Muratpaşa Belediyesi'ne gelen haczin görünmeyen yüzü!
Belediyelerin en büyük sorunlarından biri ‘kamulaştırmadan el atma’ olayıdır. Son günlerde Muratpaşa Belediyesi’ne gelen 2 ayrı haciz olayı ile bir kez daha ‘kamulaştırmadan el atma’ gündeme geldi.
Belediyelerin en büyük sorunlarından biri ‘kamulaştırmadan el atma’ olayıdır.
Son günlerde Muratpaşa Belediyesi’ne gelen 2 ayrı haciz olayı ile bir kez daha ‘kamulaştırmadan el atma’ gündeme geldi.
Sorunun nereden oluştuğuna bakıp, daha sonra da ne gibi gelişmeler olduğuna değinelim.
Kamulaştırmadan el atıldığı söylenen arazilerin tamamı kamu arazisidir, yani Kamu Ortaklık Payı’ndan (KOP) oluşan ve birden çok vatandaşın hissesi olan arazilerdir.
İmar Kanununun 18’nci maddesi uyarınca yapılacak arazi ve arsa düzenlemesi ile ilgili esaslar hakkındaki yönetmeliğin ‘Kamu Tesisleri Arsalarına Tahsis” başlıklı 12.maddede “Düzenleme sahasında bulunan okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi umumi tesislere ayrılan alanların parselleri düzenlemeye giren parsellerin alımları oranında pay verilmek suretiyle hisselendirilir” der.
Geçmişte imar planları yapıldığında bu kamu arazileri üzerinde hisselendirmeler yapıldı. Ancak, kamulaştırma yapılamadı. Ruhsat verirken terk bile alınmadı.
Örnek vermek gerekirse, ilk planlama yapılırken kamu arazisi için ilköğretim okulu alanı ayrılıyor ve Milli Eğitim Bakanlığı kamulaştırma yapmıyor ve arsa öyle yıllarca boş duruyor. Boş olan arsaya da birileri moloz döktüğü için belediyeye şikayetler yapılıyor, belediye de yaşanan görsel kirliliği ortadan kaldırmak için arsayı yeşillendiriyor. Dolayısı ile kamulaştırmadan el atmış oluyor.
Zaman zaman ortaya ‘arsa spekülatörleri’ de çıkar ve kamu arazisi üzerinde küçük küçük hissesi bulunan hissedarların hisselerini toplar ve tapu tescilini yaptırdıktan sonra belediyeye dilekçe vererek “Bu kamu arazisi bana ait ya burayı kamulaştırın ya da konut veya ticari alana dönüştürün” der.
‘Arsa spekülatörleri’ genelde metrekare fiyatı yüksek olan yerlerde bulunan kamu arazilerini seçer. Dolayısı ile belediye ciddi sıkıntı içine girer. Bedel yüksek olduğu için belediye kamulaştırma yapamaz, eş değer bir kamu arazisi yaratılamadığı için de imar değişikliği gerçekleşmez. Sonuçta, arsa sahibi belediye aleyhine tazminat davası açar. Genelde de bu tür davalar belediye aleyhine sonuçlanır. Çünkü var olan Yargıtay içtihatlarında ‘başkasının arsasını kullanırsan bedeli ödenir’ der.
Kamu arazileri tüm ilçe belediyelerin en büyük sorunudur. Bu sorunun çözümü ancak TBMM’de yapılacak olan yeni bir yasa ile çözülebilir. Aynen 2B’de olduğu gibi.
Yoksa 50 metrekare hissesi olan da durmadan belediyelere haciz davası açar ki, bu yaşanıyor.
Bugün gerçekleşecek olan Muratpaşa Belediye Meclis toplantısında da kamulaştırmadan el bile atılmamış arazilerle ilgili gündem maddesi var.
Bir maddeyi örnek vermek gerekirse: “Güzeloba Mahallesi ‘ilköğretim Okulu’ kullanımındaki 8537 ada 2parsel, Meydankavağı Mahallesi ‘Semt Spor Sahası’ kullanımındaki 9777 ada 1 parsel ve Alan Mahallesi 11160 ada 1 parsellerin kamulaştırılmadığı takdirde konut ya da ticaret olarak planlanması”
Yani bir hissedar belli ki “ya benim arazimi kamulaştır yada imar değişikliği ile rant yarat. Eğer bunları yapmazsan bende belediye aleyhine tazminat davası açarım” demeye getiriyor.
Belediye Meclisi’nin bu talebi kabul etmesi mümkün değil. Çünkü yeni bir kamu alanı yaratılmadan var olan kamu alanının kullanım fonksiyonu değiştirilemez. Değiştirilirse İdare Mahkemesi meclis kararını iptal eder.
KOP’tan gelen binlerce arazi var ve hiçbir şey yapılamıyor. Belediye görsel kirlilik yaratmasın diye çimen bile ekse kamulaştırmadan el atmış oluyor.
Onun için bu konu ivedilikle TBMM’de gündeme gelmeli ve bir yasa taslağı hazırlanmalı.
Yoksa hem arsa hissedarları hem arsa spekülatörleri durmadan parti ayrımı yapmadan rant için belediyelerin başına bela olacaktır. Hiçbir belediyenin bütçesi de kamulaştırmaya yetmez.
Hürses / Abdullah Yalçın