Yeni binalar kendi enerjisini kendi üretecek!
TSKB Gayrimenkul Değerleme, yeşil binalara ve bu binaların sayılarının artırılması gerektiğini vurguladı. Buna göre yeşil bina sayısında 2017 yılından beri dünyada ilk 10 ülke arasında olan ve 2019'da altıncı sıraya yerleşen Türkiye, bugün Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor.
Gezegenimizi tehdit eden küresel iklim değişikliğinin olumsuz yansımaları, neredeyse bütün sektörler üzerinde etkisini gösteriyor. İklim değişikliğinin gayrimenkul sektöründe yarattığı etkilerle ilgili bir analiz yapan TSKB Gayrimenkul Değerleme, yeşil binalara ve bu binaların sayılarının artırılması gerektiğini vurguladı.
Gayrimenkul sektörünün, enerji tüketimini sınırlandırmak ve iklime şiddetli hava şartlarına direnmek amacıyla yeni yöntemler ve malzemeler geliştirdiğine dikkat çekilen çalışmada, bunun en önemli örneği şeklinde işaret edilen yeşil binalara ilişkin verilere yer verildi. Buna göre yeşil bina sayısında 2017 yılından beri dünyada ilk 10 ülke arasında olan ve 2019'da altıncı sıraya yerleşen Türkiye, bugün Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer alıyor. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) kayıtlarına göre; Türkiye’de toplam 518 adet sertifikalı proje mevcutken, bunlardan 425’inin LEED, 70’inin BREEAM ve ikisinin B.E.S.T sertifikaları bulunuyor. Yeşil bina uygulamaları ülkemizde ağırlıklı şekilde İstanbul ve çeperinde gelişim sergilerken, Türkiye'de yeşil bina sertifikasına senelerde sırasıyla Kocaeli, Ankara ve İzmir şehirlerindeki uygulamaların yükselttiği kaydediliyor. Özellikle Kocaeli, yeşil bina uygulamaları açısından potansiyeli yüksek bir bölge şeklinde belirtiliyor. Çalışmada yeşil bina uygulamalarının standart bina uygulamalarına göre yüzde 7-15 oranında daha yüksek maliyetli olduğunun altı çizilirken, fayda-maliyet veya yaşam döngüsü-maliyet hesabı yapıldığında bu ön maliyet farkının kısa sürede geri döndüğü ifade ediliyor. Yine binanın ekonomik ömrü dikkate alındığında, suyu yaklaşık yüzde 40, enerjiyi ise yüzde 25-50 arası oranda daha az tüketen yeşil bina uygulamalarının standart binalara göre kullanma maliyetlerinin oldukça düşük olduğuna dikkat çekiliyor.
“Gayrimenkullerdeki uyumlaştırma süreci, binalarda değer artışı sağlayacaktır”
Hükümet, müteahhit, mal sahibi ve kullanıcıların bir araya gelerek iklim değişikliğinin gayrimenkul sektörü üzerindeki olumsuz etkilerine bütüncül yaklaşımla çözümler üretmeleri gerektiğine vurgu yapılan çalışmada şu açıklama ve öngörüler yer alıyor:
“Bu konuda hazırlanacak risk analizleri sonrasında önlemler alınmalı. Aksi halde riskli bölgelerde bulunan bazı gayrimenkullerin satılamaz hale geldiğini, sigorta primlerinin ödenemeyecek ölçüde yükseldiğini ve bu nedenle değerlerinin azaldığını görmek kaçınılmazdır. Hatta bu gayrimenkuller terk edilebilir ve kentte çöküntü alanları oluşabilir. Ayrıca değişen hava olayları nedeni ile yangın ve sel gibi afetlerden etkilenerek zarar görmüş yapıların bakım, onarım ve yeniden inşa maliyetlerinin büyük ölçüde artması ekonomik kayıplara neden olabilmektedir. İklim değişikliğine uyumlu hale getirilmek için bakım ve onarım gören gayrimenkul maliyetlerinin, kira kontratı süresi boyunca kullanım maliyeti olarak kiracıya yansıtılabileceği modeller tartışılmaktadır. Gayrimenkullerdeki bu uyumlaştırma sürecinin binalarda değer artışı sağlayacağı düşünülmektedir.”
“Yeni inşa edilen binaların kendisine yetecek enerjiyi üretmesi hedefleniyor”
Gayrimenkul sektöründe iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini hafifletmeye ilişkin tedbirlerden biri olarak yapı malzemelerinin önemine vurgu yapılan çalışmada, “Deniz seviyesinin yükselmesi ile kıyı bölgelerinde artan şiddetli fırtınalardan korunmak için binaların ve yolların yükseltilmesi, sıcak hava dalgaları ve yüksek ısı riskine karşı teknolojik yapı malzemelerinden yararlanılarak serin çatıların ve soğutma merkezlerinin kurulması iklim uyum önlemleri arasındadır. Güneydoğu Asya ülkelerinde geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen yapı malzemeleri ile projeler geliştirilmekte, kullanım ömrünü tamamlamış gayrimenkullerde ve yenileme işlemlerinde diğer inşaatlara malzeme tedarik edilmektedir. Yeni inşa edilen binaların hemen hepsinde kendi kendine yeterli enerjiyi üretmesi ve ideal olarak da kentsel ağa ek üretim sağlaması hedeflenmektedir. Akılcı çözümler ile bu karmaşık güçlüklerin üstesinden gelerek gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya ve katma değer üreten, tüm paydaşlarına kazanç sağlayan bir sektör bırakmak ise hayal değil” deniyor.
Türkiye'de yeşil bina dönüşümleri hızlandı!