Genel

Modern tasarımlarda tarihi doku korunmalı!

Geçtiğimiz hafta İstanbul Mimar Sinan Üniversitesi'nde gerçekleşen ikinci 'Ulusal İç Mimarlık Sempozyumu'nda, 'Antik şžehirlerden Günümüz şžehirlerine ve Kervansaraydan Modern Otellere' içerikli bir sempozyum yapıldı

İç mimar İldem Aytar'ın 'Kervansaraydan Modem Kimliğe' başlıklı bir konuşmayla katıldığı sempozyumda, modern mimaride kültürel ve tarihi dokunun korunması gerektiğinin altı çizildi. Konuşmasında tarihi kervansarayların, çağdaş mimari anlayışıyla günümüze nasıl uyarlanabileceğinden bahseden Aytar, mimarların modernizmi yakalamasının tarihi dokunun deforme olmasının engellenmesiyle mümkün olduğunu, bu anlamda yöresel mimarinin, el sanatlarının ve kültürün izlerinin korunması gerektiğini belirtti. Sözlerine devam eden Aytar, çarpık kentleşmenin önüne geçilebilmesi için, kültüre ve tarihe uygun master planlar hazırlanması gerektiğini, hatta iç mimaride bile bu şekilde ilerlenmesi gerektiğini belirtti.

Aytar, konuşmasına şu şekilde devam etti: 'Türkiye'nin bir çok yerine seyahat ettiğimizde, devamlı eleştirdiğimiz şey değerlerimizi koruyamadığımız, hatta yeni yapıların mevcut ortama ve dokusuna da uygun olmadığı konusu. Aslında ülkemizde bazı noktalarda tarihi ve kültürel değerlerimizi koruduğumuz mekanlar da var. Bodrum, Alaçatı, şžirince ve bunun gibi bazı yerlerde, hem geleneğe hem de kültüre uygun yapılaşmanın izleri vardır. Oysa ki özellikle büyük kentlerimizde bu durum rant nedeniyle göz ardı edilmektedir. Durum böyle olunca da Dünya Kültür Başkenti dediğimiz İstanbul'da bile çarpık kentleşme ve yapılaşma ön plana çıkmaktadır. Aslında konunun özü gerçekten bir  master plana dayandırılmahdır. Örneğin İspanya'nın başkenti Madrid'e bir saat uzaklıkta bulunan ve İspanya krallığına yüzyıllarca başkentlik yapan Toledo'ya giderseniz, kendinizi hala 17. veya 18. yüzyılda gibi hissedersiniz. Modern çağın getirdiği yenilikler dokuya öyle güzel bir şekilde işlenmiştir ki... Bu sayede toplum mutluluğu ve değerleri de en üst düzeyde sağlanmıştır. Tabi bu gibi durumların ülkelere ve toplumlara katkısı da turizm gibi bir sektörle geri dönmektedir.'

Aytar ayrıca, modern mimarların çevresel ve kültürel değerlere önem vermesi gerektiğini belirtti. 'Dubai veya Abu Dhabi gibi eski geleneği olmayan yerlerde, günümüz modern teknolojileri ve yapıları kullanılarak oluşturulan yeni yerler, kendi özel çizgileri nedeniyle fark yaratmaktadır. Ancak buradaki en önemli fark, doğaya müdahale edilmediği ve insanlar şehrin kültürel kimliğini tahrip etmediği sürece, şehirlerin geçmişten gelen güzelliklerini insanlara sunmaya yüzyıllar boyu devam edecek olmalarıdır. Dolayısı ile eserlerin kalıcı olabilmesi için, mimarların çevresel ve kültürel değerleri göz önünde bulundurmaları gerekir. İşte burada mimarların önemi ön plana çıkmaktadır. Tarihi Roma harabelerine veya Efes'e gittiğimizde aklımızı başımızdan alan aslında mimarların bıraktığı bu eşsiz eserlerdir.' Aytar, sözlerini tamamlarken şu şekilde konuştu: 'Yeni nesil genç mimarların geleceğimizi korumak anlamında yaptığı çalışmalar, ilgililer tarafından da dikkate alınmalı. Planlar bu düşünceyle hayata geçirilirse, şehirlerin güzellikleri devam edecek, toplumlar kendi elleriyle yarattıkları bu güzellik içerisinde yaşamaya devam edeceklerdir.'
Hürriyet