27 / 12 / 2024

Nişantaşı ve Bağdat Caddesi'ndeki dükkanlar boşalıyor!

Nişantaşı ve Bağdat Caddesi'ndeki dükkanlar boşalıyor!

Türkiye’nin alışveriş kaleleri Nişantaşı ve Bağdat Caddesi düşüyor mu? Vitrinlerde sezon trendi, dev puntolarla ‘Kiralık’ yazısı... İşte modanın kalbinin attığı caddelerde son durum...



Seksenlerin sonu, doksanların başı ‘trendy’ görünmek isteyen bir beyaz Türk’ün işi zordu.  Zira dünya modasını yakalayan mağazalar ülkemizde yoktu. Durum buyken, modayı enteresan yerlerden takip ediyorduk. Misal, insana illegal bir şey yapıyormuş hissi uyandıran Amerikan Pazarı. Timberland bot, Levi’s 501, lastik tabanlı Sebago gibi giymeyeni dövdükleri parçalar Karaköy’deki yan yana dizili, hiç de havalı olmayan yerlerden temin ediliyordu. Aldıklarınızın ‘çakma’ olup olmaması, marka bilincinize, satıcının insafına kalmış. Tiffany&Tomato, Limon Company gibi markaların koleksiyonlarını beğenmiyor, daha şık şeyler arıyorsanız, adres Nişantaşı-Şişli hattındaki üç-beş butikti.  Paris’ten bavulla getirilmiş, yapılan seyahat masraflarının da fiyat etiketine eklendiği 5 pantolon, üç kazak kapanın elinde kalıyordu. Versace, D&G getiren Ali Alta Moda vardı, o da  fiyat itibariyle Beymen ve Vakko’yu aratmıyordu. Tabii dönemde onlar da açıktı: Lakin 24 taksit imkânlı kredi kartlarımız yoktu. Yurtdışına çıkanlara alışveriş listesi tutuşturmak âdettendi. Ama o siparişler de kara tren misali, belki gelir, belki hiç gelmez...  Zor zamanlardı vesselam!


BİR GUCCİ’MİZ VARDI, HATIRLAR MISIN?

Doksanların sonuna doğru durum değişmeye başladı:  Hesaplısından lükse, markalar birer ikişer pazara girdi. 1996’da Louis Vuitton havalı bir açılış yaptı, 1997’de Gucci ve Armani Maçka’da konuşlandı.  1999’da Bağdat Caddesi’nde açılan Zara’dan  Chelsea Clinton alışveriş ediyordu, o denli yani! Saçlarımıza fönü basıp, Bağdat Caddesi’nde bir aşağı, bir yukarı yürüdük, Nişantaşı kafelerinde piyasa yaptık,  güzel günler geçirdik. Bu aralar Nişantaşı’na ve Bağdat Caddesi’ne uğradıysanız, bu tatlı anıların yerinde yeller estiğini görürsünüz. Alışverişin iki kalesinde de en moda olan şey, ‘kiralık’ afişi... 


ESKİDEN BURALARI DUTLUKTU

Nişantaşı’yla başlayalım: Issızlık, Abdi İpekçi’nin girişinde karışılıyor,ülkemizden ayrılan Topshop’un mağazasıyla... Aşağı doğru indiğinizde dört-beş ‘kiralık’ tabelası, emlakçı numarası... Bir zamanlar DKNY, BCBG, Bogner, Blender’la taşan Bostan Sokak’ta neredeyse her dükkân kiralık.


Kentsel dönüşümün pençesindeki Bağdat Caddesi’nin durumu daha da acıklı. Suadiye- Göztepe hattında neredeyse 15 kiralık levhası var.  Koskoca alışveriş caddesi, dev bir yemekhaneye dönüşmüş, dükkânlar kepenk indirmiş. 


 Peki bu duruma nasıl geldik?  Kentin en gözde alışveriş duraklarının geleceği ne olacak? İşi bilenlerine soralık dedik, Hürriyet ekonomi yazarı Uğur Gürses’ten bu ‘terk-i diyar’ın sebeplerini açıklamasını istedik: “Güvenlik kaygısı, sokak mağazalarına olan ilgiyi azalttı. İnsanlar potansiyel patlama olabilecek, kalabalık, güvenliksiz yerlerde vakit geçirmek istemiyor. Bu sene 8 milyon turist kaybettik, bu da turizmin ana caddeleri Nişantaşı ve Bağdat Caddesi’ni vurdu. Ekonomik büyüme de yavaşlayınca, hasılat hızla düştü. Kiralar yüksek, dayanma gücü olmayanlar kepenk indiriyor.”


DAHA KARPUZ KESECEKTİK?

Güvenlik ve turizm, bu moda caddelerinin cazibesini yitirmesinde tek etken değil.  İki muhit de, inşaat furyasından darbe yemiş durumda. Nişantaşı şantiye gibi,  bir zamanlar “Yokuş yok, yollar düzgün, topukluyla rahat gezilir” mottosuyla alışverişseverleri ceken Bağdat Caddesi’ne neredeyse baret takıp gideceğiz.


Birleşmiş Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Sinan Öncel de aynı kanaatte: “Kepçe uğultularının arasında, inşaatın içinde alışveriş yapmak istemiyor kimse.  İnsanların başına beton bile düşebiliyor. Bu durum AVM’leri daha cazip hale getirdi. Hem AVM yönetimleri kira konunsunda da daha esnek; sokak mağazalarındaysa kiralar Euro ya da dolara endeksli, kur da son üç sene içerisinde yüzde 50 arttı.  Kimin gücü yetsin!”


Tamam, AVM’ler dükkan sahipleri için daha cazip hale gelmiş, kabul... Ama bir yandan da Topshop, Shaya grup gibi markaların topyekûn ülkeden ayrılma durumu da var. Uğur Gürses’e göre nedeni yine son dönemde yaşananlar: “Yaşadığımız istikrarsızlıklar, şirketlerin mülkiyet haklarında endişe etmelerine neden oldu. Yabancı şirketlere alacakları ve taşıyacakları risk ağır gelmeye başladı.”


Peki, tüm bu yaşananlar yüzünden moda ile ilişkimiz, 20 yıl gerisine mi gidecek? Karamsar olmayalım: Tescilli Markalar Derneği  Başkanı Füsun Kuran, “Bu gidişin dönüşü var” diyor: “Her dönemde Türkiye’den markalar gitmiş, sonra yenileri gelmiştir. Mal sahipleri, kiralarda anlayışlı davranırsa, Nişantaşı ve Bağdat Caddesi yine eski ihtişamına kavuşur.  ” Bu optimist sözlerine ek olarak  Zara’nın iletişim müdürü Dilara Gözelekli’den iyi haber:“Türkiye’den çıkacağımız dedikoduları dolaştı. Güldük, ne çıkması 5 Ekim itibariyle online mağazamızı açıyoruz.” Haber güzel de, Nişantaşı’nda, Bağdat Caddesi’nde salına salına alışveriş yapamayacaksam neyleyelim kazağı, eteği, çantayı? Bunları giyip, nerede hava atacağız değil mi?



Hürriyet 


Geri Dön