söz konusu. İstanbul gibi bir kentte siz bisiklet kullanımına teşvik edebilmeniz için yollarınız uygun olması lazım. Dolayısı ile yerli bir sertifika olmasının önemi kısa zamanda anlaşıldı. Bizim önceliklerimize uygun, yurtdışında mantıklı görünen kuralları alıp, martıksız görünen kuralları da kendimize uyarlayabileceğimiz bir sertifika düşündük. Türk sertifikasını öncelikli olarak konutta düşündük çünkü konut üretimi çok yaygın. Özellikle bu kentsel dönüşümle daha da yoğun hale gelecek. Biz bu treni kaçırmamalıyız. Bizim bir deprem gerçeğimiz var. Bundan dolayı sertifikada bize uygun koşulların olması çok önemli. Yurtdışındaki bir sertifikayı kovaladığınız zaman ya Amerikan standartlarına bağlı kalıyorsunuz ya da Avrupa standartlarına. Türkiye'de bizim ortaya koyduğumuz bir takım standartlarımız da var. Mesala enerji kimlik sistemi. Bizim sertifikamızın enerji kimlik sistemine adapte olması gerekiyor. Oysa ki Leed ya da Breeam olduğu zaman bambaşka bir enerji sistemi modelini ele almak zorundasınız üstelik o sistem için de yurtdışına dünya kadar ücret ödemek zorundasınız" diye konuştu.


Bazı yönetmelikler eksik

Türkiye'de bazı yönetmeliklerin eksik olduğuna dikkat çeken Mimar Ayşe Hasol Erktin, "Mesela akustik ve ses yalıtımı konusunda bir takım Avrupa standartları söz konusu ama bizim yerleşmiş bir standardımız yok. Bunu getirip binalarımızın daha sağlıklı daha düzgün planlanmasını sağlayabiliriz. Yani mantıksız yere yurtdışındaki bir takım kurallara bağlanmak yerine bizim kurallarımızın olduğu noktalarda Türkiye'deki kanun, yasa ve yönetmelikleri izlemek ama bizde eksik olan bir takım kanunlarda da yurtdışında ne varsa onu inceleyip bize uyarlamak daha mantıklı" şeklinde sözlerini tamamladı. 


Şengül KIRMIZITAŞ/Emlakkulisi.com