Türkiye'de yeşil bina dönüşümleri hızlandı!
Nüfus yükselişi, insanların konfor arayışlarının gittikçe artması ve tüketimdeki yaşanan hızlanma, enerji talebinde de yükselişlere neden oluyor. Enerji tüketiminin yüzde 30’undan sorumlu olan binalar, enerji etkinleştirildiğinde enerji tüketimini yüzde 50’lere kadar düşürüyor.
Nüfus yükselişi, insanların konfor arayışlarının gittikçe artması ve tüketimdeki hızı enerji talebinde de yükselişlere neden oluyor. Dünya Gazetesi'nden Gülseren Üst Polat'ın haberine göre; talep artıyor fakat dünyada yer altı ve yer üstü kaynaklar da gün geçtikçe azalıyor. 2 milyar insan temiz suya düzenli şekilde erişme imkanına sahip değil. Enerji gereksinimi yüzde 4-5 oranında yükselirken fosil yakıt rezervi gittikçe düşüyor. Dünya genelinde enerji tüketiminin yüzde 80’i şehirlerde yapılıyor. Şehirlerin karbondioksit salımına etkisi ise yüzde 75 olarak belirlendi.
Araştırmalar, tüketilen toplam enerjinin yüzde 30’undan çoğunun binalar kaynaklı olduğuu ortaya koyuyor. Bu kapsamda binalarda enerji dönüşümü odaklı yaklaşımların çevre ve kaynaklar açısından ciddi farklara neden olması öngörülüyor.
Karbon nötr hedefine ulaşmada 3’de 1 payı bulunan binaların enerji etkin, yeşil enerjili hale dönüşümünün ortalama enerji tüketiminde yüzde 24 ile 50’ye ulaşan, karbon salımında yüzde 33 ile 39 arası, su tüketiminde yüzde 40, atıklarda yüzde 70’e çıkan bir gerilemeyi getireceği çalışmalarla belirtiliyor. İşte bu sebeple, Sürdürülebilirlik ve Araştırma Danışmanı Ali Gizer’in de dediği gibi “Enerjiyle ilişkimizi düzenlerken aslında gezegenle ilişkimizi düzenlemiş oluyoruz.”
AB'de kamu ve özel binalarda zorunlu
Yaşanabilir ve sürdürülebilir bir dünya için enerji tasarrufu ve enerji verimliliği dünya açısından önemli hale gelirken Sıfır Enerjili, Yaklaşık Sıfır Enerjili veya Yeşil Bina konseptinin binalar kaynaklı enerji tüketiminde farklar oluşturması tahmin ediliyor. Her ne kadar bu kavramlar üzerinde genel bir uzlaşı kesin şekilde yapılamasa da Sıfır Enerji veya Neredeyse Sıfır Enerji binaların önemli ölçüde enerji kullanımını azaltmak ve aynı zamanda yenilenebilir enerjinin toplam payını yükseltmek için umut verici bir potansiyel bulundurduğu kesin.
Yeşil dönüşüm konusunda her alanda ciddi çalışmalar yapan Avrupa Birliği (AB), kendi bölgesinde enerji tüketiminin yüzde 40’ından ve karbondioksit salımının yüzde 36’sından sorumlu olan binalar için dönüşüme 2019'un başından itibaren start verdi. Binalarda enerji verimliliğine ilişkin uygulamaları kamu binalarında zorunlu tutan AB, 1 Ocak 2021 itibariyle bütün özel binalar için de aynı zorunluluğu talep ediyor.
Türkiye'de çalışmalar ne durumda?
2030 karbon nötr hedefine ulaşılması için ciddi katkıda bulunması öngörülen ve AB ülkelerinde başlanan bu dönüşüm örnekleri ABD’de de bulunuyor. Bugün kamu sektörü ağırlıklı yürütülen projeler olmakla beraber sıfır enerjili bina uygulamalarının gelecek sürede Türkiye’de yaygınlaşması planlanıyor. Güneş potansiyeli kapsamında Türkiye’nin iklimsel şartları değerlendirilerek, enerji tüketimi ve emisyon salımı en aza düşürülmüş, kullanıcısına konfor sağlayan, çevreye duyarlı yapıların yaygınlaşması Türkiye ekonomisi ve çevresel sorunların azaltılması için de gereklilik şeklinde belirtiliyor. Peki, Türkiye’de çalışmalar nasıl ilerliyor ve ne durumda?
T. C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü, Enerji Verimliliği ve Tesisat Daire Başkanı Murat Bayram, geçen hafta gerçekleştirilen Zero Build 2021 Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Forumu’nda, Türkiye’de bu yeni nesil binalara ilişkin olarak yapılan çalışmalara değindi.
“Her ülke AB direktifi çerçevesinde kendi yaklaşık sıfır enerjili bina yaklaşımını tanımladığı gibi biz de ülkemiz için Yaklaşık Sıfır Enerji Bina tanımını oluşturduk. Bunu mevzuata yansıtıp mevzuatla birlikte hayatımıza girmesini hedefl iyoruz. Şu an taslağı oluşturma aşamasındayız 2021 sonunda ya da gelecek yılın ilk çeyreğinde bu çalışmayı tamamlamayı planlıyoruz” ifadelerini kullanan Bayram, yol haritasını belirlediklerine dikkat çekti. Ütopik ya da diğer ülkelerin uyguladıkları sistemi Türkiye’de de uygulanması gibi bir planın olmadığına dikkat çeken Murat Bayram, “İlk önceliğimiz uygulanabilir olması” dedi.
Yapı stoku ve inşaat sektöründe uygulanabilir, aykırılık içermeyecek kavramları geliştireceklerine vurgu yapan Bayram, şunları kaydetti:
“Burada iki parametre var. İlki; enerji tüketimine bir sınır getiriyoruz. İkincisi ise binanın mutlaka yerinde ve yenilenebilir enerji kullanmasını istiyoruz. Bunların oranlarını belirledik, mevzuatta yayınlanacak, alınan belgelerden takibini yapabiliyoruz.
Yeşil binalar ya da sürdürülebilir binalar ile ilgili de tebliğ yayımladık ve bunun üzerine de üniversitelerimizden destekler alarak uzun soluklu bir çalışma yapıldı. Bu tebliğ ile birlikte Türkiye’nin kendi Yeşil Sertifika sistemini kurmuş olduk. Kılavuzlarımız yayımlandı ve yürürlüğe girdi. Yeşil Bina Sertifika Sistemi için de bir yazılım geliştirdik ve bu yazılım tamamlandı. Kullanıma açık ancak bunu kullanacak uzmanlar henüz yetiştirilmedi, İTÜ ile bu anlamda protokol imzalandı ve İTÜ Yeşil Sertifika verecek uzmanları eğitecek kuruluş olarak onaylandı. Diğer üniversitelerimizden de talepler var ve değerlendiriyoruz.”
Türkiye’de Yeşil Bina Sertifika Sistemi tamamıyla yazlım üzerinden yürütülecek. Bakanlık Yeşil Bina Sertifikası’nın hiçbir yerinde yer almaycak. Yalnızca süreci yürüten kuruşlara ilişkin bir şikayet olduğunda üst denetim kurumu olarak bulunacak.
Yeni teknolojilere alan açabilir
Sıfır Enerji bina uygulamalarında meydana gelecek yapısal değişimlerin günümüzde kullandığımız bazı teknolojilerin daha fazla kullanılmasını kimi teknolojilerinse geliştirilmesini zorunlu tutması öngörüyor. Bu durum bir açıdan da yeni girişimler için potansiyel oluşturacak ve yeni fırsatlar yaratacak gözüyle değerlendiriliyor. T. C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği ve Çevre Daire Başkanı Abdullah Buğrahan Karaveli de bu görüşü destekleyecek nitelikte şu açıklamalarda bulundu:
“AVM, hastane ve havalimanları gibi yerlerde kojenarasyonu daha çok konuşuyor olacağız. Büyük siteler ve kampüslerde bölgesel ısıtmayı daha çok konuşmak durumunda kalacağız. Isı pompasının, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Avrupa Birliği projeksiyonlarında 2030-35-40’larda ciddi oranda pay alacağını görüyoruz. Yine elektrifikasyonun ciddi oranda artacağını görüyoruz. Bunlar bir tarafta yapısal anlamda dönüşümümüzü gerektirirken bir taraftan da çok teknoloji odaklı işler. Bir kısmının tekno-ekonomik fizibilitesi yakalanmışken bazıları ise geliştirilmekte ve geliştirilmeye muhtaç. Kıymetli oyun alanları yaratan teknolojiler var. Gelecekte girişimciler için önemli alanlar açılabilir.”
Karaveli, bu yapısal değişimlerle beraber davranışsal değişimlerin de gerekli olduğuna vurgu yapıyor ve "Çünkü nihai kullanıcı bunu tercih etmiyorsa tüm sistem çökebilir. Bu anlamda davranışsal değişikliklere odaklanılması gereken bir dönemdeyiz" şeklinde konuşuyor.
Talep artıyor, malzeme üretimi rekabette fark yaratabilir
Türkiye Gayrimenkul Geliştirme Akademisi kurucusu Hülya Uğuz Yedievli ise binalardaki dönüşümün teknoloji yanında üretime ilişkin ortaya çıkaracağı fırsatlara değiniyor. Bakım, onarım, elektrik ve su maliyetlerini azaltan bu yeni nesil binalara talebin gittikçe yükseldiğini dile getiren Yedievli, gerekli standartlara sahip olan malzeme üreticilerine ciddi kaynak sağlanabileceğine dikkat çekti. Disiplinler arasında çalışmaların yaygınlaşmasıyla maliyetlerin de azalacağının altını çizen Yedievli, malzeme üretiminin Türkiye için ciddi rekabet sağlayabileceği bir alan olabileceğine dikkat çekiyor.
KABEV Projesi ile 500 bin kamu binası dönüşecek
Yaklaşık Sıfır Enerji bina uygulamalarına ilişkin olarak Türkiye’de hali hazırda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Kamu Binalarında Enerji Verimliliği (KABEV) Projesi sürdürülüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) işbirliği ile sürdürülen projenin finansmanı Dünya Bankası tarafından sağlanıyor.
Kamu binalarında enerji tüketimini düşürmek ve ulusal programı desteklemek amacıyla uygun, sürdürülebilir finansman ve kurumsal mekanizmalar geliştirmek için bir geçiş planı hazırlamayı planlayan projenin bütçesi ise 200 milyon ABD Doları olarak belirlendi. 2019'da başlanan ve Dünya Bankası tarafından 16 Mart 2021'de efektif olan projenin 2025'e kadar devam etmesi hedefleniyor.
Türkiye T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Dış Kaynaklı Yatırımlar Daire Başkanlığı, Daire Başkanı Esra Turan Tombak, gerçekleştirilen kaba hesaplamada en az yüzde 20 enerji verimliliği sunacak şekilde yaklaşık 500 kamu binasında enerji verimliliği dönüşümünün yapılması hedefine değindi.
Projenin iki bileşeni bulunuyor. Biri, merkezi hükümet binalarında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına destek olmak diğeri de kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olacak şekilde iki bileşene sahip projenin 150 milyon ABD Doları, Uluslararası İmar Kalkınma Bankası – IBRD’den, 46.2 milyon doları Temiz Teknoloji Fonu-CTF’den sağlanıyor.
Proje sonucunda;
-Yakıt ve elektrik tüketiminin düşürülmesi,
-Bütçe tasarrufu yapılması,
-Karbon emisyonlarının azaltılması,
-Kamu binalarını kullanan personelin ve bu binaları kullanan vatandaşın konfor koşullarında yükseliş,
-Enerji verimliliğinin yükselmesi,
-Enerji Performans Sözleşmesi (EPS) ile EPS-ESCO pazarının geliiminin teşviği,
-Yaklaşık sıfır enerjili binaların yaygınlaştırılması için kamunun pilot uygulamaları ile lider olması planlanıyor.
KABEV Projesi çerçevesinde Türkiye'de Ankara, Karabük, Bursa ve İstanbul’da toplam 11 kamu binasında enerji verimliliği uygulamalarına start verildi. Bu inşaatların toplam bedeli ise 158 milyon 366 bin Türk Lirası oldu. Yine Ankara, Karabük, Sakarya, Düzce, Zonguldak, Antalya, Karaman, Denizli ve İzmir şehirlerinde ise ihale bedeli 2 milyon 658 bin 550 ABD Dolara ulaşan, yaklaşık 900 bin metrekarelik 71 bloğun enerji etüdü ve proje danışmanlık ihalesi yapıldı.
Esra Turan Tombak aynı zamanda 265 milyon dolarlık ikinci krediye de onay verildiğini paylaşarak “Yeni projede, güçlendirme ve minimum yüzde 15 enerji verimliliği olacak şekilde deprem dayanıklılığı ve enerji verimliliği projesini başlattık” dedi.
Kadıköy Belediyesi dönüşümü başlattı
Kadıköy Belediyesi, Avrupa Komisyonunca yürürlüğe alınan ve Sürdürülebilir Enerji Politikalarını Destekleyen Başkanlar Sözleşmesi kapsamında 2018'de aldığı Meclis kararı ile 2030'a kadar emisyon salımını yüzde 40 düşürmeyi planlayan yeni bir iklim eylem planı hazırladı. Plan; sürdürülebilir enerji eylem planı ve iklim adaptasyon eylem planı başlığı ile iki farklı başlıktan meydana geliyor.
Sürdürülebilir kentsel doku ile beraber; mevcut evlerde ısı yalıtımı, yenilenebilir enerji uygulamaları ve tasarruflu aydınlatma siteminin uygulanmasıyla ilgili enerji yetkin yenilemeler, ada ölçeğinde alternatif enerji sistemlerinin meydana getirilmesi, kentsel dönüşüm ve yerinde dönüşüm binalarının etkin enerji dönüşümüyle planlandırılması, belediye binalarını enerji etkin yenilenme yapılması hedefleniyor.
Kadıköy Belediyesi, Mimari Proje Grubu Şefi, MAKING-CITY AB Projesi Yenilenebilir Enerji Koçu Serhat Şahin, özellikle kentsel dönüşüm konusunu emisyon azaltım planlarında bir fırsat olabilir mi şeklinde değerlendirdiklerini belirtiyor ve şöyle konuşuyor:
“Çünkü günümüzde kentsel dönüşümün deprem dayanıklılığına indirgediğini görüyoruz. Özellikle ülkemizde olası deprem için gösterilen hassas ve farkındalık iklim değişikliği için gösterilmiyor. Oysa kentsel dönüşüm bu anlamda sürdürülebilir bir şehir yaratma adına önemli bir potansiyel taşıyor.”
Çok yönlü işbirliği gerekli
Daha sürdürülebilir ve çevreci olan bu binalar hem tasarımı, hem inşaatı hem de kullanılan malzemeler göz önünde bulundurulduğunda birçok farklı disiplini bir arada topluyor. İşin bir tarafında politika yapıcılar, devlet kurumları ve yerel yönetimler yer alırken diğer tarafında ise mimarlar, tasarım firmaları, inşaat geliştiricileri ve inşaat şirketleri, üreticiler ve perakendeciler, hizmet şirketleri ve enerji sağlayıcıları, enerji verimliliği profesyonelleri, enerji finansman profesyonelleri, yenilenebilir enerji çözüm sağlayıcıları, çevre ve enerji ajansları ve hatta eğitimciler yer alıyor.
Serhat Şahin: Yağmur suyu toplama tankı zorunluluğu getirdik
İmar Yönetmeliği, yerel yönetimlere Mimari Estetik Komisyonları kurulması yetkisi veriyor. Biz de Kadıköy Belediyesi olarak bu komisyonu kurduk ve senenin başından itibaren ilçede kentsel dönüşüm kaynaklı ciddi ısı dağı hissediliyor, biz bu ısı adası etkisini azaltmak adına bina cephelerinde açık renkler ve çevre dostu malzeme kullanılmasını öngörüyoruz. Bunu dışında yağış ve su yönetimi bizim için çok önemli. Özellikle yağmur sularının toprak yer altı sularına karışması sıkıntılı oluyor. Biz belediye olarak Meclis kararı ile 400 metrekare ve üzerinde yapılacak tüm parsellerde yapılacak binalarda, mekanik tesisat projelerine yağmur suyu toplama tankı de ekleneceği yönünde plan değişikliği yaptık. Böylelikle çatı ve zemin yüzeyindeki yağmur suları toplama tanklarında biriktirilerek bahçe sulama vb. işlerde kullanılabilecek. 2000 metrekare ve üstü tüm parsellerde de yağmur suyu toplama tankı sistemine ilave gri su toplama tankı sisteminin mekanik tesisat projesinde gösterilmesini şart koşan bir karar aldık. Karar İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) onayına gönderildi ve onaylanması durumunda yürürlüğe girecek. Bir diğer karar ise yenilenebilir enerji kaynaklarının özellikle yenilenen yapılanda kullanımına yönelik. Bu da İBB’de ve onay bekliyor.
Gelişmeler neler?
-Enerji tüketimi düşük ve sürdürülebilir bir gelecek için, Avrupa Birliği’nde 1 Ocak 2019'dan itibaren tüm yeni kamu binaları “Binaların Enerji Performansı Direktifi” kapsamında “Sıfır Enerji” prensipleriyle hayata geçiriliyor. Aynı direkti çerçevesinde 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren yapılan bütün yeni özel binalar da aynı prensip ile inşa ediliyor.
Türkiye’de 25 Şubat 2012'de, Yüksek Planlama Kurulunun onayı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe alınan Enerji Verimliliği Strateji Belgesi, 2023 yılı itibarıyla, Türkiye’de birim GSYH başına harcanan enerji miktarının (enerji verimliliği) yüzde 20 düşürülmesini planlıyor.
“5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu” ve buna bağlı olarak hazırlanan “Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği” kapsamında Türkiye’de 2011'den sonra inşa edilen binalar için “Enerji Kimlik Belgesi (EKB)” alma zorunluluğu mevcut. Bu belgeye sahip olmayan yapılara “Yapı Kullanım İzin Belgesi” alma hakkı sunulmuyor. Şu ana kadar Türkiye’de 1 milyon 300 bin binanın bu belgesi bulunuyor. Bunlardan 990 bin kadarını yeni binalar meydana getirirken yaklaşık 400 bini ise mevcut binalardan oluşuyor.
Süreç başlarken nelere dikkat edilmeli?
1 - Tasarımda daha çok iklimsel koşulları, konumlandırmada ise daha çok pasif güneş imkanları dikkate alınarak sürece başlanmalı,
2 - Kullanılan malzemeler değer zinciri ve yaşam döngüsü süresince karbon ayak izinin ve diğer izlerin minimize edildiği bir versiyonla hayata geçirilmeli,
3 - Binalarda temel tüketim kaynakları olan ısıtma, soğutma, aydınlatma ve ev aletlerinde mümkün olan maksimum verimlilik sağlanmalı.