Genel

Nahit Kiler: Sapphire benim hayalimdi!

Kiler Grubu'nun başında bulunan en büyük kardeş Nahit Kiler Türkiye'yi tamamlayacağız. Gayrimenkul işinde de yeni projeler peşindeyiz. Hedefimizde önümüzde ilk 10 yıl içinde ilk 15 firma arasına girmek var... 

Kiler Holding Türkiye'de son 10 yılın en çok dikkat çeken başarı öykülerinden. Bir semt marketinden bugün Türkiye'nin hemen her bölgesine yayılmış 200'e yakın mağazaya ulaşan perakende zincirinin yaratıcısı Bitlisli Kiler ailesi.. İlk kez 1982 yılında babalarının emekli maaşıyla açtıkları bakkal dükkanıyla ticari hayata atılan Kiler kardeşlerin kaderi, 1984 yılında İstanbul'a gelmeleriyle değişmiş. İstanbul'da işe yine küçük bir marketle başlamışlar. Birkaç yıl içinde mağaza sayısı artmaya başlayıp beklenenden yüksek cirolara ulaşınca, işi organize hale getirmek için kolları sıvamışlar.

Şu anda Kiler Grubu'nun başında bulunan en büyük kardeş Nahit Kiler, 90'lı yılların ortalarında Türkiye pazarına giren yabancı perakendecilerin de bu hamlede etkili olduğunu söylüyor. "Baktık ki bizim yaptığımız perakendecilikle organize perakendecilik aynı değil. Böyle daha ileriye gidemeyeceğiz. Kendimizi geliştirmeye karar verdik. Yurtdışında kendi çapımızda araştırmalar yaptık ve 1994 yılında ilk 1.000 metrekarelik mağazamızı Bakırköy'de açtık. Burası bizim sıçrama noktamız oldu" diyor.


Hem perakende hem gayrimenkul işimizi halka açtık. Yanımız aldığımız ortaklarla birlikte şirketi daha hızlı bir şekilde ileriye götürebileceğiz. Ortadoğu'dan ciddi talep geliyor. Mağaza açın diyen ıoluyor. Gidip bakıyoruz. Ancak önce Türkiye'yi tamamlayacağız. Gayrimenkul işinde de yeni projeler peşindeyiz. Hedefimizde önümüzde ilk 10 yıl içinde ilk 15 firma arasına girmek var.   


Kiler, bugün sadece perakendeı değil gayrimenkul, enerji, turizm alanlarında da iddialı hedefler peşine En son İstanbul'un cazibe merkezi 1 vent'te Sapphire projesi ile büyük çıkış yakalayan grup, hem peraker hem gayrimenkul yatırım ortaklığı ketlerini halka açtı.

Kiler Yönetim Grubu Başkanı hit Kiler, "Bundan sonra daha h büyüyeceğiz" diyor. Nasıl başard sorusuna ise şu yanıtı veriyor: "Her zaman işimizin başında duk. İhtiyacı doğru te edip iyi fizibilite yaptık, rica kendimize hep gü1 dik. Güvenmesek bu k büyük yatırımlara da i atamaz,   bugünlere mezelik."


Ticaretle çocuklukta tanıştı
Ticari hayatımıza Bitlis'te 1984 yılında başladık. 1984'e kadar bakkallık yaptık. 1984'te Bitlis'te çıktığımız zaman ben 19 yaşındadım. Evin en büyük çocuğu benim, kardeşlerim de o zaman 17, 14 yaşındaydı. Okul yıllarındayken caretle   ilgilenirdik. İlkokula okulun önünde bisküvi satardık. Ortaokuldayken teneffüslerde arkadaşlarımıza naneli şeker, çiklet git ler satardık. Yaz tatillerinde mısır satardık. Lise son sınıftayken babam emekli oldu ve bir bakkal dükkanı açtı. Biz 2 yıl bu dükkanda çalıştık. 3 kardeştik, babamın bakkal dükkanı hepimize yecekti. Ya bir devlet kapısında memur, işçi bir şey olacaktık veya büyük şehre göç edip orada kendi ticaretimizi yapacak ya da birinin yanında çalışacaktık. Babamı ikna edip İstanbul'a geldik.  

İstanbul'da Siyavuşpaşa caddesinde 50 metrekarelik bir market açtık. 1986'ya kadar burada çalıştık. 1986'da artık onun da küçük geldiğine inandık. İki ortaktık o zaman ve orayı ortağımıza bırakarak daha büyük yer arayışına başladık. 150-200 metrekarelik bir süpermarket açmak istiyorduk. 9A yılına kadar böyle 3 tane market açtık. Bunlardan biri Avcılar'da, diğer ikisi Bahçelievler'deydi. 90'lı yılların ortalarında artık yurtdışından da Türk perakende sektörüne gelenler olmuştu. Böyle giderse yine ileriye gidemeyeceğiz. Kendimizi geliştirmemiz lazım eledik.

Sainsburry'i model aldık
O dönem yurtdışında Londra'ya gittik. Orada bir süre kendi çapımızda araştırmalar yaptık. O dönemde bizimle eşdeğer ölçekteki market zincirlerini inceledik. 1994te bir karar aldık ve 150-200 metrekare marketleri kapatıp büyük organize perakendeciliğe başlayalım dedik. İlk 1.000 metrekarelik mağazamızı Bakırköy'de açtık. Burası bizim sıçrama noktamız oldu.

Yurtdışındaki Sainsbury's zincirini model aldık. Tamamen kendi kendi-mize bir model kurduk. Zaten çok fazla destek alacak maddi gücümüz de yoktu. Diğer 3 marketi kapatıp ancak açabilmiştik Bakırköy'deki marketi. O dönemde bu bölgede başka büyük market yoktu. Bizim Bakırköy İncirli caddesinde açtığımız marketimiz tam yerin altında, bodrum kattaydı. Bizi sevenler burada başarılı olamayacağımızı düşünüp üzülüyorlardı. Ama beklediğimizin 3 misli bir iş yaptık. Sonrasında ikinciyi 1 yıl sonra Avcılar'da E5'in üzerinde açtık. Üçüncü marketi Şirinevler'de, dördüncü marketi de Üsküdar'da açtık. Böyle devam etti. Açılışın ilk haftalarında müşterileri sırayla markete alıyorduk.

Rekabette zorlanmadık
Açtığımız her market için bir marjımız vardı ve bu marj hiçbir zaman beklentilerimizin altında kalmadı. Hatta bazı yerde 3 katına ulaştık çünkü ihtiyacın olduğu yerde açtık marketlerimizi. Fiyatlarımız piyasa fiyatlarına göre çok ucuzdu. Kaliteli hizmet veriyorduk.

Ayrıca'yerli bir market olarak tercih de ediliyorduk. Büyük mağazalarla rekabet etmekte zorlanmadığımız gibi onlar bizimle rekabette zorlanıyordu. Çünkü 3 kardeş bilfiil bütün satın almayı kendimiz yapıyorduk ve istediğimiz gibi fiyatla oynayabiliyorduk. Şu anda perakende işini yöneten kardeşim Ümit Kiler, sabah 7'den akşam 10-11'e kadar hala sürekli işin başında.

Bugüne kadar 28 ilde 184 mağaza açtık. Önce İstanbul'un bütün ilçelerinde var olduk, daha sonra da çevre illerde büyümeye başladık. Önce İz-mit, Tekirdağ gibi çevre illerde mağaza açtık. 2005 yılında da Ankara'daki Canerler ile ortak olduk. Bu ortaklık¬la İç Anadolu'da büyümeye başladık. Ankara, Yozgat, Kayseri, Tokat'ta büyüdük. 2009 yılında Adana'da Yimpaş'ları devraldık. Yimpaş ile Güneydoğu Anadolu'ya yayılabilme imkanı bulduk. Zaman içinde yavaş yavaş yayıldık. Bugün bir tek Karadeniz Bölgesi'nde yokuz ama yıl sonuna kadar orayı da tamamlayacağız.

SAPPHIRE BENİM HAYALİMDİ

2002'den sonra inşaat sektörünün de hızlı gelişmesiyle kendimiz proje geliştirmeye başladık. Artık perakende sektöründe gereken yere geldik, bundan sonra inşaat işiyle de uğraşacağız dedik. Bu kararın alınmasında bizzat benim rolüm büyüktür çünkü ben bu işi çok yapmak istedim. 2003ten itibaren çeşitli yerlerde konut projeleri yaptık ve 2006 yılında da Sapphire projesine başladık. Burası bölgenin en iyi yerlerinden biri... Kısıtlı arazinin kaldığı bu bölgede böyle bir araziyi ya 2 ya 3 sefer yakalarsınız. Bu nedenle burada farklı bir proje yapacağız dedik. Ana hedefimiz buydu. Nerede farklılaşırız diye arayışa girdik. Yurtdışına gittik. Hem Avrupa'ya hem Amerika'ya hem Uzakdoğu'ya seyahatler yaptık. Bu seyahatler içinde en çok New York'taki gökdelenlerden etkilendim. Onları gördüğüm zaman neden bunlar İstanbul'da da olmasın diye düşündüm. İstanbul'un Empire State'ini yapmak istedim. Sapphire'in arazisi bize teklif edilmeden önce o bölgeden geçerken yanımda kim varsa söylerdim, "Burada bir gün büyük bir bina yapmadan ölürsem gözüm açık giderim" derdim.

Yerden emindik, projeden emindik, ülkenin gidişatından emindik. Yaparsınız, umduğunuzu bulamadığınızda hayal kırıklığına uğrarsınız. Biz hiç böyle bir duyguya kapılmadık. 250 milyon dolara yakın bir inşaat maliyeti oldu. Kendimizden emin olmasak böyle ciddi bir yatırımı yapmazdık.
 

Capital