Mütekabiliyet ve Hollywood on Bosphorus Projesi!
Yaklaşık 100 ülkede dizi filmleri oynayan Türkiye’de ciddi bir film stüdyosu da yok. İstanbul’da 3 adet stüdyo var. En büyüğünün arsası hariç malzeme değeri 15 milyon dolar civarında. Hollywood on Bosphorus olayı basit bir ticari girişimcilik olayı değil.
Emlak Kulisi için 20.10.2012 tarihinde yaptığım bir değerlendirme yazısında “Film sektörü stratejik bir güçtür. ABD Hollywood ile bu gücü etkin bir şekilde kullandı. Tüm dünyada ABD filmi izleyen herkes Amerikan şehirlerinin caddelerini ezberledi. Her şehirde kaç adet gökdelen var hepimiz biliyoruz. Hollywood ile Amerikan şehirleri, tüm dünyalıların ilham kaynağı oldu. Ama son 5 yıldır Afro-Avrasya Coğrafyasının yeni ilham kaynağı artık Türk Dizi filmleridir” demiştim…
Bugün gazetelerdeki haberlerde Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, “Universal Studios yapım şirketi, Hollywood'daki film platoları ve turizme yönelik tesislerinin bir benzerini Türkiye'de de kurmak istiyor. Bunun için bize bir sunum yaptılar” diyor…
Yine Emlak Kulisi için 03.12.2012 tarihinde yaptığım bir değerlendirme yazısında “İstanbul Afro-Avrasya’nın en büyük film endüstrisine ve yatırımlarına sahne olacak... İstanbul film sektörüne gelecek 10 yılda yapılacak yatırımlar geçmiş 50 yıldan daha fazla olacaktır diyebilirim. Hollywood’a yaptığı yatırımlardan beklediği sonucu alamayan film yatırımcıları İstanbul’a gelecek. Bu coğrafyanın film sektörü açısından zengin ve bakir bir tarihi var… Özellikle Arap ülkelerinden oyuncuların yer aldığı çok kültürlü filmler üretilecek…” demiştim…
Zafer Çağlayan’ın açıkladığı Universal Studios yapım şirketinin Türkiye’ye gelmesini 10 yıldır bekliyordum. Geleceklerdi ve gelmek için adımlarını attılar… Hollywood kan kaybediyor. Amerika’daki sıradan polislerin gündelik hırsız kovalaması, uyuşturucu kaçakçılarının peşine düşmesi veya sokak çetelerini takip etmesi artık dünya insanını ilgilendirmiyor. Hollywood filmleri beklenilen ciroları yapamıyor… Her ülke insanı kendi filmlerine yöneldi. Gelişen teknoloji ile ucuza film çekmek mümkün…
Yaklaşık 100 ülkede dizi filmleri oynayan Türkiye’de ciddi bir film stüdyosu da yok. İstanbul’da 3 adet stüdyo var. En büyüğünün arsası hariç malzeme değeri 15 milyon dolar civarında. Hollywood on Bosphorus olayı basit bir ticari girişimcilik olayı değildir. Yani boşluğu görüp para kazanmak için stüdyo kurmaya gelmiyorlar… Bu nedenle sayın Bakanın bu olaya salt ticari olarak bakmaması gerekir. 100 ülkede dizi filmleri oynayan Türkiye, kendi stüdyolarını kuracak güçtedir…
Hindistan Hollywood’dan esinlenerek Bollywood’u kurdu. Biz Hollywood on Bosphorus’u kurmayalım. Türkiye, bu coğrafyada kendi oyununu oynayacaksa, kendini peşinen bu tür bir girişimle mahkum etmemeli… Yatırım yapana yapma denmez ama milli menfaatler de göz önünde bulundurulmalı… Film sektörüne bakış “para”dan daha öte olmalı… Başbakan’ın, Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı Saray’ını yanlış yansıttığı kaygılarıyla Muhteşem Yüzyıl’ı eleştirirken, film endüstrisini tamamen Hollywood finansörlerine teslim etmesi çelişkili olur… Stüdyo kurmaya gelenler, sadece Osmanlı tarihini değil, Türklerin tüm tarihini, filmlerle maddi manevi talan etmeye geliyorlar…
Film endüstrisine para olarak bakılacaksa bile 3 milyar dolarlık yatırım bu iş için anlamsız. Türk film endüstrisinin pastası çok daha büyük. 3 Milyar dolar en fazla 10 Hollywood Filminin hasılatıdır. Afro-Avrasya Coğrafyası dünya tarihinin yazıldığı coğrafyadır. Film sektörü açısından potansiyeli çok yüksektir… İthalatı, ihracatından fazla olan, cari açık problemi yaşayan Türkiye, film sektörünün ekonomiye ne katabileceğini iyi hesaplamalı… Bu nedenle, 3 milyar dolar bu sektör için sözü edilebilecek bir rakam bile değil…
Sıkça yeni bir dünya düzeni kurulduğundan bahsediyorum. Bu düzende Türkiye’nin rolü önemli ve kilit ülke konumundadır. Hem BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) için hem de Avrupa ve ABD için vazgeçilmez bir konumdadır. Gazetelere yansıyan Kuzey Kore-ABD gerginliğini de yeni kurulmakta olan düzenin arka plandaki hesaplaşmalarının görünen yüzü olduğunu söyleyebilirim.
BRICS ülkeleri, Güney Afrika’nın Durban şehrinde toplanarak, IMF ve Dünya bankasına rakip yeni bir banka kurmaya karar veriyorlar. Bu banka ile gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine destek verecekler. Ayrıca Çin ve Rusya ticaretlerinde dolar kullanmama eğilimindeler. Bunun için şimdilik ticaretlerinin yarsını dolar bölgesinden çıkarmak için karar alıyorlar. BRICS ülkeleri ile Avrupa ve ABD arasında olan hesaplaşmaların şiddeti giderek artacak. Dünyanın mevcut siyasal ve ekonomik düzenini yönetenler ile artık bizde varız diyen ülkeler arasında derin bir ekonomik savaş var.
Türkiye, BRICS ve Batı arasında kendine has özellikleri olan bir ülke. Her iki tarafta Türkiye’nin Asya ve Afrika’daki potansiyel ilişkilerini değerlendirmek istiyor. Yaklaşık 2 milyarlık İslam dünyasında Türkiye’nin prestiji giderek yükseliyor... ABD, İslam dünyasına Türkiye ile beraber adımlamak istiyor. Bu nedenle Obama, Filistin devleti kurulsun diyor. Dünyanın mevcut siyasal ve ekonomik kapışmasında, Türkiye, ABD için vazgeçilmez bir ülke konumunda… Güneydoğu probleminin çözülme sürecini de bu kapsamda değerlendirebiliriz…
Hollywood on Bosphorus projesi, sıradan bir yatırım değildir… Hollywood kaynaklı filmlerin Türkiye üzerinden Asya ve Afrika’ya servis edilmesi düşüncesi var… Afro-Avrasya Coğrafyasının tarihi üzerinden “kurgulanmış” filmlerle 21. yy’ın dizaynı yapılacak. Hesaplar hem ticari hem de siyasidir. Türkiye film sektöründe kendi oyununu oynamalı…
Konunun mütekabiliyetle ilgisi ne derseniz, İstanbul’un gelecekte nasıl bir şehir olacağına bakmak gerek derim. Universal Studios yetkilileri 2016 yılında Türkiye eğlence sektörü açısından dünyada ilk 10’a girer demiş. Aslında buna Türkiye değil de İstanbul demek daha doğru olur. İstanbul Dünyanın en hızlı değer kazanan şehridir. Gelecek 10 yılda çok fazla yabancıyı ağırlayacak. Buna paralel İstanbul konut sektörü de büyüyecek.
2013 yılı itibarı ile sektör biraz sıkıntıda ama sıkıntıda olan sektörden çok sektördeki işini bilmeyen proje geliştiren şirketlerdir... Sektörde, gücünden fazla açılım/yatırım yapan şirketler tasfiye olurken, İstanbul büyümeye devam edecektir..
Saygılarımla,
Abdullah Çiftçi
www.abdullahciftci.com