Muhalefet Kanal İstanbul'a neden karşı?
Takvim Gazetesi köşe yazarlarından Ekrem Kızıltaş bugünkü köşesinde Kanal İstanbul projesine karşı olan muhalefetleri kaleme aldı.
Takvim Gazetesi köşe yazarlarından Ekrem Kızıltaş bugün kaleme aldığı "Kanal karşıtlığı modası…" yazısında Kanal İstanbul 'a projesine karşı çıkan muhalefetleri değerlendi.
"1960'ların sonu ve 1970'in ilk yıllarında, şimdiki ismi 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olan Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkanların 'yaptırmayacağız' naralarına şahit oluyorduk." diyerek yazısına başlayan Kızıltaş devamında şunları yazdı...
Aralarında dışarıdan aldıkları emirle hareket edenler var mıydı, meçhul. Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkanlar arasında, 'önce Zap Suyu'na köprü yapılmasını' savunanlar ve boğazın güzelliğinin zarar göreceğini söyleyenler de vardı. Patronlarının hanım arkadaşının yalısı yıkılacağı için Boğaz Köprüsü'ne karşı çıkan gazeteciler, ayrı bir bahis.
1. Köprü yapılıp 1973'te hizmete açıldıktan hemen sonra 2. Köprü tartışmaları başladı. 'Yaptırmayacağız' naraları eskisinden daha da şiddetliydi bu sefer. Ama 2. Köprü de yapıldı. Derken 3. Köprü gündeme geldi ve 'yaptırmayacaklarını' söyleyenlere rağmen o da yapıldı. 'Yaptırmayacağız' gürültülerinden Marmaray ve Avrasya Tüneli de nasibini aldı tabii.
Bugün üç köptü ile birlikte Marmaray ve Avrasya Tüneli olmasaydı olurdu, diye düşünüldüğünde, kendilerini çağdaş, ilerici ve benzeri sıfatlarla anmaya özen gösterenlerin çağdışılıkları anlaşılır. Çünkü bir yandan gelişmeyi ve ilerlemeyi, bir yandan da bunları imkansız kılacak şeyleri savunup duruyorlar yıllardır. Şimdilerde Kanal İstanbul karşıtlığı moda. 'Yaptırmayacağız' diye yırtınan CHP ve müttefikleri, bu modanın en ısrarlı takipçileri. Karşıtlık hususunda CHP içinde ciddi bir rekabet de söz konusu. Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve İBB Başkanı İmamoğlu arasında süren Kanal'a kimin daha fazla karşı olduğu yarışı, gittikçe ivme kazanıyor. Bu, görev verenlerin konuya verdikleri önemin göstergesi belki.
Kanal İstanbul karşıtlarının sık sık 'bilimsellikten' bahsetmeleri, işin ironik tarafı. 2011'den itibaren yapılan ciddi fizibilite çalışmalarına itibar etmiyormuş gibi gözükenlerin, siparişle 'bilimsel karşıtlık' üretmeye çalışmaları bazen komediye dönüşüyor. İBB Başkanı'nın, Kanal İstanbul depremi tetikleyebilir iddiasına katılmayan deprem uzmanı profesörü 'bilimsel buymayışı' buna örnek. Konu ile ilgili bazı ülkelerin büyükelçilerine yazdığı mektupla adeta yardım dilenen CHP Genel Başkanı ve İBB Başkanı'nın karşı çıkmakta birbirleriyle yarışmaları, Kanal İstanbul projesinin bilinenin de ötesinde bir önemi olduğunu düşündürüyor.
Hiçbir şey yapmayan ve her şeye karşı çıkanlar, yakın geçmişte olduğu gibi Kanal İstanbul konusunda da başarısız olacaklar inşallah. İnsanımızın 'istemezük' zihniyetini iyi tanıması, önemli bir mesele. Türkiye'yi ve ihtiyaçlarını değil, ülkemizle ilgili kötü emelleri olanlara hizmeti önceleyenlerle mücadele için ilk adım budur çünkü.
Faiz indiriminin Kanal İstanbul projesiyle ilgisi var mı?